Kaderin oluşumu tamamen sizin elinizde, sizlerin iradesindedir. Sizlerin yapıp etmelerinize bağlıdır.
Düşünceler GÜÇ yüklüdür. OL deyince OL'anın arkasındaki düşüncedir. Düşünce enerjisinin geri dönüş şokları vardır. GERİ TESİR'li enerjiler bizden fazla uzaklaşmadan bize döner ve şiddetle bize çarpar. RABB'in tokadı gibi suratımıza iner. Böylece, insanın kendi gönderdiği enerji ile terbiye olması terbiyelerin en tesirlisidir. İyilik eden iyilik, kötülük eden kötülük bulur.
Yaptığınız herşeyin bir sonucu olduğunu unutmayın.
Hiç bir zaman tesadüf yoktur. Tesadüf gibi görünen şeylerin arkasinda sizin eylemleriniz vardır. Önemli olan sonucu gördüğünüz şeylerin sebebini anlamaktır.
Kendinizdeki kusur ve eksikliklere odaklanın, başkalarının kusur ve eksiklikleri yerine.
"Ben ne yaptım ki başıma bu geldi" sorusunu kendinize sorun.
Bugün attığınız her adım sizin yarınınızı çiziyor.
Rabbin iradesi onun koyduğu yasalarla vücut bulur. Yasalar ve onun iradesi iç içe geçen kavramlardır.
İlahi Sistem'de, iki günah işledim, karşılığında beş tane de sevap yapayım, yetmezse yedekten kullanılsın diye bir SİSTEM yoktur. Yani, Dünya'dakinin tersine, üç doğru bir yanlışı götürmez . Hele günahı kapatan sevap hiç yoktur. PLANLI sevap olmaz. Sevap, empati kurarak, otantik bir şekilde içinden gelerek yapılır. Şu işi yapayım da sevap kazanayım diye düşünülmez. Kendiliğinden yapılıverir. Sevap; karşımızdaki insana bir NEFES, bir FERAHLAMA yaratmak için EL UZATMAK'tır.
Tutku ve hırslar da ZAAF'lara dayanır.Bunlar birbirinden beslenen, birbirinin içine geçen kavramlardır. Çok pahalı kıyafetler, değerli taşlar, amacını aşan arabalar, makam koltuğu,vs maddi tutku ve hırslardır. Ayrıca gururlanmak ve övünmek, eşya ile özdeşleşmektir. ''Bak, parmağımdaki taş ne kadar değerli... BEN de o kadar değerliyim.'' demektir. BENİM arabam, evim, yüzüğüm vs. derken kendini öyle bir ortaya koyar ki, o eşya ile aynı oluyor. O eşyalar OLMADAN da bir birey olduğunuzu görebilmeniz gerekir.. Er ya da geç, varlığın ruhsal bir yola girebilmesi için, ister istemez o eşya SİZDEN ALINIR.. Bu 10 hayatta da olur, 5 hayatta da olur... Ama OLUR..
Yaşamınızda ve düşüncelerinizde DENGE'li olursanız evrenin dikkatini çekmezsiniz. Eğer herhangi bir konuda aşırıya kaçarsanız, sizi uyarmak için şiddetini arttırarak ALARM çalmaya başlar. Daha da anlaşılmazsa arkasından adeta bir KASIRGA gelir. Maddeye tutkunluk, otobüste giderken düşmemek için demirlere tutunmaya benzer. Sımsıkı tutarsınız. Yavaş yavaş dengeniz bozulsa da bırakmazsınız tutuğunuz demiri. Ancak çok şiddetli bir fren, veya çarpma anında, o sarıldığınız yerden koparılırcasına bir yerlere savrulursunuz. Adeta hayatınızın altını üstüne getirilir ki, sımsıkı tuttuğunuz o ''dünya maddesini'' bırakabilesiniz.
EVRENSEL İLKE , KAİDE ve KURALLARA uygun bir yaşam sürdürülmesi gerekir. Bu kuralların en önemlileri kutsal kitaplar tarafından bizlere açıklanmıştır. Vazife alabilmek, ve orada kalabilmek için TEMİZ bir ZİHİN lazımdır. Evrensel İlkeler gücünüz yettiğince UYGULANMALI, ve bu yoldan şaşmamak NİYET'inde olunmalıdır. Negatife açık olmayan, zihinsel dedikodu yapmayan, bela okumayan biri olarak, yapılan iyilik karşılıksız, güzellik, sevgi ve hoşgörü adına yapılmalıdır. Bazı şeyler ödevdir, karşılık beklenmez. Zihnimiz tilki gibi kurnaz olmamalı. Kimsenin hakkına girmemeli, kimsenin enerjisini çalmamalıdır. Tatlı dille, her şeyi DOĞRU olarak söyleyebilmeliyiz. Önden bakıldığında, arka görünebilecek derecede ŞEFFAF olunmalıdır
Neyse O ol, için neyse dışarıyada ONU koy.
İçimizdeki dışarı çıkınca beğenmiyorsak estetik yapmak yerine ONU değiştirmeye çalışalım, üstünü örtmeye çalışmayalım. Değişmeyi göze alamazsak, rüzgarda savrulan yapraklar gibi oluruz.