|
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
|||
|
|||
Kelimei Şehadette nasıl şahit oluyoruz?
Önce kelime-i şehadeti biraz izah edeyim.
Kelime-i şehadeti okurken ne diyoruz? Eşhedu en lâ ilâhe illallah ve eşhedu enne muhammeden âbduhu ve resuluhu: “Ben şahit oluyorum ki Allah’tan başka ilah yoktur ve yine şahit oluyorum ki Muhammed onun âbdi ve resulüdür” diyoruz. Mü’min ve Müslüman olduğunu iddia eden biri Eşhedu en lâ ilâhe illallah: “Ben şahit oluyorum ki Allah’tan başka ilah yoktur” diyorsa bu durumda ona; “Allah’a nasıl şahit oluyorsun? Şehadet etmek görmeyi, şahitliği gerektirir. Bu yüzden görmediğin bir konu hakkında şahitlik yapamazsın, yaparsan yalancı şahit olmuş olursun. Haydi, Allah’a nerde şahit oldun söyle bakalım” diye sormamız gerekir. Öyle değil mi! Kelime-i şehadette Eşhedu en lâ ilâhe illallah dedikten sonra Ve eşhedu enne muhammeden âbduhu ve resuluhu: “Ve ben şahit oluyorum ki Muhammed onun âbdidir (onun âbdliğine, kulluğuna şahit oldum) bir de onun resulüdür (onun resullüğüne de şahit oldum)” diyoruz. Kelime-i şehadet işte budur. Biri böyle söylerse İslam’a girer, söylemezse İslam’a girmemiş olur. Biri de bunu böyle söylerse; ama ne söylediğini bilmezse yine İslam’a girmiş olmaz. Mü’min ve Müslüman olduğunu iddia eden biri kelime-i şehadet getirirken Allah’a ve resulüne şahit olduğunu söylüyorsa; ama şahit olmamışsa bu durumda o yalancı şahit olmuş olur; yani Müslüman olmuş olmaz. Zaten sorun hakikati, işin hikmetini, Allah’ın muradını anlamadığımızdan kaynaklanır. Bu yüzden hakikati anlamayanlar; “işte kelime-i şehadet getirdik, Müslüman olduk” derler. Misal; tanıdığım saf ve temiz bir müslüman; “ben Almanya’da çalışırken yüzlerce insana iman ettirdim” diyordu. ‘Nasıl iman ettirdin’ diye soranlara; “onları yanıma çağırıyordum, ben size bir şey söyleyeceğim siz de tekrar edip aynısını söyleyin diyordum, onlar da ‘tamam’ diyordu. Ben, ‘eşhedu en lâ ilâhe illallah ve eşhedu enne muhammeden âbduhu ve resuluhu’ diyordum, onlar da aynısını söyleyip Müslüman oluyordu. Bu şekilde yüzlerce insanı Müslüman yaptım” diyordu. Dediğim gibi saf ve temiz bir Müslüman, bunu da saflığından söylüyor. Oysaki kelime-i şehadetin anlamını bilmeden, idrak etmeden söylemekle kimse Müslüman olmaz; çünkü kelime-i şehadet getiren birinin şahit olması, şehadet etmesi gerekir. Aynı şekilde namaz, oruç, hac ve zekât da böyledir. Her şeyi Resulullah (s.a.v) Efendimiz nasıl anladıysa, Allah ona nasıl anlattıysa, o da nasıl anlayıp, sahabesine nasıl anlattıysa öyle anlarsak mü’min ve Müslüman oluruz. Yoksa mü’min ve Müslümanın sahtesi, taklitçisi olmuş oluruz. |
|
|