Osmanlı'da yaşanmış hikayeler serisi. - Sayfa 6 - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > Serbest Bölüm > Off Topic > Tarih

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #51  
Alt 26.05.20, 11:03
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Emîr Sultan çok gayret göstermesine rağmen, Tîmûr-Yıldırım çarpışmasının önüne geçemedi. İki Müslüman-Türk ordusunun birbirleri ile savaşmasını istemeyen Emîr Sultan, sonucun ne olacağını da çok iyi biliyordu. Ankara Savaşının başlamasına çok az bir zaman varken, hanımı Hundî Hâtun;
-Niçin babamı yalnız bırakıyorsunuz yâ Emîr?" diye sordu.
Emîr Sultan;
-Telâşın boşunadır yâ Hundî! Bu savaş bizim aleyhimizedir. Bunu muhteşem pederinize daha önce arzettim, deyince, hanımı;
-Ne olursa olsun. Şu anda babamın yanında olmanızı arzu ediyorum, dedi.
Hanımının isteği üzerine Allahü teâlânın izniyle bir anda cepheye vardı. Orada Sultan Bâyezîd Han ile görüşmesine rağmen, kararından dönmeye niyetli olmayan Pâdişâhı, savaştan vazgeçiremedi. Emîr Sultan'ın îkâz ettiği şekilde, savaş Yıldırım Bâyezîd'in aleyhine sonuçlandı. Ankara Savaşından sonra Tîmûr Hanın ordusu Bursa önlerine gelip konakladı. Ordu uzun süre burada kaldığı için, Bursa'da yiyecek tükendi ve halk sıkıntı içine düştü. Bunun üzerine halk Emîr Sultan'a gidip yardım istedi. Emîr Sultan onlardan birisine;
-Tîmûr'un ordusuna git, orada kumral sakallı, kırmızı yüzlü, kimsenin yüzüne bakmayan, bizi yürekten sevenlerden bir eskici var. Ona selâm söyle ve bir aydan beri müslümanlar yiyeceksiz kaldı. Göçmezler mi acabâ? de! buyurdu.
Bu emri alan kişi, Tîmûr'un ordusun daki eskiciyi buldu ve Emîr Sultan'ın sözlerini nakletti.
Eskici Baba;
-Evet, buraya geleli epey oldu. Artık göç vakti geldi, diyerek elindeki iğne ipliği bir kutuya yerleştirdi. O anda orduda toplanma hazırlıkları başladı. Kısa süre sonra Tîmûr ordusu şehri terk etti.

__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
  #52  
Alt 27.05.20, 10:54
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

1854 senesi kış aylarında Silistre kalesini muhasara eden Ruslar, bir avuç Osmanlı askeri karşısında zor durumlara düşmüşlerdi. Ağır kış şartlarında erzakları tükenmiş, çoğu açlık ve soğuktan kırılıyordu.
Zabitlerine:
-Açız!... ekmek, ekmek... diye bağırdıklarında, zabitler:
-İşte kale... zaptedin, orada karnınızı doyurun... diye cevap veriyorlardı.
Nihayet aç kalan Rus askerleri Osmanlı siperlerine yanaşarak:
-Ekmek... diye cılız ve sararmış ellerini uzatıyorlardı. Osmanlı askeri de asil ruhlarını isbat etmek için süngülerinin ucuna ekmek takıp Rus siperlerine uzatıyorlar ve kanlarına susamış olan Rusların aç karınlarını doyuruyorlardı. Bu iyiliklerine Rusların verdiği cevap ise şu oldu: şehri zaptedemiyeceklerini anlayınca yağlı paçavraları ateşe verip, şehre fırlatarak yangınlar çıkardılar. Bu yangınlar bir felaket halini aldı. Tam bu sırada gelen bir derviş:
-Ey Müslümanlar korkmayın!... Moskof Kadir gecesi kaçacak, Müslümanlar muzaffer olacaktır, diyerek askerin maneviyatını arttırdı.
Hakikaten ertesi gün Kadir gecesiydi ve Ruslar bütün ağırlıklarını alarak, Silistre muhasarasını bir müddet için bırakıp, mağlup bir vaziyette gittiler. Silistre müdafileri de kale burçlarından ezanlar okuyarak zafer şenlikleri yaptılar.

__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
  #53  
Alt 28.05.20, 11:19
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Ateşten Bir Yer Talebi

Uzun müddet açıkta kalan bir kadı, Emir Buhari Hazretlerine müracaat ederek bir makama tayini için kazasker efendiye bir tavsiyename yazmasını rica eder.
Hazret-i Emir:

"Peki!" deyip derhal şu mealde bir tezkire yazar:
"Duacınızın mektubunu getiren, Cehennem'den bir hasır serecek kadar yer talebinde bulunduğundan, mes'ulüne müsaade buyurulması rica olunur.

Osmanlı da makam mevki kovalayan haliyle çokmuş.

__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
  #54  
Alt 29.05.20, 10:57
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart


Asıl adı Mustafa olan İncili Çavuş, Nasrettin Hoca'dan sonra en büyük Türk fıkra kahramanlarından biridir.
İncili Çavuş unvanını, Padişah IV. Murat'ın başlığına takdırdığı inciden almıştır. Şakacılığı ve hazır cevaplığıyla tanınmış olan İncili Çavuş, İran'a elçi olarak gönde*rilmişti Hediyelerle ve bir heyetle birlikte İran Şahı'nı ziyaret edip gerekli görüşmelerde bulunarak İran'daki programı tamamlamıştı. Artık İstanbul'a dönülecekti.

İran Şahı, Türk elçilik heyetine görkemli bir uğurlama töreni hazırlatmış, ileri gelenleri ve halkı toplatmıştı.

İncili Çavuş’a bir at hediye etmiş ve: "Bu küheylan benim sana hediyemdir. Yolculuk esnasında binersin.” demişti. Ama bu hu öyle bir attı ki; uyuz mu uyuz, cılız mı cılız, zayıf mı zayıf. Üf desen yıkılacak. Ayakta zor duracak kadar yaşlı.

İncili Çavuş adeta kendisiyle alay edilircesine böyle bir at hediye edilmesi karşısında bozulmuş, ama bozuntuya vermeden ağzını atın kulaklarına götürerek bir şeyler söylemiş. Sonra da kulaklarını atın ağzına götürerek bir süre dinlemiş ve basmış kahkahayı.
Başta Şah olmak üzere vezirler ve halk, şaşkın şaş*kın bu manzarayı izledikten sonra Şah sormuş:
-Atla ne konuştun? Sen ata ne dedin? At sana nesöyledi ki, böyle kahkahayla gülersin?
İncili Çavuş şöyle demiş:
-Ben ata sordum: Ey ruhumun ruhu! Tanır mısın Hz. Nuh'u?"

Şah:

-Eee! At ne dedi? deyince,

İncili Çavuş:

-Valla, at bana şöyle dedi:

Nuh da ne ki be gardaş Sırrımı kimseye etme faş
Ben Hz. Adem'e taş taşımışam, taş."

__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
  #55  
Alt 30.05.20, 10:53
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Yıl 1912, İngilizler Hindistan’ı işgal eder… Osmanlı 350 adet Levent ile Hindistan’a yardıma gider. Buradaki savaşlarda 40 kadar TÜRK esir düşer. Savaş bittikten sonra bu 40 Osmanlı esir askerini, İngilizler gemilerde çalıştırmaya başlarlar. Bir İngiliz gemisi Avustralya’ya geldiğinde, esir iki Osmanlı askeri gemiden bir yolunu bulup kaçarlar.
Esas hikaye bundan sonra başlar…
Gemiden Kaçan İki leventden mesleği dondurmacılık olan Abdullah ve mesleği kasaplık olan Mehmet Avustralya’da kendilerine yeni bir hayat Kurarlar. İşleri ve kazançları iyidir ama onların kulağı sürekli Anadolu’da ve memleketlerindedir…
Dünya kaynamaktadır… Balkanlar, Ortadoğu ve İngilizlerin işgal ettiği Türk Yurtları….

İşte Tam Bu sırada (1915) Avusturalya Hükümeti, İngilizlerle birlikte Çanakkale’ye asker çıkarmaya karar verir. Bizim iki Osmanlı askeri olayı duyarlar ve hemen buluşarak, durum değerlendirmesi yaparlar.

Biz Türk askeriyiz ve Avustralya’da yaşıyoruz. Avustralya devleti Osmanlıya savaş açmış ve bizim ülkemizi işgale gitmiş, bundan dolayı biz de Avustralya devletine savaş açalım derler.

Alırlar kağıdı, kalemi ve yazarlar:
Sayın Avustralya Yetkilileri….
(İngilizlerin sömürgesi olduğu için Dönemin Sömürge VALİSİ)

Biz iki TÜRK askeri, ülkenizde bulunuyoruz. Duyduk ki, devletimiz Osmanlıya Avustralya devleti olarak savaş açmış ve Çanakkale’ye asker göndermişsiniz. Bundan dolayı iki TÜRK askeri olarak biz de Avustralya devletine savaş açmış bulunmaktayız.

Bu bir “Osmanlı Savaş Fermanı “ dır. Avusturalya’ya duyurulur.

Avusturalyalı yetkililer Bu mektubu alırlar, okurlar ama ciddiye almazlar……

Karahisar diyarından Tarakçıoğlu Mehmet, Karadeniz diyarından Menteşoğlu Abdullah İki Osmanlı askeri, Sidney’ in 250 km uzağında (Whıte Rock) Karlıdağlar denilen bölgede siper alırlar. Dondurmacı Abdullah’ın beyaz gömleği vardır, Kasap Mehmet’inde kırmızı önlüğü GÖMLEK VE ÖNLÜGÜ SÖKEREK 3 HİLALLİ BAYRAGI DİKERLER bu bayrak ile DÜŞMANA SAVAŞ AÇARLAR…

Avusturalyalı Yetkililer, Tren ile asker toplayıp limanlara sevk etmektedir. Limanlara gelen Asker ve Mühimmat Gemilerle ÇANAKKALEYE sevk edilmektedir.

İki Türk asleri önce virajlarda tren raylarını sökerek 3 tren devirirler. Üçüncü trende askeri mühimmat bularak silahlanırlar. Aynı bölgede 8 karakol basar ve karakollardaki askerlerin tamamını vururlar.
Ne olduğunu bir türlü çözemeyen Avustralyalılar, sonunda iki Osmanlı askerinin yazmış olduğu mektup akıllarına gelir ve bölgeye TREN ile 250 kadar asker gönderirler. İKİ TÜRK kendilerine savaş açmıştır… Bu savaş Avusturalyanın İlk resmi savaşıdır… Çaresiz Kalan Avusturalya devleti İlk resmi savasına girer, Karşı tarafta İKİ TÜRK……. Tren ile gelen 250 kadar Avustralya askerini Pusuya düşüren İki BABAYİGİT… Trene saldırır…. Ve iki Osmanlı askeri 60 kadar Avusturalya askerini öldürür… Çok şiddetli çatışmalar sonucunda, İKİ ANADOLU ASLANI bu karlı dağlarda şehit düşer….

İki askerin şu an mezarı Sidney’e 250 km uzakta (Whıte Rock) Karlıdağlar’da ve mezarlarında.

NUR İÇİNDE YATSINLAR…

Bu iki yigitin hakkını Teslim eden Avusturalya o bölgeye Türk Kayalıkları ismini vermiştir.




__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
  #56  
Alt 31.05.20, 10:57
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Mâlum Sultan Abdülhamid Han, hal'inden sonra Selânik'teki Alatini köşküne hapsedildi. Bir gün Alatini Köşkü muhafız kumandanı kolağası Rasim Celaleddîn Bey, sultan Abdülhamid Han'la konuşmak için izin isteyerek huzûruna gelip:
-Zât-ı hümâyûnunuzu rahatsız ettim. beni mâzur görünüz dört düvelle harp hâlinde olduğumuzu söylemem gerekiyor, deyince Sultan hayretle:

-Dört düvelle mi?.. Kim bunlar Rasim Bey? Hemen Allah ordu-yı hümayuna nusret, kuvvet versin, inşaallah zafer bizimdir? diye sordu.
Rasim Bey başını yere eğmiş, ağlayacak gibi konuşuyordu:

*Yunanistan, Bulgaristan, Karadağ ve Sırbistan'la hâkanım ve maalesef yenilmek üzereyiz.
Sultan:

-Dört düvel birleşir de haberimiz olmaz mı Rasim Bey? Bu nasıl bir gaflettir! Bu devletler birleşemezler ki!.. Aralarında kilise kavgası var... Yıllar yılı süren Makedonya boğuşmasını hatırlamıyor musunuz?..' diye sordu.

Rasim Bey:

-Kiliseler kanunu çıkararak Meclis-i meb'ûsan ve ayan bu ihtilafı hal etti. Başımıza bu işlerin açılacağım kim bilebilirdi ki? Selanik bugün yarın düşmek üzere... Sizi Istanbul'a götürecekler. Bunu hemen size haber vermek için emlr aldım' dedi. Buna çok üzülen Sultan Abdülhamid Han büyük bir öfke ile:

-Rasim Bey! Rasim Bey!.. Selanik demek, İstanbul'un anahtarı demektir! Ordumuz nerede, askerimiz nerede? Nasıl bırakılıp da gidilir?.. Bırakıp gidersek tarih ve ecdad bizim yüzümüze tükürmez mi?.. Biraderim hazretleri buranın tahliyesine razı mı oldu?.. Hayır, ben razı değilim! Yetmiş yaşımda olduğuma bakmayın... Bana bir tüfek verin, asker evlatlarımla beraber Selanik'i ben son nefesime kadar müdafaa edeceğim! dedi.

Fakat Sultan Reşad'ın selamı ve ricası iletilince, bir Osmanlı hanedanı mensubu olarak Padişah'ın iradesine boyun eğmek durumunda olan sultan Abdülhamid Han, İstanbul'a nakledilmeyi kabul etti.

__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
  #57  
Alt 01.06.20, 10:50
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Kanunı Sultan Süleyman Han, bir gün bir şehirde gezerken tanınmış bir şairi son derece pejmürde bir kı*lık ile görmüş. Her şair gibi bu şairin de sevgilisine şiir*lerinde bol keseden beldeler ve şehirler bağışlamış oldu*ğunu hatırlayan Padişah şaire şöyle der:

-Eeee, Şair efendi, sevgilinin bir benine Semerkand ile Buhara'yı verecek kadar hovardalık edenin sonu işte budur. Ben bir kasabayı alıncaya kadar dünyanın zorluğunu çekiyorum. Sen her mısranda beşini-onunu birden harcıyorsun.

__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
  #58  
Alt 02.06.20, 11:55
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Fatih Sultan Mehmed Han bir gün yiyecek maddelerinin kalitesini ve narh durumunu kontrol etmek gayesiyle kıyafet değiştirip çarşıya çıktı. Bir dükkana girip selam verdikten sonra;
-Yarım batman yağ, yarım batman peynir ve yarım batman bal veresiz! dedi.
Dükkan sahibi yarım batman yağı tartıp parasını hesap ettikten sonra;
-Ağam, sair isteklerinizi de karşı komşudan alasız. Zira onun malı hem daha yeğdir, hem de siftah etmedi, dedi.
Padişah ikinci dükkana varıp oradan da yarım batman peynir alınca, bu dükkan sahibi de;
-Allah’a şükürler olsun siftahımı ettim. Hem de çocuklarımın nafakasını çıkardım. Bundan sonrası kârdır. Diğer isteklerinizi de komşumdan alasız. O daha siftah etmedi, deyince Fatih Sultan Mehmed Han;
-Bu milletteki ahlâkî istikamet yok mu, ona dünyaları fethettirir. Milletin ahlâk-ı sâfiyetine halel getirenleri Allah kahretsin, dedi.

__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
  #59  
Alt 03.06.20, 11:04
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Sultan Abdülaziz Han birgün, zaman zaman Sadrazamlığını yapmış olan Fuad Paşa’ya, o zamanın devlet adamlarından Âlî Paşa ile Rüşdü Paşa’nın kendisinden ne farkları olduğunu sorduğunda:
-Efendimiz, yeni yapılmış bir köprü tasavvur buyurunuz. Üçümüz de köprünün başına gelmiş bulunalım. Bendeniz hemen Besmele çeker ve bîperva köprüyü geçerim. Âlî Paşa Besmele çeker ve köprüyü defa larca muayene ettikten sonra geçer. Rüşdü Paşa kulunuz da, Besmele çeker, sonra bir tabur insanı bu köprüden geçirir, sağlam olduğuna kanaat getirdikten sonra geçer.

__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
  #60  
Alt 04.06.20, 14:00
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Padişah Kanuni Sultan Süleyman'ın kızkardeşi Hatice Sultan ile Sadrazam İbrahim Paşa'nın parlak düğünlerinden altı sene sonra şehzadelere sünnet düğünü yapılmıştı. Padişah, sadrazama hangi düğünün daha parlak olduğunu sorunca Sadrazam şöyle cevap vermişti:
-Sultanım, benim düğünüm gibi bir düğün şimdiye kadar yapılmamıştır ve yapılmayacaktır.

Padişah:

-Bu nasıl olur, diye sadrazama sormuş.
Sadrazam da:
-Çünkü hünkarım, sizin düğününüzde benim gibi vezir, benim düğünümde ise sizin gibi bir Sultan bulunmuştur da ondan, cevabını vermiş.

__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
yaşanmış hikayeler.. PARADOX islam & islami Konular 8 10.04.21 09:28
Kitap Serisi Berzahı-Şah Sorularınız 2 30.07.20 05:12
Çok ilginç hikayeler ....!! DiLara Gizemli Olaylar ve Mekanlar 6 30.06.19 22:56
Yaşanmış Korkunç Hikayeler 3 DiLara Gizemli Olaylar ve Mekanlar 9 26.02.19 00:51
Yaşanmış Korkunç Hikayeler 2 madlen Gizemli Olaylar ve Mekanlar 9 26.02.19 00:44


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 10:05.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147