#1
|
|||
|
|||
Allah için sevişenler bahsi
Üçüncü Mücahede (cihad etmek) Yolu: Allah'u Teâlâ yolunda Allah için sevişenler, Allah'u Teâlâ yanında Allah'u Teâlâ için sevişenlerden sevgili kimse olmaz. Resûl-i Ekrem (Sallallahu aleyhi vesellem) Efendimiz bunların şanını söyler.
عَنْ مُعَاذِ ابْنِ جَبَلٍرَضِيَ اللّٰه عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: قَالَ اللّٰهُ تَعَالٰى اَلْمُتَحَابُّونَ فِى اللّٰهِ عَلٰى مَنَابِرٍ مِنْ نُورٍ يَغْبِطُهُمْ بِمِكَانِهِمْ النَّبِيُّونَ وَالصِّدّ۪يقُونَ وَالشُّهَدَاءُ صَدَقَ رَسُولُ اللّٰهِ (ت حم طب) Muaz İbn-i Cebel (Radiyallahu anhu)’dan Resûlullah (Sallallahu aleyhi vesellem) buyurdu ki: “Allah’u Teâla buyurdu: Allah'u Teâlâ için sevişenler nurdan minber üzerindedirler. Onların mekânlarına peygamberler, sıddıklar ve şehidler imrenirler.”[1] Bu ehl-i tarik olanlar kadar birbirlerini Allah'u Teâlâ için sevenler var mı? Yoktur! Şeyh, müridinin yoluna icap ederse malını ve canını feda eder. Müridde şeyhine aynen eder. Hocalarda, tarikatsızlarda bu sevgi asla yoktur. Bu Allah'u Teâlâ için sevişenlere Cenab-ı Hakk'ın vaadi çoktur. Hadîsi Şerif: عَنْ مُعَاذِ ابْنِ جَبَلٍرَضِيَ اللّٰه عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: قَالَ اللّٰهُ تَبَارَكَ وَ تَعَالٰى حَقَّتْ مَحَبَّتِى لِلْمُتَحَابّ۪ينَ فِيَّ ... (ط حم حب طب ك ض) Maaz ibn-i Cebel (Radiyallahu anhu)'dan rivâyet olunur, Resûlullah (Sallallahu aleyhi vesellem) buyurmuştur: Allah’u Tebâreke ve Teâla buyurdu: “Benim için sevişenlere benim onları sevmekliğim hak olur.”[2] (Onları muhakkak severim). Kardeşim sen buna imrenmez misin? Bu kadar mühimdir. Dördüncü Mücahede Yolu: Allah'u Teâlâ için buğuz edenlerdir ki; Yine hakkı ile buğuz, bu ehl-i tarikdedir. Allah'u Teâlâ'yı zikretmeyenleri sevmezler. İster babası, oğlu ve kardeşi de olsa buğuz eder. Allah'u Teâlâ'yı sevenleri sever, sevmiyenleri sevmez. İsterse kendine dünyaca menfaatli olsun sevmez. Allah'u Teâlâ'yı seven kendine dünyaca menfaatsiz olsa da onu sever. عُلُوُّ الْهِمَّةِ مِنَ الْا۪يمَانِ “İnsan kendi himmetini ve inancını yüksek tutmalıdır.” İslamiyete keder getirecek şeyden sakınmalıdır. Bunu yapmak imandandır. Kendi vakarını muhafaza etmelidir. (N) Buna tasavvufta Hubbi Fillah, Buğzu Fillah derler. Allah için sevmek, Allah için sevmemek denir. Hazreti Ömer (Radiyallahu anhu)'e, Veysel Garani Hezretleri: - Allah için sev, Allah için sevme, diyor. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem)'in güzel ahlaklarından birisi de vakardır. Vakarın tefsiri çok uzun sürecek, kısadan anlatmaya çalışacağım. İnşallah'u Teâlâ. Vakârlı adam oturacağı, kalkacağı, söyleyeceği, susacağı yerleri tam zamanında yapar ve bilir. Vakârsız adam oturacağı yerde kalkar, kalkacağı yerde oturur. Susacağı yerde söyler, söyleyeceği yerde susar. Vakarlı adam ağır başlı, oturaklı olur. Gülme, şakalaşma çok az olur. Aşırı derecede gülmek, aşırı derecede şakalaşmak düğünlerde herkes oynayıp kendi seyredeceği yerde kendisi oynar. Hasılı kendi kazanmış olduğu itibarı, haysiyeti silecek şeyler yapar. Bu gibi şeyler vakarı siler. Bunda vakâr, kemâl yok derler. Kemâlda olgunlaşma demektir. Bir kimse de kemâl ve vakâr olursa “adam vakârlı, kemâlli her şeyi yerli yerince yapar” derler. Ne mal iledir, ne sal iledir Beyim ululuk kemâl iledir. Manâ'sı: “Bir adam zengin, malı çok olmayla büyük adam olmaz. Kim de kemâl varsa o büyük demektir. Misal; Bilâl Babamı bir düğüne davet ediyorlar. Düğünde çok zengin bir köy ağası davul, zurna çalınıyor kendisi oynuyor. Kendinin işçileri, hizmetçileri de seyrediyorlar. Ağa daha fazla iştahlanıp kendi karısının kolundan tutup oyun oynamaya sürüklüyor. Kadın her ne kadar oynamam dediyse de gönlüne bırakmıyor. İkisi karşılıklı oynuyorlar. Oyun bitiyor, babam en üst başta olduğu için ağayı da en üst başa babamın yanına oturtturuyorlar. Babam ağaya dönerek: - Ağa! Ağa! Ağalığında bir şartı var. Sen ağasın, senin oturup seyretmen, senin hizmetçilerinin oynaması lâzım. Sende onlara bahşis, para vermen lâzım. Sen oynuyorsun onlar seyrediyor. Bu yetmiyormuş gibi kendi karını sürükleye sürükleye getirdin herkesin gözünün önünde karşılıklı oynadın. Sen kendi karına müşteri mi arıyorsun? Ağır ol ağır. Ağır taşla batman döverler, yenli (hafif) taşla kıç silerler. Sen ağır ol, batman dövülecek taş ol. Kıç silinecek taş olma. Bu yaptığın vakârı, kemâlı siler, yerine yenlilik (hafiflik) getirir diyor. Bir dervişte ne kadar vakârlı, kemâllı olmaya çalışırsa gayret göste-rirse ona alışırsa o derece yükselir. Allaha sevilir, kendisi Allah'a yakınlık (gurbiyyet) hasıl eder. Ümmetimin en hayırlı alimi, haklı söz aleyhine ise de kabul edendir. Vakârlı, kemâllı adam her ne kadar genç olsa, fakir olsa, hatırı sayılır, hürmet edilir. Vakarsız, kemalsiz adam her ne kadar yaşlı olsa, zengin olsa hürmet, saygı ancak parası için olur. O da çok az olur. Vakârlı, kemâllı adama hürmet, saygı Allah rızası için, içten çok fazla severek olur. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem)'in güzel ahlaklarını sayarken: “Çok halim (yumşak) olmakla beraber vakârlı ve heybetli idi” derler. Her olur olmaza boyun eğmemelidir. El kapılarında yüz suyu dökenlerden olmamalıdır. Yukardaki hadîs-i şeriflerde söylenen kötü hocalar, kötü şeyhler bu dinin afatıdır dediği bunlardır. Hadîs-i Şerifte: “Bir kimse alim olup da sonra bir kulun kapısına varıp ondan bir şeyler isteyip halini ona söyleyerek yüz suyu dökse o alimin dininin üçte biri gider”[3] diye buyurmuştur. (Bu hadis çok mühimdir. İşte vakarı en fazla silenlerden birisi de budur.) Her hangi bir hoca veya şeyh denilen kimse halini zengin bir kimseye arzetse ima veya işaret etse dininin üçte biri gider. (Dediği hadîs-i şerîf çok mühimdir.) Bir daha ederse öteki biri gider, tekrar bir daha ederse kalan o biri de gider. Allah'u Teâlâ buyuruyor: “Her kim beni bırakır da kendi gibi bir mahluka güvenir, dayanır ondan menfaat beklerse gitsin başka tanrı arasın.”[4] Ama bu sözler cahillere değildir. Ben alimim diye iddia edenleredir. Çünkü alim Allah'u Teâlâ'yı bilmektir. Allah'ı bilen başka kulun yardımını beklemez. Allah'u Teâlâ'dan bekler. - Tanrı kelimesi Allah'u Teâlâ'nın isimlerinde var mı? Cevap: - Doksandokuz Esmâ'ül-Hüsnâ'da yok. Binbir isminin içinde olup olmadığını bilemiyorum. Allah'u Teâlâ'nın zatı var, sıfatı var. Zatı hiç bir şeye isnad edilmez, benzetilmez. Sıfatı isnad edilir. Meselâ; İsim olarak bir çocuğa Allah'u Teâlâ'nın isimlerinden Allah, Hay, Hu gibi isimler konulmuyor. Malik, Reşit, Kuddüs, Cebbar gibi isimler insan-lara konulabiliyor. Tanrı ismi Allah'u Teâlâ'nın ismini noksana düşürecek yerlerde kullanılır. Tanrı kelimesi kullanılacak yerlerde Allah ismini kullanmak hatalıdır. Allah'u Teâlâ'nın ismi kullanılan yerlerde Tanrı ismi kullanmak hatalıdır. Meselâ: Gitsin başka Tanrı arasın denir. Başka Allah arasın demek şirktir. İkinci aradığı Allah değildir, Tanrıdır. Mevlîd-i Nebevî'de: “Bir'dir Allah andan artık Tanrı yok” Allah yok denilmesi hatalıdır. Allah'a yokluk isnad edilmiş olur. Allah var, Tanrı yok demektir. Mesela: - Sen kimsin? - Ben Tanrı misafiriyim, Allah için beni misafir al denilir. Ama ben Allah misafiriyim denilmez, ben Tanrı misafiriyim denilir. Allah'a isnaden söylenilen söz Tanrı kelimesi ile söylenirse insan anlatacağını anlatır, mes'uliyetten kurtulur. [1] Sünen-i Tirmizî Cild 4 Hadîs No: 2499; Ahmed Bin Hanbel, Hadis No: 21066; Taberânî, Mu’cemu’l-Kebir, Hadis No: 16595; Râmûzu'l-Ehâdîs Hadîs No: 4067, 1861,2869; Riyazü's- Salihîn, (Aslı ve Tercümesi) Hadîs No: 380, s. 290. [2] Ahmed Bin Hanbel, Hadis No: 18621, 20995; İmam Malik,Muvatta, Hadis No: 1503; Taberânî, Mu’cemu’l-Kebir, Hadis No: 16580; Taberânî, Mu’cemu’s-Sağir, Hadis No:1091; Taberânî, Mu’cemu’l-Evsat, Hadis No: 11134; El-Müstedrek ala Sahihayn lil Hakim, Hadis No: 7424; Ramûzu'l-Ehâdîs, Hadîs No: 4070. [3] İlahi Armağan, s. 167; Envârü'l-Aşıkîn, s. 127; Dürret'ül-Vaizin, s. 480; Mekasidu't-Talibin, s. 207. [4] Müzekkî'n-Nüfus, s. 240 (Benzeri); Abdulkâdir Geylâni'nin Sohbetleri, s. 328 (Benzeri). CEVAHİR'UL İSLAM
__________________
Sözün kıymetini '' Lal'' olandan,
Ekmeğini kıymetini ''Aç '' olandan, Aşkın kıymetini ''Hiç'' olandan öğren.. |
#2
|
|||
|
|||
GECE GÜNDÜZ ALLAH İÇİN ÇALIŞMAK LAZIM
Gavs-ı Sani Hazretleri (k.s) bir sohbetinde şöyle söylüyor: “Bakıyoruz dünya küfrün denizi olmuş. İnsan hem kendini hem de insanları kurtarmaya çalışsın. Bütün dünyanın hidayetine vesile olsa kendisi hidayete ermese bir şey yapmış olmaz. Bir insanın, bir kimsenin namaz kılmasına, hidayetin sebep olmuş olsa, onun sevabı kadar kendisi de sevap kazanır. Bu büyük bir kazançtır. Büyük bir fabrikadır. Gece de gündüz de çalışmak lazım.” (Evliyanın Dilinden Namazın Hikmetleri, Abdullah Demiray) |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Letaifler, Letaiflerin Görevleri, Letaif Zikri (Zikr-i Letaif) | Sin | Tasavvuf & Tarikatler | 16 | 19.11.24 01:33 |
Esmaül Hüsna’nın ebcet hesabı yapılmış, amaç ve okuma sayısı gösterilmiş hali: | Celil | Esmaül Hüsna | 7 | 08.06.24 18:01 |
Esma okuma saatleri | Yanliz | Sorularınız | 3 | 16.04.24 03:36 |
Hangi yollar bizi Cennete götürür.ayet ve hadis ışığında ... | La Tahzen12 | ALLAH (c.c) | 1 | 26.02.24 00:31 |
Esma ile organların şifası | desperado | Rukye ve Tedavi | 3 | 07.09.22 00:15 |