|
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
||||
|
||||
içi dışa, dış içe bir çevrilsek..
"İç dışa, dış içe bir çevrilsek" diyor Bediüzzaman, Hz Eyyub'un zâhiri yaralarıyla bizim manevi yaralarımızı kıyaslarken. Onun yaraları şu kısacık dünya hayatını mahvediyordu, bizim manevi yaralarımız ise ebedi hayatımızı mahvedecek bir musibete dönüşmüş durumda...
Lüle lüle saçlarına her iki yandan toka takılmış, fındık burunlu, sevimli mi sevimli olduğu her halinden belli olan küçük kızın göz kapaklarını elleriyle aralıyor babası ve gözlerinin içinden öpüyor. İnsanın bütün merhamet ve sevmek duygularını harekete geçiren bakışlarını son bir kez görebilme beklentisiyle belki de bunu yapıyor. Ve sonra kefene sarıyorlar şirin yavruyu... Dayanılır gibi değil olup bitenler! Zahiri yaralarla sınanıyor Gazze halkı, evleri ve şehirleri bombalarla dövüle dövüle bir harabeden farksız halde artık... Her birinin zâhiri yaraları, berelenmiş şehid bedenleri içlerindeki imâna ayna oluyor. Kimisi o aynadan kendi payına yeni başlangıçlar uyanışlar sancılar devşiriyor, kimisi islam(insan) fıtratına kapılar aralıyor birer birer, kimisi ağır utançlar pişmanlıklar devşiriyor, kimisi de gözlerine mil çekilmiş gibi kör... Zahiren evlerimiz bombalanmıyor, şehirlerimiz pırıl pırıl, evlatlarımız rahat yataklarında uyuyorlar, yarına dair planlar yapabiliyoruz... Zâhiren her şey yolunda görünüyor, zâhiren her şey olması gerektiği gibi!.. Oysa içimiz dışımıza bir çevrilse, Gazze'nin evlerinden şehirlerinden daha harabe, Gazzelilerden daha yaralı, daha paramparça bir manzara ortaya çıkacak sanki!.. Şehirler, evler, gençler, yaşlılar her hal ve tavırlarıyla "bu çürümüş kemikleri kim diriltecek" pervasızlığında manevi yaralara mübtelâ âdeta!.. Sahiden "İç dışa, dış içe bir çevrilsek" ortaya ne çıkar acaba?!.
__________________
Ne senle yaşanıyor Ne de sensiz oluyor Şu garip bomboş dünyada.. |
|
|