Nefsini Bilen Rabbini Bilir - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > islam & Tasavvuf > Tasavvuf & Tarikatler

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 22.06.16, 17:27
Acemi
 
Üyelik tarihi: 29.05.16
Mesajlar: 21
Etiketlendiği Mesaj: 6 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Nefsini Bilen Rabbini Bilir


Tevhid Hakkında Mesele (Kim Ki, Nefsini Bilirse Rabbi’ni Bilir)

Eğer biri çıkar da; gerçekten insanlar «kim ki, nefsini bilirse Rabb'ini bilir» sözünde ittifak etmişlerdir, fakat bilmenin şekli ve yönü hakkında ihtilâf ettiler, derse bu husus, şöyle izah edilir :

Seneviyye diyor ki : Allah-u Teâlâ'nm zatmm hayrı ve şerri kuşattığı bilinince, ondan her cihet için bir Rabb olduğu bilinir.

Yahudiler ise; Allah'ın cüzden biri olduğunu söylediler.

Müşebbihe mezhebine gelince; onlar da şöyle diyor : Allah bir cisim*dir. Çünkü görünen âlemde nefsin bilinmesi cisim için olur.

Celim de der ki; Allah yok iken sonradan var olduğu bilinince o, bir şeydir, cisimdir, âlimdir, semi' (işitici) dir; basîr (görücü) dir. Böyle olunca bilinir ki, her kendisinde bu isimlerden biri bulunan hadis olanın tâ kendisidir. Halbu ki onu meydana getiren Rabb'isinin hadis olması mümkün değildir.[1]

Bizce (ehl-i sünnet) ise bu husus şöyle ifade edilir : Gerçekten «kim ki nefsini bilirse o, Rabb'ini bilir.» Çünkü o, nefsini araz*lardan görme ve işitme ve başkalarından ihtimal dahilinde olanı bilmedi*ğini biliyor. Ve nefsinden fesada uğrayan şeyin ıslâhını da bilmediği gibi zamandan, mekândan almış olduğu1 nasibi kadarmca olanı ve kendisine gelen çeşitli ihtiyaçların nereden geldiğini ve o ihtiyaçları kendisi ile gi*derebileceği şeyin hakikat ve mahiyetini de bilemiyor. Bu, onun yaratılı*şında vardır. Bununla beraber kendi nefsinde gördüğü şey ile zeval bul*duğunu müşahede ediyor. Öyle ise onun geçmiş hallerinden olanlardan, tâa, bugünkü haline kadarını kendisinde bulunan zamana kadar, hal*lerin çeşitli merhalelerden geçtiği bilinmesi ile beraber, bu hususları bil*mesi uzak bir ihtimaldir. Bunu zihninde bile tasavvur etmesi çok güç*tür. Aklı, bunu kuşatması ihtimalinde bulunmaktan çok acizdir, işte bu noktalardandır ki o, bizzarure kendi nefsini, bulunmuş olduğu hal üzere kendisi icadetmediğini bilir. Hatta, eğer nefsinin icadetme işi kendisine ait olmuş olsaydı, geçen hususların tümünü bilecek şekilde meydana ge*tirirdi. Çünkü eğer bu hususlardan her hangi bir şeyi meydana getirmeye kadir olmuş olsaydı kendisinde sabit olan cehalete, sonra kendindeki ih*tiyaçları giderme babından haber verilen hususlarda ve kendisinde fesada uğrayanı ıslâhla acze itilmezdi. Bu takdirde bilinir ki o, yani Allah, his*settiği şeyi yaratma bakımından mahlûkatın en malik olanı kendisine verilen hakikatleri idrâk etmekte en üstünü ve adı geçen işlerden bilinen şeye vukuf bulmakta en süratli olanıdır. Böylece kendi nefsinin bir şeyi icadetme, var etme, baki kılma, yok etme gücünün dışında olduğunu bilir ve anlar. Sonra hissedilenlerin hepsinin ayan beyan olduğunu da bilir. Çünkü onlar kendi ihtiyaçlarında şaşkınlığa düşmüş olanlar gibi kendinin tedbir ve icadı altındadırlar.

Ve bilir ki, sebebleri anlamakla, hadiselere vakıf olma ve üzerinde bulunduğu ihtimallerden kendisi gibisi, ancak nefsinin bulunduğu halin bütün manalarının[2] dışında olan kimse ile olur. O hallerin içinde mana*lar değişikliğe uğrar. İşte yukardan beri izahına çalışılan hususlarla onun var olması aciz olmayıp her şeye kadir[3] olanla; cahil değil âlim olanla, ve tedbiri, icabında kendisine karşı çıkılması mümkün olmayan yüce4 Allah iledir. Ve yine bu hususlardan hiç bir şeyin yüce olan Allah'a ben*zemediğini de Öğrenir.

Öyle ise kendisine benzemesi yönünden, hadis veya kadîm olma ve*yahut, kendisini başkasının yaratmasından kendisinde bulunmasını ge*rektiren şeyin gerektiğini söylemesinin hiç bir anlamı yoktur. Eşyanın hepsi de böyledir. Zira eşyanın arasında, ihtiyaçlar, aczin ve sınıfın çe*şitleri itibariyle muvafakat ve mutabakat vardır. Sonra hadis olma ba*kımından bütün yönlerden aralarında muvafakat bulunur. Bununla, kendisinin, ona tüm yönleriyle benzemediğini bilmesi gerekir. Yönler, kendisini icâd edene değil; bilakis kendisi için bulunur. îşte bu hususlarda Allah'a yaraşan, ve lâyık olan şekliyle Rabb'in bilinmesi bulunmuş olur. Kuvvet ancak Allah'tandır.

Bu ifadelere göre Cehm'in, «Allah, âlim ve kadir değildi; sonra böy*le, yani, âlim ve kadir» oldu sözü çürütülmüş oldu : Aynı zamanda «Al*lah fail ve mütekellim değildi; sonradan fail ve mütekellim oldu» diyen kimsenin sözü de batıl olur. Çünkü onlar, Allah'da, kulun hadis olması ve yaratılması bakımından kendisini bilmeye sebeb olan haller ve yön*lerin değişime uğradığını ifade ettiler. Kuvvet ancak Allah'tandır.

Hallerin ihtiyarî olarak vuku bulmasının kabul edilmesinin müm*kün olması ve ilim, kudret, hayat, işitme ve görme gibi yüce sıfatlarla mevsuf olmasının imkân ve ihtimal dahilinde bulunmasından yukarda zikrettiğim şeylerde kendisinin, âlim ve halik (yaratıcı) olan Allah ile var olduğunu açıklayan hususlar vardır. Bütün gıda maddeleri de böy*ledir. Kuvvet ancak Allah'tandır.

Hayra ve şerre muhtemel olması ve hallerinin muhtelif olmasında, kendisinin yaratılması; hayır ve şerre yorulmayan ve hallerinin de muh*telif olmamasına sarfedildiğinin bir delilidir. Bunun böyle olması herşe-yin bulunduğu hal üzere var olması Allah'm takdiri ile olduğunun beyan [4]edilmesi içindir. Kuvvet ancak Allah'tandır.

Bir kısım insanlar da bu hususta şöyle diyor : Kim ki kendi gizli var*lığını bilirse Rabb'ini bilir. Gizli varlığı ise, kendisinde yüceliğe ulaşma ihtimali ve işlerin salâhı için yaratılan «iç âlenıi»nden ibarettir. Bu*nunla mahlûkatın idaresine ve sebeblere bakmanın küfürden ibaret olan işlerden gizli olanların idrakine sahip ve malik olur.

Bu söyledikleri şey[5] güzel bir sözdür. Yaratıcı olan Allah'ı bilme hakkında zikrettiğimiz şey, Allah'm hallerinden gizli olan şeyin gizliliği*ni[6] idrâk etmeğe kâfi derecede açık vaki olmuştur. Ve kapalı olan şeyin bilinmesine ulaşmış sebebler de zahir olmuştur. Bununla kendisinde giz*li kalan şey bilinir. O şeye nefis ismi verilsin veya verilmesin. O, açıklık kazanmıştır. Kuvvet ancak Allah'tandır. [7]



[1] Kitabın aslında «te'huzu. kelimesi «ye'huzu. olarak yazılmıştır.
[2] Kitabın aslında *el-mânî» mükerrer olarak yazılmıştır.
[3] Kitabın aslında *bikâdirin» kelimesi «bifesâdin. olarak yazılmıştır.
[4] Kitabın aslında .cebbârin» kelimesi noktasız «ha» iledir.
[5] Kitabın aslında kelimesi «kâlehû» olarak yazılmıştır.
[6] Kitabın aslında -el hafi» kelimesi «el bafî bihî» olarak yazılmıştır.
[7] İmam Matüridi, Tevhid, Hicret Yayınları:205-207.

Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 13.07.16, 20:55
Üye
 
Üyelik tarihi: 13.07.16
Bulunduğu yer: kayseri
Mesajlar: 73
Etiketlendiği Mesaj: 5 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

sağulasın ...

Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 18.08.16, 22:12
 
Üyelik tarihi: 11.08.16
Bulunduğu yer: Manisa
Mesajlar: 105
Etiketlendiği Mesaj: 4 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Allah razı olsun.

.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 18.08.16, 22:18
 
Üyelik tarihi: 15.04.16
Mesajlar: 1,103
Etiketlendiği Mesaj: 280 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

allah razı olsun

Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 29.09.16, 16:53
Ejder - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 13.07.16
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 460
Etiketlendiği Mesaj: 42 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Allah razı olsun

__________________
Bu Sin û Lam fakirindir,
Eli bağlı esirindir;
Yolu bilmez garibindir.
Günahımla sana geldim.

To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 17.11.16, 17:38
 
Üyelik tarihi: 17.11.16
Bulunduğu yer: izmir
Mesajlar: 208
Etiketlendiği Mesaj: 9 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Allah razı olsun

Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 18.11.16, 14:29
 
Üyelik tarihi: 17.11.16
Bulunduğu yer: izmir
Mesajlar: 208
Etiketlendiği Mesaj: 9 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

çok yerinde bir çalışma nefsini bilen RABBİNİ bilir

Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 09.03.17, 11:33
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 26.12.16
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 2,263
Etiketlendiği Mesaj: 64 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Allah razı olsun..

Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 06.05.17, 12:25
Manevi
 
Üyelik tarihi: 31.05.15
Mesajlar: 2,183
Etiketlendiği Mesaj: 84 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

NEFSİNİ BİLEN RABBİNİ BİLİR!

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular ki:
-- "Nefsini bilen Rabbini bilir.”
Bu hadisi şerifte kast edilen “nefis”, insanın özüdür. Zira, kötülüğü emreden Emmare nefsin Rabbini tanıması gibi bir özelliği yoktur. Bidayette Emmare nefisle birlikte olan bu öz nefis, Allahü teâlâya ve O’nun dininin icaplarına iman etmek ile mükelleftir. İman ettikten sonra Emmare nefis ile olan birlikteliğini kınamasından dolayı “Levvame Nefis” adını almıştır. İnsanın özü olan nefis, Mülhime mertebesine yükseldikten sonra dahi Emmare nefisten tam olarak kurtulmuş olmadığından iç barış, bu aşamada dahi mümkün gözükmemektedir.
“Bir “Ben” vardır benden içeri” sözünü bir çok kimse eksik algılamaktadır. Zira, insanın içinde iki değil, beş “Ben“lik vardır.

Bunlardan birisi, kötü haberlerin doğumuna vesile olan şeytanların vesveseleri.

İkincisi, hiç durmadan kötü isteklerini tekrarlayan ve kötü anıların hatırlanmasına sebep olan heva-i nefistir.

Üçüncüsü, iyiliklerin kalpte doğmasına vesile olan ilham meleği.

Dördüncüsü, güzel ve aklı-ı selim düşüncelere ve güzel anıların hatırlanmasına vesile olan Hak Teâlâ ya âşık insani ruhtur (beş letaif).

Beşincisi, İmam-ı Rabbani hazretlerinin “ADEM“ (yokluk) diye ifade ettiği, yokluğun ta kendisi olan, Allahu Teâlâ nın hadisi kudside mealen; “İnsan Benim, ben insanın sırrıyım” diye buyurduğu Allah’ın emanetlerini yüklenen insanın ta kendisi olan; “Ben”liktir. Allah’ta fani olan sufinin “Ben”i yoktur.

İnsanın iç dünyasında bulunan bunlar, işin başında yoğurdun içinde yağ ile ayranın birbirine karıştığı gibi karışmış olduğundan, avam halk bunların her birini diğerinden ayıramayıp bunların hepsini bizzat kendisi sanmasından dolayı, iç huzursuzluğundan bitap düşer.
Manevi sahada ma’rifet ilminden biraz pay alanlar ise, yoğurdu yayıp ta ayranın yağdan ayrıldığını fark ettikleri gibi, içerdeki ajanları bir, bir fark ederler ve bunların hepsinin Allah’ın imtihanı gereği, Allahu Teâlâ nın yüce isimlerinden bir isminin tecellisi ile kalpte oluştuklarını görürler. İşte o zaman sufinin kalbinde; “Men arafe nefsehu, fekad arafe Rabbeh” (Kim nefsini tanırsa o, Rabbini tanır.) hadisi şerifinin manasının sırrı zuhur etmiş olur.

Kendisini bilen kişi, Rabbini bilir, Rabbini bilen ise, haddini bilerek gizli şirkten kurtulur. Yani bu mertebedeki sufi, alemde Allah’tan başkasında kuvvet göremez. Ona göre her canlı câmidtir. Sufinin gönül gözü, gizli şirkten kurtulmadıkça melekûta (iç aleme) kördür. Aslında gözler körlükten değil, ışıksızlıktan göremezler. İç aleminin uçsuz bucaksız genişliği ve gizli güzelliği keşif olunduğunda, Sufinin “Benliği” bu benzersiz güzelliğin Yaratıcısı Allah’a hayran kalır ve bu hayranlık sufiyi İlahi aşka uçurur. Bu safhadan sonra Allahü Teâlâ'ya; cennete girmek, cehennemden kurtulmak için ibadet yapmak gibi bir beklentisi olmadan itaat etmeye başlar.

Nefsin 7 kademesi vardır Allahü teala Şems suresinde (Nefse ve onu biçimlendirene, Sonra da ona kötülük ve takva kabiliyetini verene yemin olsun ki,. Elbette nefsini temizleyip parlatan kurtulmuştur. Onu kirletip gömen de ziyan etmiştir.) buyurmaktadır.

Bunlar aşağıdaki gibi sıralanırlar:

1- Nefsi Emmare (Bu makamın zikri Kelime-i Tevhid'dir. LA İLAHE İLLALLAH Zikri çekilir)
2- Nefsi Levvame (Bu makamın zikri Lafzı Celal'dir. ALLAH Zikri çekilir)
3- Nefsi Mülhime (Bu makamın zikri İsmi HU'dur. HU Zikri çekilir)
4- Nefsi Mutmainne (Bu makamımın zikri HAK Esmasıdır.)
5- Nefsi Radiyye (Bu makamımın zikri HAY Esmasıdır.)
6- Nefsi Marziyye (Bu makamımın zikri KAYYUM Esmasıdır.)
7- Nefsi Kamile (Bu makamımın zikri KAHHAR Esmasıdır.)

Nefsin 19 tanede afeti vardır insan neden nefsiyle mücadele etmelidir? Çünkü her insanın nefsinde 19 tanede afet vardır. Nitekim Allahü teala Müddesir suresi 30. ayeti kerimesinde:
"Üzerinde 19 zebani vardır" buyurmaktadır.

Bunlar:

1- Cehalet
2- Cimrilik
3- Dedikodu-gıybet
4- Fitne-Fesat
5- Gurur-Kibir
6- Haset ve düşmanlık
7- Hırs-şehvet
8- İsyan
9- İbtila
10- Kin ve nefret
11- Küfür
12- İkiyüzlülük
13- Zankörlük
14- Öfke-gayz
15- Sabırsızlık
16- Vefasızlık
17- Yalan
18- Zulüm
19- Zandır

NEFSİMİZİN MERTEBELERİ

1- Nefsi emmare:
Kötü his ve huyları, çirkin vasıfları içinde barındırır. Şehvet düşkünü hayvani nefsin hükmü altında olmakla, hayvanların yoluna girmiştir. Kötü hisleri güzel görür. Hesap ve ahiret derdi yoktur, sadece keyfini düşünür. Bu nefsin eserinden; kibir, benlik, hırs, şehvet, kıskançlık, cimrilik, kin intikam, hiddet gibi huylar çıkar. Allahü Teâlâ'nın düşmanıdır. Bu nefsin bütün huyları bir kişide toplanırsa, o kişi şeytanların mertebesine düşer. Nefsi emmarenin sahibi ya fasık, ya münafık, yada kafirdir. İtikadı düzeltmek samimi tevbe ve terbiye iledir. Tezkiye edilmezse Cehennem ateşiyle temizlenmesi kaçınılmazdır.

2-Nefsi levvame:
Kendini kınayan, kötüleyen, azarlayan nefistir. Bu nefis sahibi günah işlediğinde pişman olup tevbe eder, kendisini kınar, yapmamak için karar verir fakat günah önüne gelince duramaz, yine içine düşer. Sonra pişman olur iyilik ve kötülük arasında gider gelir. Kendini beğenme, çekişme, gizli riya, makam ve şehvet tutkusu gibi nefsi emmarenin bazı vasıfları bu mertebedede bulunur. Fakat nefs hakkı hak batılı batıl görür. Yine bilirki bu vasıflarla huzurdan uzaktır, fakat onlardan kurtulamıyor. Bu mertebede nefs ve şeytan birleşip vesveseyle kalbe saldırırlar, tedavisi rabıta, tövbe ve zikirdir.

3-Nefsi mülhime:
Allahu teala nefsin isyan ve itaatini vasıtasız ilham ettiği için bu makamda adı mülhime olmuştur. Nefs; tevbe, zikir, rabıta ve mücahede ile günahların ağırlığından ve şehvet bağından kurtulunca, ilham ve feyz almaya kabiliyet kazanır. Devamlı olarak kamil mürşidden ilhamlar gelir. Bu mertebede hayvani nefs tamamen ıslah olur. Haramdan kaçar hayırlara koşar. Fakat şeytan ona açık ve bariz bir şekilde saldırmaya başlar. Kendini ve amellerini beğendirir, insanları küçük ve değersiz gösterir, ümitsizliğe düşürür. Allah`ın azabına karşı ona emniyet hissi verir. Bu makamda bir mürşidin himmeti olmazsa tehlikeye düşebilir.

4-Nefsi mutmainne:
Cenab-ı Mevlanın "Ey tatmin olmuş Nefs" hitabıyla ıstıraptan kurtulup huzura eren nefistir. Her türlü şek ve şüpheden temizlenip pak olmuş, fenalıklara arzusu kalmamıştır. Sıfatları; tevekkül, incelik, cömertlik, yumuşaklık, güleryüz, tatlı dil, kusurları bağışlama, hamd, şükür, müşahede, teslimiyet ve rızadır,

5-Nefsi radiyye:
İster bela ister sefa Allah`ın bütün fiillerinden razı olan, O'ndan başka herşeyi gözünden silip atan ve sadece Rabbinin rızasına nazarını diken nefistir. Fakat bu makama varanlar Arif değil Velidirler. O yüzden başkasını irşad edemezler, şeytan onların şeklinde başkalarının rüyalarına girip yoldan çıkarabilirler.

6-Nefsi mardiyye:
Allahu Teâlâ nın razı olduğu nefistir. Ariflerin makamıdır, dış itibariyle diğer insanlardan ayırt edilemez. Fakat iç itibariyle bütün cisimleri altına çevirecek bir tılsım gibidir, kendisine üfürülen ruh ile görür bilir. Sesini uzaklardan işittirir, bunların kıyafetinde şeytan başkasının rüyasına giremez.

7-Nefsi Kamile:
Seçkin, saf, tertemiz nefistir, Allahü Teâlâ'nın en seçkin dostları olan Gavs ve Kutupların makamıdır. Seyirleri Allah iledir. Önceki bütün nefislerin güzel vasıflarını üzerlerine toplamışlardır. Her halleri ibadet ve zikirdir. Biran Allah`tan gafil olmazlar. Onların muradı Allah`ın murad ettiği şeydir, rızalarıda öfkeleride Mevla iledir. Allah için olan işleri yaparlar. Bunun için çevrenin ayıplaması ve çekişmesinden ürkmezler.

Cenab'ı Hak onlarla alemlere ikramda bulunur. Belaları defeder, Allah`ın emirlerine riayet edenleri kendi öz çoçuklarından çok severler, ama herkese merhamet ve şefkatle bakarlar. İnsanların kusurlarına bakmazlar, iyiliği emreder kötülükten sakındırırlar. Pak ve tertemiz yüzleri huzur ve aydınlık saçar.onları görenler Allah`a yönelirler, mübarek yüzlerine edeple bakmak bile ibadettir, ince ve latif sözleri katıksız hikmet bilgisidir. Gayet ince ve zarif, yumuşak ve alçak gönüllülükle telkinde bulunurlar. Sıradan nazarları dahi dünya ve içindekilerden üstündür. Allah cümlemizide inşa`Allah nefsi kamile erenlerden layıkıyla yararlanmayı ve o mertebeye yaklaşabilmeyi nasip eylesin ve bu satırları okuyarak tefekkür edenlerden razı olsun. Amin.

Kaynak: Nefsini Bilen Rabbini bilir.
Muhyiddin İbn Arabi
Kaynak: Allah Yolunda Kalplerin Keşfi
İmam-ı Gazali
Kaynak: İlahi Armağan
Gavs-ul azam Seyyid Abdulkadir Geylani

Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 02.09.17, 14:11
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 16.02.17
Bulunduğu yer: izmir
Mesajlar: 785
Etiketlendiği Mesaj: 111 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Allah razi olsun

Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
bilen, bilir, nefsini, rabbini


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Münacatü-l Kur-an Havasokulu Kuran-ı Kerim 12 12.04.24 10:22
Allah bilir ama siz bilemezsiniz. Skoda Sizden Gelenler 3 01.01.23 18:39
Kuran-ı Kerim Ayeteri ile ilgili Açıklamalar MrBerkHD Kuran-ı Kerim 88 13.03.20 23:51
EL ALiM Esması ve Sırları El Kindi Esmaül Hüsna 1 09.04.19 19:51
Lokman Suresi Açıklamalı Tefsiri Havasokulu Kuran-ı Kerim Tefsiri 0 03.07.18 08:23


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 11:30.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147