|
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
|||
|
|||
İnsanları Zulmetten Nura Çıkaran Kur-andır
Niyâzî-i Mısrî (Kuddise Sirruhû) Hazretleri buyuruyor ki:
“Savm, salât-ü zekât günah kirin mahveder, Darb-ı zikir olmasa, gönül pası silinmez.” Kalpte bir pas vardır. O pas rabıta ateşi ile kızdırılan zikir çekici ile vura vura silinir. İnsanları zulmetten nura çıkaran Kur’ân’dır. Çünkü Kur’ân; Nurdur. Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) de nurdur. Mevla Te‘âlâ, Âl-i İmrân Sûresi’nde ne buyuruyor: وَاعْتَصِمُواْ بِحَبْلِ اللّهِ جَمِيعًا وَلاَ تَفَرَّقُواْ وَاذْكُرُواْ نِعْمَةَ اللّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ كُنتُمْ أَعْدَاء فَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَأَصْبَحْتُم بِنِعْمَتِهِ إِخْوَانًا وَكُنتُمْ عَلَىَ شَفَا حُفْرَةٍ مِّنَ النَّارِ فَأَنقَذَكُم مِّنْهَا كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ “Hepiniz Allâh(-u Te‘âlâ’n)ın ipine sımsıkı sarılınız ve birbirinizden ayrılmayınız. Allâh(-u Te‘âlâ’n)ın üzerinizde olan nimetini de hatırlayınız ki, siz birbirinizin düşmanları iken sonra Allâh(-u Te‘âlâ) kalplerinizi birleştirdi de, onun nimeti sebebiyle kardeşler oluverdiniz. Ve sizler ateşten bir çukur kenarında iken, sizi ondan çekip kurtardı. İşte Allâh(-u Te‘âlâ) âyetlerini sizlere açıklar, tâ ki hidayete eresiniz.”[1] Âyet-i kerîme de Kur’ân-ı Kerîm’e hablullâh buyuruluyor. “Habl” lugatta kalın ip, urgan, halat demektir. Burada Kur’ân-ı Kerîm’e hablullâh denilmesinin sebebi kendisine sıkıca sarılan kimseyi matlubuna ulaştırmasındandır. Mesela: Derin ve geniş bir kuyuya düşmüş olan bir kimsenin o kuyudan çıkabilmesi, ancak kendisine sarkıtılan sağlam bir ipe çok sıkı bir şekilde sarılmasıyla mümkün olur. İşte bu dünyaya gelen bir insan da sanki bir kuyuya düşmüş gibidir. Bu insana uzanan ip Kur’ân-ı Kerîm’dir. Kuyuya düşen bir kimsenin nasıl ki o kuyuya sarkıtılan ipe sımsıkı tutunması gerekiyorsa, dünya kuyusundaki insanın da felâha ermesi için Kur’ân-ı Kerîm’e öylece sarılması gerekmektedir. Burada Kur’ân-ı Kerîm’e “Hablullâh” denildiği gibi, Kur’ân-ı Kerîm’in birçok isimleri daha vardır. Ona verilen bu isimler, Kur’ân-ı Kerîm’in pek çok yerinde geçmektedir. Bunlardan bazısı isim, bazısı ise sıfat olarak kullanılmaktadır. Okunduğundan dolayı, KUR’ÂN denilir. Yazıldığından dolayı KİTÂB denilir. Ölmüş olan kalpleri dirilttiğinden dolayı RÛH denilir. Hak ile batılı ayırt ettiği için FURKÂN denilir. Allâh-u Teâlâ’yı hatırlattığından dolayı ZİKİR denilir. İnsanlara doğru yolu gösterdiği için HÜDÂ denilir. İnsanlara getirdiği ilâhî aydınlıktan dolayı NÛR denilir. Bir Hadis-i Şerifte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) buyuruyor ki: “اِنَّ اللّهَ يَرْفَعُ بِهَذَا الكِتَابِ اَقْوَامًا وَ يَضَعُ بِهِ آخَرِينَ” “Muhakkak Allâh(-u Teâlâ), bu Kur’ân sebebiyle birtakım kavimleri yüksek eder, birtakım kavimleri ise alçak eder.”[2] Mevlâ Te‘âlâ âyet-i kerîmede: “Kur’ân-ı Kerîm’e hepiniz yapışınız.” buyuruyor. Neden? Bir sepet elma olsa, içinde bir tek çürük meyve bulunsa, diğerlerinin de ifsadına sebep olur değil mi? İşte bir kötü insan da bütün insanların ifsadına sebep olabileceğinden, herkesin Kur’ân-ı Kerîm ipine yapışması gerekmektedir. Kur’ân-ı Kerîm, Allâh-u Te‘âlâ’nın sağlam bir hablidir, o apaçık bir nurdur, menfaat verici bir şifadır ve kendisine sarılan kimse için bir kurtarıcıdır. İnsanı her türlü tehlikeden korur. Âyet-i celîlede: Ey müminler! Allah’ın dinine sarılın, Allah’ın kitabı olan Kur’ân’a yapışın, Yahudi ve Nasaranın yaptıkları gibi tefrikaya düşmeyin, çeşitli bahanelerle fırkalara bölünmeyin manası vardır. Müslümanların arasında buğz ve düşmanlığın kalkması, ülfet ve ünsiyetin vazolunması büyük bir nimettir. Bu bakımdan bu nimetin hatırlanması emrolunmuştur. Cahiliyyet devrinde insanlar arasında buğz ve adavet vardı. Medine halkından olan Evs ve Hazrec kabileleri bir ana ve bir baba evladından oldukları halde çoğaldıkça ikiye ayrıldılar ve zaman geçtikçe bir birlerine olan düşmanlıkları da arttı. Aralarında kanlı muharebeler oldu, iki tarafın da rahat ve huzuru kalmadı, hatta “Dünyada yaşamaktansa, ölmek daha hayırlıdır.” diyecek hale geldiler. Böyle bir zamanda Cenâb-ı Hak İslâm’ı göndermekle aralarındaki fitne ateşini söndürdü. Kur’ân-ı Kerîm indirilmeden önce her tarafı akrep, yılan yuvası olan dünya, gülistanlık, bülbül yuvası oldu. Dünyanın bütün altınları, gümüşleri, mücevherleri, paraları, sarayları, köşkleri bir araya getirilip verilse, feda edilse, infak edilse, kalpler yine de birleştirilemezdi. Demek ki kalplerin birleştirilmesi ancak Kur’ân-ı Kerîm’le mümkündür. O öyle bir ilaçtır ki, yutulur yutulmaz bütün hastalıkları giderir. Âyet-i Celîlede dört önemli husus vardır: 1- Kur’ân-ı Kerîm’in insanlar için ip olması, 2- Birbirinden çok uzak olan kalpleri birleştirmesi, 3- Düşmanları kardeş yapması, 4- İslâmiyet’ten önce insanlar ateşten bir çukurun kenarında iken, İslâm’ın, nimeti ile onları şereflendirerek ateşten kurtarmasıdır. (Mahmud Efendi Hazretleri, “33. Sohbet”, Sohbetler, s. 43-46.) Dipnotlar [1] Âl-i İmrân Sûresi:103 [2] Müslim, Müsâfirîn:269; İbni Mâce, Mukaddime:16
__________________
Sözün kıymetini '' Lal'' olandan,
Ekmeğini kıymetini ''Aç '' olandan, Aşkın kıymetini ''Hiç'' olandan öğren.. |
#2
|
|||
|
|||
KUR'an-ı Kerim rehberimiz derken boşuna demiyoruz..Emeğine saglık @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
|
#3
|
||||
|
||||
Kalplerin şifası Kuran okumaktır.. Rabbim razı olsun
. |
#4
|
|||
|
|||
Allah razı olsun ellerinize sağlık hocam
|
#5
|
|||
|
|||
Allah-u Zülcelal sizden de razı olsun.
__________________
Sözün kıymetini '' Lal'' olandan,
Ekmeğini kıymetini ''Aç '' olandan, Aşkın kıymetini ''Hiç'' olandan öğren.. |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
ya nura külli şey in ve hüdahü entellezi felakaz zulumati nuruh | dilan | Huddam ilmi | 18 | 13.07.24 16:52 |
Dökülen saçları kesinlikle çıkaran formül | Sin | Alternatif Tıp ve Bitkiler | 46 | 26.12.22 22:17 |
Şeytanın Yoldan Çıkaran Hileleri | Havasokulu | Cin & Şeytan & Melek & Ruh | 11 | 26.06.18 10:16 |
Saç çıkaran ilaçların yan etkileri | SiLence | Sağlık | 2 | 16.04.17 17:32 |