Anlam Kaybı ve Benlik Dağılması

ANLAM KAYBI VE BENLİK DAĞILMASI Kimliğimiz, doğuştan hazır gelen sabit bir gerçeklik değildir; yaşam boyunca deneyimlerle, ilişkilerle ve toplumsal etkileşimlerle şekillenen bir yapıdır. Çevremizde dolaşan bilgi, değer ve beklenti akışını anlamlandırarak benlik duygumuzu tutarlı hâle getirmeye çalışırız. Kimlik bütünlüğümüz korunduğunda, varoluşumuzun bir amacı ve değeri olduğuna inanır; içsel benliğimiz ile...

admin
admin tarafından
8 Kasım 2025 yayınlandı / 08 Kasım 2025 09:56 güncellendi
3 dk 47 sn 3 dk 47 sn okuma süresi
Anlam Kaybı ve Benlik Dağılması

ANLAM KAYBI VE BENLİK DAĞILMASI

Kimliğimiz, doğuştan hazır gelen sabit bir gerçeklik değildir; yaşam boyunca deneyimlerle, ilişkilerle ve toplumsal etkileşimlerle şekillenen bir yapıdır. Çevremizde dolaşan bilgi, değer ve beklenti akışını anlamlandırarak benlik duygumuzu tutarlı hâle getirmeye çalışırız. Kimlik bütünlüğümüz korunduğunda, varoluşumuzun bir amacı ve değeri olduğuna inanır; içsel benliğimiz ile dış dünya arasında dengeli bir bağ kurarız. Bütünlük zayıfladığında ise benlik algımız bulanıklaşır, yön duygumuz kaybolur, anlam dünyamız parçalanır. Böyle dönemlerde kaygı, mutsuzluk, tükenmişlik ya da fiziksel belirtiler ortaya çıkabilir; çünkü anlam kaybı, yaşamla kurduğumuz bağı zayıflatır. Altta yatan kimlik sorunu fark edilmediğinde ise bu belirtiler çoğu zaman yalnızca ilaçlarla bastırılmaya çalışılır.

Psikanalist yazar Allen Wheelis, kimlik krizini bu bütünlüğün kırıldığı dönemleri tanımlamak için kullanır. Kriz, “Ben kimim?” sorusuna tutarlı bir yanıt veremediğimizde; kendi değerlerimizle toplumun beklentileri arasında kararsızlık yaşadığımızda; seçimlerimizin dayanağından emin olamadığımızda ortaya çıkar. Wheelis’e göre kimlik krizinin belirgin özellikleri şunlardır:
• Benlik duygusunda belirsizlik bulunur; kişi, kendini tanımlarken tutarlı bir “ben” kuramaz.
• Toplumsal roller ile içsel ihtiyaçlar arasında çatışma yaşanır; kişi, başkalarının onayladığı kimlikle kendi hissettiği benlik arasında sıkışır.
• Seçim yapmak güçleşir; çünkü neyin gerçekten kendisine ait olduğunu ayırt edemez.
• Anlam arayışı yoğunlaşır; yaşamın yönü, amacı ve nedeni ısrarlı biçimde sorgulanır.
• Kaygı, kararsızlık ve duygusal dağınıklık artar; süreç depresif çökkünlükten kontrolsüz taşkınlığa kadar farklı biçimlerde yaşanabilir.

Wheelis, kimlik krizini bir bozukluk değil, gelişimsel bir eşik olarak değerlendirir. Krizle kurduğumuz ilişki belirleyicidir; bu süreç ya daha sahici bir benlik duygusu kazandırır ya da parçalanmışlık hissini derinleştirir.

Kimliği yalnızca bireysel düzeyde kurmayız. Durkheim’ın “anomi” kavramı, kimliğin toplumsal yönünü anlamamız için önemli bir çerçeve işlevi görür. Anomi, toplum olarak ortak değerlerimizi yitirdiğimizde, normların yön tayin etme gücünü kaybettiğinde ve anlamı belirleyen ortak referanslarımız çözüldüğünde ortaya çıkar. Böyle bir ortamda kimlik inşamız da güçleşir; çünkü benliği yalnızca iç dünyamızla değil, içinde yaşadığımız toplumsal anlam ağlarıyla birlikte kurarız. Bu nedenle bireysel kimlik krizlerimiz, çoğu zaman toplumsal anlam kaybının içimizdeki yansımasıdır.

Bugünün Türkiye’sinde hem bireysel hem kolektif düzeyde bir kimlik gerilimi yaşıyoruz. Geleneksel değerlerle küresel kültür kodları arasında sıkışıyoruz; kuşaklar arası aktarım zayıflıyor, ekonomik güvencesizlik artıyor, liyakat aşınıyor, kutuplaşma derinleşiyor ve ortak hakikat zeminlerimiz çözülüyor. Eğitim, aile, din, medya ve çalışma hayatı gibi temel kurumların sunduğu kimlik modelleri arasında uyum değil, çatışma bulunuyor. Böyle bir ortamda yalnızca “kim olacağımızı” değil, “hangi dünyaya ait olacağımızı” da seçmek zorunda kalıyoruz. Bu nedenle kimlik krizi, kişisel bir ruhsal durumun ötesine geçerek toplumsal çözülmenin göstergesine dönüşüyor. Gerçek duruma ve nedenlerine odaklanmadığımız için de gerçek çözümler üretemiyoruz. Artan kadın ve aile cinayetleri, çocuk çeteleri, milyonlarca kutu antidepresan kullanımı, uyuşturucu tüketiminin çocuk yaşlara inmesi, sudan sebeplerle patlayan ve akıl almaz boyutlara ulaşan sokak şiddeti, bu çözülmenin görünür sonuçları hâline geliyor.

Bu nedenle kimlik krizini yalnızca bireysel bir süreç olarak görmek yetersiz kalır; sorun aynı zamanda sosyolojik, kültürel ve tarihsel bir boyut taşır. “Ben kimim?” sorusunu, “Nasıl bir toplumsal bağlam içinde kim oluyoruz?” sorusuyla birlikte ele almalıyız. Kim olduğumuzu anlamak, hangi dünyanın içinde yaşadığımızı fark etmekten ayrı düşünülemez.

admin
admin

Havas ilmi ve Gizli ilimler konusunda Dünyanın tek internet sitesi.

Yorum Ekle

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Ruhlar Aleminde Tanışanlar, Dünyada da Tanışırlar
31 Ekim 2025

Ruhlar Aleminde Tanışanlar, Dünyada da Tanışırlar

Anlam Kaybı ve Benlik Dağılması

Bu Yazıyı Paylaş

Bize Ulaşın Bildirimler
2