|
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
|||
|
|||
Ey dünyada köşe bucak Rabbini arayan insan!
Ey dünyada köşe bucak Rabbini arayan insan!
Ey her cadde ve sokakta sevgi dilenen insan! Beş dakika sonra öleceğini öğrensen ne yaparsın? Öleceğini anlayan biri ne yapar acaba? Yani artık dünyadaki işin bitti ve sana “gel” dendi. "Yapacaklarını yaptın, yeter bu kadar, gel!" ya da "yapmıyorsun, yapamıyorsun, yapmaya niyetin yok, sadece oyalanıyorsun, bu kadar yeter!" Ve huzura çağrılıyorsun... Beş dakika ömrü kalmışsa ne yapar insan? Oturup tövbe istiğfar edip abdestini alır, namaz mı kılar? Hayır! Kıbleye karşı oturup “la ilahe İllallah” diye, “Allah, Allah, Allah” diye zikir mi yapar? Hayır! Bir ağaç diker, insanlara yardımcı olur, bir çeşme yapar, bir camiye yardım falan mı yapar? Hayır! Hiçbir ibadeti yapmaz. Hiçbir şey yapamaz. Ne ibadet yapmaya gücü vardır onun, ne de günah işlemeye! Tek bir gücü vardır, sadece feryat etmeye... Sadece ağlamaya, bağırıp çağırmaya gücü olur. Sadece üstünü başını yırtmaya, saçını başını yolmaya... Ama hayır! Buna bile gücü takati kalmaz insanın... İçinde tufanlar olur, kıyametler kopar. Ve insan sadece bir noktaya dikilip kalmış gözleriyle hiçbir şey düşünemeden dona kalır. Ve konuşanların ne dediğini anlamaz. Etrafı kararır, görüntüler bulanıklaşır. Sesler derinden gelir ve ne söylendiğini anlamaz. Hayatından hiçbir şey anlamamış, hayat hakkında, yaşamın gayesi anlamında hiçbir şey düşünemez ve hiçbir anısı aklına gelmez. Sanki hiç olmamış, sanki dünyada hiç yaşamamış… Şuuru kapkaranlık bir girdaba girip ondan uzaklaşıyor gibi bir hisse kapılır. Aklına ne dünya gelir, ne yarım kalan işleri, ne ana babası ne eşi ne çocukları ne ahiret ne Allah… Boş boş bakınır sadece… Ve nefes almakta zorlanır insan… İçi boşalır… Nabzı yavaşlar, tansiyonu düşer. Yüzü-alnı ısınır insanın… Vücudunu ateş basar. Suratı asılır, yüzü kararır. Boğazı kurur ve yutkunmaya çalışır... Sonra çocukluk yıllarında bir anısına gider. Sanki yaşar o anı, yeniden... Ve huzur duyar, çocuklaşır adeta... Yüzünde bir gülümseme... Daha sonra tüm hayatı, normalde unutmuş olduğu ve hiç aklına gelmeyen yüzlerce hatırası kafasının içinden geçer ve bir anda bu güne gelir. Ve şimdi şaşkın... Neredeyse beş dakikasını dolduramadan kalbi duracak, canını teslim edecek. Sonra yavaş yavaş kendine gelir gibi olur. Rahatlar ve tebessüm ederek: “İnna lillah ve inna ileyhi raciun” der. Biz Allah'a aidiz ve ona dönmekteyiz. Ya da belki “Ya leyteni kûntu turaba!” Keşke toprak olsaydım... Ahhh! Geç kaldın değil mi? Rabbin çağırmadan gitmen gerekiyordu. Ve kirlerinden, nef-sinden kurtulman gerekiyordu. Ve ölmeden evvel ölmen gerekiyordu. Ondan gelmiştik, ona dönmeli ve ona gitmeliydik. Biz Allah'a aidiz. Bizde onun ruhu var. O emanet! Burada imtihandayız. Ya burayı sevecek, alışacak ve burada kirlenip ruhumuzdan mahrum kalacağız ya da beden olmadığımızı kabul edecek, bilecek ve Rabbimize yolculuk yapacağız. Rabbimiz bu konuda bizden misak almıştı, bizimle ahitleşip bizi buraya göndermişti. Bizim bir tek hayatımız var; bu yüzden Rabbimizi biraz ciddiye alalım. Rabbimiz bizi seviyor. Ve O, Erhamür Rahimin'dir. O bizi aşkla sever. Ve bizi ister. Bizi kendisi için yarattı. O bize aşkını tattırmak ve sadece ona âşık olduğumuzu görmemizi ister ki bunun için bu dünya sahnesini yarattı. Rabbimiz sevilmeyi seviyor. Ve hamd olsun ki biz, en çok Rabbimizi seviyoruz. Ve ona değer veriyoruz ve ahiretimizi önemsiyoruz. Bizi severek yaratan ve her an bizimle olan, bizi görüp gözeten, her an bizi izleyen Rabbimizi çok seviyoruz. Ve tüm hatalarımız, kusurumuz ve günahlarımıza rağmen ona şirk koşmuyor, ona sevgide ortak tanımıyoruz. Kulların değil Allah'ın hesabını yapıyoruz. Rabbimiz bunu çok sever. Kendisini seven kalbi çok sever. Kendisini seven kulunu çok sever. Burda da Rabbimiz O, ahirette de Rabbimiz, sahibimiz, dostumuz, sevgilimiz, yardımcımız O'dur. Evet, ölüm sana seslendiğinde, seni aşkın menbaına, aşkın merkezinedir çağırır. Müsterih ol! Çünkü duan kabul oldu, dileğin tuttu. Sil gözyaşlarını zira Rabbin, seni kendi boyasıyla boyayacak. Ve derin bir nefes al, çünkü hak ettiğin hakiki aşk, bir nefes ötemizde... |
#2
|
|||
|
|||
Hayat bir ayrilik ve bir kavuşmadan ibarettir.Bir büyük ayrilik ile Rabbimizden ayrilip geldik dünyaya ve bir büyük kavuşma ile kavuşacagiz inşallah.❤❤❤
|
#3
|
|||
|
|||
Rahmetim Gadabimi ihata etmiştir H.K
Işte bu bazen bizi fena halde oylar nasılsa yaparım anlayışına iter oysa bir nefes tir yaşamak tek nefes , Allah Resulü buyuruyor bir nefese iki şükür gerekir, alırken tazelenirsin verir iken de selamet bulursun Bundandır ki Allah Resulü Mutu Kable Ente Mutlu yu nasihat etmiştir . Ölüm size gelmeden siz ona gidin , gidinki yaşarken onu idrak edin der büyüklerimiz. Çok güzel bir Sunum Canım kardeşim Gönlüne hürmet . |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Susuzlar Dünyada Su arar ama Su da Dünyada Susuzları Arar | Skoda | Kadim Bilgelik | 1 | 31.05.22 01:19 |
Sen Rabbini kaybetmişsin | Hal | Tasavvuf Sohbetleri | 2 | 28.05.20 16:20 |
Rabbini arzulayan ve onun için nefes alan | Hal | Tasavvuf Sohbetleri | 1 | 04.02.20 02:05 |
Nefsini Bilen Rabbini Bilir | Hiç | Tasavvuf & Tarikatler | 13 | 30.05.18 22:30 |