Tasavvufa intisab edenin kurtulacağı anlayışı var. Bu doğru mudur?
15- Tasavvuf erbabında mutlaka herkesin seyr u sülûke girmesi gerekli olduğu ve intisâb edenin kurtulacağı anlayışı var. Bu doğru mudur?
Tasavvuf erbabının herkesin seyr u sülûke girmesi konusundaki gayretlerinin muhtemel iki sebebi vardır. Birincisi insanda fıtrî olan gayret duygusudur. Çünkü herkes mensup olduğu sosyal çevreyi sever ve insanların orada yer almasını arzular. İkincisi kendilerinin tarikat ve tasavvufa girmekle elde ettikleri manevi hazzı başkalarının da tatmasını arzu etmeleridir. Çünkü tasavvuf ve seyr u sülük, dînî hayatı bir model şahsiyet etrafında, toplum atmosferi ve manevi kontrol mekanizması içinde gerçekleştirdiğinden bir birliktelik ve paylaşım ortamı doğurmaktadır. Tasavvufta seyr u sülükte süreklilik ve devamlılık esastır. Tarikata girmekle iş bitmez. Adam vardır tarikata girmiştir ama tarikatın ve dînin kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediği için manevi açıdan tarikata girmeyenlerden daha geride olabilir. Ancak cemâat arasında bulunan böyle birinin uyarılıp düzeltilme şansı daha fazladır. Kulluk görevleri gereği gün yerine getirilmeden hiçbir bağlılık tek basına yetmez. Bâyezid’in müridlerine: “Bâyezid’in derisine girseniz onun ahlakıyla ahlaklanmadıkça bir işe yaramaz?” sözü bu anlamadır.
Seyr u sülük ve intisâb, dünyevi ve uhrevi kurtuluşun tek reçetesi değildir. Çünkü manevi kurtuluş, son nefese bağlıdır. Son nefeste iman selâmeti elde etmenin yolu, bu dünyada istikamet üzere yaşamaktır. Takvaya ermektir. İbâdet ve muamelâtta ihsan ve ihlâsta devamlılıktır. İnsan bunları hangi surette gerçekleştirebiliyorsa ona sımsıkı sarılmalıdır. Sûfîler bu duyguları seyr u sülük ile gerçekleştirdiklerinden bu konuda ısrarlı davranıyorlar.
|