#1
|
|||
|
|||
Halveti Uşşaki
Halvet kelime anlamı itibariyle birisiyle yalnız kalmak yalnız görüşmek anlamlarına gelmekte iken terim- sel yani tasavvufi anlam itibariyle de insanlardan uzak bir mekanda Allah ile baş başa kalmak tenha bir mekanda insanlardan uzak olarak Allah'a ibadet etmek onu zikretmek kastıyla oturmak anlamlarına gelmektedir. İşte bizim bu sayıda anlatmaya çalışacağımız Halveti tasavvuf ekolünü temsil eden bir çok zevatın bu Halvet yaşamına önem vermesinden dolayı mensubu bulundukları bu tarikata HALVETİ ismi verilmiştir.
Kaynakların verdiği bilgiye göre tarikatın kurucusu Ebu Abdullah Sıracettin Ömer bin Ekmülid- din Ellahici El Halveti'dir( ö:1397). Ömer El Halveti bugün İran sınırları içerisinde kalmış olan Lahicanda dünyaya gelmiş gençlik yıllarında Harizimme giderek amcası Ahi Muhammed Nurul Halvetinin (ö:1317) irşat halkasına dahil olmuştur ve ondan hilafet almış amcasının vefatıyla birlikte de onun yerine geçerek irşat faaliyetlerine başlamıştır. Daha sonra Tabriz şehri yakınlarındaki Hoy kasabasına oradan da Mısır ve Hicaza geçerek Hac farizasını yerine getirmiş Sultan Üveysin daveti üzerine Herata gelip yerleşmiş ve vefatına kadar burada irşat faaliyetlerini sürdürmüştür. Ömer El Halveti yedi kez Hac yapmıştır. Rivayete göre; Bir gün sahrada dolaşırken içi boş bir çınar ağacı görerek erbaine niyet eder ve burada üst üste kırk erbain çıkarır. Yani 40 x 40 = 1600 gün burada yalnız başına ibadetle meşgul olur. İşte bu sebepten dolayı veya amcası ve şeyhi Nurul Halveti'nin Halveti lakabını kullanmasından dolayı bu tarikata Halveti denile geldiği de söylenmektedir. Halveti tarikatı'nın kurucusu Ömer El Halveti olmakla birlikte tarikatı sistemleştirerek asıl hüviyetine kavuşturan kişi tarikatta Piri sani yani ikinci pir kabul edilen Seyyid Yahya Şirvani (ö:1427) dir. Halveti tarikatı Seyyid Yahya Şirvani- nin ve de onun yetiştirmiş olduğu 300’ün üzerindeki halifeleri vasıtasıyla İslam dünyasının bir çok yerine yayılmıştır. Seyyid Yahya Şirvani Şirvan'ın merkezi Şemahşi'de doğmuştur. Soyu On iki İmamdan Musa Kazım hazretlerine dayanmaktadır. Tebriz’e gelerek Halveti şeyhlerinden Sadruddi-ni Hiyaviye intisap etmiş ve onun damadı olmuştur. Hilafet aldıktan sonra şu an Azerbaycan'ın başkent'i olan Bakü'ye giderek vefatına kadar burada irşat faaliyetleriyle uğraşmıştır. Kabri Bakü de Şirvanşahlar Sarayındadır. Seyyid Yahya Şirvani bir çok kıymetli eserler yazmış, bunlardan en önemlisi Halveti tarikatı'nın ve bütün kolları'nın evrad kitabı sayılan Vird i Settar'dır. Halveti tarikatı Yahya Şirvani'den sonra RUŞENİYE- Dede Ömer Ruşeni (ö:1487), CEMALİYE- Cemal El Halveti (ö:1494) , AHMEDİYE- Ahmed Şemseddin Marmaravi (ö: 1504) , ŞEMSİYYE- Şemsettini Sivasi (ö: 1597) olmak üzere dört ana kola ayrılmış, bunlardan da çeşitli alt şubeler meydana gelmiştir. Halveti tarikatı tasavvuf ekolleri içerisinde en çok kol ve şubesi bulunan bir tarikat olması hasebiyle önemli bir yer arz eder. Bu kol ve şubeler asıl itibariyle Halveti tarikatı'nın aynı olup furuat diyebileceğimiz bazı konularda birbirinden ayrılmaktadır. Halveti tarikatı'nın esasını oluşturan unsurları şu şekilde sıralayabiliriz; 1- Halvet hayatına önem vermek, 2- Kelime-i Tevhit ve Esma-i Seba denilen yedi esma ile zikretmek, 3- Rüya ve vakıalara göre Seyri Süluk'a yön vermek. Halveti tarikatında tüm cehri tarikatlarda olduğu gibi nefsin yedi mertebesi olduğu kabul edilmekte ve Esmaül Hüsna'dan seçilmiş olan yedi isimle bu nefis mertebelerini terbiye etme yoluna gidilmektedir. Her bir nefis mertebesine karşılık gelen esma'yı şu şekilde sıralayabiliriz. Kelime-i Tevhit- Envare, Allah- Levvame, Hu- Mülhime , Hak- Mutmainne, Hay- Raziye, Kayyum- Merziye, Kahhar esması ise Safiyye nefs mertebelerine karşılık olmak üzere verilmektedir. Genellikle tarikata yeni giren kişinin nefsinin Emmare mertebesinde olduğu kabul edilerek kendisine Kelime-i Tevhid çekmesi telkin olunmakta ve zaman içinde derviş bu virdi çekerek bulunduğu nefs mertebesini terbiye edebilirse kendisine bir üst makamın virdi verilmektedir. Bu husus şu şekilde olmaktadır; Kişi bulunduğu mertebenin virdiyle meşgul olurken eğer nefsini terbi- ye edebiliyorsa bu durum kişinin rüya alemine tesir etmekte ve görülen rüyalar mürşide anlatılmaktadır. Anlatılan bu rüyalarda kişinin bulunmakta olduğu nefs mertebesini terbiye ettiğine dair bir işaret var ise o kişiye mürşidi tarafından bir üst makamın esması telkin olunmaktadır. Halveti tarikatında esas itibariyle esma sayısı yukarıda da belirttiğimiz gibi nefsin yedi mertebesine kar- şılık gelmek üzere yedi esmadan müteşekkil iken bu tarikata mensup bazı Piran’ların iştihadı ile bu sayı on ikiye, on sekize hatta yirmi sekize çıkartılmış, esmaların yerleri veya çekilen esmalar değiştirilmiştir. Mevcut kaynaklara göre esma sayısını ilk defa on ikiye çıkaran zatın Yahya Şirvani'nin halifesi Dede Ömer Ruşeni olduğu beyan edilmekte ise de Ruşeni'den önce Yahya Şirvani hazretlerinin Esrarüt Talibin adlı eserinde ilk yedi mertebe ve esmaya ilave ola- rak esma isimlerini vermeden beş mertebeden daha bahsetmiş ve bu beş mertebeye karşılık gelen esmaların da çekilmesi gerektiğini beyan etmiştir. Dede Ömer Ruşeni'nin tertip etmiş olduğu on iki esma şu şekildedir; La İlahe İllallah, Ya Allah, Ya Hu, Ya Hak, Ya Hay, Ya Kayyum, Ya Kahhar, Ya Vehhap, Ya Fettah, Vahit, Ehad, Samed esmalarıdır. Bugün Halveti’ye tarikatının mevcut olan bir çok kol ve şubesi bu tertip üzere zikretmektedir. Halveti’ye tarikatının halen yaşayan kollarından biri de tarikatın dört ana kolundan AHMEDİYYE- Ahmed Şemsettin’i Marmaravi'nin (ö:1504) bir şubesi olan UŞŞAKİYE’dir. Uşşaki’ye şubesinin kurucusu Hasan Hüsamettin El Buhari El Uşşaki (1475-1593)'dir. Hüsamettin Uşşaki aslen Buharalı'dır. Babasının ismi Hacı Teberrük olup tüccar'dır. Hüsamettin Uşşaki Hz.leri Buhara’da doğmuşlar ve elli yaşlarına kadar burada ikamet etmişlerdir. Yaşamlarının bu safhasına ait elde fazla bir belge mevcut olmamakla birlikte Buhara da iken kardeşi Mehmed Çelebiyle Babaları'nın mesleği olan tüccarlığı devam ettirdiği ve bu arada Kübreviyye ve Nurubahşiyye tarikatlarından Feyz aldığı hatta bu tarikatlardan hilafetli şeyh oldukları rivayet olunmaktadır. Hüsamettin Uşşaki elli yaşlarına geldiklerinde bir manevi işaretle Anadolu'ya gelmişlerdir. Burada Halveti ricalinden İzzettin Karamaninin halifesi ve Ümmi Sinan Hz.lerinin tarikat kardeşi Şeyh Ahmed Semerkandi'ye intisap etmişler ve bu zattan Halveti icazeti alıp uzun yıllar Uşşak şehrin de irşad faaliyetlerinde bulunmuşlardır. Bilahare Sultan 3. Murat'ın davetlisi olarak İstanbul'a gelmişler ve İstanbul’da iken Halvetiye'nin Sinaniye şubesinin kurucusu Pir Ümmi Sinan'dan da ayrıca taç ve hırka giymişlerdir. Hüsamettin Uşşaki 121 yaşlarına geldiklerinde Hac yolculuğuna çıkmışlar ve dönüşte Konya’da vefat etmişlerdir. (1593)Uşşaki’ye tarikatı Hasan Hüsamettin Uşşaki tarafından Kübrevi, Nurubahşi ve Halveti tarikatlarının usulleri mecz edilerek içtihat edilmiş bir tarikat olmakla birlikte tasavvuf literatüründe Halveti tarikatı'nın asli kollarından Ahmediyye’nin bir şubesi olarak kabul edile gelmiştir. Ve genel özellikleri itibariyle de Ahmediyye'nin ve dolayısıyla Halvetiye'nin aynısı olup bazı teferruat diyebileceğimiz konular da farklılık arz etmektedir. Uşşaki ekolünde de aynen Halveti tasavvuf ekolünde olduğu gibi Halvet hayatı'na, esmai seba zikrine, rüya ve vakıalara göre seyri süluk takibine önem verilmektedir. Ayrıca yukarıda beyan ettiğimiz gibi tariki Halveti Piranının bazısı esma sayısını on iki kabul etmiştir. Uşşakiye'nin bağlı bulunduğu Ahmediyye kolunun kurucusu Ahmed Şemseddin Marmaravi'ye göre de esma sayısı on iki'dir ve kendisinin eserlerinde beyan ettiği esma sıralaması Dede Ömer Ruşeni'nin tertip ettiği sıranın aynıdır. Dolayısıyla Uşşaki’ye de Ahmediyye’nin bir kolu olması hasebiyle esma sayısı on iki olup şu şekilde sıralanmaktadır; La İlahe İllallah, Ya Allah, Ya Hu, Ya Hak, Ya Hay, Ya Kayyum, Ya Kahhar, Ya Fettah, Ya Vahit, Ya Ehad, Ya Samed ve Allah esmalarıdır. İlk yedi esmaya Atvar-ı Seba veya Esmai seba geri kalan beş esmaya da Hazret-i Hamse veya Furuat-ı Hamse denilmektedir. Yukarıda görülecek gibi Uşşakiye’nin esma sıralamasında şuan için tespit edemediğimiz bir nedenle yedinci esmadan sonra gelen Vehhab esması yoktur. Ancak Hüseyin Hüsnü Aziz Efendinin halifesi Kazmi sultan Hz.lerinin silsilesinden gelen bir kolda Vehhab esmasının telkin edildiğini, Fatih Nurullah Efendininde aldığı manevi işaretler ve Ahmet Şemsettin Yiğitbaşi Hz.lerinin telkin ettiği Atvarı Seba ve Furatı Hamse esmalarındaki sıralamaya binaen Vehhap ismi şerifinide ihvanına telkin ettiğini bilmekteyiz. Diğer meşreblerde ise bunun yerine son esma olarak Allah esması okunmaktadır ki sondaki bu Allah esmasının da tarikatta Pir-i sani olarak kabul gören Cemalettin Uşşaki'ye, Hz. Ali'nin rüyasında öğrettiği ve o zatında bu esma'yı tarikatta içtihat ettiği rivayet olunmaktadır. Ve bu zattan sonra da Uşşakiye’nin devam eden tüm silsilelerinde bu husus devam etmiştir. Ayrıca Tarik-i Uşşaki de bu esmalar zikredilirken sondaki Allah esması hariç olmak üzere her bir esmanın “Ya” nidası eklenerek okunması usuldendir. Ve yine Tarik-i Uşşaki'nin günümüzde İç Anadolu da devam eden bir kolunda Hüsnü Gülzari Hz.leri ismindeki bir zata nisbeten ve Fatih Nurullah Efendinin hakikatte piri olan bu zatla görüşerek aldığı bilgiyle isimlendirdiğini söylediği Uşşakinin “RUHZARİ” kolunun silsilesinde de cem esmaları olarak dörtlü esma talim edilmekte, bu son dört esmaya “Cem” esmaları denilerek, dördü birden yani;” Vahit, Ehad, Samed Allah” şekliyle telkin edilmektedir. Uşşaki tarikatının merkezi, Pirin kabri bulunduğu için İstanbul sayılmakla birlikte, başta Trakya ve Ege Bölgesi olmak üzere Anadolu'nun dört bir tarafına yayılmıştır. Hatta günümüz itibariyle İslam dünyasının bir çok yerinde Uşşaki mensupları bulmak mümkündür. Uşşaki hazretlerinin eldeki mevcut belgelere göre doksan dokuz halifesi bulunduğu tespit edilmekle birlikte kendisinden sonra yol en kıdemli halifesi Memican-ı Saruhani (Ö:1599) tarafından devam ettirile gelmiştir. Uşşaki’yeden sonraları Cemalettin Uşşaki (Ö : 1751) ile nispet edilen CEMALİYE – Ahmet Cahidiye(Ö:1659) nisbet edilen CAHİDİYE Abdullah Selahatdin Uşşakiye (Ö:1782) nisbet edilen SELAHİYE Muhyiddin Bursavi (ö :1680)'ye nisbet olunan MUSLUHİYE Ahmet Talib İrşadiye nisbet edilen İRŞADİYE ve son olarak Hüsnü Gülzariye (ö:1965) nisbet olunan RUHZARİYE şubeleri tesis edilmiştir. Bu kollardan CEMALİYE SELAHİYE İRŞADİYE ve RUHZARİYE günümüz Uşşaki silsilelerince temsil edilirken CAHİDİYE ve ona bağlı olarak çıkan MUSLUHİYE şubeleri zaman içerisinde inkıtaya uğramışlardır. Alıntı
__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim.. |
#2
|
|||
|
|||
Teşekkürler güzel bilgi
|
#3
|
|||
|
|||
Allah razı olsun bu güzel paylaşım için.
.
__________________
“gücümü, içimdeki güçsüzlükle boğuşurken tükettim.” |
#4
|
|||
|
|||
Tesekkürler
|
#5
|
|||
|
|||
Allah razı olsun
|
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Bu Halveti Gerçekleştirene İdris ve Danyal (a.s) İlmini Öğretirler. | Yafes | Keşif ve istihare Uygulamaları | 21 | 01.09.22 19:39 |
Alaeddin Halveti | Rahle | Allah Dostları & Evliyalar | 0 | 15.04.21 16:15 |
Halveti Tarikatı | aşk | Tasavvuf & Tarikatler | 6 | 08.10.17 18:21 |