ilahi irade yasaları kaderdir
Bir insanın, yaptığı kötülüğün şiddetli sarsıntıarını ve acı tepkilerini, kendi ruhunda duyması gerekir. Buna aracılık eden de vicdandır. Bu nedenle, kötü bir hareketten dolayı vicdanı o anda rahatsız etmese bile, kesinlikle zamanı gelince, olanca şiddetiyle meydana çıkarmak üzere, o acıyı bünyesinde tüm ayrıntılarıyla saklamıştır. Bunun olması İLAHİ İRADE YASALARI'nın değişmez gereklerindendir, yani KADER'dir.
Beşeri kimlikle daha önce işlenmiş kötü bir hareketin, üzerinden yıllar geçip, unutulmasından sonra, hatta üzerinden bir yaşam geçtikten sonra bile, sonuçlarının günün birinde, o insanın başına ilk bakışta nedeni yokmuş gibi görünen bir bela, bir felaket olarak çarpmasının kader olduğunu söylediğimiz zaman, bu anlamı hedeflemiştik.
Fakat bazan, onun ruhu o kadar durgun bir hal almıştır ki, bir türlü vicdanı harekete geçemez.. Bu durum, bir sonraki yaşamında da devam eder. Yeni yaşamı, bir çok imkansızlıklar, şanssızlıklar, uygun olmayan çalışma koşulları, hatta haksızlıklarla doludur. Tüm bunların sebepsiz ve haksız oluşu ortadadır. O insan, isyanı bırakıp, olayları anlamaya başlamasıyla, bu sonuçlar hemen değişecek, iradesini zorlayan olayların arkası kesilecek, tekrar iradesinin idrakine varacak, kusurlarını düzeltip tamir ederek, ruhunda başlamış olan vicdan azabını sakinleştirici çareleri araştırıp bulma zevkine kavuşacaktır ki, bu durumu, iç huzurunun bir başlangıcı olarak kabul etmekteyiz.
Demek ki, tüm iradesi ve isteği dışındaki hoş olmayan, hatta acı olayların olduğu sırada bile, eğer, o insan, kendini toplayıp, iyi tarafa doğru düşünce ve isteklerini kaydırabilirse, onun bu isteği de yine, İLAHİ İRADE YASALAR'ı uyarınca gerçekleşme yoluna kavuşabilir. Çünkü onun bu isteği, tekamül'ünün hızlı hareket edebilmesine neden olur. Zaten, İlahi İrade Yasaları'nın hedeflediği amaç da varlıkların tekamülüdür. Mademki istekler bu yasaların gereklerine uymuştur, kuşkusuz o istekler gerçekleşecek, aşkın sonuçlara ve gereklere ulaşacaktır.
|