|
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
|||
|
|||
Zikrin Kalbe inmesi ne demektir?
ZİKRİN KALBE İNMESİ NE DEMEKTİR ?
Zikir Kalbe indiğinde kişi artık gereksiz konuşmayı bırakır ve içsel bir yolculuğa başlar . İçsel yolculuk anlatılmaz yaşanır. Bu gönülden gönüle yapılan bir yolculuktur işte bu konu tasavvufta zikrin Kalbe inmesi olarak telaffuz edilir. La ilahe illallah zikrini herkes çeker. Kimisi içinden söyler, kimisi sesli söyler ama zikir kalbe indiğinde artık kalp zikreder kişi susar. Yani kişi dile getirdiği hali yaşamaya başlar. Kişi bu zikri içselleştirip idrak edene kadar gerçek manada zikretmiş sayılmaz. Tevhid kelamını gerçek manada söyleyebilmenin ilk adımı " la faile illallah" sözünün idrakiyle başlar. Anlamı ; Allah'tan başka fail yoktur. Bütün fiiller Allah'a aittir. Hakeket ettiren, can veren, enerji veren odur. Bu idrakin hemen ardından "La mevsufe illallah" sözünün idraki başlar. Anlamı, herkesten sıfatlanan Allah'tır. (Allahın subüti sıfatları ; Hayat, İlim, irade, kudret, görme, duyma ve konuşma sıfatları Allaha aittir. ) Kişi bu bilinçle anlar ki Allah sıfatlarıyla ete kemiğe bürünerek bu alemde insan ile görünür olmuştur. Tüm sahip olduğu şeyleri Allaha veren (yani ona ait olduğu bilincine erişen) kişinin kendine ait bir hasleti (huyu) kalmaz. "Safi zatı" ile yani varlık bilinciyle kalakalır. (Kişinin zatı özüdür onun.) Bu bilince gelen kişi özüne gelmiş ve "La mevcude illallah" Allah'tan başka mevcut yoktur sözünün idrakini yaşamaya başlamıştır. Kişi bu aşamada "La ilaha illallah" kelamını gerçek manada söylemiş olur. Fakat yolculuk burada bitmez yolculuk yeni başlamıştır henüz. Şimdiye kadar var zannettiğimiz kendimize ait müstakil bir varlık zannımız bu aşamada yok olmuştur. Kişinin birinci uyanışıdır bu. Aynı zamanda kıyametinin kopması ve ölmeden önce ölmesi demektir. Kişinin yokluğa gitmesi olarak bilinir bu durum. Eğer senin kendine ait müstakil bir varlığın yoksa, kendine ait bir sıfatın yoksa sen neredesin ki zaten yoksun. " Var mısın ki yok olmaktan korkuyorsun " diyor İbn-i Arabi... ne güzel ifade etmiş mübarek. Yokluğunu idrak eden kişi fenadan (ölümlüden ), bekaya (ölümsüzlüğe) geçer. Yani önce kişi kendi fani tarafına BEN derken, bekaya geçince BEN diyenin gerçeğine ulaşır. " Bir ben var, bende benden içeri " (Yunus Emre) ne güzel izah etmiş koca bir meratibi bir cümle ile... La ilahe illallah kelamı bu bilinçte gerçek manada söylenir. İlah yoktur, mevcut olan sadece Allah'tır dedikten sonra devamında " Muhammeden resullullah" kelamı vardır. İlk aşama idrak edildikten sonra 2. aşamanın idrak edilmesi de çok büyük önem arz etmektedir. Kişinin kendine gelmesi için Muhammeden resullah sözünün idraki çok önem taşımaktadır. Bir çok çeviri bu sözü Hz. Muhammed Allahın kulu ve elçisidir şeklinde çevirmişlerdir. Hazret kelimesi kişileri 1400 sene öncesine götürerek o dönemde yaşamış bir beşere takılı bırakmaktadır. Kelamın içinde hz. geçmemesine rağmen neden hz kelimesi kullanılır bilir misiniz ? Sebebi çok basitir. Bunu çevirenlerinde uykuda olması ve nakilci olmasından dolayı. MUHAMMED KİME DENİR ? Evvela anlamamız gereken husus Muhammed dediğimizin Allahın maddi alemdeki görüntüsüne verilen isim olduğudur. Allah kendini muhammed ayanasında gördü" Görünen aleme Allah demek doğru değildir, doğrusu Muhammed demektir. Kısacası Allah'ın ete kemiğe bürünmüş ve sınırlı olarak görünmüş haline biz Muhammed deriz. İnsan görünen haliyle muhammeddir. Aynı zamanda insan bu alemin özü ve özeti olduğuna göre Muhammed'in de özüdür. Bu bağlamda düşündüğümüzde her birimiz Allahın özü ve ete kemiğe bürünmüş halleriyiz. Hepimiz Muhammediz. veya Muhammedin özüyüz. Fakat biz uykuda olanlara mehmetcik uyanmış olana da Muhammed deriz. "Muhammeden resullullah" denilen kısmı bu bağlamda yeniden ele alacak olursak kelime-i tevhidin 2.kısmında gerçekte biz diyoruz ki Allahın kulu ve resulü benim. Muhammed olduğunu idrak eden herkes bu gerçeği yaşar ve her zerresine kadar bunu hisseder. Muhammed'in özü olduğu gerçeğine ulaşan kişi uyanmış ve kendine gelmiş kişidir. Biz bu kişiye KAMİL İNSAN diyoruz. Tüm alemi içine almış Kelime-i tevhidi yaşayabilmek için nefs mertebelerini bir bir idrak etmek gerekiyor. Nefs mertebeleri peygamberlerin makamıdır. Peygamberlerin makamlarında yolculuk yaparak en sonunda nefsi natıkalaşırsın. Her nefis mertebesi bir basamaktır. Sırat-el müstakim dediğimiz yol peygamberlerin yoludur. Hz Adem'in bilinci neydi nasıl bir bilince sahipti. Nuh'un , İbrahim'in, Musa'nın, İsa'nın ve Hz. Muhammed'in bilinci neydi bunları idrak ederek bir sonraki basamağa geçilebilir. En son durak kişinin kendine geldiği mahaldir. |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Çocuğun zeki olması için suya okuyup içirin | Skoda | Galibiyet ve Başarı Uygulamaları | 11 | 10.10.24 03:38 |
Onlar mı iman edecekler? | Skoda | Sizden Gelenler | 1 | 06.08.24 12:33 |
Ayet Ve Surelerin Sıralanmasındaki Düzen | Coliseum | Ebced & Cifir & Remil | 4 | 25.06.21 17:57 |
Çift Danışmanlığı | Adalet | Ruh Sağlığı | 2 | 14.05.18 23:31 |