|
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
|||
|
|||
Lezzetleri hadım eden ölümü çokça hatırlayınız!
Sahabeden biri vefat etmişti. Resulullah Efendimiz bir çok sahabesiyle beraber kabristandaydılar.
Mevtayı defnettikten sonra oradan ayrılırlarken Efendimiz aniden durdu ve bir mezarın önüne çöktü. Böylece sahabelerin hepsi çömeldiler. Resulullah Efendimiz dedi: Hazırlananlar bunun için hazırlansınlar! Ve çabalayanlar bu gün için çabalasınlar! Ölümü çokça hatırlayınız! Lezzetleri hadım eden ölümü çokça hatırlayınız! Kardeşlerim! Her an huzura çıkmaya hazır olun, hazırlıklı olun! Kim Allah ile buluşmayı severse Allah da onunla buluşmayı sever. Ve kim onunla karşılaşmayı çirkin görürse Allah da onunla karşılaşmayı çirkin görür. Ölümü çokça hatırlayınız! Böyle yaptığınızda zühd ehli olursunuz ve Allah'ın size olan sevgisi artar. Ölümü hatırlamak, insanı Allah'a yaklaştırır, masiyetten muhafaza eder ve kişinin kendi dinine ve ahiretine zarar vermesine mani olur. Ölüm hakkında tefekkür edenler çürüyüp ufalanmış bir kemik yığını olacak olan şu beden için kendisinde bir azim bulmaz ve fakirlikten şikayet etmez. Dünya hayatının süsü gözünde silinip hikmetle bakmaya başlar. Vaaz edici olarak ölüm kafidir. Zira ölüm Allah'ın kazasına ve takdirine razı olmamızı sağlar ve başımıza gelen ezalara ve belalara karşı bize sabır ve tahammül etme gücü verir. Bırakıp gideceğiniz şu dünya için hırslara kapılmak, uzun emellere sahip olmak ve kardeşimizi incitmek hiç yakışık alır mı! Bizim bu dünyadaki misalimiz bir ağacın altında biraz gölgelenip tekrar kalkıp yoluna devam edecek olan yolcu gibidir. Ashabım! İnsanların en akıllısı ölümü çok hatırlayandır. Ölümü çok hatırlayan insan dünyada izzetli olur ve ahirette de Rabbi indinde ona yüksek dereceler verilir. Allah'tan korkun ve ondan hayâ ediniz! Başkalarına kalacak olan şeyleri toplamakla vaktinizi kaybetmeyiniz ve kavuşamayacağınız şeyleri elde etmek için çabalamayınız ve ihtiyacınızdan fazla mal biriktirip evlerinizde yığarak yükünüzü ağırlaştırmayınız ve oturamayacağınız binalar yapmakla hayatınızı israf etmeyiniz! Geldik ve işte gidiyoruz. Ölmeyecek var mıdır? Kabirleri ziyaret ettiğinizde ölüm hakkında tefekkür edniz ve Allah'a ve ahiret gününe kavuşacağınızı hatırlayıp bununla ferahlayınız! Resulullah Efendimiz bunları söyledikten sonra yanında bulunan İmam Ali Efendimize dedi: Ya Ali! Sen son zamanlarda fazla sıklaştırdın, yoksa kabirleri mi komşu edindin! İmam Ali Efendimiz dedi: Evet ya Resulullah, onların sadık komşular olduklarını gördüm ve yine gördüm ki kabirdekiler kimseye kötülük yapmıyorlar ve onlar bizden önce gitmiş olarak hem ölümü hatırlatıp bize nasihat ediyorlar ve hem de Rabbimize kavuşmamızın uzak olmadığını müjdeliyorlar. |
#2
|
|||
|
|||
Kabirdekilerin Durumu
Ebû Kılâbe el-Basrî [rahmetullahi aleyh] anlatıyor:Şamdan Basraya dönmüştüm. İhtiyaç hâsıl oldu, kuytu bir yere girdim ve gusül abdesti aldım, iki rekât namaz kıldım, ardından oradaki bir mezarın tümseğine başımı koyup uyudum. Bir ara uyandım, bir de baktımki kabrin sahibi başımda dikilmiş şöyle diyor:Bütün gece bana eziyet ettin durdun. Sizler amel ediyorsunuz, fakat onların ne kadar kıymetli olduğunu bilmiyorsunuz. İşte biz bunu anladık, ancak ne çare! Amel edecek imkânımız yok. O kıldığın iki rekât namaz var ya, dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır. Allah[celle celâluhû] dünyadaki kardeşlerimize bol mükâfatlar ihsan etsin. Onlara selâmlarımızı söyle. Zira onların duaları bereketiyle kabrimize dağlar gibi nur yağmaktadır dedi.Hz. Peygamber [sallallahu aleyhi vesellem] buyurur ki: Ölünün kabirdeki durumu, suda boğulmakta olan kimsenin durumuna benzer. Suya düşen kimse ne bulsa kurtulmak için ona yapışır. Kabre konan kimse de böyledir; o kabrinde anne babasından, herhangi bir kardeşinden dua bekler. Dirilerin yaptığı dualar, ölülere dağlar büyüklüğünde nurlar halinde arzedilir.
(Beyhakî, Şuabül-İmân). |
#3
|
|||
|
|||
Hz. Süleyman'ın sarayına kuşluk vakti saf bir adam telaşla girer. Nöbetçilere, hayati bir mesele için Hz. Süleyman'la görüşeceğini söyler ve hemen huzura alınır. Hz. Süleyman (a.s) benzi sararmış, korkudan titreyen adama sorar:
"Hayrola ne var? Neden böyle korku içindesin? Derdin nedir? Söyle bana..." Adam telaş içinde: "Bu sabah karşıma Azrail (a.s) çıktı. Bana hışımla baktı ve hemen uzaklaştı. Anladım ki, benim canımı almaya kararlı..." "Peki ne yapmamı istiyorsun?" Adam yalvarır: "Ey canlar koruyucusu, mazlumlar sığınağı Süleyman! Sen her şeye muktedirsin. Kurt, kuş, dağ, taş senin emrinde. Rüzgarına emret de beni buradan ta Hindistan'a iletsin. O zaman Azrail (a.s) belki beni bulamaz. Böylece canımı kurtarmış olurum. Medet senden!" Hz. Süleyman, adamın haline acır. Rüzgarı çağırır ve: "Bu adamı hemen al. Hindistan'a bırak!" emrini verir. Rüzgar bu... Bir eser, bir kükrer. Adamı alır ve bir anda Hindistan'da uzak bir adaya götürür. Öğleye doğru Hz. Süleyman, divanı toplayarak gelenlerle görüşmeye (bilgiyelpazesi com) başlar. Bir de ne görsün, Azrail (a.s.) da topluluğun içine karışmış, divanda oturmaktadır. Hemen yanına çağırır: "Ey Azrail! Bugün kuşluk vakti o adama neden hışımla baktın? Neden o zavallıyı korkuttun?" der. Azrail (a.s) cevap verir: "Ey dünyanın ulu sultanı! Ben, o adama öfkeyle,hışımla bakmadım. Hayretle baktım. O yanlış anladı. Vehme kapıldı. Onu, burada görünce şaşırdım. Çünkü Allah (cc) bana emretmişti ki: "Haydi git, bu akşam o adamın canını Hindistan'da al!" "Ben de bu adamın yüz kanadı olsa, bu akşam Hindistan'da olamaz. Bu nasıl iştir, diye hayretlere düştüm. İşte ona bakışımın sebebi bu idi." . |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Semtunel Gulam Hadim Daveti | Haris | Huddam ilmi | 2 | 12.03.23 15:51 |
Ya sizin oğlunuzun başına gelseydi (Hadım) | Skoda | Kitap Tanıtımları | 2 | 13.02.21 23:43 |
Yerde bulunan çokça para | Çınar | Rüya ve Rüya Tabirleri | 2 | 08.10.19 00:50 |
Rüyada Hadım | Havasokulu | H Harfi Rüya Tabirleri | 0 | 30.09.17 22:43 |
Rüyada Hadim (Hizmetçi) | Havasokulu | H Harfi Rüya Tabirleri | 0 | 30.09.17 22:42 |