kaderin kaza olarak zuhur etmesi...
Kaderin Kaza Olarak Zuhur Etmesi,
Padişah, kirlenmiş kölesini kirlerden temizler, sonra en güzel elbiselerinden ona giydirir. Onun ziyneti tamam olduğu zaman ona 'Ey güzel! Sen ne kadar da güzelsin! Elbisen, yüzün ne kadar da temizdir!' der. Oysa hakikatte güzelleştiren padişahın kendisidir. Güzellikten dolayı öven de her durumda odur, övülen de odur. Sanki o, mânâ bakımından, kendisinden başkasını övmemiştir. Kul ise, ancak zâhir ve şekil bakımından övmenin hedefidir. İşte emirler, ezelde böyledir. Sebepler ve müsebbibler böylece zincirleme gelirler. Erbabın Rabbi, sebeplerin müsebbibinin takdiriyle bu nizam böyle meydana gelmiştir.
Böyle olması, tesadüf ve araştırmaktan değildir. Aksine irade, hikmet ve hak olan hükümden, kesin olan emirden sâdır olmuştur. Buna kaza lâfzı verilir 'Bu, çakan bir şimşek gibi veya ondan daha hızlıdır!' denilmiştir! Bu bakımdan o kesin kazanın hükmü ve daha önce takdir edilenden ötürü mukadderatın denizleri taşmıştır. Böylece takdir edilenlerin yerine gelmesine kader denilmiştir. Öyle ise kaza lâfzı, küllî ve bir olan emrin karşılığı, kader lâfzı ise nihayetsizliğe doğru uzanan tafsilâtın karşılığıdır.
Kaynak : İhya-u Ulumiddin - İmam Gazali
|