#1
|
|||
|
|||
Sınırsız Akla sahip olmak
Sınırsız Akıl
Yeniden sınırsızlığa dönebilmek için, yedinci çakra olan hipofizinizi tümüyle aktif hale getirmek zorundasınız. Bu harika guddeyi yalnızca “istemekle” uyandırabilirsiniz. Ruhunuz hipofize hormon salgılaması için emir verir. Sizi kuşatan ve tüm düşüncelerin varlığınıza ulaşmasına izin veren ışık varlığınızın tanrısıdır, madde realitesini bedensel formla deneyimleyen varlık ise egodur, yargıyı teşvik eden, düşüncenin saflığını bozan odur. Varlığınızın tanrısallığından sınırsız düşünceleri istediğinizde doyum düşüncesi ruhunuzda hissedilir, bu da hipofiz bezinizi harekete geçirerek onu açmaya başlar. Hipofiz açıldıkça epifize daha fazla hormon salgısı gider, bu da çalışmayan bölümü uyandırır, yani bedeninizin hissetmesi için daha yüksek frekansları alabilecek kapasitedeki beyin bölümlerini açar. Gelen yüksek frekanslı düşünceler beyninizin bu uyanmış bölümleri tarafından alınır. Başınızın arkasındaki epifiz guddesi, yüksek frekansları alır ve şişmeye başlar. Bu şişme sizde baş dönmesi ya da baş ağrısı yaratır. Bu frekans çok güçlü bir elektriksel akıma dönüşerek merkezi sinir sistemi yoluyla bedeninizin her hücresine hücum eder. Bu nedenle kendinizde bir hafiflik, bir uyuşma, bir karıncalanma hissedersiniz, çünkü daha evvel hissettiklerinizden daha güçlü bir enerji tüm bedeninize büyük bir hızla yayılmaktadır. Bu frekans her hücreyi kıvılcımlayarak hücrelerin titreşim frekansının artmasına neden olur. Sınırsız düşünceleri daha çok aldıkça vücut daha hızlı titreşmeye başlar ve yavaş yavaş ışık yaymaya başlarsınız, çünkü düşük frekanslı yoğun bedeniniz frekansını yükselterek ışığa dönüşmektedir. Aydınlanma arayışında anlamayı istediğiniz şeyler sözcüklere sığmaz, bunlar sadece duygular ve vizyonlar yoluyla anlaşılır. Aydınlanma anında duyguların yoğunluğundan konuşamayacak halde olursunuz. Mürşit hiçbir şeyi açıklamaz, sadece bilir. Bilginize sebep göstermeye ya da açıklamaya ihtiyaç duymadığınız an kendinizin efendisi olursunuz! İşte o zaman mutlak bilgiye sahip olursunuz. Yüksek frekanslı düşüncelerle gelen coşkunluk ve hafiflik duygularına ne olur? Sonsuza kadar bellekte kalması için ruhunuz tarafından yakalanır. Bilginiz hep kayıtta olduğundan, o duyguya tekrar tekrar ulaşabilirsiniz. Bir diğer güzel şey de, özünüzün aura alanıyla bilinç akımına yaydığı bu hafiflik hissi, aynı duyguları size yaşatacak olayları hayatınıza çeker. Böylece deneyimle düşünce tamamen anlaşılır hale gelir. Yüksek frekanslı düşünce tümüyle anlaşıldığı zaman ruhunuzda bilgelik olarak kaydedilir. Bilgelik, bilginin hazmedilerek mutlak hale gelmesidir. Hipofiziniz çiçek açmaya başladıkça, hayatınızda değişiklikler meydana gelir, daha önce olasılık olarak bile düşünmediğiniz değişiklikler! Sevgi, anlayış ve hoşgörünüz artar. Farklı bir anlayış düzeyine ulaştığınız için birçok insan hayatınızdan çıkıp gider ve onların yerini sizin gibi düşünen varlıklar alır. Bir varlığa baktığınız zaman onu içinizde hissedebilirsiniz. Düşüncelerinizden önünüzdeki günlerin nasıl olacağını bilebilirsiniz. Medyum denen kişinin ender bir varlık olduğunu mu sanıyorsunuz? Oysa herkes medyumdur, kendinize bilme izni verdiğiniz zaman her şeyi bilirsiniz. Bu bilinç kulaklarınızın tıkanıklığını açar ve tüm hayatın uyum içinde titreşen müziğini duyarsınız. Artık sizi siz yapan bedeniniz değil, onu bir arada tutan siz olursunuz. Hipofiz Tanrıya açılan kapıdır! Beyninize daha yüksek düşüncelerin girmesine izin verdikçe daha çok açılır, daha çok açıldıkça daha çok bilirsiniz ve bildiğiniz her şey olursunuz. Çiçek bir düşünce frekansı yayar, aynı anda halı da bir düşünce frekansı yaymaktadır. Tüm düşünce frekanslarını algılayabilme düzeyine geldiğiniz zaman, istediğiniz frekansta herhangi bir şey olabilirsiniz. Bir an gelir ki, hipofiz sistemi tamamen açılır ve beyniniz tümüyle aktif hale gelir. Hipofizin ruhsal bedenindeki her şey aklı doldurur ve akıl artık asla eski sınırlı haline dönemez. Hipofiz tamamen açıldığında ölüm ve yaşlanma durur, artık bedeniniz ne isterseniz onu yapar. Bedeninize titreşim frekansını hızlandırmasını söylerseniz sizi başka bir boyuta yükseltir. Beyniniz işte bu kadar güçlüdür, ölüyü bile diriltebilirsiniz! Bu denli güçlü olduğunuz zaman Tanrının tacını taşıyorsunuz demektir. Yedinci çakra tümüyle açıldığında beden daha hızlı titreşir, hafifler, hafifler, hafifler! Bir gün, ruh bu dünyanın tüm deneyimlerini tamamladığında, titreşiminiz kendini milyon kez artırarak bedeni görünmez hale getirecek ve buradan alıp götürecektir! İşte o zaman tekrardoğuş döngüsünden kurtulacaksınız. Yapmanız gereken tek şey emir vermektir, emir verirseniz endokrin guddeleriniz emre itaat eder. Bilmiyorum diyerek ya da bilginin size geleceğinden kuşku duyarak hayatınızı ve yaratıcılığınızı nasıl da sınırlıyorsunuz! Bilmiyorum en kötü deyimdir. “İnşallah daha çok bilirim” deme, çünkü o zaman asla bilemezsin. “Daha çok bilmeye çalışacağım” deme, çünkü bir şeyi yapmaya çalışan asla başaramaz. “Daha fazla bilmeyi arıyorum” deme, çünkü arayan asla bulamaz. Şöyle de: “Şimdi, bu anda bilmem gereken her şeyi biliyorum, öyleyse olsun” ve yanıtları bekle! Neyi bilmek istediğini o anda bilsen de bilmesen de, “biliyorum” sözcüğü bu bilginin gelmesi için gerekli kapıyı açacaktır. Söylemen gereken tek şey bu ve bilgi gelecektir! Siz bir bilgisayar gibisiniz. Bilgisayarınızı sürekli kuşkularla, eksiklik duygusuyla dolduruyorsunuz, onu bilmemekle dolduruyorsunuz. Siz kendi aleminizin hırsızısınız, düşüncelerinizle, konuşmalarınızla içinizdeki hayat gücünü kendinizden çaldınız! Bilmek, düşünce nehrinin sürekli size doğru akmasını sağlayan kapıdır. Bilmek inanmak değildir. İnanmak sanmak, bilmekse kesinliktir. Daha büyük düşüncelerin yaratıcılığına bilme kapısını açtığınızda deha oluşur. Yalnızca bilin, bilmek sizi idrake açık tutar. Bir arzunun zaten gerçekleşmiş olduğunu bilmek arzunun düşüncesini güçlendirir, auranızdan bilinç nehrine gönderir ve almaya hazır olduğunuz için de arzunuz tümüyle gerçekleşir. Gereksinim duyduğunuz her şeyi size verenin yine kendiniz olduğunu anlamalısınız. Bu sizin olma yeteneğinizle orantılıdır, buna Bir’in Yasası denir. Sınırsız düşünmeyi öğrendikçe, buna paralel olarak beyninizin ego bölümü yok olur. Aramızdaki fark ne biliyor musunuz? Ben sınırsız bir Tanrı olduğumu biliyorum, siz bilmiyorsunuz! Neden bilmenizi engellediniz? Çünkü düşünce süreciniz madde realitesine öylesine daldı ki, tüm hayata bakış açınızı saptırdınız. Madde düşüncenin en son düzeyidir, düşünceyi ışığa, elektruma indirgeyerek, elektrumu da pozitif negatif kutuplara ayırarak yaratılır. Böylece Tanrıyla madde halinde bağlantı kurmaya çalıştığınızda, düşünceyi saf ve bölünmemiş biçimiyle değil, ikilemler ve kutuplar halinde algılıyorsunuz. Maddeye saplandıkça hayatı kutupsal boyutlarla görüyorsunuz. Yüksek-alçak, hızlı-yavaş, sıcak-soğuk, iyi-kötü gibi. Saf düşünce haline yeniden dönebilmeniz için egoyu yenmek zorundasınız. Ego, zaman mekan ve ikilem illüzyonunun sınırları içinde algılar. İşte saf düşünceyi bölen ve yargılayan budur. Düşünceyi olumlu-olumsuz diye bölerek yargıladığınızda, onun frekansını da düşürmüş oluyorsunuz. “Bilmek” asla hiçbir şeyi yargılamaz. Bilmek düşünceyi tartmaz ya da değer biçmez. Bilmek düşünceyi olduğu gibi alır, kesintisiz ve sansürsüz. Yaratıcı bir düşünce olan ilham nereden gelir? Yapacağınız şey idrakinizi açık bırakmaktır sadece, ilham hep oradadır, yalnızca istemenizi ve alıcı istasyonlarınızın açık olmasını beklemektedir. Kendine ve hayata yargısız gözlerle bakmayı öğren. Tanrının düşündüğü gibi düşünürsen her şeyi eşit ve olduğu gibi görürsün. Ne algılarsanız o olursunuz. Yargılarınızın sonucundan onlar değil de siz etkilendiğiniz için, kendi kendinizin kurbanı oluyorsunuz. Kimse yargılanmaya değmez, hiçbir şey kendinizi tanrısallığınızdan koparmanıza değmez. İnsanları öyle olmalarına izin veren içlerindeki Tanrı için sev, onların özü de Tanrı olduğu için sevilmeye layıklar. Onları oldukları gibi sevdiğin zaman, kendini de olduğun gibi sevebilirsin. “Olmak” içinde yaşadığınızda, kendinizi ya da başkalarını yargılamazsınız. Artık an’ın güzelliğini duymanızı engelleyen zaman illüzyonu da yoktur, olma süreci içinde hayatın özü ve an’ın sürekliliği vardır. An’ın devamı yine an’dır, yaşanan an. Yargıyı yendiğinizde, artık bu dünyada yapılacak bir işiniz kalmamıştır, istediğiniz an yeryüzünü terk edebilirsiniz. |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Düz Bir Karına Sahip Olmak ister misiniz? | Havasokulu | Beslenme & Diyet & Zayıflama | 8 | 17.07.24 00:38 |
Sırlı ilimlere sahip olmak için | Sadi | Vefk & Tılsım | 34 | 17.05.24 03:32 |
Büyük Bir (Ruhaniyete)Sahip olmak için | SiLence | Diğer Havas Konuları | 22 | 21.09.23 09:23 |
Güzel bir fiziğe sahip olmak için | HavasMeraklisi22 | Sorularınız | 54 | 11.09.22 01:21 |
Beyaz bir cilde sahip olmak için | Tuana | Saç ve Cilt Bakımı | 13 | 10.07.21 20:16 |