Bu gün babasını neredeyse hiç görmeyen biri ile konuştum tek hatırladığı zulüm, bırakıp gitmiş adamın gençliği yanında olmayan babasının maddi manevi alacaklıları ile uğraşarak geçmiş, miras yemek bir yana anneden kalan mirasa dahi babanın akrabalari babanın borcuna istinaden el koymuş küçükken. Onun oğlu diye her yerde dışlanmış ne iş ne sevdiği vermemişler bunların sıkıntından çıkan hastalıklardan ameliyatlar olmuş ömrüm tövbe ederek geçti dedi. hala da söylüyor millet evladından çıksın diye beddua ahlar var üzerimde diyor. hiç payı değiştirme imkanı olmayan bir şeyin bedelini ödemek bu da bir imtihan Rabbim ecrini verir inşallah. Allah sadece evladın değil ataninda hayırlısını versin. Şahsi fikrim insafi olan beddua ederken bile şahsa eder evladindan çıksın demez.

ALLAH tüm günahlarımızdan arınmayı nasip etsin tüm tövbelerimizi kabul edip bizleri buna nail etsin İnşALLAH

Bir sohbette dinlemiştim veya video da izlemiştim çok zaman oldu unuttum sohbeti anlatacan hoca demişti dedelerimizin yaptığı atalar yanlışlar 7 kuşak ileri kadar gidiyormuş nesillerden nesile daha sonra kendi çapımda araştırmalar yaptım aklıma bir söz geldi çoğumuzun huyu babasına çekmiş amcasına dedesine filan derler ya o 7 kuşak denilen olay anladığım kadarıyla gen aktarımı olabilir hoca diyordu siz tövbe edin mislüman gibi yaşayın ki o dedelerin yapmış olduğu hatalar yanlışlar çocuklarına torunlarınıza geçmesin demişti . . .
Konuyu görünce fikrimi yazmak istedim

Allah emeği geçen hocalarımıdan razı olsun forum sayesinde farkındalıklarımız ve bilgilerimiz artıyor

Eğer senin rabbin dileseydi, dünyada ne kadar insan varsa hepsi mana gelirdi.ama bunu irade etmedi.Şimdi sen mi , imana gelsinler diye insanları zorlayacaksın[Yunus, 10-99]. mealindeki ayette çok açıktır.lakin hikmete aykırı olduğu için bunu istemedi.çünkü yüce ALLAH , kullarının kendi özgür iradeleri ile iman etmelerini ister , zorla iman etmelerini istemez. Hiçbir günahkar başkasının günahını yüklenmez.günah yüklü ağır gelen kimse onun taşınması içinb yardım çağrısında bulunsa - çağrılan yakını bile olsa - o yükten hiçbirşeyi başkası üzerine alamaz.sen ancak, görmedikleri halde rablerinden korkanları ve namazı özenle kılanları uyarabilirsin.kim arınırsa sadece kendi yararına arınmış olur. herşeyin sonu ALLAH a varır. [ftır, 35-18

Bizler tövbemizi edip gelecek nesildeki evlatlarımıza bulaşmasın diye kötü işlere bulaşmamalıyız. Atalarımız yaptıysa bize sadece onlar adına tövbe etmek düşer diye düşünüyorum. Allah yardımcımız olsun.

Kuran her fırsatta mükellefiyetin dolayısıyla da suç ve cezanın bireyselliğine vurgu yapmaktadır. Kuran öğretisinde, ''hiçbir günahkâr bir başkasının günahını yüklenmez'' (Fâtır suresi 18.ayet) prensibi esas olduğuna göre, mesela babamızın yediği erik yüzünden bizim dişimizin kamaşması asla mevzubahis olamaz. Hz. Aişe Ebu Hüreyre’nin ‘’Veled-i zina üç şerlinin en şerlisidir.’’ Şeklinde naklettiği hadisi duyunca ‘’ Allah Ebu Hüreyre’ye rahmet etsin Hadisi yanlış ve eksik işitmiş’’ der ve ardından ‘’Bu hadis bir münafıkla ilgilidir. Resulullah o münafığın soyunu sopunu sorunca, insanlar onun veled-i zina olduğunu söylediler. İşte o zaman Rasulullah, ‘o veled-i zina üç şerlinin en şerlisidir.’ Buyurdu. Yoksa Kuran, ‘Hiç kimse bir başkasının günahının yükünü yüklenmez’ (Fatır süresi 18;39.ayet, Enam suresi 164. Ayet, İsra suresi 15;35.ayet, Zümer suresi 7. Ayet, Necm suresi 38. Ayet Vav ilavesiyle 6) buyururken Rasulullah nasıl böyle bir söz söyleyebilir diye serzenişte bulunur. (Kaynak: el-İCÂBE Bedreddin ez-Zerkeşî’nin (ö. 794/1392), bazı sahâbîlerin hatalı rivayetleriyle ilgili olarak Hz. Aişe’nin tashihlerini ihtiva eden eseri. Tam adı el-İcâbe li-îrâdi me’stedrekethü ʿÂʾişe ʿale’ṣ-ṣaḥâbe olan eserde Hz. Aişe’nin çoğu sahâbî, bir kısmı tâbiî olan bazı kimselerin rivayet, görüş ve fetvalarıyla ilgili düzeltmeleri konu edilmektedir.)

Peki bunu nasıl anlarız ben bunun için çabalıyorum ama nasıl bitirebiliriz

Üzerimizde kul hakkin var mi yada atalardan gelen beddu ah var mi onların yaptığı herhangi b8rseyden bir açıklık var mi nerene bilebilirsin nerden anlarız