Bir türlü tam anlamıyla Rabbimi isteyemiyorum. Kendimi veremiyorum. - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > islam & Tasavvuf > Tasavvuf & Tarikatler > Tasavvuf Sohbetleri

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 20.01.20, 15:57
Hal Hal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
 
Üyelik tarihi: 19.08.14
Bulunduğu yer: Russian
Mesajlar: 398
Etiketlendiği Mesaj: 12 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Bir türlü tam anlamıyla Rabbimi isteyemiyorum. Kendimi veremiyorum.

Arkadaşı Şahabeddin'e dedi: Bir türlü tam anlamıyla Rabbimi isteyemiyorum. Kendimi veremiyorum. Kat'i kararlar alamıyorum. Rabbimi istediğimi zannediyorum ama en ufak bir şeyde pes ediyorum. Söylesene sen nasıl başardın?

Şahabeddin Sühreverdi yanıtladı: Hayatımızda bazen bazı bazı olaylar olur ve işte o an ilahi lütuflardan bir karedir. Rabbimiz bir olayla bize mesaj verir. Ve aslında dostum, bakmayı öğrenebilirsek hayatımızın tümü bunlarla doludur.

Bir defasında bir göletin başında oturuyordum. Susuzluktan kırılan bir köpek geldi. Suya yaklaştı. Tam su içecekken suya akseden kendi suretini gördü. Ve korkup kaçtı. Biraz uzaklaştı ve bekledi. Bir süre sonra yine geldi ve başını suya uzattı ve yine korktu. Sudaki suret ondan daha büyük görünüyordu. Ve o yine korktu. Uzunca bir süre uzakta bekledi. Ama çok susamıştı. Ve ama korkuyordu. Aniden tüm cesaretini topladı ve koşarak suya atladı. Bir taraftan kana kana içiyor, diğer taraftan sudaki köpeğin kendisine saldırmasını bekliyordu. Fakat o kendisine saldırmadı.

Bu olaydan Rabbim bana mesajı vermişti. Bir şeyi gerçekten istiyorsan ölümüne üzerine gitmeliydim. Ve eğer konu Rabbimiz ise kesinlikle buna değer. Ve zaten sahip olduğumuzu zannettiğimiz hiçbir şey aslında bize ait değil. Ve bize emaneten verilmiş olan şeyleri sahibine iade ederek onu kazanıyoruz. Rabbimizin cemalini, sevgisini ve rızasını kazanıyoruz. Onun dostluğunu kazanıyoruz. Ve o köpek üzerinden Rabbim bana gösterdi ki bizim Rabbimizle aramızdaki engel yine biziz. Bizi sudan alıkoyan bizim vehmi, hayali olan benliğimizmiş. Nefsimizmiş. Bir hayalmiş yani. Ve korkacak bir şey yokmuş. Korkularımız yapaymış.

O günden sonra artık net bir şekilde kararımı verdim ve kendimi tamamen Allaha adadım, Allah yoluna girdim. Ne zaman bir zorlukla karşılaşsam o köpeği hatırlarım. Suya ihtiyacın varsa atla içine, korkma! Zira kaybedecek bir şeyin yok. Çünkü sana ait olan bir şey yok ki kaybedesin. Anladın mı?

Arkadaşı dedi: Anladım.

Arkadaşı anlamamıştı. Çünkü en önemli noktadan haberi yoktu. Çünkü atlayacağı suyun dışarda olduğunu düşündü. Oysa o içimizde.

Zira Hakk sende ve hakikat sasece biraz derinindedir. Hak ve hakikat bizim özümüzdedir. İçimizdedir. Ve yolculuk kendimizden kendimizedir.

Ayetin tabiriyle "Eşhedehüm ala enfusihim" kendimize şahit olma... Kendi özümüzü, zatımızı müşahede etme... Kendi hakikatimize, kendimizdeki Hakka erme... Hakikatimiz olan Rabbimize erme, ulaşma... Allaha vasıl olma...

Biz Rabbimizin talimatıyla her namazda Fatiha Suresini okuruz. Ve Fatihada Rabbimiz bize bir dua söyletir.

Bizi sıratı müstakime eriştir! FATİHA:5

İnşallah size Sırat-ı Müstakim hakkında bahsedecem.

Allaha giden yol, O'na bakıp yöneldiğimiz yerdedir.
Yani içimizde... Dış dünyada fiilerini ve eserlerini görürsün ama onu bulmak için kendi özüne yönelirsin. Senden sana... Senden zatına... Ve her insan aynı özde buluşur.

Herkes aslına erdiğinde herkes aynı yerdedir.

Ayette Rabbimiz der: Ve muhakkak ki Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O'na abd olun! Sıratı müstakim budur. MERYEM:36

Ve seyr içe doğrudur. Şuurundan, aklından niyetine, niyetinden niyetlerini oluşturan daha derindeki esmana yani isimlerine duygularına, isimlerinden sıfatlarına özeliklerine ve sıfatlarından zatına yani en özüne...
Bu içe doğru, geriye doğru, özüne doğru uzayan yola sıratı müstakim denir. O bizim içimizde...

Yani biz dua edip beni sıratı müstakime eriştir derken beni dış dünyadan, masivadan uzaklaştır ve sana gelen yola bırak diyoruz.

Ve hidayet doğru yolda olmaktır... Dosdoğru olan bu yolda olmaktır. Sıratı müstakim üzere olmaktır.
Allaha giden yolda olmaktır. Rabbimize kavuşmak, Hakka ulaşmak için sıratı müstakimi talep ederiz.

Ayette denir ki: Muhakkak ki Rabbim, sıratı müstakimin üzerindedir. HUD:56

Ve Rabbimiz yine der: Allaha iman eden ve O'na sarılanları, kendisinden bir rahmetin ve bir fazlın içine koyacaktır ve onları kendisine ulaşan sıratı müstakime eriştirecektir. NİSA:175

O içimizden özümüze giden yolun üzerinde Rabbimiz var ve buna sıratı müstakim denir. Ya da Tarik-i Müstakim...

Ayet: Onlar dediler: Ey kavmimiz! Şüphesiz biz, Musa’dan sonra indirilen, onların önündekini tasdik eden, Hakk’a ve tariki müstakim’e hidayet eden bir kitap dinledik. AHKAF:30

Sırat; yoldur, geçittir, köprüdür. Ve sıratı müstakim; doğrultulmuş, hizalanmış Allah yoludur. Rabbimiz buraya yani dünyaya zulümat der, karanlık der, iç alemimize ise nur der. Aydınlık der. O yol aydınlık burası karanlık... Orası hidayet... Burası delalet!

Delalet değil aslında đălălet olarak yazmamız lazım ama cisimlere ve suretlere değil de gönüllere ve niyetlere bakan Rabbin kuluna da yakışan lafza değil manaya bakar.

Delalet yani yoldan sapmış olma, çıkmış olma... Yoldan sapma, kaybolma, yolu şaşırma, sapıtma... Yoldan uzaklaşıp kaybolma... İç alemimizden Rabbimize giden yolu kaybetme... Yolun sonu selam yurdudur, marifet cennetidir. Rabbimizi müşahede edeceğimiz yerdir.

Ayette denir: Ve Allah selam yurduna davet eder ve kim dilerse onu Sıratı Müstakim’e hidayet eder. YUNUS:25

Rabbimiz ayette yine der: Allah, rızasına tabi olanları onunla selam yollarına hidayet eder ve onları izniyle karanlıklardan nura çıkarır. Ve onları Sıratı Müstakime hidayet eder. MAİDE:16

Ve kendi hakikatine ulaşan, Rabbine vasıl olup Allahın "Geldiğin yoldan kullarımı bana getir!" emrini alıp buraya geri gönderilenlere Resul denir. Resul kelime manası olarak gönderilmiş demek, elçi demek... Ve resul peygamber demek değildir. Yani nebi değildir. Risalet yani resullük nebilerin vasfıdır. Elçilik vasfı... Elçilik fonksiyonu...

Ve dışımızda varlığı ve sureti olan Resulün içimizde de karşılığı vardır. Resul içimizdedir, iç alemimizdedir.
Ve Resul aslına ermiş, Hakka ermiş, hakta yok olmuş, Hak olmuş Allah elçileridir ve bizi özümüze onlar götürür.

Ayet: Ve işte sana da böyle emrimizden bir ruh vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Ve fakat Biz onu bir nur kıldık ki onunla kullarımızdan dilediğimizi hidayete erdiririz. Ve şüphesiz ki sen sıratı müstakime hidayet edersin. ŞURA:52

Ayette Rabbimiz yine der: Sen gönderilmiş olan reslüllerdensin, sıratı müstakimin üzerinde… YASİN:3,4

Ve yine der: Artık sana vahyedileni sıkıca tut! Çünkü sen sıratı müstakimin üzerindesin. ZUHRUF:43

Ve yine der:
Ve Allah'ın ayetleri size okunuyorken ve O'nun Resul’ü de içinizdeyken nasıl oluyor da inkar ediyorsunuz? Ve kim Allah'a sarılırsa, artık o Sıratı Müstakim’e erişmiştir. ALİ İMRAN:101

Allah resulleri bizi Hakka, hakikatimize, özümüze, Rabbimize davet ederler.

Ayette Rabbimiz der: Ve şüphesiz sen onları Sıratı Müstakime davet ediyorsun. MÜMİNUN:73

İçimizde karşılığı olan ve dışımızda davetine uyduğumuz Resul bizi Hakka erdirir ki ona uymak doğru yolda olmaktır.

Ayette denir ki: Öyleyse ona kuşku duymayın ve bana tabi olun! Bu sıratı müstakimdir. ZUHRUF:61

Kulluk da budur zaten... Resule tabi olmak... Allaha giden yolda olmak... Âbd olmak budur. Bu bir aşktır. Rabbine erme aşkıdır. Peşinden sürüklenmektir. Ve yaratılış gayemiz Allaha âbd olmaktır, kul olmaktır, Allaha aşık olmaktır, ona ulaşan özümüzdeki yola girmektir. Yolda ilerlemek seyr etmektir.

Rabbimiz ayette der: Ben cinleri ve insanları sadece bana âbd olmaları için yarattım. ZARİYAT:56

Ve Rabbimiz yine der: Ve bana âbd olunuz ki sıratı müstakim budur. YASİN:61

Rabbini sevenler ona ulaşmak için yola girer, Resule tabi olur ve Hakka erer, Rabbine kavuşur. Ve Rabbine ulaşmak için girilen o aydınlık yolun adı sıratı müstakimdir.

Ve insan kendi iç alemine bir adım attığında içi aşkla dolar. Allahın aşkıyla dolar. Oradan buraya yani dünyaya ve mahlukata baktığında aşk nazarıyla bakar. Ve bu kuldur, kulluktur! Allahın aşkına esir olma, ona kul köle olma...

Kul Rabbine yolculuk yapandır. Onu dert edinendir. Burada kaybolmuş, yolunu şaşırmış, yolculuğa başlamamış olanlar delalettedir.

Allah hepimizi hidayete erenlerden, Allahın resullerine iman edip bir Resule tabi olanlardan ve Rabbine vasıl olanlardan eylesin! Allah bizi kendimizden ve Rabbimizden mahrum eylemesin.

Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 01.02.20, 23:26
 
Üyelik tarihi: 27.01.20
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 106
Etiketlendiği Mesaj: 4 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Ne guzel yazmışsınız emeğinize sağlık Allah razı olsun kardeşim o köpeği bende unutmayacağım artık çok sağolun
Alıntı:
Hal Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Arkadaşı Şahabeddin'e dedi: Bir türlü tam anlamıyla Rabbimi isteyemiyorum. Kendimi veremiyorum. Kat'i kararlar alamıyorum. Rabbimi istediğimi zannediyorum ama en ufak bir şeyde pes ediyorum. Söylesene sen nasıl başardın?

Şahabeddin Sühreverdi yanıtladı: Hayatımızda bazen bazı bazı olaylar olur ve işte o an ilahi lütuflardan bir karedir. Rabbimiz bir olayla bize mesaj verir. Ve aslında dostum, bakmayı öğrenebilirsek hayatımızın tümü bunlarla doludur.

Bir defasında bir göletin başında oturuyordum. Susuzluktan kırılan bir köpek geldi. Suya yaklaştı. Tam su içecekken suya akseden kendi suretini gördü. Ve korkup kaçtı. Biraz uzaklaştı ve bekledi. Bir süre sonra yine geldi ve başını suya uzattı ve yine korktu. Sudaki suret ondan daha büyük görünüyordu. Ve o yine korktu. Uzunca bir süre uzakta bekledi. Ama çok susamıştı. Ve ama korkuyordu. Aniden tüm cesaretini topladı ve koşarak suya atladı. Bir taraftan kana kana içiyor, diğer taraftan sudaki köpeğin kendisine saldırmasını bekliyordu. Fakat o kendisine saldırmadı.

Bu olaydan Rabbim bana mesajı vermişti. Bir şeyi gerçekten istiyorsan ölümüne üzerine gitmeliydim. Ve eğer konu Rabbimiz ise kesinlikle buna değer. Ve zaten sahip olduğumuzu zannettiğimiz hiçbir şey aslında bize ait değil. Ve bize emaneten verilmiş olan şeyleri sahibine iade ederek onu kazanıyoruz. Rabbimizin cemalini, sevgisini ve rızasını kazanıyoruz. Onun dostluğunu kazanıyoruz. Ve o köpek üzerinden Rabbim bana gösterdi ki bizim Rabbimizle aramızdaki engel yine biziz. Bizi sudan alıkoyan bizim vehmi, hayali olan benliğimizmiş. Nefsimizmiş. Bir hayalmiş yani. Ve korkacak bir şey yokmuş. Korkularımız yapaymış.

O günden sonra artık net bir şekilde kararımı verdim ve kendimi tamamen Allaha adadım, Allah yoluna girdim. Ne zaman bir zorlukla karşılaşsam o köpeği hatırlarım. Suya ihtiyacın varsa atla içine, korkma! Zira kaybedecek bir şeyin yok. Çünkü sana ait olan bir şey yok ki kaybedesin. Anladın mı?

Arkadaşı dedi: Anladım.

Arkadaşı anlamamıştı. Çünkü en önemli noktadan haberi yoktu. Çünkü atlayacağı suyun dışarda olduğunu düşündü. Oysa o içimizde.

Zira Hakk sende ve hakikat sasece biraz derinindedir. Hak ve hakikat bizim özümüzdedir. İçimizdedir. Ve yolculuk kendimizden kendimizedir.

Ayetin tabiriyle "Eşhedehüm ala enfusihim" kendimize şahit olma... Kendi özümüzü, zatımızı müşahede etme... Kendi hakikatimize, kendimizdeki Hakka erme... Hakikatimiz olan Rabbimize erme, ulaşma... Allaha vasıl olma...

Biz Rabbimizin talimatıyla her namazda Fatiha Suresini okuruz. Ve Fatihada Rabbimiz bize bir dua söyletir.

Bizi sıratı müstakime eriştir! FATİHA:5

İnşallah size Sırat-ı Müstakim hakkında bahsedecem.

Allaha giden yol, O'na bakıp yöneldiğimiz yerdedir.
Yani içimizde... Dış dünyada fiilerini ve eserlerini görürsün ama onu bulmak için kendi özüne yönelirsin. Senden sana... Senden zatına... Ve her insan aynı özde buluşur.

Herkes aslına erdiğinde herkes aynı yerdedir.

Ayette Rabbimiz der: Ve muhakkak ki Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O'na abd olun! Sıratı müstakim budur. MERYEM:36

Ve seyr içe doğrudur. Şuurundan, aklından niyetine, niyetinden niyetlerini oluşturan daha derindeki esmana yani isimlerine duygularına, isimlerinden sıfatlarına özeliklerine ve sıfatlarından zatına yani en özüne...
Bu içe doğru, geriye doğru, özüne doğru uzayan yola sıratı müstakim denir. O bizim içimizde...

Yani biz dua edip beni sıratı müstakime eriştir derken beni dış dünyadan, masivadan uzaklaştır ve sana gelen yola bırak diyoruz.

Ve hidayet doğru yolda olmaktır... Dosdoğru olan bu yolda olmaktır. Sıratı müstakim üzere olmaktır.
Allaha giden yolda olmaktır. Rabbimize kavuşmak, Hakka ulaşmak için sıratı müstakimi talep ederiz.

Ayette denir ki: Muhakkak ki Rabbim, sıratı müstakimin üzerindedir. HUD:56

Ve Rabbimiz yine der: Allaha iman eden ve O'na sarılanları, kendisinden bir rahmetin ve bir fazlın içine koyacaktır ve onları kendisine ulaşan sıratı müstakime eriştirecektir. NİSA:175

O içimizden özümüze giden yolun üzerinde Rabbimiz var ve buna sıratı müstakim denir. Ya da Tarik-i Müstakim...

Ayet: Onlar dediler: Ey kavmimiz! Şüphesiz biz, Musa’dan sonra indirilen, onların önündekini tasdik eden, Hakk’a ve tariki müstakim’e hidayet eden bir kitap dinledik. AHKAF:30

Sırat; yoldur, geçittir, köprüdür. Ve sıratı müstakim; doğrultulmuş, hizalanmış Allah yoludur. Rabbimiz buraya yani dünyaya zulümat der, karanlık der, iç alemimize ise nur der. Aydınlık der. O yol aydınlık burası karanlık... Orası hidayet... Burası delalet!

Delalet değil aslında đălălet olarak yazmamız lazım ama cisimlere ve suretlere değil de gönüllere ve niyetlere bakan Rabbin kuluna da yakışan lafza değil manaya bakar.

Delalet yani yoldan sapmış olma, çıkmış olma... Yoldan sapma, kaybolma, yolu şaşırma, sapıtma... Yoldan uzaklaşıp kaybolma... İç alemimizden Rabbimize giden yolu kaybetme... Yolun sonu selam yurdudur, marifet cennetidir. Rabbimizi müşahede edeceğimiz yerdir.

Ayette denir: Ve Allah selam yurduna davet eder ve kim dilerse onu Sıratı Müstakim’e hidayet eder. YUNUS:25

Rabbimiz ayette yine der: Allah, rızasına tabi olanları onunla selam yollarına hidayet eder ve onları izniyle karanlıklardan nura çıkarır. Ve onları Sıratı Müstakime hidayet eder. MAİDE:16

Ve kendi hakikatine ulaşan, Rabbine vasıl olup Allahın "Geldiğin yoldan kullarımı bana getir!" emrini alıp buraya geri gönderilenlere Resul denir. Resul kelime manası olarak gönderilmiş demek, elçi demek... Ve resul peygamber demek değildir. Yani nebi değildir. Risalet yani resullük nebilerin vasfıdır. Elçilik vasfı... Elçilik fonksiyonu...

Ve dışımızda varlığı ve sureti olan Resulün içimizde de karşılığı vardır. Resul içimizdedir, iç alemimizdedir.
Ve Resul aslına ermiş, Hakka ermiş, hakta yok olmuş, Hak olmuş Allah elçileridir ve bizi özümüze onlar götürür.

Ayet: Ve işte sana da böyle emrimizden bir ruh vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Ve fakat Biz onu bir nur kıldık ki onunla kullarımızdan dilediğimizi hidayete erdiririz. Ve şüphesiz ki sen sıratı müstakime hidayet edersin. ŞURA:52

Ayette Rabbimiz yine der: Sen gönderilmiş olan reslüllerdensin, sıratı müstakimin üzerinde… YASİN:3,4

Ve yine der: Artık sana vahyedileni sıkıca tut! Çünkü sen sıratı müstakimin üzerindesin. ZUHRUF:43

Ve yine der:
Ve Allah'ın ayetleri size okunuyorken ve O'nun Resul’ü de içinizdeyken nasıl oluyor da inkar ediyorsunuz? Ve kim Allah'a sarılırsa, artık o Sıratı Müstakim’e erişmiştir. ALİ İMRAN:101

Allah resulleri bizi Hakka, hakikatimize, özümüze, Rabbimize davet ederler.

Ayette Rabbimiz der: Ve şüphesiz sen onları Sıratı Müstakime davet ediyorsun. MÜMİNUN:73

İçimizde karşılığı olan ve dışımızda davetine uyduğumuz Resul bizi Hakka erdirir ki ona uymak doğru yolda olmaktır.

Ayette denir ki: Öyleyse ona kuşku duymayın ve bana tabi olun! Bu sıratı müstakimdir. ZUHRUF:61

Kulluk da budur zaten... Resule tabi olmak... Allaha giden yolda olmak... Âbd olmak budur. Bu bir aşktır. Rabbine erme aşkıdır. Peşinden sürüklenmektir. Ve yaratılış gayemiz Allaha âbd olmaktır, kul olmaktır, Allaha aşık olmaktır, ona ulaşan özümüzdeki yola girmektir. Yolda ilerlemek seyr etmektir.

Rabbimiz ayette der: Ben cinleri ve insanları sadece bana âbd olmaları için yarattım. ZARİYAT:56

Ve Rabbimiz yine der: Ve bana âbd olunuz ki sıratı müstakim budur. YASİN:61

Rabbini sevenler ona ulaşmak için yola girer, Resule tabi olur ve Hakka erer, Rabbine kavuşur. Ve Rabbine ulaşmak için girilen o aydınlık yolun adı sıratı müstakimdir.

Ve insan kendi iç alemine bir adım attığında içi aşkla dolar. Allahın aşkıyla dolar. Oradan buraya yani dünyaya ve mahlukata baktığında aşk nazarıyla bakar. Ve bu kuldur, kulluktur! Allahın aşkına esir olma, ona kul köle olma...

Kul Rabbine yolculuk yapandır. Onu dert edinendir. Burada kaybolmuş, yolunu şaşırmış, yolculuğa başlamamış olanlar delalettedir.

Allah hepimizi hidayete erenlerden, Allahın resullerine iman edip bir Resule tabi olanlardan ve Rabbine vasıl olanlardan eylesin! Allah bizi kendimizden ve Rabbimizden mahrum eylemesin.

Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
her türlü korunma( her türlü hayır için her türlü belalardan kurtulmak korunmak için Sin Vefk & Tılsım 70 03.06.24 15:28
Sigarayı bıraktım kilo veremiyorum Tunahan1 Alternatif Tıp ve Bitkiler 60 08.12.20 11:57
Sözlük Ve Terim Anlamıyla Cin AhirZaman Cin & Şeytan & Melek & Ruh 0 06.08.19 09:43
Sözlük ve Terim Anlamıyla Cin Havasokulu Cin & Şeytan & Melek & Ruh 4 22.05.18 10:12
anlam veremiyorum banubay Rüya ve Rüya Tabirleri 4 04.10.17 08:32


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 14:26.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147