Namaz mı kılmadın?
Oruç mu tutmadın?

Tövbeni Allah'a yapacaksın.

Hırsızlık mı yaptın? Hile ile mal mı sattın? Kazıkladın mı? Rüşvet mi aldın?

Tövben, çaldığın malı sahibine vermendir. Hile ile mal sattığın adama ya fazladan aldığını geri vermen ya da alışverişi bozmandır. Rüşveti iade edecek ve işini rüşvetsiz yapacaksın. Kimi kazıkladın ise onunla helalleşeceksin...

Kula karşı işlenen günahın tövbesi Allah'a yapılmaz. Önce kuldan af dileyecek, sonra Allah'tan bağışlanma dileyeceksin.

Devletin de şahsa karşı işlenmiş cezaları affetme yetkisi olmamalı… ta ki şahsın zarar ziyanı mağduriyeti giderilene kadar.

Hocam Tevbe yalnız Allah a yapılmaz mı? Tabiki tövbenin şartlarında kula yapılan hata ondan helallik almakla olur.Ama aynı zaman da Allah tan bağışlanma dileriz.

Zümer 53'te "Allah bütün günahları affeder" diyor Rabbimiz. Kul hakkı bütün günahların dışında mı kalıyor?

Allahın hakkını çiğneyen ebedi cehennemlik olur. Ama hiçbir kul hakkından dolayı şirk ve küfre girilmedigi müddetçe ebedi cehennemlik olunmaz Allah kulun hakkını kula ödetir ki ya sevaplarını ona verir yada onun günahlarından alır hakkı ödeşinceye kadar devam eder bu durum nihayet cezasını çektikten sonra Allah diledigini cehennemden çıkarır ta ki kalbinde zerre kadar iman olan ve Allaha şirk kosmamış her müslüman en sonunda cehennemden çıkarılır ebedi olarak kalmaz cehennemde ebedi kalacak olanlar kafirlar, müşrikler,
münafiklardır

Peki Allahın hakkı nedir?

Rasulullah sallallâhu aleyhi ve sellem efendimiz Muaz b. Cebel’e hitaben; “Muaz! Allah’ın kulları üzerindeki hakkının ne olduğunu bilir misin? ”diye sordu. Muaz: “Allah ve Resulü bilir.” dedi. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle devam etti: “Allah’ın kulları üzerindeki hakkı, ona ibadet etmeleri ve hiçbir şeyi ona ortak koşmamalarıdır. Peki, bu görevlerini yerine getiren kulların Allah’ın üzerindeki haklarının ne olduğunu bilir misin?” Muaz: “Allah ve Resulü bilir.” dedi. Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem: “Onların Allah üzerindeki hakları, Allah’ın onlara azap etmemesidir” diye buyurdu. (Buharî, Müslim,)

Evet, Müslümanlar! Şirk koşmayıp Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya iman ederek bu imanımıza da salih amelleri ekler isek Allah’ın üzerimizdeki hakkını yerine getirmiş olacağımızı Rasûlullâh efendimiz bize haber vermektedir. Fakat şirk koşulmaması şartı ile. Çünkü Allah Subhânehu ve Teâlâ şirki affetmeyeceğini Nisa suresinin 48. Ayeti kerimesinde şöyle haber vermektedir:

“Şüphesiz Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Bunun dışında kalan (günah)ları ise dilediği kimseler için bağışlar.”

Konu kul hakkı oldumu kafir olsun müslüman olsun herkes kul hakkı der önemser kendi hakkını çiğnetmeyen insan konu Allahın hakkı oldumu müslüman dahi önemsemez oldu.

Allahın hakkı herşeyden önemlidir tevhid ve sahih iman sağlam akide herşeyden önemlidir tağutun şirkin küfrün her türünü terk etmek reddetmek en önemli şeydir tevhidin ve imanın şartlarını yerine getirip dinden çıkaran her türlü itikat söz ve fiilden amelden uzak durmak en önemli şeydir.

Kul hakkına önem verin ancak Allahın hakkı herşeyden önemlidir bunu unutmayın Allahı razı etmeyen kulunu razı edemez ,Allah razı olmadıktan sonra kul razı olsa neye yarar .

Enes b. Mâlik (r.anh) rivayet eder;

Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurur:

Zulüm üç türlüdür.

Bir zulüm vardır ki Allah, onu bağışlamaz.
Bir zulüm vardır ki Allah, onu bağışlar.
Bir zulum de vardır ki Allah, onu işleyeni terk etmez.

Allah'ın bağışlamadığı zulme gelince: O, şirk koşmaktır! Allah Teâlâ buyurdu ki: Şubhesiz şirk, büyük bir zulümdur.
(Lokman suresi, 13.ayet)

Bağışladığı zulme gelince: Kulların, nefislerine karşı işlediği zulumdür. Bu, kullar ile Rabb'leri arasındadır.(farzların terki ve haramların işlenmesi konusu)

Allah'ın, işleyeni terk etmediği zulme gelince: Kulların bazılarının, bazılarına yaptıkları zulümdur ki, onlardan bir kısmından bir kısmının haklarını alıncaya (kısas yapıncaya) kadar terk etmez!

(Hafız İmam Ebu Bekr Ahmed b. Amr b. Abdulhalik Atiki el-Bezzâr, el- Bahru'z-Zehar-Musned, C.13, Sh. 115, Hadis no: 6493. Medinetu'l- Munevvere, 2005, 1. Baskı ; Ebu Davud et-Tayalisî, Musned, C.3, Sh. 579, Hadis no: 2223 ; Abdurrazzak, Musannef, C. 10, Sf: 192, Hadis no: 20444; Nûraddin el- Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, C. 10, Sf: 629, Hadis no: 18379; El-Hafız İbn Hacer el-Askalânî, Metâlibu'l-Âliye, C. 5, Sf: 424, Hadis no: 4653 ; Suyutî, el-Camiu’s-Sağir, 2/94 ; İbn Kesîr, Hadislerle Kur'ânı Kerim Tefsiri, çev. Dr. Bekir Karlığa- Dr. Bedrettin Çetiner, İst. 1984, C. 4, Sf: 1723 ; İmam er- Rûdânî, Cemu'l- Fevaid- Büyük Hadis Külliyatı, çev. Naim Erdoğan, İst. 2003, C. 5, Sf: 390)

Musned de nakledilen

Hz. Aişe (r.a) rivayetinde

Rasulullah a.s
dedi ki:

“Allah katındaki divanlar üçtür:

Birincisi; Allah’ın önemsemediği,

ikincisi; Allah’ın ondan hiçbir şeyi terk etmediği,

Üçüncüsü ise; Allah’ın affetmediği divandır.

Allah’ın affetmeyeceği divan, Allah’a eş koşmaktır. Bu Allahın kullari üzerinde hakkıdır

(Allah kendisine ortak koşmasını asla bağışlamaz bundan başkasını dilediği kimse için bağışlar (nisa suresi 48-116) )

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

“Kim Allah’a eş koşarsa Allah ona cenneti haram kılar.” (Maide: 72)

Allah’ın önemsemediği divan, kulun sadece Rabbiyle kendi arasındaki meselelerde nefsine zulmetmesidir.

Şöyle ki; oruç tutması gereken günde oruç tutmaması, kılması gereken bir namazı kılmaması gibi... Allah (c.c) bunlardan dilediğini affeder.

Kendisinden ' hiçbir şeyi terketmediği divan ise kulların biribirlerine zulmetmeleridir.Kul hakkı

Onlara muhakkak kısas vardır.”

(Ahmed, Hakim, Beyhaki, İbn-i Münzir, İbn-i Ebi Hatim, İbn-i Merdeveyn, Hakim ve Ahmed Şakir bu hadis için sahih demiştir)

(Ahmed: 6/240 hadiste Sıdka b. Musa vardır. Kendisi sadık birisidir. Ancak evhamlıdır. Yezid b. Babnus da vardır kendisini İbni Hibban hariç güvenen olmamıştır.

Ölmüş ise o kişi nasıl olacak tövbe