Sarıkamış'a doğru - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > Serbest Bölüm > Off Topic > Tarih

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 09.07.22, 02:13
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 12.02.15
Mesajlar: 361
Etiketlendiği Mesaj: 11 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Sarıkamış'a doğru

■ SARIKAMIŞ'A DOĞRU, 1916

[Erzurum'da Ruslara esir düşen 18 yaşındaki Mehmed Fuad Efendi, günlüğünde, doğuda 1878'den beri Rus işgalindeki yerlerden biri olan Sarıkamış'a götürülüşünü anlatıyor]:



"21 Şubat 1916: Sabah oldu. Bin rahatsızlıkla kalktık. İkişer şeker verdiler. Çay getirdiler. İçtik. Öğleye yakın bir de lahana çorbası, buğday geldi. Neyse yedik. Sonra 7-8 kişiye bir de büyük ekmek verdiler. Bu zaman bir Rus neferinin çorba kaşığını çizmesine saklamak suretiyle irtikâb gösteren (çirkin bir işleyen) ve bizi mahcub düşüren Mülazım-i Evvel Mustafa Ağa isminde birisine çok kızdım, içerledim..

Bugün Sarıkamış'a doğru hareket edeceğimizi söylediler. Bir şişman binbaşı (Asım Bey) ile diğer esir bir mülazımın (Zühdü Efendi) evlerinden eşyalarının gelmesi için epeyi bekledik. Ba'dezzeval (güneş batmaya meyleddikten sonra) alafranga saat 3 buçuk vardı. 10'ar kişi, 10'ar kişi birer Tatar arabasına bindik ve artık harekete başladık.

TERK EDİLMİŞ TÜRK TOPLARI

Kars Kapısı'na yakın bir yerde birçok eski metruk (terkedilmiş) Türk toplarıyla tombaz gördük. Artık Erzurum'a bu sefer de ikinci bir veda savurarak evvelce serbest serbest gittiğimiz geçtiğimiz yerlerden şimdi mahkûmane gidiyorduk. Yolda muhafızlar da arabaya atladılar, sıkıştık. Ben yine ayağımdan muzdariptim, bazen üzerine filan basılıyordu. Nisfü'l-leylden (gece yarısından) takriben 2 saat sonra Hasankale'ye geldik ve Hükümet Dairesi'ne civar yukarı bir yerde bir odada geceledik. Oda da ufak idi. 28 zabit de aynı yerde idik.

PARAN VAR MI SORGUSU

22 Şubat 1916: Sabah oldu. Yine murabba (dörtgen) şeklinde bu defa 10'ar parça şeker verdiler. Ekmek getirdiler. Karnımı bununla iyice doyurdum. Öğle vakti hepimizi ayrı ayrı isticvab ettiler (sorguya çektiler). Hep para soruyorlar. Bana da ismimi, babamın ismini, rütbemi, param olup olmadığını sordular. Cevap verdim ve param olmadığını da Fransızca yazdım, imzaladım. Hep isticvab edildikten sonra ber-mutad (alışıla gelmiş) bir sebze çorbası.

Fazla olarak da herkese bir köfte, biraz da makarna getirdiler. İsticvabda (sorguda) üç zabit vardı. Bunlardan biri fasih Türkçe söylüyordu. Meğer bu Ruslara iltica eden (katılan) ve Ruslara bir takım esrarı fâş eden (sırları ortaya döken) ve şimdi de Rus kıyafetine bürünen hain, alçak Topçu Rıfat imiş..

ÇOCUK GİBİ AĞLAYACAKTIM

Akşam alafranga saat 5'te bu defa her arabaya 3'er kişi binilerek Hasankale'den de ayrıldık. Hasankale'nin de hükümet konağıyla birkaç yeri yanmıştı. Kasaba haricinde tesadüf ettiğimiz Ermeniler ki bunlar artık Erzurum'a doğru gidiyorlardı. Bazıları da amele, asker. Mütemadiyen (sürekli) bize küfürler yağdırıyorlardı. Çok müteessir oldum (üzüldüm). Adeta çocuk gibi ağlayacaktım. Güç hal saat 8 buçukta Köprü Köyü'ne geldik. Biraz bekledikten sonra bir dam altına girdik. Yer geniş fakat korkunçtu.

BİR ZAMANLAR HÜR GEZDİĞİM YERLERE BAKIŞ

23 Şubat 1916: Sabah oldu. Evvela yine beşer şeker verdiler. Sonra da diğer günlere göre daha bir itina ile yapılmış bir pilav ile bir de mısır lapası verdiler. Karnımızı iyice doyurduk. Saat 11 oldu. Köprü Köyü'nden de kalktık. Buradan itibaren gözlerim hep sağa, Karataş'a, Kepenek'e doğru bakıyor ve bana oralarda geçirdiğim hayatımı hatırlatıyordu. Saat 6 buçuk. Sonra da Azay'a geldik. Bu köy haraptı. Burada oldukça büyük bir çadıra yerleştik. Bu Rus askerlerinindi. Bizi böyle kendi çadırlarına yerleştirdiklerini ve kendilerinin de başka bir yere gönderileceklerini gören askerler bağırıp çağırıyorlar, adeta isyan gibi bir hal gösteriyorlardı. Neyse zabitleri gelerek önünü aldılar ve ihtimal bize zararı olacak bir vakanın hudusuna (ortaya çıkmasına) mani oldular. Yerimiz dardı. Geceyi bilhassa bitlerden rahatsız geçirdim.

24 Şubat 1916: Sabahleyin çay filan içmeden arabaya bindik. Bu zaman yine 4'er şeker ve biraz ekmek verdiler. Hareket ettik. Biraz sonra Ardos Köyü'nün takriben 200 metre kadar solundan geçerek daha sonra da Zanzak Köyü'ne gelerek bir çadıra indik. Buraya kadar gördüğümüz her taraf harap bir halde idi. Çadırda bize ekmek ve çay verdiler. Karnımızı doyurduk. Çadırda tekerlekler üzerine bindirilmiş büyük portatif semaver ve çay arabası nazar-ı dikkatimi celbetti.

KÖYLERDEN GEÇİŞ

Biraz sonra buradan da hareketle epeyi solda ismini öğrenemediğim bir köyü geçerek Zimnik Köyü'ne geldik. Fakat durmayarak geçtik. Bu köyün solunda ve ilerisinde Kötek Köyü harabesi bulunuyordu. Buradan epeyi sonra da Kara Urgan'a geldik ve küçük bir odaya 10 kişi yerleştirildik. Diğer bir mahallede 18 kişi yerleştirildi. Buraya gelinceye kadar bir çok avcı hendekleri ve tel örgüler gördük. Bunlar beni çok müteessir etti. Kara Urgan'a girmeden birtakım askerî binalar görünüyor ve bulunuyordu. Bu köy oldukça büyük ve muntazamdır. Burada Ermeni çoktur. Gece yine çay, şeker, ekmek verdiler.

25 Şubat 1916: Sabahleyin çayı kendi şekerlerimizle içtik. Biraz sonra lahana çorbası, pirinç lapası getirdiler. Bunları yedikten sonra Kara Urgan'dan da hareket ettik. Buradan takriben yarım saat ileride Ebü'l-Biad Köyü'nü 600 metre kadar uzaktan gördük. Burası Rumlara ait imiş. Bundan yarım saat sonra da Zab Köyü'nün yanından geçtik. Burası İslamîlerle (Müslümanlarla) meskûndur.

SARIKAMIŞ'A VARIŞ

Sarıkamış'a 16 verst (1066 metre) mesafede ve ormanlar arasında bulunan bir nokta veya menzilde birer çay içtik ve istirahat ettik. Buradan da hareketle gece yatsı vakti Sarıkamış'a geldik. Kara Urgan'dan Sarıkamış'a kadar olan yol oldukça muntazam bir şose idi. Bu hep ormanlar arasından geçiyor ki bunlara Soğanlı Ormanları diyorlar. Sarıkamış'a muvasalatta (ulaşıldığında) kumandanlığa indik. Rütbe sırasıyla isimlerimizi yazdılar. Şerif Efendi'den ayrılmamak için Mülazım-ı sanî yazılmak istedimse de olmadı. Diğerleri mani oldu. Yalnız ihtiyat zabit vekil ve namzetleriyle kaldım.

Muvazzaf ve zabit vekillerden yukarı olan zabitânı ayırdılar, başka bir yere götürdüler. Biz ihtiyatları da bir kışlaya getirdiler. Ufak bir odada kaldık. Buraya gelinceye kadar yine zeminin kar ve buzla örtülü olması o ağrıyan ayağımı acıtıyordu. Odada bir karyola, bir de sıra vardı. Hepsi tam takır. Gece bu karyola ile sıra üzerinde ve pencere içlerinde geçirdik. Yine yalnız kalktığım ve henüz yanımdakilerle muarefe (tanışıklık) peyda etmediğimden daima sükutî (suskun) duruyordum.

26 Şubat 1916: Sabah oldu. Bir sabık iri bir kova ile çay getirdi ve biraz de şeker verdiler. Biraz sonra da lahana çorbası ikram ettiler. Öğleden sonra yanımızda birkaç Rus zabiti gelerek tahsil edilecek maaşa mahsuben 5'er ruble verdiler. Akşam yemeğini bu para ile tedarik ettik.

BABAMA ESİR OLDUĞUMU HABER VERDİM

Bugün pederime esir olduğumu müş'ir (bildiren) bir mektup yazdım. Bir tarafı Fransızca idi. Günlerimiz hep bu odada geçti. Burası esasen zabitâna (subaylara) ait hapishane imiş. Mamafih (böyle olmakla birlikte) kışla dahili (içini) henüz öğrenemedim. Geceyi yine iyi geçiremedik, çünkü kuru tahtaya bile razı olduğumuz halde mevcut bir tahta karyola üzerinde 4-5 kişi yatıyorduk. Burada 9 arkadaştık. Bunlardan başında bir Kazak kılınç ile yaralanmış olan Cemal Efendi bera-yı tedavi (tedavi için) bugün hastahaneye götürüldü. Diğer arkadaşlar Edirneli Zühdü, Trabzonlu Fahri, Aziziyeli Kazım, Amasyalı Hurşid, Adanalı Rıfkı, Zileli Mustafa, Sivaslı Tahir Efendiler, bir de ben.

SARIKAMIŞ ÇOK PAHALI

27 Şubat 1916: Bugün burada geçti. Öğle vakti bir Rus zabiti gelerek bundan böyle kışla haricinde gezebileceğimizi söyledi, gitti. Bugünkü iaşemizi yine çarşıdan kendimiz temin ettik. Her şey pahalı. Türkiye'den 3-4 misil fiyat yüksek. Ekmeğin okkası 5 kuruşa geliyor, tütün de öyle. Bugün odaya bir karyola daha geldi. Fakat na-kâfi (yetersiz). Vücudumuzun kirli, bitli olması, çamaşır ve hatta yatacak bir yerin bile bulunamaması bizi çok rahatsız ediyordu. Bu gün Fırka 28 Serbaytarı Ömer Lütfi Bey vasıtasıyla dostum Baytar Nafız Bey'e bir mektup yazdım. Gece Rus neferlerinden birkaç kelime yazdım, fakat arkadaşların bazısının buna canı sıkıldı...

__________________
Biraz üzgün ve Ömer öfkesinde biraz
öyle hisab katındayım ki katlim savcılardan sorulmaz..
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 24.11.23, 21:37
Üye
 
Üyelik tarihi: 23.11.23
Bulunduğu yer: Konya
Mesajlar: 74
Etiketlendiği Mesaj: 0 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Tarihi olaylara günümüzün şartlarıyla bakılmaz .O zamanin şartları neyine gerektirmisse o yapılmıştır. 1908 de Enver Paşa hürriyet kahramanı idiye 1920 de vatan haini neye göre kime gore

Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
adanalı rıfkı, amasyalı hurşid, aziziyeli kazım, edirneli zühdü, kara urgan, karaurgan, köprüköy, sarıkamış, sarıkamış 1916, sivaslı tahir efendiler, trabzonlu fahri, zileli mustafa


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Doğru kişi yada doğru bir iş olduğunu nerden anlaşılır? Sycronix Sorularınız 10 18.01.21 21:28
Geçmişini doğru bilmeyen geleceğini doğru şekillendiremez Hal Kadim Bilgelik 1 29.10.20 18:47
Define resimlerini attım. Doğru yerde ve doğru yolda mıyız? Sofi058 Sorularınız 14 17.01.20 07:52
Ruh doğru yoldaysa zihinde doğru yoldadır bitter Kadim Bilgelik 4 20.07.18 14:21
Ermenilerin katliamı Altınbulak köyü Sarıkamış Kars aşk ilginç konular & Teoriler 2 05.05.17 23:33


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 02:59.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147