Osmanlı'da yaşanmış hikayeler serisi. - Sayfa 2 - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > Serbest Bölüm > Off Topic > Tarih

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #11  
Alt 21.04.20, 11:17
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Osmanlı pâdişâhı Sultan Selîm Han Mısır'ı zaptettiği zaman, Cumâ namazını Ezher Câmiinde kıldı. Cumâ namazını kıldıran hatîb için yüz altın bağışladı. Bunu önceden öğrenen hatîb, ogün Cumâ namazını kıldırma sırası kendisinde olan diğer hatîb arkadaşından izin almıştı.Nöbetini devreden hatîb, diğer arkadaşının altınlara kavuştuğunu görünce, söylenmeye başladı. O sırada orada bulunan Abdülvehhâb-ı Şa'rânî aralarına girip, nöbetini veren hatîbe;"Üzülme! Allahü teâlâ bunu sana kısmet etmemiş." dedi. O da; "Rızkımın kesilmesine bu arkadaşım sebeb olduğu için kızıyorum." dedi. Abdülvehhâb hazretleri de; "O sebeb oldu görünüyorsa da, aslında sebeb o değildir. Arkadaşın ilâhî kudretin bir âletidir. Âleti kim hareket ettiriyorsa, hüküm onundur. Yoksa âletin değildir. Senin böyle söylemen, sopa iledövülüp de, sopayı vurana değil sopaya kızan adamın hâline benziyor. Hani sen her Cumâ hutbelerinde; "Vallahi veren de Allahü teâlâ dır, alan da. Yükselten de Allahü teâlâ dır,alçaltan da..." demez miydin? Şimdi niçin bunun tersine göre hareket ediyorsun?" deyince, ohatîb; "Üstâdım! Huccet ve isbâtlarınla beni susturdun." diyerek oradan ayrıldı.

__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
  #12  
Alt 21.04.20, 15:43
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Ermeni vakayiinin (olaylarının) cereyanı sırasında Sultan Hamide şiddetle muarız olan ve hükûmetine yazdığı raporla İngiltere hariciye nazırı (dışişleri bakanı) Lodr Salzbury'nin Türkiye aleyhinde icra ettiği teşebbüslerin ve nihayet parlâmentoda söylediği şiddetli nutkun âmillerinden bulunan İstanbuldaki İngiliz elçisi Sir Flip Küri'nin teşebbüsü neticesiz kalınca İstanbulda görevine son verildi.
Vedânâmesini takdim için hariciye nezaretine tevdi ettiği huzura naliyet istidası padişah tarafından bilhassa uzatıldıktan ve binaenaleyh sefir epeyce kızdırıldıktan sonra nihayet huzura kabul olundu. Padişah elçiyi yanında uzunca müddet tutabilmek için vedânâmesinin takdiminden sonra bahçede bir gezinti teklif etti.
Bu gezinti sırasında sözü Ermeni vakayiine naklederek cereyan eden hali sefire, anlıyacağını tahmin ettiği bir şekilde samimî bir lisanla hikâye etti.

Saraydan doğruca Sirkeci garına gelen elçi garda telâş ve teessür içinde bir aşağı bir yukarı dolaşırken sefaret ikinci tercümanı Mariniç'e: -Yazdığımız raporlarda, dedi, hata etmiş ve padişah hakkında âdeta iftiraya kadar gitmiş olduğumuzu kat'iyyen anladım. O sebeple ziyade müteessirim. Teesüf ederim ki artık bu hatayı tamire imkân yok!kızmak

__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
  #13  
Alt 21.04.20, 16:41
Mithrandir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 21.01.20
Bulunduğu yer: Samsun
Mesajlar: 1,191
Etiketlendiği Mesaj: 86 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

ellerinize sağlık zevkle okuyoruz

__________________
Bir İhtimal Daha Var O Da Ölmek Mi Dersin
Alıntı ile Cevapla
  #14  
Alt 22.04.20, 11:36
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

BİR YABANCININ HAC DÜŞÜNCELERİ

18. yüzyılda Osmanlı ülkesine gelerek intibalarını yazan Hristiyan tarihçi M. A Ubucini, Müslümanların Hac ibadetini araştırdıktan sonra kendi dini ile kıyaslayarak:
"Hac aslında sadece büyük Müslüman ailesinin dağınık fertlerini birbirine bağlamak hedefini gütmüyordu; Hac bilhassa, bu ibadeti yapmakta olan Müslümanlara, aynı imanı taşıyan kimseler arasında hüküm sürmesi gereken eşitlik kavramını hatırlatmak için tesis edilmişti.
Biz Hristiyanlar böyle bir eşitlik örneğini, bu yüce ahlaki eşitliği gösterebiliyor muyuz? Değil kilisenin içinde, mezarlarımızda bile bu ulu eşitlik kavramından tek eser yok.
Buyurun bir camiye girelim ..
Orada Allah'ın şanına yakışmayan, lüzumsuz ve boş süslemeler,resimler,heykeller yok yalnızca şunlar var.
Duvarların üzerine işlenmiş bazı Kur'an ayetleri,bir mihrap,bir kürsü ve müminler için tertemiz sergiler. Hiçbir şeref kürsüsü hiçbir özel yer ve hiçbir derece farkı göremezsiniz. Müslüman mabetlerinde ..
Sadece ibadet eden insanlar vardır ve ibadetten alıkoyacak veya ibadet edenleri rahatsız edecek hiçbirşeye rastlayamazsınız diye yazıp İslam'ın eşitlik anlayışına olan hayranlığını ifade etti


__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
  #15  
Alt 22.04.20, 18:29
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Çanakkale harbinin devam ettiği günlerde bir Ramazan arefesiydi. Cephe kumandanı Vehip Paşa 9. Tümenin genç imamını çağırarak mahzun bir şekilde istemeye istemeye şöyle dedi: - Hafız! Yarın Ramazan Bayramı. Asker toplu olarak bayram namazı kılmak istiyor. Ne dediysem, vazgeçiremedim. Ancak böyle bir şey pek tehlikeli, yani düşmanın arayıp bulamayacağı toplu bir imha fırsatı olur. Münasip bir dille bunu etrafa sen anlatıver!... İmam Efendi, Paşanın yanında henüz ayrılmıştı ki karşısında nur yüzlü bir zat çıktı ve "Oğlum sakın ola askerlere bir şey söyleme, gün ola hayr ola. Allah ne derse öyle olur." dedi. Ertesi sabah herkesi hayrette bırakan ilahi bir tecelli yaşandı. Gökten hevenk hevenk bulutlar indi ve gönlü Allah'a kulluk aşkıyla dopdolu olan mü'min askerlerin üzerini kapladı. Onları dürbünle gözleyen düşman kuvvetleri artık bembeyaz bulutlardan başka bir şey göremez oldu. O sabah bambaşka ve manevi bir heyecan içinde kılınan bayram namazında alınan gür tekbirler dalga dalga semaya yükseliyordu. Nur yüzlü ihtiyar zat Fetih Suresi'nden bir kısım ayetleri tilavet ederken askerlerin gönüllerinden taşan kelime-i tevhid sesleri birer iman sayihası halinde düşman saflarından bile duyulmakta idi. İşte bu esnada İngiliz kuvvetleri arasında büyük bir kargaşa baş gösterdi. Zira çeşitli İngiliz sömürgelerinden kandırılarak toplanıp getirilmiş bulunan bir kısım Müslüman askerler yine kendileri gibi Müslüman bir toplulukla savaştıklarını, işittikleri tekbir ve tevhid seslerinden anlamış ve bunun üzerine isyan etmişlerdi. Ne yapacağını şaşıran zalim İngilizler, onların bir kısmını kurşuna dizdi. Diğerlerini de alelacele cephe gerisine çekmek zorunda kaldılar.

__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
  #16  
Alt 23.04.20, 11:08
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Sultan II. Abdülhamid demiryolu inşasına ehemmiyet vermişti . Toplam 33 yıl (1876–1909) padişahlık yapan Sultan II. Abdülhamid, bir hatırasında şunları ifade eder: "Bütün kuvvetimle Anadolu Demiryollarının inşasına çalıştım. Bundaki maksadımız, Mezopotamya ve Bağdat'ı Anadolu'ya bağlamak ve Basra Körfezine kadar ulaşmaktır. Alman yardımı sayesinde, buna maksat hasıl olmuştur. "Eskiden arazide çürüyen mahsülât ve hububatımız, şimdi rahatça sevkıyat bulmakta, madenlerimiz dünya piyasasına arz edilmektedir. "Hasılı, Anadolu için hayırlı, menfaatli bir istikbal hazırlanmıştır." * * * 66 yıllık Osmanlı döneminde (1856-1922) uzunluk rakamlarıyla birlikte inşa edilen demiryollarını şöylece sıralamak mümkün: * İzmir-Aydın ve şubeleri 610 km. * İzmir-Kasaba ve uzantısı 695 km. * Rumeli Demiryolları: 2383 km. * Anadolu-Bağdat DY: 2424 km. * Şam-Hama: 498 km. * Yafa-Kudüs: 86 km. * Bursa-Mudanya arası: 42 km. * Ankara-Yahşihan arası: 80 km. Yekûn: 8.600 km. * * * Burada önemli bir başka nokta da şudur: Osmanlı döneminde inşa edilen demiryolu hattının ancak 4000 kilometrelik (yarısından bile az) bölümü, misak-ı millî sınırları içinde kalabilmiş, geri kalan kısmı ise elimizden çıkıp gitmiş.

__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
  #17  
Alt 24.04.20, 14:44
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

HARP HİLEDİR: Kara Çebeş ve Menküb'ün fethinde sahte ricat taktiğinin uygulandığı görülmektedir. Kara Çebeş fethinde Orhan Gazi, kaleye bir konak mesafede askeri üç bölüğe ayırdı. Kendi komutasındaki bir bölüğü hisarın önüne yerleştirdi. Gece olunca diğer bir bölük hisarın arkasında mevzi aldı. Üçüncü bölük ise bir dere içine girdi. Kuşatma harekâtı başladıktan bir kaç gün sonra Osmanlı birlikleri geri çekilme görüntüsü veren geri harekâta başladılar. Bizanslılar, Türklerin kaçtıkları zannına kapıldıkları gibi, kale önünde yakaladıkları bir Türk askerinden de düşmanlarının kaçtığı şeklinde yanlış istihbarat aldılar. Bunun üzerine kaleden çıktılar ve pusuya düştüler. Bu suretle Kara Çebeş'in fethi mümkün oldu.
1475-76 tarihinde Kırım'da bulunan Menkub şehri Ahmed Paşa tarafından muhasara edilmişti. Kalenin savaş yoluyla alınamayacağını gören Ahmed Paşa, burada bir miktar asker bırakarak geri çekildi. Bir kaç gün sonra buradaki askerler de çekildiler ve pusuya yattılar. Muhasara öncesinde kaleye dışarıdan bir çok insan girmişti ve uzun süren muhasarada erzak vs. sıkıntısı başlamıştı. Osmanlı askerinin geri çekildiğini görünce hemen hisardan dışarı çıkmaya başladılar. Bunun üzerine harekete geçen Osmanlı askerleri hücuma geçerek hisarın kapısını ele geçirdiler ve şehri fethettiler

__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
  #18  
Alt 25.04.20, 14:45
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

REŞİD PAŞA’NIN OSMANLI EKONOMİSİNİ YIKMASI 1821’li yıllarda Mora’da isyan eden Rumlara, Avrupa’nın Düveli muazzaması kol kanat gerdiler. Bozulan Türk ordusunun, eski günlerine döndürülmesi mümkün görül meyince, Yeniçeri Ocağı Vak’a-yı Hayriye ile ortadan kaldırıldı. Yerine modern eğitimleri sistem olarak benimsemiş birlikler kuruldu. Osmanlı ihraç mallarının, yabancı Tüccarlar tarafından ucuza kapatılmasını önlemek ve ekonomik kalkınma için, İkinci Mahmut tarafından, Yed-i Vahid himaye usulü yürürlüğe kondu. Bu kararla, çıkarları pek zedelenen İngilizler, Osmanlı devletinin başına 1828-1829 Rus Harbi belasını tebelleş ettiler. Bu arada zayıf bir eğitim görmüş olan Mustafa Reşid Paşa, Londra elçiliğine gönderildi. Paşa bu görevi esnasında, Osmanlı devletini düze çıkarma çalışmalarını, İngilizlerle ortaklaşa yaptı. Dönüşünde Paşa, dışişleri bakanı oldu. 1838’de İngilizlerle Balta Limanı anlaşmasını bizzat imzaladı. Bu anlaşma, Türk ekonomisinin yıkılışını hazırladı. Anlaşma on maddelikti. İşte hükümlerin özeti:
1-Anlaşma hükümleri ilelebet yürürlükte olacaktı.
2-Kapitülasyonlar devam edecek, bu anlaşma ile yeni imtiyazlar ilave edilecekti.
3-Osmanlı ülkesinin her tarafında, İngiliz tüccarları ve ortakları, her çeşit mal ve eşyayı serbestçe alıp satacaklardı.
4-Yed-i Vahid usulü tamamen kaldırılacaktı.
5-Alım satım için belge istenmeyecekti. İsteyen devlet adamları olursa, bundan dolayı uğranılacak zarar sebep olanlara ödettirilecektir.
6-İngiliz tüccar ve ortakları, en imtiyazlı Türk tüccarlarından daha fazla vergi vermeyecekti.
7-Türk ihraç mallarından, ihraç esnasında toplam % 12 vergi alınacaktı.
8-İngiliz tüccarlarının Türkiye’ye mal İthalinde ise yekun % 5 ithalat vergisi alınacak.
9-Osmanlı bu şartlara kesinlikle uyacaktı.
10-İngiliz tüccarlar, yalnız İngiliz malı değil her türlü devletin malını, Osmanlı ülkesinde istedikleri her yerde serbestçe satacaklardı.Bu tek taraflı İngiliz hizmetkârı anlaşma ile, Türk ekonomisi derhal çöküşe geçti.
Çünkü ihraç mallarından %12 vergi alınırken, ithal mallardan %5 vergi almak dünyada örneği olmayan bir gafletti.Anlaşmadan 22 sene sonrasında, İstanbul’daki kumaş dokuma tezgahları sayısı 2750’den 25’e düştü. Yani %99 azalma? Dokuma ustası, 3500’den 40’a yani, % 89.1 düşüş.İpek kumaş esnafı 700’den 8’e, yani %89.1’e, tezgah sayısı da 350’den 4’e düşmüştür.
İşkodra ve Tesalya’da, muslin, bürümcük yapan 2000 dokuma tezgahı 200’e inmiştir.
Halep’ten her sene 100 milyon Franklık kumaş ihraç edilirken, bu anlaşma ile ihracat 7 milyon Franka inmiştir. Memlekette işsizlik ve fakirlik çığ gibi büyümüştür. Bunu fırsat bilen Ermeniler baş kaldırmaya başladılar. 1853’te İngilizlerin teşviki ile başlatılan ve üç sene devam eden Kırım Harbi ile Osmanlı devleti tarihinde ilk defa dış borca girmiş ve 1875 senesinde bu borç 200 milyon altına yükselmiştir.Şu anda, Ekonomik sıkıntıya ek olarak Ermeni teşebbüsleri düne ne kadar benziyor.


Yani osmanlı iyi dayanmış diyorum bu danalar yüzünden.

__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
  #19  
Alt 25.04.20, 19:52
 
Üyelik tarihi: 07.06.18
Bulunduğu yer: izmir
Mesajlar: 362
Etiketlendiği Mesaj: 6 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

ne buyuk bir gaflet. Allah boyle seyleri yeniden yasamaktan bizleri de evlatlarimizi da korusun

Alıntı ile Cevapla
  #20  
Alt 26.04.20, 11:22
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

ABDÜLMECİD HAN VE MISIR MESELESİ

Tanzimat Fermanı’nın yayınlanmasından sonra Mısır’a karşı İngiltere’nin ön ayak olması ile, Mehmed Ali Paşayı tutan Fransa dışarıda bırakılarak Osmanlı, İngiltere, Rusya, Prusya ve Avusturya devletleri Londra’da bir araya geldi ve 15 Temmuz 1840’da Londra anlaşması imzalandı. Buna göre, anlaşmaya imza koyan devletler, Mehmed Ali Paşaya onar günlük iki ültimatom verdiler. Mehmed Ali Paşa bu ültimatomları kabul etmediğini bildirdi. Bunun üzerine İngiltere ve Avusturya tarafından desteklenen Osmanlı kuvvetleri, Mısır ordusunu yendi. Osmanlı askeri 16 Ekim 1840 günü Trablusşam’a, 4 Kasım günü Akka’ya, 13 Kasım günü Haleb’e, 29 Aralık günü Şam’a girdi. Londra anlaşmasına göre artık Mehmed Ali Paşanın Mısır’dan çıkarılması gerekiyordu. 27 Kasım 1840 günü Mısır ile İngiltere arasında yapılan anlaşma ile, Mehmed Ali Paşa, ikinci ültimatomun şartlarına uyacağını bildirince, İngiltere, Osmanlı Devletine ihanet ederek; Babıali’den Mısır ile Sudan’ın ırsi olarak Mehmed Ali’ye bırakılmasını istedi. Bundan maksadları, Mısır’ı yalnız bırakıp, şartların müsaid olduğu bir zamanda işgal etmekti. Bunun üzerine Reşid Paşa, Sultan Abdülmecid’e 24 Mayıs 1841 günü Mısır fermanını yayınlattı. Bu ferman, 1914 senesine kadar Mısır’ın bir çeşit anayasası olarak kalmıştır. Fermana göre Mısır, Osmanlı padişahı tarafından tayin edilen Kavalalı mensuplarınca idare edilecekti. Mısır meselesi halledildikten sonra, 13 Temmuz 1841’de Osmanlı, İngiltere, Rusya, Fransa, Avusturya ve Prusya devletleri Londra’da tekrar bir araya gelerek, Boğazlar andlaşmasını imzaladılar. Kendi menfaatlerine aykırı olmasına rağmen bu antlaşmayı imzalayan Rusya, İngiltere’nin dostluğunu kazanarak sulh yolu ile Osmanlı topraklarını bölüşmek gayesinde idi. Fakat İngiltere, Fransa’yı Ortadoğu’da etkisiz hale getirip, Mısır mes’elesi ile Osmanlı Devleti üzerinde bir çeşit ekonomik, siyasi ve kültürel vesayet kurarak; elde ettiği imtiyazlı durumu paylaşmak istemediğinden, Rusya ile beraber hareket etmek istemiyordu. Ayrıca Hindistan ve Hind yolu için tehlikeli gördüğü Osmanlı Devleti’ni Rusya ile meşgul ederek, Hindistan’da ve Ortadoğu’da istediğini yapıyordu.Mısır meselesinde yenilgiye uğrayan Fransa, Lübnan’daki Marunileri kışkırtarak, Dürzilerle çarpıştırdı. 1845 senesinde Osmanlı hükumeti bazı tedbirler alarak Fransız kışkırtmalarını önlemeye çalıştı. Lübnan dağlarında birisi Marunilere, diğeri de Dürzilere ait otonom iki kaza kuruldu ve bunlar Sayda valisine bağlandı.Tahta çıkışının ilk senelerini iç ve dış olaylar ile uğraşmakla geçiren Sultan Abdülmecid, böylece devleti kısmen huzura kavuşturdu. Islahat işleri ve iç meseleler ile uğraşmak imkanını buldu. 24 Haziran 1844 tarihinde halka yakın olmak, beldeleri bizzat görmek için seyahatlar yaptı.1848’de Avusturya’da Macarlar, Rusya’da ise Lehler bağımsızlık için ayaklandılar. İsyanı Avusturya ve Rusya çok kanlı bir şekilde bastırdı. Bu durum, Fransız ve İngiliz kamuoyunda Rusya aleyhine büyük bir tepkinin çıkmasına sebep oldu. Macar ve Leh milliyetçilerinin liderleri Osmanlı topraklarına girerek hükumetten sığınma hakkı istediler. Sultan Abdülmecid Han, kendisine sığınan mültecileri, Rusya ve Avusturya’nın savaş tehditlerine rağmen geri vermedi. Sultan’ın bu hareketi Osmanlı Devletinin itibarını çok artırdı. Rusya ve Avusturya’ya karşı Fransız ve İngiliz ortak desteğini sağladı. Nitekim çok geçmeden kutsal yerler mes’elesi ve Romanya’nın işgali dolayısıyla Rusya’ya savaş açan Osmanlı Devleti, bu devletlerin yardımını te’min etti. Böylece Rusya ile vuku bulan 1853-55 Kırım Harbi görünüşte parlak bir zaferle neticelendi.Ancak cephedeki zafer, içeride Osmanlı Devletine pek pahalıya mal oldu. Batılı devletler yaptıkları yardımların karşılığı olarak Osmanlı ülkesinde Hıristiyanlara yeni haklar verilmesi için 1856 Islahat Fermanı’nı yayınlattılar. Ali Paşa hükumeti tarafından ilan edilen bu Ferman’ın hazırlanmasında İngiliz ve Fransız elçileri de bulunmuştu. Görünürde Osmanlı toplumunu ırk, din ve dil ayırımı gözetmeden kaynaştırmayı hedef alan Islahat Fermanı azınlıkarın bağımsızlık hareketlerini hızlandırıp, devleti yıkılmaya doğru götürmekten başka bir işe yaramamıştır. Nitekim Ferman’ın yayınlanmasından çok kısa bir süre sonra Suriye’de ve Cidde’de Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasında çarpışmalar başladı. Eflak, Boğdan ve Karadağ’da bağımsızlık gayesiyle isyanlar çıktı. Böylece Osmanlı Devletinin yeniden bir iç ve dış gailelerin içine düştüğü esnada Sultan Abdülmecid Han vefat etti (25 Haziran 1861).


Şu hikayeleri okuyunca tüylerim diken diken oluyor.Zamanında gene bir osmanlı paşasını sözü var biz içerden siz dışardan deniyorsunuz ama bir türlü yıkamadık diye.
Bu sözü diyen dana keşke şimdi görse ülkeninin halini diğer eski bağlı olan devletlerin halini ve sormak lazım lan yıkıldı memnun oldunmu başın göğe erdimi diye.

__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
yaşanmış hikayeler.. PARADOX islam & islami Konular 8 10.04.21 09:28
Kitap Serisi Berzahı-Şah Sorularınız 2 30.07.20 05:12
Çok ilginç hikayeler ....!! DiLara Gizemli Olaylar ve Mekanlar 6 30.06.19 22:56
Yaşanmış Korkunç Hikayeler 3 DiLara Gizemli Olaylar ve Mekanlar 9 26.02.19 00:51
Yaşanmış Korkunç Hikayeler 2 madlen Gizemli Olaylar ve Mekanlar 9 26.02.19 00:44


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 17:57.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147