Merhaba,

Kaç zamandır forumda Hadim ile ilgili konuları okumaktayım. En sonunda aklıma bir soru geldi. Baktım ki kimse bunu sormamış nedense.

Anlaşıldığı kadarıyla her ayetin veyahut Sure'nin bir Hadimi var ve gereği yapılırsa bu hadim o kişiye tabii olur. Buraya kadar anladık.

Peki her ayet veya Sureden sadece bir tane olduğu düşünülürse bu hadimden de bir tane var demektir öyle değil mi? Bu durumda örneğin Fatiha'nın hadimini sadece ben mi çağırıyorum benden başkası çağırmıyor mu yani. Yoksa herkese ayrı bir hadim mi gönderiliyor? Eğer ki bir surenin hadimi bir kişiye tabi olmuşsa bir başkasına nasıl gidebilir ki?

Bu konu hakkında düşündükçe de aklıma başka bir şey geldi ki bana daha akla yatkın geldi. Esasında bu hadimler yukarıda birisi gelip de beni çağırsın diye beklemiyorlar. Biz doğru eylem ve enerji aktarımıyla, sonuçta oruç zikir ve duayla bir enerji birikimine sebep oluyoruz ve bu birikim mi bu hadimin oluşmasına sebep oluyor? Yani bir nevi Allah'ın kullarına verdiği yetki ve güçle biz mi bunların bedenlenmesine sebep oluyoruz?

Soru çok uçuk gelebilir ama bence konunun anlaşılması bakımından çok önemli.

Dürüst cevaplarınızı beklemekteyim. Lütfen Allah'ın hikmetinden sual olmaz gibi cevaplar vermeyiniz. Öyle düşünmek doğru olsaydı herhalde İbn Arabi gibi bir zat 200 kadar eser ortaya çıkarmazdı.

Selamlar

aleyküm selam kardeşim sordugun soru uçuk degil şunu bilki cenabıHAK bizlere din olarak islamı yazı ve lugat olarakta arapça yı uygun görmüş HAMDolsun kurandaki bir harf bile dünya ve içindekilerden daha degerlidir buyurulmuştur bir harfin bir yada daha fazla koruyucu melegi buluna bilir mesela Enam suresi yeryüzüne yetmişbin melek ile nazil olmuştur buyuruyor (ibni kesir) gen Ayetel kürsi nin hadimi yanlış hatırlamıyorsam Seyyid Kandiyas h.z RASULLULAH efendimizin önünde müslüman olan büyük kabile reislerinden bir cinnidir ve onlarada makamlar verilir insanların kazanmış oldugu makamları onlarda kazana bilir her surenin koruyucusu bir melektir onun altında görevli ruhani hadim huddam ve cinler vardır sadece cinlerin insanların on katı oldugunu biliyorum Kişi ayetin .esmanın .yada surenin ebcedi ile kendi isminin ebcedini sesaplayıp çıkan sayı ile okumaya devam ederse tabi riyazat halvet gibi şartlarınıda yerine getirirse hizmetlileriyle görüşebilir mesela iki kişide aynı esma ayet veya surenin hadimine sahip olsa aynı hadim olmaz bu kişinin manevi durumu ile alakalıdır aile yadigarı ile el alma ile egitimi almak ile yaptıgın bir hayır veya distur ile de hadim sahibi olabilirsin cenabı HAK lütfederse ama herkezdeki aynı olmaz kusura bakma uzun oldu selametle

Soru çok eski ama konu hortlamış bizde cevapliyalım..

Öncelikle şunu söyliyelim doğrusunu Allah bilir bizce şu şekilde olabilir diyelim şirke girmeyelim ;

Esmayı ayeti bırak her harfin temsil ettiği bilinç şuur ve Peygamber vardır her harfin,ayetin,surenin,kasidenin,esmanın,tılsımatın ,eşyanın,rüzgaların ateşin havanın toprağın vs vs.. ruhanisi vardır.Sayılarını tefekkür edicek idrak yeteneğimiz yok ne yazıkki,bize öyle bir akıl verilmemiş zaten verilse bile yine saya saya bitiremezdik Yüz Binlerce belki milyonlarca görevli vardır,cin demiyorum sadece görevli olarak iş gören görevini sürdüren veya makamında çağrılmayı bekleyen..Bazı hüddamlar farklı mekanlarda aynı anda bulunabilir,genele vurulursa çok küçük bir kısımdır bu.Senin azametin 28 feleğe fatihanın hadimlerinin makamına gidiyor çünkü azameti okuduğunda onlara gider binlerce ruhaniyi çağırmazsın azametin sebebi bilhassa budur kimi neyi çağardığını belli etmek.. Ali veli azamet okuyor kim icabet edicek ? Gelen ruhani ister kendini gizler gelir,ister gözükür izler bir müddet sadece zikirdeyken izler sonra açık eder kendini ruhanilerin iradeleri vardır,Davetine icabet etmemek veya sana hizmet edip etmemek onların elinde,tabi bazı kasemler vardır eğer işi yapmaz ise helak olmasını istersen o işi yapar ama sonra bileti bir gün keserler sana

Mesela hz fatma annemiz, fatiha okuduğu zaman ağzından çıkan hava dalgaları şekillenirmiş ve görevlendirirmiş.Bu zamanda ortamda konuşulan gıybet ve kin dolu sözlerin şer olarak vücutlanması gibi,nazar enerjisinin insan üzerine yapışması gibi fatihada ceseden şekilleniyor suret kazanıyor ve görevlendiriliyor..Subhanallah dimi

Beni ali çağırsada azcık sohbet etsek diye beklemiyor,havada da değil kendi makamlarında bekliyorlar Gökyüzünde zikir çekene yanaşmak için hadim hüddam gezmez meleklerin yeridir oralar Doğru kelimeler önemli,türkçe çağırabildiğin gibi bilinçsizde çağırabilirsin,üzerinde yazılı vefk tılsım ayet varsa mıknatısın birbirini çekmesi gibi ruhani zaten sana doğru gelir üzerindeki her ne ise ona ait virdi zikrederken.Soruların cevaplarının sırasını karıştırdım fazlasınıda anlattım ama son olarak bir hocadan duymuştum Kişi yazmaya başladığı vakit vefk tılsım ayet Cenabı Hakk o yazmanın aleme yansıması olarak bir mahlukat yaratırmış ilginç gelmişti..


Benim cevabını bulamadığım bir sorum var bi çılgın cevapta senden bekliyorum isitişare yapıyoruz Bekledikleri makamlarında ne üzere bekliyorlar ? Sence zikirdeler mi ? Sükunet,sessizlik hali mi var ? veya ?

Düşünüyorumda bizler hangi hal içinde isek onlarda öyledir..Hedef cennete ve rahmete ulaşmak ise...sessiz zikirde olmak ve rıza kazanmak başlıca görev olmalı...kişinin yada varlığın derecesine göre Rabbimin rızası ile karşılaşıyorlar olmalı bu alemde..bana göre sayılardan çok samimiyet,tefekkür ,tevekkül ,sabır ve elbette sarsılmaz bir inanç olmalı en başta...ki bu zamanda bunları yapmak gerçekten çok zor..
her varlığın ruhu var ise o halde enerjileri uyan varlıklar birbirlerine daha kolay eşleşiyor demektir...kişi dönüp kendine bakmalı ne ile meşgulüm !

Aslında bazı hal ehilleri var bizim şeytandan Allaha sığındığımız gibi cennet ve içindekilerden Allah a siginiyorlar rahmet her yerde tecelli ediyor,hasta bi insan gör rahmet en orda yoğun olarak tecelli eder zikirdeki kişi niyetleri ile perdeyi koymuştur zaten..

Tanıdığım birisi seneler evvel dedi ki havas falan iyi güzel hoş canın sıkılmaz ama senin amacın cennet dahi olmasın dedi..Cehennemde bi rahmettir cennete sokan bi vesiledir musibet hastalıkta bi rahmettir,Allah bizim küçücük amellerimize lütfü keremiyle fazladan sevap veriyor,ev hanimlari ev isi yaptiginda sevap yaziliyor demekki lazım olan cennette değil ,Allah zaten orayı bizler için hazırladı ve o bizim cennette olmamızı bizden daha çok istemese bu kadar amele bu kadar sevap vermez.. Sen marifetullah yolunu seç dedi,marifetullah diyince dedim herhalde son hava bükücü gibi birşey marifetli bi ilim

Marifetullah Allahi tanımaktır,öncelikle esmanul husna sonra cevşen-i kebir sonra kainattaki tecellilerine bakmak hastalıklı zihinlerimizin aldığı kadarıyla onu tanımaktır..Isin sırrı zaten ; Siz beni nasıl tanırsanız sizle öyle muamele ederim ayeti değil mi ? Biz tefekkürü hayatımıza soksak düzenli olarak iyi kötü demeden düşünsek,bulduğumuz cevapları kuran ve şeriat süzgecinden geçirerek hayatımıza alsak zaten inan bana bu kişi haftalar sonra farklı bi insan olur..

Allahu teala diyor ki size ruhumdan üfledim,biz hala hadım huddam cinler ifritler o kadar boş işlerle uğraşıyoruz ki..Hedefler o kadar yanlış ki..

Allah sırat-ı müstakimden ayırmasın ve herşeyden daha önemlisi imanla kabre girmeyi nasip etsin günahta olucak ki tövbe olucak,cehennem olucak ki cennet olucak günah olucak ki sevap olucak hastalık olucak ki günahlara kefaret olucak musibet olucak ki imtihan olucak rahmet heryerde ama bizim bilinç ve şuurumuz gözümüzün önündeki rahmeti görmüyor bazen ne yazıkki ..

amin Rabbim o rahmetin bilincinde ve şuurunda olanlardan eylesin inşaAllah

Cennet Cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver sen anı, bana Seni gerek Seni.
demiş Yunus Emre..