|
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
|||
|
|||
Allah ile Kul Arasına Girenler
Doğduğumuz günden bu yana dünyayı seyrederiz, nimetlerini yer sularını içeriz. Ah dostum vah postum diye inleriz. Peki gördüklerimiz nedir? Sevdiklerimiz kimdir? Hasretimiz niçindir?
Bizler nereye baktı isek Yüce Mevla’yı mı gördük? Hangi nimete el attı isek içindeki tesbihi mi duyduk? Kimi sevdi isek ilahi bir haz mı aldık? Neyin peşine düştü isek onun rehberliği ile Mevlâ’nın huzuruna mı vardık? Canımız O’nunsa, niçin gönlümüzü başkasına açtık? O bize şah damarımızdan daha yakınsa, biz O’ndan nasıl ayrı kaldık? Allah aşkına, nereye takıldık, kime aldandık? O her zaman bizimle oldu, ama biz hiç farkında olmadık. O hep bize nazar etti, fakat biz hiç O’nun cemaline bakamadık. O bizi sevip yarattı, ama biz O’nun sevgisini hiç tadamadık. Yoksa bir arifin dediği gibi, Yüce Rabbimiz zuhurunun şiddetinden gizlendi de onun için mi zatını müşahede ahirete kaldı? Peki: “Allah’a giden yol iki adımdır. Birinci adımını nefsinin üzerine bas, ikinci adımında O’nun huzurundasın” diyen gönül ehline ne demeli? Şimdi, daha çok ehl-i dünyanın diline doladığı ve ehlullahın aleyhine olumsuz bir delil olarak kullandığı “Allah ile kul arasına kimse giremez!” sözünü, biraz açalım. Ama önce şu gerçekleri bir hatırlayalım: Rasulullah (A.S.) Efendimiz’in şu nurlu beyanı çok önemli: “Allah zatını nur ile perdeledi. Eğer cemalini açsaydı bütün mahlukatı yakardı.” (Müslim, İbnu Mâce) Rabbimiz cemalini mümin dostlarına ahirette gösterecektir. Kendilerine o imkanı ve kabiliyeti orada verecektir. Burada yani dünyada zatının görülmesini değil, bilinmesini ve kendisine kulluk edilmesini istiyor. Dünya iman ve itaat yeridir. Allahu Tealâ zatını sıfatlarıyla gizlemiştir. Sıfatlarının zuhurunu tecellileriyle göstermiştir. Tecellilerini kainat üzerinde sergilemiştir. İnsana da kainatta sergilenen bu ilahi tecelli ve sanatı okuma ve anlama görevi verilmiştir. Bu anlayışın imana, imanın da sevgiyle itaata götürmesi istenmiştir. Allahu Tealâ kul ile kendisi arasına alemi koymuştur ve alemi zatına ayna, insanı bu aynaya cila yapmıştır. Cilasız ayna bir şey göstermiyeceği gibi, insansız dünya da bir şey ifade etmez. İnsan deyince, Yüce Yaratıcıya aşık ve kalbi hakikate açık insan-ı kamil kasdediliyor. Yoksa, sırf midesine ve şehvetine esir olmuş dünya aşıkları, ne Mevlâ’yı ne de dünyayı gerçek olarak tanıyabilirler. Bu aleme bakarlar ama bakarkör olarak kalırlar. İnsan ruh yönüyle mükemmel olduğu kadar, nefis ve his yönüyle çok zayıf olduğu için, Allahu Tealâ ona güzel kabiliyetler yanında özel destekler de vermiştir. Onu önce akıl, ilim, hafıza, şuur, tefekkür, sevgi, ilahi aşk gibi nurani cihazlarla donatmıştır. Sonra, her devirde onları Allah’a ve tevhide çağıracak, önlerinde rehberlik yapacak peygamberler göndermiştir. Peygamberlerini bile melekler ve kitaplarla takviye etmiştir. Böylece Allahu Tealâ insana büyük bir lütufta bulunmuş, onu kendi nefsi ve dünyasıyla baş başa bırakmamıştır. Cenab-ı Hakk kendisine gelmek ve sevilmek isteyene, Peygamberinin elinden tutmasını şart koşmuştur. (Âl-i İmran/31) Hz. Peygambere hiç yanaşmayanın kâfir (Âl-i İmran/31), şeklen yanaşıp da aslen inanmayanın münafık olduğunu belirtmiştir. (Bakara/7-16) Tarih boyunca küfre ve şirke girenler, peygambere itaattan çıkan kimselerdir. Kendi başına kalanlar ve nefisleriyle yol alanlar, Allah’a değil, azaba ulaştılar. Hürriyet, medeniyet diyerek haramlara bulaştılar. Allahu Tealâ’nın huzuruna hazırlamak ve rızasına ulaştırmak için insanlığın önüne Hz. Rasulullah (A.S.) Efendimiz kondu ve bütün kullar onun adımlarını takip etmekle emrolundu. Bizler Allah’a imanı ondan öğrendik. İbadeti, zikri, edebi, hizmeti, Allah için sevgiyi ondan gördük. Rabbimizi ve kendimizi onunla tanıdık. Kainat, ahiret, ruh, melek, akıl, hayat, ölüm gibi sırlı ve saklı şeylerin üzerindeki sır perdesini O açıp bize gösterdi. Vallahi eğer Allahu Tealâ onu önümüze, sevgisini gönlümüze koymasaydı, bizler tam bir şaşkınlık ve karanlık içinde kabre varacak ve ancak ölümle uyanacaktık. Onun elini bize uzattıran ve ona itaatı kendisine itaat sayan Allah’a hamdolsun. “Allah ile kul arasına kimse giremez” diyenler, ne demek istediklerini ya bilmiyorlar veya gizliyorlar. Bilmiyorlarsa, meselenin yukarıda özetlediğimiz gibi olduğunu bilsinler ve bu sözü bir daha asıl manasının dışında söylemesinler. Eğer bu sözü, ‘kimse Allah adına konuşamaz, insan insanın günahını bağışlayamaz, kula secde yapılamaz, abid Mabud olamaz, kendi keyfiyle kimse ortaya din koyamaz, birileri dini tekeline alamaz’ manasında söylüyorlarsa, bu doğrudur. Fakat sözün söyleniş biçimi yanlıştır. Bu söz bu şekilde söylendiğinde, Allah tarafından insanlığa gönderilmiş bütün peygamberler ve onların davetini tebliğ eden bütün alimler hükmün içine girmekte ve insan nefsine terkedilmektedir. Böyle olunca, onun basit bir hata değil, büyük bir cinayet olduğunu azıcık imanı ve birazcık insafı olan herkes bilir. Ayrıca bu sözün altında şu mana gizlidir: Bana kimse karışmasın; benim dinim imanım kendi vicdanımdır. İstediğim gibi inanır, dilediğim gibi yaşar, tercih ettiğim çizgide keyfimce koşarım. Lütfen kimse bana müdahale etmesin. Bu anlayış da büyük bir felakettir. Asıl Yol Kesiciler Bazıları da bu sözü, kamil mürşidleri tenkid için söylerler. Onların elinden tutup terbiyesine girerek dünyada kemale, ahirette cemale ermek isteyen kimseleri güya uyarmak isterler ve: “Allah ile arana kimseyi sokma, kendi aklını kullan, tevbeni kendin yap, senin gibi olan birisine el verme, boyun eğme, hürriyetini yitirme, aklını kiraya verme” derler. O akıllı dostlar, bu nasihatlarıyla, kendilerini ciddiye alan kimseyi ciddi bir tehlikeye ittiklerini; aslında Allah’a yönelmek isteyen bir kulun yolunu kestiklerini, yani Allah ile kulun arasına kendilerinin girdiklerini hiç düşünmezler. Bu davranışları ile onları Allah’ın dostu olan bir mürşidin ocağından kaçırıp, Allah’ın düşmanı olan şeytanın kucağına attıklarını bilmezler. Hiç bir peygambere ve onların davetini yürüten mürşidlere tapılmaz, onlara sadece Allah yolunda tabi olunur. Onlara el açılmaz, el verilir, Allah yolunda ellerinden tutulur. Onların nazar ve nezaretinde yol alınır, Allah rızası aranır. Semerkand
__________________
Sözün kıymetini '' Lal'' olandan,
Ekmeğini kıymetini ''Aç '' olandan, Aşkın kıymetini ''Hiç'' olandan öğren.. |
#2
|
|||
|
|||
Allah razı ve Hoşnut olsun İnşaAllah
|
#3
|
|||
|
|||
Bizi aydınlattınız Allah razı olsun hocam
. |
#4
|
|||
|
|||
Hocam sizin konuları okurken boyut değiştiriyorum. Allah razı olsun mübarek insan
|
#5
|
|||
|
|||
Allah razı olsun kardeşim.
|
#6
|
|||
|
|||
Allah razı olsun gerçekten bastan sona etkileyici bir konu olmuş
|
#7
|
|||
|
|||
Allah razı olsun
|
#8
|
||||
|
||||
Alıntı:
dünyada görmek peki . iblis 6 cı mertebeye kadar cıktı . eger 7 ci mertbeye cıksaydı ALLAHın cemalini görecekti .
__________________
Bilmek başka, bulmak başka, olmak daha başka. |
#9
|
||||
|
||||
Allah razı olsun.
|
#10
|
|||
|
|||
ESSELÂMÜ ALEYKÜM VE RAHMETULLÂHİ VE BERAKATÜHÜ...
ALLAH İLE KUL ARASINA GİRİLMEZ... Daha çok kendisine nasihat edildiği vakit, bu durumdan rahatsızlık duyan kimselerin ve yahut cemaat/tarikat mensuplarını ve liderlerini itibarsızlaştırmak isteyen kişilerin avamın diline yerleştirdiği bir söz; Allah ile kul arasına girilmez. Bu sözün protestanlıktan alınarak inancımıza monte edilmeye çalışıldığı bir çoğumuzun malumudur. Birlik olma arzusunda olan aynı itikadda aynı görüş ve yolda birleşmeye susamış müslümanları yalnızlaştırmak isteyenlerin ve aklını din edinme gayesi güdenlerin dolaylı yöntemlerindendir. …Biz ona şah damarından daha yakınız. “Kaf Suresi 16. Ayet Meali” Allah Teala mekandan münezzeh olarak sana şah damarından daha yakındır evet; peki sen ne kadar yakınsın Rabbine. Peygamberine (sav) vahyederken Cebrail (asm) bir elçi/aracı değil midir? Sana vahyi tebliğ eden Peygamber (sav) bir elçi/aracı değil midir? Cemaatle namazda önünde duran imam aracı değil midir? Namazda Rabbena dualarını okuyup annene babana ve tüm müminlere dua ederken sen aracı değil misin? Cenaze namazı bir aracılık değil midir? Bu örnekler uzar gider… Sen bu sözü müslüman kardeşine söylemekten vazgeç. Şeytana, nefsine ve seni günaha sürükleyen şeylere söyle. Çekil Allah ile arama girme! Rabbimle aramı bozma! diye. Evliyaullahtan bir zat ne güzel söylemiş; Evladım Allah’ı buldun da, aranıza mı girdik! Ciltler dolusu kitap yazıp din adına kendi heva ve hevesiyle Kuran’ ı izah etmeye çalışıp da ”Allah ile kul arasına girilmez” diyenlere o halde “sen ne konuşuyorsun be adam” diyebiliriz. |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Zikrin Arasına Giren İşler Ve Haller | Swordsfish | Zikir | 0 | 02.07.20 23:00 |
Şeytan ile Okuyan Arasına Engel Koyacak Bir Duâ | MrBerkHD | Dualar & Dua Kardeşliği | 2 | 28.06.20 13:11 |
Cinler Karı - Koca Arasına Girermi? | Eylül | Cin & Şeytan & Melek & Ruh | 7 | 11.05.20 17:32 |
Allah ile Aramıza Girenler Konusu! | Yolcu | Tasavvuf Sohbetleri | 0 | 07.10.19 00:11 |
Konu listesi arasına reklam ekleme | HeartLess | vBulletin | 1 | 02.05.18 09:07 |