Uzerinde koruma taşıyan kisiden bilgi alinabilir mi? - Sayfa 2 - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > HavasOkulu Genel Bölüm > Sorularınız

Sorularınız her türlü soruyu buradan sorabilirsiniz.

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #11  
Alt 10.11.24, 07:41
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,419
Etiketlendiği Mesaj: 272 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Mikail23 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Konuyla ilgili hadis serifleri buldum ve selefin görüslerini okudum. Orada cin tasallutu oldugunu gördüm. Özet yazdigim için bazi bilgileri paylasmadim. ibn Seyyad bir kahindi, dedikleri bazan dogru çikar bazan yalan. Simdiki kahinlerde oldugu gibi. Fakat cinlerin hepsinin yalanci olma ünvanlari vardir. Kahinler konusunu hadisler isiginda arastirabilirsiniz.
Ben tekrar kaynaklardan hadiseyi aktarayım. İlk zamanlarda daha çok İbn Haldun’un daha sonraları Muhammed İkbal’in üzerinde durduğu İbn Seyyad meselesi var. Bu hadislerde geçen olayla alakalı Buhari ve Müslim tarafından da rivayet edilen bir hadis. İbn Seyyad bir Yahudi çocuğu gaybden haber veriyor ve Hz. Peygamber (s.a.v), Hz. Ömer (r.a)’i de yanına alarak sahabeden başka kişilerle birlikte İbn Seyyad’ın ahvalini incelemek için gidiyorlar. Ona ne gördüğünü sorar. Adı İbn Sayyad olan bu oğlan ‘’!Yalan da , doğru söyleyen de bana geliyor ‘’Der. Hz. Peygamber (s.a.v.) . ‘’Aklımdan geçeni bil bakalım ‘’ deyince İbn Sayyad :’’Duhan/duman’’ der ve akıldan geçeni bilir. (Buhari, ‘’Enbiya’’, 50; Müslim, ‘’Fiten’’, 20 )
Muhammed İkbal bu olayı ‘’İslam tarihindeki ilk fizyolojik gözlem’’ diye tanımlar ve bunu en iyi şekilde İbn Haldun’un yorumladığını belirtir.
İbn Haldun’a göre kâhinlerin gayb aleminden bilgi almaları için cinlere ihtiyaçları yoktur. Göklerden haber almanın engellenmesi “cinler” içindir. Kahinler için böyle bir yasağın olmadığını savunur. Mütehayyile kâhinler için bir ayna görevi görür ve cüzi yata nüfuz eder. Ona göre kâhin daha yüksek gayb mertebelerine çıkmamak için seçili sözler söyleyip durur. (İbn Haldûn, Ebû Zeyd Veliyyüddîn Abdurrahmân b. Muhammed Mukaddime, I-III, çev. Zakir Kadiri Ugan, İstanbul, 1990, C. I, ss. 244-250)
Bugün ise bazı alimler İbn Sayyad’ın gelişmiş bir Durugörü ve Telepati gücüne malik olduğunu söylemekteler.

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
Alıntı ile Cevapla
  #12  
Alt 10.11.24, 15:26
Mikail23 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 22.10.21
Bulunduğu yer: Belçika
Mesajlar: 518
Etiketlendiği Mesaj: 10 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Ben tekrar kaynaklardan hadiseyi aktarayım. İlk zamanlarda daha çok İbn Haldun’un daha sonraları Muhammed İkbal’in üzerinde durduğu İbn Seyyad meselesi var. Bu hadislerde geçen olayla alakalı Buhari ve Müslim tarafından da rivayet edilen bir hadis. İbn Seyyad bir Yahudi çocuğu gaybden haber veriyor ve Hz. Peygamber (s.a.v), Hz. Ömer (r.a)’i de yanına alarak sahabeden başka kişilerle birlikte İbn Seyyad’ın ahvalini incelemek için gidiyorlar. Ona ne gördüğünü sorar. Adı İbn Sayyad olan bu oğlan ‘’!Yalan da , doğru söyleyen de bana geliyor ‘’Der. Hz. Peygamber (s.a.v.) . ‘’Aklımdan geçeni bil bakalım ‘’ deyince İbn Sayyad :’’Duhan/duman’’ der ve akıldan geçeni bilir. (Buhari, ‘’Enbiya’’, 50; Müslim, ‘’Fiten’’, 20 )
Muhammed İkbal bu olayı ‘’İslam tarihindeki ilk fizyolojik gözlem’’ diye tanımlar ve bunu en iyi şekilde İbn Haldun’un yorumladığını belirtir.
İbn Haldun’a göre kâhinlerin gayb aleminden bilgi almaları için cinlere ihtiyaçları yoktur. Göklerden haber almanın engellenmesi “cinler” içindir. Kahinler için böyle bir yasağın olmadığını savunur. Mütehayyile kâhinler için bir ayna görevi görür ve cüzi yata nüfuz eder. Ona göre kâhin daha yüksek gayb mertebelerine çıkmamak için seçili sözler söyleyip durur. (İbn Haldûn, Ebû Zeyd Veliyyüddîn Abdurrahmân b. Muhammed Mukaddime, I-III, çev. Zakir Kadiri Ugan, İstanbul, 1990, C. I, ss. 244-250)
Bugün ise bazı alimler İbn Sayyad’ın gelişmiş bir Durugörü ve Telepati gücüne malik olduğunu söylemekteler.
Gaybden haber vermiyor, gelecekle ilgili bir sey demiyor. insanlara gayb olan fakat cinlere ayan olan seyleri haber veriyor. Bazi dedikleri çiksada bazilari yalan çikiyor. Bunu kendisine ikrar ediyor. insanlar arasinda popüler oldugu ve insanlar onu konustugu için hz peygamber bunu kirmak ve onun sahtekarligini meydana çikarmak amaciyla sahabeleriyle birlikte (medyumun) yanina gidiyor.

Aslinda aklindan geçen ayeti bilemiyor, hadis açiklamalarindan bu ayeti okuyup bilemedigi sadece duh duh deyip tikandigi ve sonra hz peygamber tarafindan azarlandigi ve kovuldugu yaziyor. Böylece onun sahtekarligini ifsa etmis oluyor.

Kendisini peygamber ilan eden ve kafasinin karisik oldugunu buyuran hz peygamber, bu meseleye açiklik getirmis oluyor.

Kahinlerin hepsi cinlerle çalisirlar, biri gökten bilgi çalmayi basarsada diger cin'e bilgi aktarimini yapamadan veya yapsa bile hemen taslanip öldürülür (ayet). Digerleri bu bilgiyle kaçmaya çalisirlar.. Bilgi kahine varinca üzerine yalanlar eklenir. Onlara gidip dediklerini tasdiklemek islamda yasaklanmistir.

Durugörü ve telepatileri, cinlerle irtibat çerçevesinde olmaktadir. Kahve falida bu sekilde yapilir, o yüzden baktirmak ve tasdiklemek haramdir ve tehlikelidir.

Müslüman gibi takiliyorsun ama sana tavsiyem itikadini gözden geçir. Amelde eksiklik olsada inanç eksiklik kabul etmez..

Alıntı ile Cevapla
  #13  
Alt 10.11.24, 16:05
Üye
 
Üyelik tarihi: 01.06.24
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 88
Etiketlendiği Mesaj: 0 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Hocam benim sormak istediğim ben koruma takarken bir büyücü vs. Varlığıyla beynimdeki düşünceleri okuyabilir mi ne düşündüğümü yapmak istediğimi öğrenebilir mi

Alıntı ile Cevapla
  #14  
Alt 10.11.24, 18:25
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,419
Etiketlendiği Mesaj: 272 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Mikail23 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Gaybden haber vermiyor, gelecekle ilgili bir sey demiyor. insanlara gayb olan fakat cinlere ayan olan seyleri haber veriyor. Bazi dedikleri çiksada bazilari yalan çikiyor. Bunu kendisine ikrar ediyor. insanlar arasinda popüler oldugu ve insanlar onu konustugu için hz peygamber bunu kirmak ve onun sahtekarligini meydana çikarmak amaciyla sahabeleriyle birlikte (medyumun) yanina gidiyor.

Aslinda aklindan geçen ayeti bilemiyor, hadis açiklamalarindan bu ayeti okuyup bilemedigi sadece duh duh deyip tikandigi ve sonra hz peygamber tarafindan azarlandigi ve kovuldugu yaziyor. Böylece onun sahtekarligini ifsa etmis oluyor.

Kendisini peygamber ilan eden ve kafasinin karisik oldugunu buyuran hz peygamber, bu meseleye açiklik getirmis oluyor.

Kahinlerin hepsi cinlerle çalisirlar, biri gökten bilgi çalmayi basarsada diger cin'e bilgi aktarimini yapamadan veya yapsa bile hemen taslanip öldürülür (ayet). Digerleri bu bilgiyle kaçmaya çalisirlar.. Bilgi kahine varinca üzerine yalanlar eklenir. Onlara gidip dediklerini tasdiklemek islamda yasaklanmistir.

Durugörü ve telepatileri, cinlerle irtibat çerçevesinde olmaktadir. Kahve falida bu sekilde yapilir, o yüzden baktirmak ve tasdiklemek haramdir ve tehlikelidir.

Müslüman gibi takiliyorsun ama sana tavsiyem itikadini gözden geçir. Amelde eksiklik olsada inanç eksiklik kabul etmez..
gayb sadece gelecekle alakalı bir husus değildir. İzah etmeye çalışayım. Arapçada ‘’ğayb’’ ‘’görünmemek, gözden kaybolmak, gizli saklı kalmak’’ gibi anlamları ihtiva eden (ğyb) kökünden türemiş bir ‘’görünmeyen, bilinmeyen şey’’ (ğaib) manasında bir isimdir. Kur’an’da ‘’ğuyub’’, ‘’ğayabet), ‘’ğaibe’’, ‘’ğaibin’’ gibi farklı türevleriyle 60 kez geçen ‘’ğayb’’ (çoğulu:ğuyub) tarzının bazı sözcüklerde mecazi olarak ‘’şek/şüphe’’ manasında kullanılıdığı da belirtilmiştir. (Zeccac, Meani’l-Kur’an, 1.cilt sayfa 70-71; Zemahşeri, el*Keşşaf, birinci cilt sayfa 150-151)
Mesela Arapçada (ğabeti’ş-şemsü) ifadesi ‘’güneş battı, gözden kayboldu’’ (ğabe’l-insanü ğaybeten/meğiben) ifadesi, ‘’insan/adam yolculuğa çıktı, uzaklaştı anlamında kullanılır. (Ferahidi, Kitabü’l-Ayn üçüncü cilt sayfa 296; İbn Side, el-Muhkem altıncı cilt sayfa 26)
İnsanı gözlerden saklı tutmasından dolayı alçak basık yerler için de (ğayb) veya (ğayabet) tabiri kullanılır. Kocası kaybolan kadın, (imrateün muğibin/muğibetün) diye anılır. Sık ağaçlardan oluşması ve insanı gözlerden saklaması sebebiyle orman (el-ğabe) diye adlandırılır.
İslami kaynaklarda ‘’ğayb’’ terimsel olarak ‘’zahiri ve batini duyularla kavranamayan, sarih delil ve emaresi bulunmayan, beşeri idrak dışında kalan varlıklar ve varlık alanları’’ diye tanımlanmıştır. Cin suresi 26-27. Ayetlerle alakalı olarak ‘’ عَالِمُ الْغَيْبِ فَلَا يُظْهِرُ عَلٰى غَيْبِه۪ٓ اَحَد’’ ifadesiyle irtiibatlı olarak peygamber(ler)in ve ‘’keşif/keramet’’ sahibi kimselerin ğaybı bilip bilmedikleri meselesi öteden beri tartışılmıştır. Ğayb konusuna devam edeyim. Hemen hepsi ‘’gizlilik görünmezlik’’ manasında birleşen ‘’hafa’’, ‘’sır’’, ‘’batn/butün’’, ‘’setr’’, ‘’ketm/kitman’’ gibi çok çeşitli kelime kökleriyle de anlam ilişkisi bulunan ‘’ğayb’’ lafzı tarihin geçmiş uğraklarında vuku bulmuş olaylar (enbau’l-ğayb)[Al-i İmran suresi 44. Ayet: Hud suresi 49. Ayet; Yusuf suresi 102. Ayet] ve halde vuku bulmuş olaylar için kullanıldığı gibi gelecekte vuku bulacak olaylara atıfla da kullanılır. Kehf suresi 22. Ayette geçen (recmen bi’l-ğayb) tabiri ‘’ğaybı taşlamak’’, yani herhangi bir konuda delilsiz ve mesnetsiz konuşmak, zanna dayalı olarak atıp tutmak (Cevheri, es-Sıhah, beşinci cilt sayfa 1928; İbn manzur; Lisanü’l-Arab 11.cilt sayfa 227)
İbn Haldun’a göre kâhinlerin gayb aleminden bilgi almaları için cinlere ihtiyaçları yoktur. Göklerden haber almanın engellenmesi “cinler” içindir. Kahinler için böyle bir yasağın olmadığını savunur. Mütehayyile kâhinler için bir ayna görevi görür ve cüzi yata nüfuz eder. Nefsin bedenin zâhirî ile olan bağlılığını keserek, bedenin iç tarafına daldığı dönemleri olur. Bu takdirde bir an için bedenin maddî olan perdeleri kalkar, uyku gibi bütün insanlara şamil olan özelliği ya da, kehanet ve gaybdan haber veren ve sûfîlerde olduğu gibi, riyazet ve saire ile gaybı keşfedebilmek gibi, beşerin bazı sınıflarında mevcut özelliklerin tesiri maddî perdeler ortadan kalkar. Nefis bu maddî bağlarla olan ilgiyi kestikten sonra, yukarıda anlattığımız gibi, teşekkülleri itibarıyla iki arada bitişiklik bulunduğu için, nefis kendisinin üstündeki ulvî âlemlerdeki varlıklara yönelir. Ulvî âlemlerdeki bu zatlar ruhanîdir; en-nefsü'n-nâtıka kendisi de, yukarıda anlatıldığı gibi, sırf idrâkten ibarettir. Ulvî âlemdeki bu varlıklar bilfiil akıllardır, yukarıda anlattığımız gibi, varlıkların suretleri ve gerçekleri bu akıllarda mevcuttur. En-nefsü'n-nâtıka bedenle olan ilgisini keserek bu ulvî akıllarla temasa geldiğinde, bu suret ve manalardan bir şeyler insanın nefsine yansır, nefis bu akıllardan bilgi iktibas eder. İdrâk kuvvesi bu suretleri hayale ulaştırdığı zamanlarda olur. Hayal bunları mutat kalıplara sokar. Sonra nefsin idrâk ettiği bu şeyler ya somut olarak veya belirli kalıplarda duyu organlarıyla idrâk edilecek şekle dönüştürülür ve onlardan haber verilir. En-nefsü'n-nâtıkanın (insanın nefsinin) gaybî şeyleri idrâkine dair açıklamamız burada bitiyor Ona göre kâhin daha yüksek gayb mertebelerine çıkmamak için seçili sözler söyleyip durur. (İbn Haldûn, Ebû Zeyd Veliyyüddîn Abdurrahmân b. Muhammed Mukaddime, I-III, çev. Zakir Kadiri Ugan, İstanbul, 1990, C. I, ss. 244-250)
Ha cinlerden alınan kehanet de vardır Cinler semaya doğru yükselirler birbirlerine binerek Melek-i Alaya kadar yaklaşırlardı oradan aldıkları bilgileri aktarırlardı sen bunun ayetle yasaklandığını ifade ediyorsun.
İşte İbnu Hacer, bu noktada farklı olarak şöyle devam eder: ‘2Cinlerin bu istihbaratlarından, en üsttekinin kendisine şihan (göktaşı) gelmezden önce hırsızlayıp alttakine gönderebileceği yarrım yamalak mesmuatın kahinlere ulaştırılma imkanı baki kalmıştır. Nitekim buna şu ayet işaret etmektedir: ‘’Meğerki (içlerinden) bir çalıp çarpanı olsun. Fakat onu da delip geçen bir alev takip etmiştir.’’ (Saffat suresi 10. Ayet)
İbn Hacer cinlerin semaya çıkıp haber çalma gayretine düştükleri nadirattan da olsa isabetli haberler verebildikleri kanaatindedir. Tamamen ortadan kalktığı kanattinde değil, üstelik buna ayetten de delil göstermiştir.
Durugörüde, çoğunlukla soluk, kısa süreli hızlı geçen, puslu görüntüler görülür. Buna eşlik eden diğer duyumsal algılar da olabilir: Tat, koku, işitsel algılar vb. Durugörü esnasında bazı kişilerde kaygı, korku, terleme, nabız yükselmesi, bulantı, yerinde duramama, benzeri huzursuzluk, neşe gibi değişik duygu halleri ortaya çıkabilir. Mesela bir durugörücü şahıs, büyük depremler öncesi acil servise kaldırılıyor ve panik atak gelişiyor kendisinde. Görüntüler ve bu hisler bazen rahatsızlık verici olabilir ve kişide psikolojik sorunlara neden olabilir. Aynı zamanda, sürekli olacak olayları önceden uyanık olarak görmeniz ve bilmeniz hiç de kolay değildir. Yakınlarınız hakkında kaygılar sürekli sizinle olur. Bir de konu hakkında bilginiz olmadığını düşünün. Toplumsal inançlara cin çarptı ya da benzeri şeylerle baş başa kalırsınız. Bu durum insanın kişiliğini çatlatabilir. Önceden olacakları bilmek her insan için pek kolay bir şey değil.


Rusya 1960'larda, Amerika 1970'lerde bu işe askeri çalışmalarla girmiş ve uzun yıllar gizli olarak çalışmaları sürdürmüşlerdir. Sürekli çalışma yaptıkları şimdi anlaşıldığı halde, o dönemde ısrarla “çalışma yapmıyoruz” yanıtını vermişlerdir medyaya. Gerçekten iyi bir uzaktangörücü veya durugörücü için ulusal sır ya da gizlilik diye bir şey olamaz. Çelik kapılar ardına saklanmış “kozmik oda” bir şey ifade etmeyebilir. Hatta bir CIA ajanı çantasında tahmin edilmesi saklı eşyalarla gelmiş ve meşhur bir uzakatan durugörüre test etmek için içinde ne var, diye sormuş. O da, “Snahtar, Seven Up kutusu, haç işareti, plaka…” diye tek tek sayınca, yanıtı “kahrettin, artık hiçbir şeyin gizliliği kalmadı!” olmuş. Burada cin musallatı falan yok.
Durugörü ve Telepati kesinlikle cinlerle ilgili bir konu değildir.
‘’Müslüman gibi takiliyorsun ama sana tavsiyem itikadini gözden geçir. Amelde eksiklik olsada inanç eksiklik kabul etmez..’’
Bu yazına gelince burada usulünce bilgi teatisinde bulunuyoruz haddi aşan cümleler kurma terbiye dışına çıkma Google den topladığın bilgilerle hiçbir kitap okumadan bilgiçlik taslama anladığın dilden istediğin kadar cevap yazarım.

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
Alıntı ile Cevapla
  #15  
Alt 10.11.24, 20:10
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,419
Etiketlendiği Mesaj: 272 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
gayb sadece gelecekle alakalı bir husus değildir. İzah etmeye çalışayım. Arapçada ‘’ğayb’’ ‘’görünmemek, gözden kaybolmak, gizli saklı kalmak’’ gibi anlamları ihtiva eden (ğyb) kökünden türemiş bir ‘’görünmeyen, bilinmeyen şey’’ (ğaib) manasında bir isimdir. Kur’an’da ‘’ğuyub’’, ‘’ğayabet), ‘’ğaibe’’, ‘’ğaibin’’ gibi farklı türevleriyle 60 kez geçen ‘’ğayb’’ (çoğulu:ğuyub) tarzının bazı sözcüklerde mecazi olarak ‘’şek/şüphe’’ manasında kullanılıdığı da belirtilmiştir. (Zeccac, Meani’l-Kur’an, 1.cilt sayfa 70-71; Zemahşeri, el*Keşşaf, birinci cilt sayfa 150-151)
Mesela Arapçada (ğabeti’ş-şemsü) ifadesi ‘’güneş battı, gözden kayboldu’’ (ğabe’l-insanü ğaybeten/meğiben) ifadesi, ‘’insan/adam yolculuğa çıktı, uzaklaştı anlamında kullanılır. (Ferahidi, Kitabü’l-Ayn üçüncü cilt sayfa 296; İbn Side, el-Muhkem altıncı cilt sayfa 26)
İnsanı gözlerden saklı tutmasından dolayı alçak basık yerler için de (ğayb) veya (ğayabet) tabiri kullanılır. Kocası kaybolan kadın, (imrateün muğibin/muğibetün) diye anılır. Sık ağaçlardan oluşması ve insanı gözlerden saklaması sebebiyle orman (el-ğabe) diye adlandırılır.
İslami kaynaklarda ‘’ğayb’’ terimsel olarak ‘’zahiri ve batini duyularla kavranamayan, sarih delil ve emaresi bulunmayan, beşeri idrak dışında kalan varlıklar ve varlık alanları’’ diye tanımlanmıştır. Cin suresi 26-27. Ayetlerle alakalı olarak ‘’ عَالِمُ الْغَيْبِ فَلَا يُظْهِرُ عَلٰى غَيْبِه۪ٓ اَحَد’’ ifadesiyle irtiibatlı olarak peygamber(ler)in ve ‘’keşif/keramet’’ sahibi kimselerin ğaybı bilip bilmedikleri meselesi öteden beri tartışılmıştır. Ğayb konusuna devam edeyim. Hemen hepsi ‘’gizlilik görünmezlik’’ manasında birleşen ‘’hafa’’, ‘’sır’’, ‘’batn/butün’’, ‘’setr’’, ‘’ketm/kitman’’ gibi çok çeşitli kelime kökleriyle de anlam ilişkisi bulunan ‘’ğayb’’ lafzı tarihin geçmiş uğraklarında vuku bulmuş olaylar (enbau’l-ğayb)[Al-i İmran suresi 44. Ayet: Hud suresi 49. Ayet; Yusuf suresi 102. Ayet] ve halde vuku bulmuş olaylar için kullanıldığı gibi gelecekte vuku bulacak olaylara atıfla da kullanılır. Kehf suresi 22. Ayette geçen (recmen bi’l-ğayb) tabiri ‘’ğaybı taşlamak’’, yani herhangi bir konuda delilsiz ve mesnetsiz konuşmak, zanna dayalı olarak atıp tutmak (Cevheri, es-Sıhah, beşinci cilt sayfa 1928; İbn manzur; Lisanü’l-Arab 11.cilt sayfa 227)
İbn Haldun’a göre kâhinlerin gayb aleminden bilgi almaları için cinlere ihtiyaçları yoktur. Göklerden haber almanın engellenmesi “cinler” içindir. Kahinler için böyle bir yasağın olmadığını savunur. Mütehayyile kâhinler için bir ayna görevi görür ve cüzi yata nüfuz eder. Nefsin bedenin zâhirî ile olan bağlılığını keserek, bedenin iç tarafına daldığı dönemleri olur. Bu takdirde bir an için bedenin maddî olan perdeleri kalkar, uyku gibi bütün insanlara şamil olan özelliği ya da, kehanet ve gaybdan haber veren ve sûfîlerde olduğu gibi, riyazet ve saire ile gaybı keşfedebilmek gibi, beşerin bazı sınıflarında mevcut özelliklerin tesiri maddî perdeler ortadan kalkar. Nefis bu maddî bağlarla olan ilgiyi kestikten sonra, yukarıda anlattığımız gibi, teşekkülleri itibarıyla iki arada bitişiklik bulunduğu için, nefis kendisinin üstündeki ulvî âlemlerdeki varlıklara yönelir. Ulvî âlemlerdeki bu zatlar ruhanîdir; en-nefsü'n-nâtıka kendisi de, yukarıda anlatıldığı gibi, sırf idrâkten ibarettir. Ulvî âlemdeki bu varlıklar bilfiil akıllardır, yukarıda anlattığımız gibi, varlıkların suretleri ve gerçekleri bu akıllarda mevcuttur. En-nefsü'n-nâtıka bedenle olan ilgisini keserek bu ulvî akıllarla temasa geldiğinde, bu suret ve manalardan bir şeyler insanın nefsine yansır, nefis bu akıllardan bilgi iktibas eder. İdrâk kuvvesi bu suretleri hayale ulaştırdığı zamanlarda olur. Hayal bunları mutat kalıplara sokar. Sonra nefsin idrâk ettiği bu şeyler ya somut olarak veya belirli kalıplarda duyu organlarıyla idrâk edilecek şekle dönüştürülür ve onlardan haber verilir. En-nefsü'n-nâtıkanın (insanın nefsinin) gaybî şeyleri idrâkine dair açıklamamız burada bitiyor Ona göre kâhin daha yüksek gayb mertebelerine çıkmamak için seçili sözler söyleyip durur. (İbn Haldûn, Ebû Zeyd Veliyyüddîn Abdurrahmân b. Muhammed Mukaddime, I-III, çev. Zakir Kadiri Ugan, İstanbul, 1990, C. I, ss. 244-250)
Ha cinlerden alınan kehanet de vardır Cinler semaya doğru yükselirler birbirlerine binerek Melek-i Alaya kadar yaklaşırlardı oradan aldıkları bilgileri aktarırlardı sen bunun ayetle yasaklandığını ifade ediyorsun.
İşte İbnu Hacer, bu noktada farklı olarak şöyle devam eder: ‘2Cinlerin bu istihbaratlarından, en üsttekinin kendisine şihan (göktaşı) gelmezden önce hırsızlayıp alttakine gönderebileceği yarrım yamalak mesmuatın kahinlere ulaştırılma imkanı baki kalmıştır. Nitekim buna şu ayet işaret etmektedir: ‘’Meğerki (içlerinden) bir çalıp çarpanı olsun. Fakat onu da delip geçen bir alev takip etmiştir.’’ (Saffat suresi 10. Ayet)
İbn Hacer cinlerin semaya çıkıp haber çalma gayretine düştükleri nadirattan da olsa isabetli haberler verebildikleri kanaatindedir. Tamamen ortadan kalktığı kanattinde değil, üstelik buna ayetten de delil göstermiştir.
Durugörüde, çoğunlukla soluk, kısa süreli hızlı geçen, puslu görüntüler görülür. Buna eşlik eden diğer duyumsal algılar da olabilir: Tat, koku, işitsel algılar vb. Durugörü esnasında bazı kişilerde kaygı, korku, terleme, nabız yükselmesi, bulantı, yerinde duramama, benzeri huzursuzluk, neşe gibi değişik duygu halleri ortaya çıkabilir. Mesela bir durugörücü şahıs, büyük depremler öncesi acil servise kaldırılıyor ve panik atak gelişiyor kendisinde. Görüntüler ve bu hisler bazen rahatsızlık verici olabilir ve kişide psikolojik sorunlara neden olabilir. Aynı zamanda, sürekli olacak olayları önceden uyanık olarak görmeniz ve bilmeniz hiç de kolay değildir. Yakınlarınız hakkında kaygılar sürekli sizinle olur. Bir de konu hakkında bilginiz olmadığını düşünün. Toplumsal inançlara cin çarptı ya da benzeri şeylerle baş başa kalırsınız. Bu durum insanın kişiliğini çatlatabilir. Önceden olacakları bilmek her insan için pek kolay bir şey değil.


Rusya 1960'larda, Amerika 1970'lerde bu işe askeri çalışmalarla girmiş ve uzun yıllar gizli olarak çalışmaları sürdürmüşlerdir. Sürekli çalışma yaptıkları şimdi anlaşıldığı halde, o dönemde ısrarla “çalışma yapmıyoruz” yanıtını vermişlerdir medyaya. Gerçekten iyi bir uzaktangörücü veya durugörücü için ulusal sır ya da gizlilik diye bir şey olamaz. Çelik kapılar ardına saklanmış “kozmik oda” bir şey ifade etmeyebilir. Hatta bir CIA ajanı çantasında tahmin edilmesi saklı eşyalarla gelmiş ve meşhur bir uzakatan durugörüre test etmek için içinde ne var, diye sormuş. O da, “Snahtar, Seven Up kutusu, haç işareti, plaka…” diye tek tek sayınca, yanıtı “kahrettin, artık hiçbir şeyin gizliliği kalmadı!” olmuş. Burada cin musallatı falan yok.
Durugörü ve Telepati kesinlikle cinlerle ilgili bir konu değildir.
‘’Müslüman gibi takiliyorsun ama sana tavsiyem itikadini gözden geçir. Amelde eksiklik olsada inanç eksiklik kabul etmez..’’
Bu yazına gelince burada usulünce bilgi teatisinde bulunuyoruz haddi aşan cümleler kurma terbiye dışına çıkma Google den topladığın bilgilerle hiçbir kitap okumadan bilgiçlik taslama anladığın dilden istediğin kadar cevap yazarım.
Bak sorular İslamiyet adlı web sitesine bir nurcu kardeşimiz Durugörü ile alakalı soru sormuş [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bu linkte verilen cevabı resim olarak aktarıyorum ne hikmetse cinlerden hiç bahsedilmemiş.

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
Alıntı ile Cevapla
  #16  
Alt 10.11.24, 21:44
Mikail23 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 22.10.21
Bulunduğu yer: Belçika
Mesajlar: 518
Etiketlendiği Mesaj: 10 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Sorularla islamiyet sitesi degil orasi

Cinlerden bahsetmemesi normal çünki kopyala yapistir yapmis, wikipedia ile.
Cevabi veren sadece dinen yasak degil özeti vermis.

“anahtar, Seven Up kutusu, haç işareti, plaka…” olayi tamamen cin yardimi ile olur.
Bu islerden anlayan hocaya bakim yaptirin, durugörü sahibi oldugunu iddia edenlerin hepsinde cinni varliklar çikar.. Cogu zaman bunlar cinlerin kendilerine yardim ettiklerini farketmezler. Herseyi kendilerinden zannederler. Musallatinda çesitleri var.

Bazilarina kendisinin peygamber olduguna, mehdi olduguna, bazende ufolar kaçirdi diye inandirir.

Alıntı ile Cevapla
  #17  
Alt 10.11.24, 22:40
imas - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Bilgili Üye
 
Üyelik tarihi: 18.01.20
Bulunduğu yer: her yer
Mesajlar: 16,821
Etiketlendiği Mesaj: 3610 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

çok kısa olarak, duru görü 3 çeşittir,
gerekirse uzun uzun bilgiler yazabilirim

1--- basit duru görü
2---- mekan içi duru görü
3---- zaman icinde duru görü yani geçmiş ve gelecek hakkinda bilgi sahibi olmak yani keşif acmaktir en büyük misali muhyiddin ibni arabi hz. leridir

__________________
'Muhammedün Seyyidü’l-Kevneyni; / Ve’l-Ferikayni min Arabi’n ve min Acemi' (Muhammed (s.a.v)
Alıntı ile Cevapla
  #18  
Alt 11.11.24, 07:17
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,419
Etiketlendiği Mesaj: 272 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Mikail23 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Sorularla islamiyet sitesi degil orasi

Cinlerden bahsetmemesi normal çünki kopyala yapistir yapmis, wikipedia ile.
Cevabi veren sadece dinen yasak degil özeti vermis.

“anahtar, Seven Up kutusu, haç işareti, plaka…” olayi tamamen cin yardimi ile olur.
Bu islerden anlayan hocaya bakim yaptirin, durugörü sahibi oldugunu iddia edenlerin hepsinde cinni varliklar çikar.. Cogu zaman bunlar cinlerin kendilerine yardim ettiklerini farketmezler. Herseyi kendilerinden zannederler. Musallatinda çesitleri var.

Bazilarina kendisinin peygamber olduguna, mehdi olduguna, bazende ufolar kaçirdi diye inandirir.
‘’Müslüman gibi takiliyorsun ama sana tavsiyem itikadini gözden geçir. Amelde eksiklik olsada inanç eksiklik kabul etmez..’’ Bu yazını sana misliyle iade ediyorum. Yüz yüze olmadığım kişilere daha ağır yazmak benim anlayışıma aykırı. Konulara vakıf olmayan kişilerle fikir teatisinde bulunmaya gerek yok.

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
Alıntı ile Cevapla
  #19  
Alt 11.11.24, 07:30
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,419
Etiketlendiği Mesaj: 272 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bak sorular İslamiyet adlı web sitesine bir nurcu kardeşimiz Durugörü ile alakalı soru sormuş [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bu linkte verilen cevabı resim olarak aktarıyorum ne hikmetse cinlerden hiç bahsedilmemiş.
Düzeltme sorularla risale yazacağıma sehven sorularla İslamiyet yazmışım. Zaten verdiğim link de hadise ortaya çıkıyor.

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
Alıntı ile Cevapla
  #20  
Alt 13.11.24, 16:05
Mikail23 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 22.10.21
Bulunduğu yer: Belçika
Mesajlar: 518
Etiketlendiği Mesaj: 10 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Düzeltme sorularla risale yazacağıma sehven sorularla İslamiyet yazmışım. Zaten verdiğim link de hadise ortaya çıkıyor.
Verdigin likte hadise ortada degil. Wikipedia yazisi sadece.

Daha öncede musallatli bir yahudiyi nerdeyse evliya ilan edecektin. Hadis seriflerle öyle olmadigi ortaya çikti.

Durugörü meselesinde dikkat çekmek istedigim nokta, fal bakanlar veya medyumlar cinler yardimiyla bakip bir seyler söyler, bunlarda durugörü adi altinda aslinda musallat vardir. Tarotcularda durum farkli.

Yoksa konumuz kalp gözü açik veya ilmi ledüne vakif Allah dostlari degil.

Hindularda da riyazat var. Bununla durugörü sahibi olsalarda evliya olamazlar, medyum olurlar.
Bazilarina da medyumluk aileden gelir...

Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Ünlüler koruma yaptırmıyor mu ? Yav bana bunu açıklayın ? Estergon Sorularınız 40 03.12.22 15:11
Koruma Kalkanı Hakkında Nazende Sorularınız 4 08.12.18 22:37
cabir bin hayyan atomu bulan kisi Lil bin Ali Tarih 11 27.11.18 19:59
Başmelek Mikail’in Mavi Koruma Işını SiLence Paranormal Varlıklar 2 16.07.18 12:41
ALGIZ- Koruma ve Fırsat Runesi Sezen Parapsikoloji & Spiritüalizm 1 12.07.18 10:39


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 21:10.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147