Bir mürşide bağlanmak - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > islam & Tasavvuf > Tasavvuf & Tarikatler

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 18.07.18, 22:01
Sin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
💫 Güvenilir 💫
 
Üyelik tarihi: 19.08.14
Bulunduğu yer: Irak
Mesajlar: 2,211
Etiketlendiği Mesaj: 1518 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Bir mürşide bağlanmak

Tasavvuftan faydalanmak isteyenlerin, bu yolda kemalâta ermiş bir rehber seçip onun denetiminde eğitimini sürdürmesi gerekmektedir. Bir mürşidi rehber olarak seçmek, sevgi ve saygıyla bağlanıp ona teslim olmak, onu takip etmek, tasavvufun en temel usulüdür.

Temel olarak taşıdığı önem, bir mürşide bağlanırken ve bağlandıktan sonraki edebi de önemli hale getirir. Mürşide tabi olduktan sonra dikkat edilmesi gerekenleri bilip ona göre hareket edilirse fayda görülebilir. Mürşit kimdir, mürşide teslimiyet ve muhabbetin ölçülerini nedir, bu bakımdan son derece önemli sorulardır. Tasavvuf yoluna doğru bir giriş yapmak, sonrasında dinin ölçüleri içerisinde manevi terbiye ve terakki için neyin ne olduğunun bilinmesi gerekir.

Tasavvufa duyulan ihtiyaç

Bilindiği gibi Rasulullah s.a.v. Efendimiz’in ve Ashabının (Allah onlardan razı olsun) ayrılışından sonra Saadet Devri’nin anlayış ve yaşayışını tam olarak devam ettirmede bazı sıkıntılar ortaya çıkmıştır. Özellikle yeni müslüman olan toplumların gelenek ve görenekleri, çeşitli felsefi ve siyasi akımlar, fetihler sonucunda zenginlik ve refahın artması bu sıkıntıların önde gelen sebebidir.

Bir açıdan günümüzle benzerlik arz eden bu durum karşısında Tabiînden (Sahabe’den sonraki nesilden) takva sahibi zatlar, Asr-ı Saadet’in o muhabbetli islâmî yaşantısını tekrar canlandırabilmek için çalışmışlardır. Kulluk vazifelerini daha doğru ve şevkle yapmaları için özen göstermeye teşvik etmişler, Allah’a kulluğun manevi hazzını hissetmeleri için usuller geliştirmişlerdir. Bunu yaparken Asr-ı Saadet’teki anlayıştan hiç sapmamış, Allah Rasulü s.a.v. ve Ashabı’nın yolunda yürüyüp daima onları rehber edinmişlerdir.

Tasavvuf, bu büyük zatların gösterdikleri gayretin sonucunda, Allah yolunda olabilmenin, İslâm’ı doğru olarak ve muhabbetle yaşamanın bir usulü olarak ortaya çıkmıştır. 14 asır boyunca takva sahibi zatların elinde gelişimini devam ettirmiş, dinini yaşamak isteyenlere büyük bir güç ve motivasyon kaynağı olmuştur.

Önce sahih iman

Tasavvuf, içerisinde bir aşk ve şevk halini de barındırdığı için, bu yolda yürüyen insanların, itikat ve amel açısından İslâm’a aykırı düşmemeleri ve şer’î hükümlerle çelişmemeleri için daha dikkatli olmaları gerekmiştir. Gündelik hallerde bile şevk ve heyecanın insana sıra dışı şeyler söylettiği veya yaptırdığı dikkate alınırsa, bu durum daha kolay anlaşılır.

Aynı şekilde zaman zaman tasavvufî yaşantısı olan insanlarda anlaşılması, ifade edilmesi kolay olmayan haller tezahür etmiştir. Zahir ulemanın çok büyük kısmı bu söz ve halleri kişinin samimiyetine bağlı vecd ve istiğrak halinin bir yansıması olarak görüp anlayışla karşılamıştır.

Fakat burada temel ölçü samimiyettir. Yani “hal ehli” olmadan sözde veya davranışlarda sıradışı şeyler varsa, bu en hafifiyle riya ve yalancılık sayılmış, sözün derecesine göre tevbe edip iman tazelemeye davet edilmiştir.

Tasavvufun insanın iç dünyasına, duygularına da hitap etmesi sebebiyle vecd, cezbe, istiğrak gibi haller devam edecektir. Fakat tasavvufun esaslarından biri de, bu tür halleri gizleyip, muhabbet ve coşkuyu kontrol altında tutmaktır.

Diğer taraftan tasavvuf ehlininyaşadıkları halleri kendilerince yorumlayıp yanlışa düşmemeleri için bilmeleri gerekenler vardır. Her şeyden önce sahih imanın ne olduğunun öğrenilmesi gerekir. Bu zaten “farz-ı ayn”dır. Sahih iman, Ehl-i Sünnet alimlerin bildirdiği şekilde Allah Tealâ’yı ve onun sıfatlarını, Allah Rasulü s.a.v.’i ve diğer iman esaslarını bilmek ve öylece kabul etmektir. En temel ölçü budur. Bu temel olmadan ne islâmî hayat ne tasavvufî haller inşa edilebilir.

“İkinci Bin Yılın Yenileyicisi” unvanıyla tasavvuf yolunun en büyükleri arasında olan İmam Rabbanî k.s. Hazretleri bu konuda şunları buyurmuşlardır:

“Yol kesin ve açık ifadeyle üç kademelidir:

1. Önce inancın düzeltilmesi... Bu sahada kılavuzumuz Ehl-i Sünnet ve Cemaat’in bildirdikleridir. İman ve itikad tam manasıyla düzeltilmeden yapılacak, yapılabilecek hiçbir şey yoktur.

2. İnancın düzeltilmesinden sonra, İslâm’ın hükümlerine göre amel etmek...

3. Bu ikisi gerçekleştikten sonra da, bâtın yolcuları olan büyük marifet erlerinin yoluna girmek.

Çok kıymetli olan feyz, büyük kurtuluş, işte ifadesi bu kadar basit görünen bu üç kademenin birbirini takip ederek ve birbirinin içinde meydana gelmesine bağlıdır.”

Ali SÖZER

2. bilirmisiniz 1 hadise vardır. insan sevdigi ile beraberdir...
siz ne halde iseniz o halde haşrolunacaksınız...
eger okullar olmasa ögrenimde olmiyacaktır...
ögretmen olmassa okulda olmıyacaktır...
hep 1 vasıta lazımdır...

üstat necip fazıl birgün vapurda giderken
yanındaki genç sorar...
alaycı tavırla üstat peygamberler ne gerek var.
ALLAH C.C. kendi dinini yayamazmıydı?

üstat okudugu gazeteden başını kaldırmadan.

sen niye vapura bindin karşıya yüzsene der...

Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 18.07.18, 22:03
Nun Nun isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Gayretli üye
 
Üyelik tarihi: 18.07.18
Bulunduğu yer: Türkiye
Mesajlar: 988
Etiketlendiği Mesaj: 121 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Çok faydalı bir konu daha detaylı şeyler açıklasanız daha iyi olur aslında mesela tövbe aldktan baglandktan sonra neler olur. Agırlıgı nedir ne yapılmaldır

Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 18.07.18, 22:04
Sin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
💫 Güvenilir 💫
 
Üyelik tarihi: 19.08.14
Bulunduğu yer: Irak
Mesajlar: 2,211
Etiketlendiği Mesaj: 1518 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Tevbe aldığınızda söz veriyorsunuz sözünüzde durun yeterli ağırlığı budur.

.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 18.07.18, 22:09
Nun Nun isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Gayretli üye
 
Üyelik tarihi: 18.07.18
Bulunduğu yer: Türkiye
Mesajlar: 988
Etiketlendiği Mesaj: 121 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

İnşallah araştırıp detaylıca doğru yolu bulurum. Çok saolun ya gercekten teşekkür ederim

Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 18.07.18, 23:27
Nun Nun isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Gayretli üye
 
Üyelik tarihi: 18.07.18
Bulunduğu yer: Türkiye
Mesajlar: 988
Etiketlendiği Mesaj: 121 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Birde tövbe alıp baglanınca kapanmak sart mıdır acıksak

Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 19.07.18, 00:02
 
Üyelik tarihi: 22.06.17
Bulunduğu yer: La
Mesajlar: 247
Etiketlendiği Mesaj: 17 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

MÜRŞİDİN NİŞANI
BİRİNCİSİ : Onun mübarek huzuruna vardığın zaman, bütün ganilerini gider. İçinde, bir ferahlık, bir sevgi hâsil olur.
İKİNCİSİ : Onun saadet getiren meclisinden hiç ayrılmak istemezsin. Onun inciler gibi saçılan sözleri ile özünün aydınlığı ve sevgisi artar.
ÜÇÜNCÜSÜ : Onun hoş ziyaretine gelen büyüklerden, küçüklerden kim olursa olsun; padişah dahi olsa, elini öpmek zorunda kalır. Hayır duasını dilemekle de mesrur olur. Çünkü, bu büyük zatın bütünüyle tutumu ve davranışları Resûlullah'ın gidişatına uygundur; Allah ona salât ve selâm eylesin.
İşte anlatılan bu üç belirti, hangi değeri yüksek zatta; gösterişe ve işitsinlere kaçmadan görülür ve bilinirse., hiç durmayasın. Hemen git, tam manası ile ona teslim ol. Yıkayıcının elindeki ölü hükmüne gir. Emrettiği yerde dur. Her emrine itaat et; boyun eğ. Onun cümle hizmetini ve emrini kendin için birer nimet biL Bundan sonra, artık emirleri üzerinde ve hizmetinde olmak gerekir.
Ancak., şurası dikkat ister.
Babadan kalma bir dergâhı elde tutan biri çıkabilir. Bir yolunu bulup tayınına, gelirine tamahla aracı vasıtası ile dergâh tedarik eden biri de olabilir.
Anlatılan durumda olanlar, ehlullah kisvesine bürünmüş ve bazı tasavvufa dair kitapları ve risaleleri de okumuş olabilirler.
İşbu durumdan sonradır ki :
— Biz de şeyhiz..
Diyerek, şeyhlik makamına otururlar, irşada başlarlar..
Ne var ki, irşadın ne olduğunu bilmezler; bildikleri de yanıldıklarını karşılamaz.
Hali anlatıldığı gibi olan bir kimse; aynen kördür. Müridi zaten kördür. İki kör, nasıl yola çıkabilirler!.
Bu işin sonunda, bir ölüm uçurumuna düşme korkusu vardır.
Anlatılanların dışında bir başka zümre daha vardır; şöyle derler :
— Şeriat-ı mutahhara zahir halidir; halbuki bizim yolumuz bâtındır. Boy-abdesti, abdest, namaz, oruç gibi şeyler ebrarın işidir. Ebrar ise; cennet, huri, gılman, cennetin diğer nimetleri ve safaları için çalışırlar. Bizim boy-abdestimiz ezelîdir, abdestimiz de o vakit alınmıştır. Namazımız, orucumuz da o zaman eda olunmuştur. Biz, cemal aşıkıyız; cennetle, cehennemle işimiz yoktur.
Allah, bizleri bu gibi sözlerden korusun. Anlatılandan daha başka uygunsuz söz ettikleri de olur. Meselâ şöyle derler :
— Biz daima huzurdayız..
Dolayısı ile, dinen yasak edilen hemen her türlü yasağı, hiç bir şey değilmiş gibi, mubah sayar işlerler.
Çok çok dikkat edip sakınmak gerekir. Bu türlü kimselerden uzak durmak, Yüce Hakka yakın olmaya sebeb olur. Onların oturduğu yerlerden uzak olmak dahi, en gerekli şeydir.
Anlatılan işte, sözde, amelde bulunanlar, âdemoğlu gübresine batmış gibidirler. Onların yanına gidene ondan bulaşır; hiç olmazsa kokusu gelir. Bu gibi kimselerden çok uzak durmak gerekir.
Yukarıda da anlatıldığı gibi;; her iman sahibi kadın ve erkeğin alın perçeminde; ilâhî feyizler, sonsuz ihsanlar gizlice yazılıp asılmıştır. Bunlar; Muhammedi maya, Ahmedî gidişattır.
Bu şekilde hemen herkese şamil, Allah'ın ihsanı olan büyük nimet için yakışır mı ki : Gafletle boşa giderilsin.
İşbu anlatılan manaya derinden bakılmalıdır.
İNÂBE
Yukarıda, kâmil mürşidin üç alâmeti anlatılmış, sıfatları belirtilmişti. O alâmetlere ve daha sonra anlatılanlara derinden bakan özünde ve sözünde doğru olan aşık hemen onu bilir; bulur. Onu bulduğu anda dahi, şekke şüpheye düşüp oyalanma ile vakit kaybetmemelidir. Edeple, destur isteyerek huzuruna varmalıdır. Uğurlu ve mutlu elini tutup öpmelidir. içli dışlı bendeliğe kabul etmesini rica ile niyazla dilemelidir. Allah'ın rızasından başka, bütün talepleri içinden çıkarıp atmalıdır. Kalbinde, sırf Allah'ın rızası olmalıdır. Saf, temiz kalble huzurda oturmalı; vereceği emirleri beklemeli, yapacağı işaretleri gözetmelidir. Her ne emir verirse.. ağırdan almadan kabul etmelidir. Kesin olarak, tereddüdü belirten bir söz etmeden, ona doğru dönüp durmalıdır.
İşte böyle bir haile mürid ortaya çıktığı zaman, kalbi yöneten mürşid; mürid huzurda iken, kendi kalbine bakar. Aradan bir dakika geçtikten sonra, ortaya çıkan durum ne ise., ona göre inâbe verir.
Eğer mürşid, böyle bir teveccühle işi sonuçlandırmaya güçlü değilse.. o zaman müride tenbih eder ki, istihareye yatsın. Kendisi de aynı gece Resûlüllah efendimize teveccüh eder. Şöyle bir dilekte bulunur :
— Şu isimde bir ümmetin inâbe etmek istiyor. Kendisine istihare etmesini ısmarladım.
Resûlüllah, her ne yönde emir ve ihsan buyurur ise., o şekilde inâbe verir.
Şeyhte, anlatılan iki çeşit güçten hiç biri yok ise., o zaman başka türlü hareket eder. Müride ısmarladığı gibi; kendisi de o gece istihareye yatar. Ortaya çıkan emir ve işarete göre inâbe verir.
Sonra..
İnabe vereceği zaman, müridi huzuruna alır, diz dize oturtur, önce, kendisine teveccühü anlatır.
Daha sonra, alnını, müridin alnına dayar. On dakika veya on beş dakika kadar şeyh teveccüh eder.
Bundan sonra; müridin sağ elini, kendi sağ eline alır. Kendisine şu beş şartı yerine getirmesini emreder :
1. ŞART.: Devamlı abdestli bulunmak..
2. ŞART : Farz olan beş vakit namazını hiç bırakmadan, vaktinde ve zamanında kılmak..
3. ŞART : Kazaya kalmış namazı ve orucu varsa, bütünüyle hepsini eda etmek..
4. ŞART : Yalan söylemekten, gıybet etmekten tam manası ile sakınıp geri durmak..
5. ŞART : Hiç bir kimsenin aleyhinde bulunmadan, daima kendi kusurunun affını dilemek..
— Bunları, mutlaka yerine getir..
Diyerek, müride tenbih eder.
Bundan sonra; müridin kabiliyeti ve teceilisi neyi gerektiriyorsa., o yolda kendisine okuması gerekeni emreder. Meselâ ; Fethiye, istiğfar, salât ü selâm ism-i celâl okumak gibi.. Bunların hangisi onun haline yakışır ise., onu ders olarak vermelidir.
Daha sonra :
— Estaizü billah.. (Allah'a sığınırım..) Diyerek; Fetih suresinin şu 10. âyetini okumalıdır :
��
— «Onlar ki seninle biat ediyorlar; ancak Allah ile biat etmektedirler..
Allah'ın eli, onların elleri üzerindedir.
Her kim, sözünden dönerse., kendi aleyhine olur. Her kim de, Allah adına verdiği sözü yerine getirirse., kendisine büyük bir mükâfat verecektir.»
Daha sonra da, Fatiha suresini okuyup işi bağlar.
Bundan sonra..
Müride gereken ve yakışan odur ki : Verdiği bu söz üzerine, kuvvetlice dura; ayağını pek basa.. Bu sözü bozmamak için de, çok önem vere.. Zina, müridin uyması gereken şartların bir başkası da budur. Zira, en küçük tembellik, verilen sözün bozulmasına neden olur.

Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 19.07.18, 00:34
Sin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
💫 Güvenilir 💫
 
Üyelik tarihi: 19.08.14
Bulunduğu yer: Irak
Mesajlar: 2,211
Etiketlendiği Mesaj: 1518 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Şart olan birşeye şart mıdır diye soru soruyorsun sence bu normal mi?

Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 19.07.18, 00:41
Nun Nun isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Gayretli üye
 
Üyelik tarihi: 18.07.18
Bulunduğu yer: Türkiye
Mesajlar: 988
Etiketlendiği Mesaj: 121 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

@[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Öyle ama demek istedğim açık olnca baglanılıyor mu ben daha yeni yeni oturtuyprum bişeyleri

Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 19.07.18, 00:42
Sin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
💫 Güvenilir 💫
 
Üyelik tarihi: 19.08.14
Bulunduğu yer: Irak
Mesajlar: 2,211
Etiketlendiği Mesaj: 1518 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Tövbe etmek demek artık birşeyleri bırakmak birşeyleri usulüne göre yapmaya söz vermektir. Tövbe edince kapanırsın.

Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 19.07.18, 00:46
Nun Nun isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Gayretli üye
 
Üyelik tarihi: 18.07.18
Bulunduğu yer: Türkiye
Mesajlar: 988
Etiketlendiği Mesaj: 121 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Anladım teşekkür ederim

Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
balanmak, bir, murside


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Mürşidin benden ve çektiğim zikirlerden haberi var mı? Yalin Sorularınız 20 01.05.24 16:47
Bir mürşide bağlanmak şart mıdır? Skoda Tasavvuf Sohbetleri 1 14.03.22 17:34
Benim Mürşide ihtiyacım var mı? Hal Tasavvuf Sohbetleri 1 25.07.19 11:06
Mürşide uymak bir lüks değil, zorunluluktur! Hal Tasavvuf Sohbetleri 18 13.07.19 10:08
Mürşide Teslimiyet İnsan İradesinin Reddi midir? Havasokulu Tasavvuf & Tarikatler 9 28.08.18 10:30


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 07:22.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147