#1
|
||||
|
||||
Liva-i Hamd
Bu Bayrağın Uzunluğu Bir Yıllık Yoldur. Kubbesi Beyazdır. Üç Penceresi Vardır. Biri Mağribde Biri Meşrikte Biri de Gök Ortasındadır. Bir Pencerede “Bismillâhirrahmânirrahîm” Birinde “Elhamdülillâhi Rabbi’l-Âlemîn” Diğerinde ise “Lâ İlâhe İllallâh Muhammedün Rasülullah” Yazılıdır. Livâ-i Hamdi Arasat Meydanına Getirirler. Bir Nidâ Gelir; Nerede Âlemlerin Rabbinin Rasülu! Muttakilerin Îmâmı, Rasüllerin Seyyîdi, Nebîlerin Hâtemi, Kureyşli ve Mekkeli Abdullah’ın Oğlu Muhammed Aleyhisselâm!
Sultânü’l-Enbiyâ Sallallâhû Aleyhi ve Sellem İleri Gelir. Livâ-i Hamdi Eline Verirler. Âdem Aleyhisselâm’dan Îsâ Aleyhisselâm’a Kadar Bütün Peygamberler, Sıddîklar, Şehidler, Sâlihler ve Bütün Îmân ve İrfan Sahipleri Bu Bayrak Altında Toplanırlar. Sonra Her Fırka İçin Burak, Hulle ve Taç Hazırlanır. Habîbullaha Nûrdan Bir Taç, İpekten Bir Elbise Giydirip, Yetmiş Bin Bayrak Önünden Geçirirler. Sonra O Mübârek Livâ-i Hamdi, Hazreti Îmâm-ı Aliyyü’l-Mürtezâ Radiyallâhû Anh’ın Eline Verirler. Bütün Bayraklar, Livâ-i Hamdin Gölgesi Altında Olur. Aliyyü’l-Mürtezâ Radiyallâhû Anh’ın Tarikatında Olan Herkes Onunla Beraber Adn Cennetine Doğru Giderler. Yâ Rabbi! Hepimizi Peygamberlerin Efendisine (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) Uymakla Şereflendir! Livâ-i Hamde Bu İsmin Verilmesinin Sebebi Şudur ki; Allahû Teâlâ, Âdem Aleyhisselâm’a Rûh Üfürünce Aksırdı ve “Elhamdülillâh” Dedi. “Rabbin Sana Rahmet Eylesin. Rahmetim Gazâbımı Aşmıştır.” Hitâbını İşitti. Sonra İnci Tanelerinin Birbirine Dokununca Çıkacak Olan Sese Benzer Sesleri İşitti. “Yâ Rabbi, Bu Ses Nedir?” Dedi. Bir Nidâ Geldi ki “Âhir Zaman Peygamberinin Nûrudur.” Âdem Aleyhisselâm Onu Görmek İstedi. O Nûr Hakk Teâlâ’nın Emriyle Alnından Şehâdet Parmağına Geçti. Tırnağında Aynaya Bakar Gibi O Nûra Baktı, Sonra Parmağını Kaldırdı. O Nûrun Muhabbeti Gönlüne, Canına Yerleşti. O Nûr, Âdem Aleyhisselâm’ın Sağ Yanına Geçince, Sağında Bereket Hâsıl Olup, Sağında Olan Evlâdı Saâdetli Oldular. Diğerleri Bu Saâdetten Mahrûm Kaldılar. Hakk Teâlâ’dan Hitâb Geldi ki “Ey Âdem! Kimin Çocuğu Dünyâya Gelirse, Hediye Vermesi Vâcib Olur. Bu Muhterem Çocuğun Hediyesi Nedir?” Âdem Aleyhisselâm “Yâ Rabbi, Bana Kudret Hazinenden “Elhamdülillâh” Demeyi Nâsip Eyledin. Bunun Sevâbını Bu Hazrete Bağışladım.” Dedi. Allahû Teâlâ Hazretleri, Onun Sevâbından Bir Bayrak Yaratıp “Livâ-i Hamd” İsmini Verdi. Nâklolunur ki, Livâ-i Hamdin Birçok Kubbesi Vardır. Bu Kubbeler Nûrdandır ve Her Kubbede Bir Hûrî Oturur. Her Birisinin Elinde Bir Nişan Vardır. Bu Nişanda Zevcesinin İsmi Yazılmıştır ve Hûrîler O Kubbenin Pencerelerinden Bakıp, Sahiplerini Çağırırlar. Hûrîlerden Kendi Sahibini Gören, Elini Uzatıp Yukarı Çeker, İzzet ve İkrâm Ederler. Hakk Teâlâ Hazretleri Meleklere, Livâ-i Hamdi Getirmelerini Emreder. Melekler Âciz Olurlar. Hakk Teâlâ Hazretleri Buyurur, Hazreti Ali Radiyallâhû Anh Gelir, Livâ-i Hamdi Bir Deste Gül Gibi Alıp Sırâtı Geçirirler. Bir Rivâyette Hakk Teâlâ Hazretleri, Cennetten Bir Rüzgâr Gönderir. Hazreti Îmâm ile Livâ-i Hamdi, Birlikte Cennete İletir. Bir Rivâyette ise Hazreti Hâce-i Kâinat Sallallâhû Aleyhi ve Sellem Buyurdu ki; Hazreti Süleyman Aleyhisselâm, Kızına Çok Çeyiz Edip, Damadına Bir Taç Yaptırdı ve Yedi Yüz Kıymetli Taş ile Süsledi. Ali Radiyallâhû Anh Bu Kıssayı Fâtımatü’z-Zehrâ Radiyallâhû Anhâ’ya Anlattı. Hazreti Zehrâ’nın Hatır-ı Şerifine Geldi ki “Acaba Hazreti Îmâm Hatırına Gelir mi ki Süleyman Aleyhisselâm Kızına Bu Kadar Çeyiz Yapar, Âhir Zaman Peygamberi Sallallâhû Aleyhi ve Sellem Efendimizin Kızının Bir Şeyi Olmaya, Süleyman Aleyhisselâm Damadına Taç Giydire, Rasülullah’ın Damadı Fakir ve Muhtaç Ola...” Bu Endişe, Hazreti Fâtımatü’z-Zehrâ’nın Hatır-ı Şerifinde Durdu. Vefâtlarına Yakın Her İkisi Birlikte, Rüyâlarında Gördüler ki, Cennetin Ortasında Bir Taht Üzerinde Otururlar. Etrâflarında Bin Türlü Naz ile Hûrîler Saf Olmuşlar, Hizmet İçin İşâret Bekliyorlar. Bunların Arasında Bir Güzel Kız Kıymetli Cevahirle Süslenmiş, Elinde İki Tabak Olduğu Hâlde Fâtımatü’z-Zehrâ’nın Karşısında Nâzik Bir Edâ ile Durur. Tabaklar Yakût ve Çeşitli Mücevherat ile Doludur. Öylece Bekler ki, Fâtıma Radiyallâhû Anhâ, Kendisine Baksın da, Elindeki Mücevheratı Üzerine Saçsın. Hazreti Îmâm “Ey Fâtıma! Bu Kız Kimdir?” Diye Sorunca, Fâtıma “Süleyman Aleyhisselâm’ın Kızıdır. Hakk Teâlâ Bana, Hizmet Etmek İçin Tâyin Etti. O Gün Benim Hatırıma Gelen Endişeyi Gidermek İçin Bu Kerâmeti Nâsip Etti...” Dedi. Hakk Teâlâ Hazretleri, Livâ-i Hamdi Hazreti Îmâm-ı Ali Radiyallâhû Anh’a Verir. O da Taç Gibi Mübârek Başına Koyar. Bir Nidâ Gelir “Yâ Ali! Bu Taç mı Büyüktür Yoksa Süleyman Aleyhisselâm’ın Damadının Tacı mı?” Bu Livâ-i Hamd, Arasat Meydanında Durdukça Cehennem Ehlinin Azâbı Hafif Olur. Ne Zamanki Arasat Meydanından Cennete Götürürler, Azâblar Şiddetlenir. Mahşer Halkı Livâ-i Hamdin Kıymetini Anlarlar. Methetmeye Başlarlar. Bu Sebepten Livâ-i Hamd Denildiği de Rivâyet Olunur.
__________________
Ne senle yaşanıyor Ne de sensiz oluyor Şu garip bomboş dünyada.. |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Rükuda Yapılan Hamd | Devrimci | Namaz | 8 | 26.07.22 19:01 |
Öyle Bir Hamd ve İstiğfarki | Havasokulu | Dualar & Dua Kardeşliği | 4 | 17.02.19 19:54 |
8 hamd duası | madlen | Dualar & Dua Kardeşliği | 4 | 27.07.18 09:51 |
Hamd ü Sena | zafer01 | Zikir | 3 | 24.04.18 17:10 |