Alıntı:
BirSeyyid Nickli Üyeden Alıntı
Hocam rüyalarda bazen işaret,haber vs. veriliyordu diye biliyordum melek,evliyalar, cinler tarafından(ulvi&sufli) bu arada geri dönüşünüz için çok teşekkür ederim Allah razı olsun ilminizi arttırsın
Vesselam 🌹
|
İslam rüyayı iki ana bölüme ayırır. Bir ‘’rüyay-ı sadıka’’, diğeri de ‘’adgasu ahlam’’dır.
Rüyay-ı sadıka kendi adından da anlaşıldığı gibi doğru rüyalara görüldüğü gibi çıkan rüyalara denir. Yani şuurun etkisinden kurtularak, şuurun müdahalesi olmadan kainat ötesi alemle insan ruhunun ilişki kurması sonucunda görülen rüyalardır. Bu durumda çok kere insan bir gerçeği veya olacak bir olayı tamamen asıl şekli ile görmektedir. Bazen de insana bir konuda çok net ve kesin bilgi verilmekte ve insan sanki onu gün ışığında uyanık halinde duymuş görmüş gibi hissetmektedir. Ve bazen de bunlar insana ne demek olduğu anlaşılamayan sembolik şekiller halinde görünmektedir.Basiret sahibi olanlar bu sembollerin ne demek olduğunu doğru bir şekilde tabir etmekteler. Eğer rüyalaar o anda bir mana verilemez de tabir edilmesi imkansız olursa bile daha sonra herhangi bir zamanda tabiri fiilen ortaya çıkınca ‘’gördüğümüz filan rüyanın manasını biz o zaman anlayamamışız, İşte o bu demekmiş’’ deriz. Hz. Yusuf’un gördüğü tabirini de bizzat Kur’an-ı Kerim’in yaptığı rüya böyledir. Bunun usulü, Hz. Peygamberin, Sahabe-i Kiram ve Tabinin bazı rüyalara yaptıkları tabirlerden öğrenilebilir. Fakat rüya tabirindeki kabiliyet ve ehliyet daha çok bir Allah vergisidir. Bunun bir kaidesi yok ki rüya tabiri bir ilim dalı gibi kesin kaidelere bağlansın da her sembolik şekil veya söz için özel bir anlam belirlenebilsin.
Adgas-ü ahlam’a gelince: Bu tür rüyalar çeşitli sebep ve etkenlerden dolayı değişik türden olmaktadırlar. Mesela, bu tür rüyaların bir bölümünde şeytan yolunu şaşırmış, dalalette kalmış veya inancı zayıf bir insana gelerek bir batılın hak olduğunu yahut bir hakkın batıl olduğunu telkin etmektedir. Ve ona öyle bir takım şeyler göstermekte, bir takım sözler söylemektedir ki bunlar onu saptırmakta yoldan çıkarmaktadır. Bu rüyaların bir bölümünde de insanın vehimleri, düşünceleri, korkusu, nefreti, hırsı veya istekleri rüyasında gözünün önünde canlanmaktadır. Bir başka bölümde ise; insan hastalığının etkisi ile bazı şeyler görmektedir. Bu değişik türden rüyalar eğer bir araya toplanırsa görülecektir ki, bunların meydana gelişine etki yapan şeyleri Freud’un nazariyesi ile ne yorumlama imkanı vardır, ne de onlardan bir sonuç alınabilir. Bu durumun ne demek olduğunu belirlemek için diğer psikoloji otoritelerinin metodları da yeterli değildir. Bu adamların hatası şudur: Önce bunlar bir teori nazariyesi ortaya atıyorlar, sonra da kendi koydukları nazariyeye göre rüyalara özel bir kaide ve sistem içinde yorum getiriyorlar. Halbuki doğru olan hareket tarzı şudur. Bu rüyaları bir araya toplayarak onları görenlerin hayatlarını iyice inceleyip adgas’ü ahlâm (karmaşık saçma rüyalar) ın ne türleri olduğu ve değişik durumlarda değişik kişilere hangi sebep ve etkenlerden dolayı bu rüyaların görüldüğü ortaya konmalıdır