|
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
|||
|
|||
Allah'a vuslat ve fenafillah bahsi
(Sûre-i Ra‘d, Ayet 21)
قَالَ اللّٰهُ تَعَالٰى: وَالَّذ۪ينَ يَصِلُونَ مَا اَمَرَ اللّٰهُ بِه۪ اَنْ يُوصَلَ وَيَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ وَيَخَافُونَ سُوءَ الْحِسَابِ ﴿٢١﴾ “Bunlar Allah'u Azimüşşanın vaslını emir buyurduğu şeyleri vasıl ederler. Rabb'ıları Teâla'dan ve sû-i hesaptan korkarlar.” Sılâ-i rahim ve mevalâtı mü'minin gibi vasıl edilecek şeyleri yaparlar. (Vasıl kavuşmaktır) İşte buda şöyle ki, Allah'u Teâlâ bunlara selahiyet vermiştir. Vuslatı vâsıl olması mümkün olan her şeyleri vasıl ederler. En mühim vuslat Allah'u Teâlâ'ya, ona kavuşmaktır. En evvel vuslat birinci şeyha, ikinci Resûlullaha, üçüncü Hakka'dır. Bunlar bunu da yaparlar. Kulları Hakka vasıl ederler. Bunlar Allah'u Teâlâ'nın has kullarıdır. Resûlullah'ın halifeleridir. 1- Vasıl olmaz kimse Hakka cümleden dür olmadan. 2- Her gönülde kenz açılmaz tâki pürnûr olmadan. 3- Padişah konmaz saraya hane memur olmadan. 4- Mûtu kable ente mûtu sırrına mazhar olan 5- Gördü anlar haşri neşri nefhâ-i sûr olmadan. (N) 1- Hiç bir kimse Allah'a kavuşamaz, Allah'tan başka her şeyden kesilmeden. 2- Hiç bir gönülde ilim hazinesi açılmaz o gönül, o kalp nurlanmadan, 3- Allah'ın kula tecellisi padişahın kalp evine gelmesi gibidir. O kalp evi tam imar olup, tam döşenip, ışıklanıp hiç bir eksiği olmadan padişahın eve gelmediği gibi, Allah'ın kula tecellisi olan Allah'u Teâlâ, ulu, yüce padişah tecelli etmez. Kulun kalp evine girmez. O kalp evi tam imar olmadan, Bu nasıl olur diyenlere Hadîs-i Kudsi: “Bana yerlerim göklerim geniş gelmedi, mü'min kulumun kalbi geniş geldi.”[1] 4-5- Hadîs Manası: Ölmeden evvel ölünüz sırrına mazhar olanlar mahşeri, mizanı, ölünce göreceği yerleri, kıyamet kopmadan bu dünyada gördüler. Büyük evliyaullahlar işte böyle ayeti kerimelerin mucibince, söylerler. Hele şu (Mûtu kable ente mûtu) hadîs-i şerifidir. Resûl-i Ekrem ve Nebiyyi Muhterem Efendimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) buyurmuş ki: Manası: “Ölmeden evvel ölünüz”[2] demektir. Fani olunuz (yok olunuz). Evvelâ mürid şeyhte fani (yok) olur, buna (Fenafiş-şeyh) derler. Sonra Resûlullah'ta fani (yok) olur, buna da (Fenafir-Resûl) derler. Sonra Hakk'ta fani olur, buna da (Fenafillah) derler. Fena sahrasını görmezse salik, Olamaz devleti irfana malik. Gene bir Hadîs-i Şerifte: قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اَفْنُوا ثُمَّ اَفْنُوا ثُمَّ اَفْنُوا (قش)صَدَقَ رَسُولُ اللّٰهِ “Fani olunuz, sonra fani olunuz, sonra fani olunuz.”[3] (N) 1- Fani olunuz, sonra fani olunuz demek: Fani yok olmak, çalışan bir mürid ilk defa şeyhte fani olur. Buna “Finafiş-şeyh” derler. Kendi yok olur, şeyhi var olur veya şeyhini üzerine elbise gibi giymiş, kendini yok olmuş, görür. 2- “Fenafir-Resûl” Resûlullah'ta fani olmak; Nereye baksa Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem)'i görür. Pembe camın üzerine güneş vurmuş gibi nurlu, bu taraftan bakınca o bir tarafı görünecekmiş gibi görür. Bu görme ilk defa ve çok zaman batınan daha sonra zahiren de aynı gözü açık görür. “Göz giryan olur.” Bir zaman için fani olduğundan başkasını görmez. Bu zahir gözle hiç bir şeyi görmez. Misalde bu göze Allah'u Teâlâ tarafından fani dürbünü takılır. Bir tek fani olduğunu görür. Gören kimse aşk ve feyiz çokluğundan kendinden geçer. 3- Hakk'ta fani olmak: Hakk'ın vücudundan başka bir şey kalmaz. Her şeyin hakikatının Allah'tan geldiğini ve ona vasıl olunacağını, kavuşulacağını görür. Hatta Bilâl babam yerdeki yürüyen ufak sarı bir karıncayı göstererek şu karıncanın bile Allah'u Teâlâ'dan aldığı kuvvetle yürüdüğünü görür. Hadîs-i Kudsi'de: “Çok sivri bir dağın üzerine bir kuş konsa çok kuvvetli bir rüzgar esse, benim emrim olmadan bir tüyünü dahi kıpırdatamaz.” Sıfatı subutiyede görme, duyma, yaşama gibi şeyler Allah'ın varlığından ve ondan alınan kudretledir. Gözümüzle göremiyoruz. İşte (Fenafillah) olanlar ya bizzat zahir gözü ile görür, ya da görmüş gibi görür, bilir. Yine Bilâl Babam bir dağın arka tarafında bir şehir olduğunu biliyorsun çok kuvvetli bir kara duman dağın arkasından yukarı doğru çıkıyor. Önünde dağ olduğu için ateş görünmüyor. Bu adam bu şehir yanıyor, der. Ateşi gördün mü diyene dumanını gördüm der. Çünkü dumanı görünce kalbi mutmain oldu. Bu da ef'ali ilahiyeyi Allah'u Teâlâ'nın yaptıklarını görür, dumanı gören gibi mutmain olur. Bir de kendisi yok, fani olur. Zahir gözle bile kendi kendine bakar, kendi vücudunu göremez. Fani olduğunu görür, ilk defa ve çoğu zaman huzurda, sonra bu gözle kendi kendini göremez. Vücudun varlığından geçmedin sen Hakkın varlığına vardım sanırsın, Cenâb-ı Aşkı Hakk'tan içmedin sen Erenler meclisini gördüm sanırsın. Sende sen ben demek sende dururken Bakınca kendi varlığını görürken Sana baktıkça sen kendini görürken Cenâb-ı Hazrete erdim sanırsın. Aradan gitmedikçe sayrı suyru Tecelli eylemez hak zatı nuru Nedir fehmetmedin cenneti huru Sekiz uçmakları geçtim sanırsın. Yürü Seyyid Nizamoğlu yarini, Göreyim der isen ol zatı paki, Aradan gitmeyince çeşmi hakkı, O vuslat alemin gördüm sanırsın. Seyyid NİZAMOĞLU. Bana pendetme vaiz, derdi dilden bihabersin sen Beni aşk etti âvâre, buna bilmem ne dersin sen Aşk odu ciğerim yaktı, vücudum külli kül etti Yok olmuş Ademe vaiz, nasihat mı edersin sen. Hüvel evvel hüvel ahir, hüvel zahir hüvel batın Görüp kendin ey miskin, sanır mısın ki varsın sen. Güruhu ehli aşkız biz, bizim dershanemiz aşktır Delili akl ile hakkı, nice idrak edersin sen. Yine Seyyid Nizamoğlu değiştin cânı cânâne, Bu gün meydân-ı aşk içre mukarrer gerçek ersin sen. Seyyid NİZAMOĞLU. 1- Benim sen halımı, derdimi bilemezsin. 2- Beni avare edip bu hale getiren aşktır. Buna sen ne diyeceksin. 3- Aşk odu (ateşi) benim ciğerimi yaktı, vücudumun hepsini kül etti. 4- Ben yok olmuş, aşk ateşi ile yanmışım, sen bana nasihat mı ediyorsun? 5- Senin evvelin ne idi? Sonun ne olacak, zahirin, batının nerden geldin? 6- Sen kendi kendini görüpte varım mı zannediyorsun? Hadîs: “Yok olunuz, yok olunuz, sonra yok olunuz, sonra yok olunuz.” 7- Bizim toplumumuz aşk toplumudur. Biz Allah'ın aşkından ders alıyoruz 8- Sen sadece aklî delillerle, Allah'ı bilsen bilsen ne kadar bileceksin. İşte bu zatı Alî Kâdiriler Arifi billahtırlar. Salikleri, (müridleri) bu süzgeçlerden geçirirler. Sarığı, cübbesi büyük bazı hocalar bunların adını bile bilmezler. Bu makamlara nice süzgeçlerden geçerek vasıl olurlar. İşte ayetlerde bilenler dediği bu vuslat yolunu bilenlerdir. Körler dediği bunları bilmeyip bilirim zannında olup iddia, mücadele edenlerdir. İnkârcılara karşı bu sultanlar kıyamete kadar yeryüzünde bulunurlar. [1] Mevâhib-i Ledünniyye, Cild 1, s. 447. [2] Marifetnâme, s. 477; Müzekki'n-Nüfus, s. 140. [3] Risâletü’l-Kuşeyriyye, Cild 1, s. 36. (Kuşeyri tercümesi, s.158) CEVAHİR'UL İSLAM
__________________
Sözün kıymetini '' Lal'' olandan,
Ekmeğini kıymetini ''Aç '' olandan, Aşkın kıymetini ''Hiç'' olandan öğren.. |
#2
|
|||
|
|||
Allah razı olsun güzel bilgi paylaşımı teşekkürler
|
#3
|
|||
|
|||
Allah razı olsun hocam
. |
#4
|
|||
|
|||
Allah razı olsun
|
#5
|
|||
|
|||
__________________
Sözün kıymetini '' Lal'' olandan,
Ekmeğini kıymetini ''Aç '' olandan, Aşkın kıymetini ''Hiç'' olandan öğren.. |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Tevessül Duası | Havasokulu | Dualar & Dua Kardeşliği | 5 | 21.03.24 13:15 |
ibn-i Arabi'den Tavsiyeler | Och | Tasavvuf & Tarikatler | 6 | 24.09.20 07:27 |
Alim ve'l-Muallim | Swordsfish | Tasavvuf Sohbetleri | 1 | 07.07.20 22:30 |
FELAK VE NAS Sureleri | SiLence | Sure ve Ayet Havasları | 3 | 20.12.18 18:54 |
Şeytanın Nefret Ettiği Evler | Havasokulu | Sure ve Ayet Havasları | 22 | 22.08.18 17:43 |