Havasokulu Nickli Üyeden Alıntı
Nefsin Mertebeleri
1) Nefsi Emare: Devamlı kötü işler emreden nefis demektir. Bu nefsin sıfatı, hep kötü işleri istemektir. Kötü işleri güzel görür, kalbi devamlı o tarafa çeker. Ahiret derdi, ölüm düşüncesi, hesap sorgusu, azap kaygısı yoktur. Sadece keyfini, şehvetini, rahatını düşünür. Buna ulaşmak için helal haram diye sınır taşımaz. Her yolu kullanmak ister.
Kuran-ı Kerimde (Hiç şüphesiz nefis devamlı kötülüğü emreder. Rabbimn acıyıp korudukları müstesna) Yusuf 12/53 ayeti bu sıfattaki nefsi tanıtmaktadır.
Kafirlerin, münafıkların ve devamlı günaha dalan kimselerin nefsi bu sıfattadır. Bunun tedavisi, samimi tövbe ve terbiyedir.
2) Nefsi Levvame: Kendini kınayan, kötüleyen, azarlayan nefis demektir. Tövbe ve terbiye ile bir derece uyanan nefis, bu merhalede kendi işlediği kötülükleri önce zevk alıp yapsada peşinden pişman olur, kendisini kınar yapmamak için karar verir. Ancak günah önüne gelince duramaz, yine içine düşer. Sonra pişman olur. İyilik ile kötülük arasında bocalar durur.
Eğer nefs, ilahi rahmet ve manevi bir feyiz ile desteklenirse bu halden kurtulur.
Kuran-ı Hakimde: (Kıyamet gününde ve devamlı kendini kınayan nefse yemin ederim ki) Kıyame 75/1-2 ayeti bu sıfattaki nefse işarettir.
3) Nefsi Mülhime: İlham, feyiz ve keşfe ulaşan ve hayırda kalbe yoldaş olan nefis demektir.
Nefsi tövbe ve günahların ağırlığından ve şehvet batağından kurtulup itaate yönelirse, ilham ve feyz almaya kabiliyet kazanır. Artık, haramdan kaçar, hayra koşar. İbadet ve zikirden lezzet alır. Kalbinde ilahi aşk ateşi parlamaya başlar. Bu nur ile iyi ve kötüyü seçer.
Ancak şeytan bu kimsenin de kalbine girmeye yol arar. Peşini bırakmaz. Onu günah ile kandıramazsa, ibadetleri için kandırmaya çalışır. Ona (insanlar helakte ama sen kurtuldun) der. Haktan koparmaya uğraşır. Bu yoldaki hak yolcusu manevi terbiye altına girerse tehlikeden kurtulur. Yoksa gizli yollarla tehlikeli hallere düşme ihtimali mevcuttur.
4) Nefsi Mutmainne: Huzur bulmuş, sakin olmuş, rahatlamış, ıstırabı dinmiş, şek ve şüphesi gitmiş nefis demektir. Bu mertebe yüce Allaha dostluk yani velayet mertebesidir. Bu merhalde nefis, kalple birlikte bütün ilahi emirlere sevgiyle uyar. Şek ve şüphesi kalmaz ıstıraptan kurtulur. Manevi tecellilere ulaşır; feyizlenir, tatlanır, artık her işte cenabı Hakkın rızasını hedef alır. Ona teslim olur. İtaati süreklidir.
Kuranı hakimde:
(Ey mutmain olmuş Allah ile huzur ve sukuna ulaşmış nefs. Sen onran razı, O da senden razı olarak rabbine dön. Gir Salih kullarımın arasına; gir cennetime.) Fecr 89/27 ayetiyle anlatılan nefis, Allah aşkı ve zikri ile mutmain olmuş nefistir.
5) Nefsi Radiye: Allahtan razı olan, Ondan gayri her şeyi gözünden silip atan ve sadece Rabbine nazar eden nefis demektir. Bu sıfata ulaşan nefis, kendi iradesini yüce Allahın iradesine teslim eder. Onun için sever, Onun için kızar; onun için yaşar. Acı tatlı her şeyde ilahi rızayı arar, edebi korur. Herkese rahmet olur, kimseye sıkıntı vermez. Bütün insanlara şefkat gözüyle bakar.
6) Nefsi Merdıyye: Yüce Allahın kendisinden razı olduğu nefistir. Bu nefis sahibi öyle terbiye olmuştur ki, ne yapsa Allah rızasına uygun olur. Günahları unutur; ilahi aşk denizinde yüzer; her şeyi ile aleme rahmet olur. Ona keşif ve keramet olarak ne verilirse, o Allah rızasında başka bir şeye iltifat etmez. Bu makam büyük velilerin, ariflerin, kamil insanların makamıdır.
7) Nefsi Kamile: Kamil, olgun, tertemiz, safi nefis demektir. Bu makamdaki nefs sahipler Allahu Tealanın en seçkin ve en has kullarıdır. Onlar ilahi aşkı ve edebi en üst düzeyde temsil eden kutup insanlardır. Onlar Allahın yer yüzündeki delili ve peygamber varisidirler. Halkı irşad ile görevlidirler. Bütün güzel ahlakları bünyelerinde toplamışlardır. Gavs, Kutup diye anılan zatlar bu makamdadır.
Onlar yüce Hakkı sever, halkta onları sever. Onlar Allahtan korkar, halkta onlardan korkar. Onlar Cenabı Hakka hizmet eder; bütün alemde onlara hizmet eder. Onlar Allahtan razıdır; kafir ve gafiller hariç cümle alemde onlardan razıdır.
İşte tasavvuf terbiyesinin hedefi, bu kamil insanları bulup kamil insan olmaktır.
Bu yola giren ve kamil insanı kendisine rehber eden herkes, derece derece nefsini terbiye edip yüce Allaha yakın olur. Böylece insanlığın tadını tadar, ebedi saadeti bulur. Bunun için ne yapılsa ne kadar emek verilse azdır.
Dr. Dilaver Selvi
|