Es-selâmu aleykum ve rahmetullâh ve berekâtuh.İyi günler, kolay gelsin.

Öncelik ile bu yazım için sizlerden Allâh rizâsı (Tanrı onaşı) için mukemmel bir dikkat istirhâm ediyorum. Nedeni ise bu yazımda anlatılanların gerçek, sağın (sahîh), deneyim ile durağan (tecrîbe ile sâbit) olaylardır, tanıklıklardır. Ben bir Türk çerisinin (askerinin) oğluyum. Babamın son görevi yeri Sûriya udu(ve) bölgede ''PEYGÂMBER OCAĞI'' olan Türk ordusunun en üst düzey yetkilileri ile çalıştı. Övünmek gibi olsun muhabere ile de, askerî istihbârât ile de konuşmuşluğu, görüşmüşlüğü olan, muhabereden, askerî istihbârâttan ağabeyi olan biriyim.Bu yazıda anlatılanlar gerçeklerdir, sağınlardır (sahîhlerdir), göz ile görülmüşlerdir. Tanrı daha kötülerinin yaşanmasına Mân'i (مانع) adı ile, esmâ'ı ile engel olsun! Tengri baş! Allâh Allâh!

Hakkın yardımı ile Hakkı anlatmaya başlıyorum.

İkoniondakim (Konyadakim) şeyhin (k0ptum) olduğu yere 10'lu yaşlarımda gitmiş idim.Tabî'î kim merâkkımdan udu(ve) görevimden.''Seyda'' diye yazılan udu (ve) söylenen bozuk bir sözcük ile sözüm ona şeyhe (k0ptum) sesleniyorlar idi udu(ve) bilinçaltlarının bozukluklarını kusuyorlar idi.Şeyhin (k0ptum) murîdlerinden öğrendiğime göre bu sözcüğün anlamı ''Seyyid'' demek imiş.Ben yeme (hem) babamın babası tarafından yeme (hem) de anamın anası tarafından seyyidim. Bu nâsibî şeyhine ''Seyyid'' denmesi beni korkunç derecede tahrîk etmiş idi (Nitekim sonunda soyumun öcünü Muntakîmce aldım!). Birkaç güngen (sâ'at) sonra kendisi ile konuşma engezi (fırsatı) buldum udu (ve) öğrendim kim kendisinin soyundan sopundan bir seyyidlik yok. Artında (Hattâ) kendisinin Nâkibu'l-Eşrâfta bir kaydı da yok. Hadı sizi mi kıracağım kendi atalarından kalma bir belge de yok. Peh! Düzmecilikleri (Sahtekârlıkları) ise şurada ortaya çıkıyor zat şâhâneleri ''Manevi Seyyid''lerden imiş. Uydurmalardan, saçmalardan biri. Utanmadan bizim en yakınımız,' Ehlibeytimizin en arısı, en durusu Selmân Pakı, Pak Selmânı, Selmân Fârisîyi, Fârs Selmânı kullanmaya yelteniyorlar. Selmânın la'neti üzerinize olsun! Allâhım ben bu cümleyi yazar iken utandım, sen o utanmazları dunyâ âhirat utandır! Allâhın üzerine ant içerim kim böyle bir seyyidlik anca Selmân udu (ve) Selmân gibi ashâb için geçerlidir yine Allâhın üzerine ant içerim kim bu tür seyyidlik bugün azu (veyâhûd) yakın tögüde (târîhte) geçerli değildir.

Bu anlattığım bir kirtiği (pârçesi) idi. Anlatacağım ise ikinci kirtiği (pârçesi).

Bu sitede bu gurûhtan bir yazar çok yakın bir çerikte (zamânda) bene tasallut etti.Öyle câhiller kim kendi adapaları (adamları) sigaronun yasak (harâm) olduğunu söylüyor, herîf kalkıyor benim laflarımı sorguluyor.

Bir sonrakim yazımda, yazılarımda bu konuyu sürdüreceğim yaşadıklarım bunlar ile beketli (sınırlı) değiller.

Yanılış anlaşılmasın benim anamın babasının babası Şânlıurfanın göbeğindekim ''Beyâzlar'' denen ıyalın ('a'ilenin) kurucusu olan Çarlık Ruslarının gücemelerinden (zulümlerinden) ötürü Kırgız Türk Elinden (Kırgızistândan) Türkiaya göçmüş çakır gözlü sarı saçlı dedem Kırgız Türkü Halîl Çetinsoy Sûriya Dimaşkta Otmanlının son döneminde kâdîlik yapmış bir kimsedir, bir Otmanlı hukûkçusudur dolayısı ile ben bir Kıpçak Türk tüzecisinin (hukûkçusunun) torunu olarak bunları yazmak ile yükümlüyüm.

Kırgız Türkçesinde bir söz vardır,derler kim: ''Asmanda bürküt, jerde boz karışkır bol!''. Demek (Ya'nî) ''Kökte kartal, yerde bozkurt ol!''. Dolayısı ile ben kökte bir kartal, yerde bir bozkurt olarak bunları yazmak ile yükümlüyüm.

Çözümü ise bir tümcedir (cümledir).

Barışçıl (Muslimân) Türklere ise biricik dediğim şudur:

SALDIR!

Irmaklar tan kızıllığına boyanana kadar!

KÖK GİRSİN KIZIL ÇIKSIN!