#121
|
||||
|
||||
Namık Kemal, kötü bir havada kayıkla Beşiktaş'tan Üsküdar'a geçiyormuş. Deniz bir ara iyice azmış ve kayığı alabora etmeye başlamış.
Namık Kemal "ah" "vah" diye korku belirtileri göstermiş. Kendisine refakat edenlerden biri büyük şaire sitem etmiş: - Üstadım, biz de kayıktayız; bizimki de can. Yalnız siz niye telaş ediyorsunuz? Namık Kemal, yazı ve konuşmalarıyla milletin sesini duyurmaya çalıştığını hissettirecek şu karşılığı vermiş: - Kendi canımı, sizin canınızı düşündüğünüzün çeyreği kadar düşünmem. Benim endişemin sebebi, bu kayık batarsa onunla birlikte kamuoyunun da batacak olmasıdır.
__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var. -Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar. |
#122
|
||||
|
||||
Fuat Paşa, bu yüksek görevlerinden dolayı Avrupalı devlet adamları, politikacı ve diplomatlarla devamlı münasebet halinde olmuş, bu itibarla aralarında geçen birçok nükteli olay günümüze kadar gelmiştir. Fuat Paşa’nın nükteleri çok duyulmuş olsa da her konuşulduğunda zevk verecek kadar zariftir...
Fuat Paşa, Batılı diplomatlarla görüşme yaptığı bir sırada, bulundukları yerde açılıp kapanan kapı gıcırtı yapar. Batılı bir diplomat bu gıcırtıdan hareketle Osmanlı Devletinin yönetim yeri olan Bâb-ı Ali’yi (Yüce Kapı) kastederek: - Kapı gıcırdıyor (imparatorluk sallanıyor), der. “Grese ihtiyaç var!” Fuat Paşa bu, durur mu? Anında cevabı yapıştırır: - Gres’e (Greece) (hem makine yağı hem de Yunanistan’ın Batı dillerindeki adı, bir anlamda yağlanmaya, bir anlamda Yunanistan’ın yeniden bize bağlanmasına) ihtiyacı var!..
__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var. -Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar. |
#123
|
||||
|
||||
Avrupalıların 'Muhteşem Süleyman' lakabıyla andıkları Kânunî Sultan Süleyman Hân, 'Muhibbî' mahlası ile çok güzel şiirler yazmıştır. Şiirlerinden bir kısmı toplandı.Bir gün, saray bahçesindeki ağaçların karıncalar tarafından istilâ edildiğini görüp, karıncaların öldürülmesi hususunda, zamânın Şeyhülislâmı Zenbilli Ali Efendi'den fetvâ istedi.
Suâli şiir şeklinde olup, şöyleydi: Dırahtı (ağacı) sarmış olsa karınca Zarar var mı karıncayı kırınca. Zenbilli Ali Efendi de, bu zarif suâle yine şiirle cevap verip, suâl kâğıdının altına şu beyti yazdı: Yarın divânına Hakkın varınca Süleyman'dan alır hakkın karınca.
__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var. -Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar. |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
yaşanmış hikayeler.. | PARADOX | islam & islami Konular | 8 | 10.04.21 09:28 |
Kitap Serisi | Berzahı-Şah | Sorularınız | 2 | 30.07.20 05:12 |
Çok ilginç hikayeler ....!! | DiLara | Gizemli Olaylar ve Mekanlar | 6 | 30.06.19 22:56 |
Yaşanmış Korkunç Hikayeler 3 | DiLara | Gizemli Olaylar ve Mekanlar | 9 | 26.02.19 00:51 |
Yaşanmış Korkunç Hikayeler 2 | madlen | Gizemli Olaylar ve Mekanlar | 9 | 26.02.19 00:44 |