Neye inanacağım, ne yapacağım? - Sayfa 2 - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > HavasOkulu Genel Bölüm > Sorularınız

Sorularınız her türlü soruyu buradan sorabilirsiniz.

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #11  
Alt 22.10.24, 13:52
Üye
 
Üyelik tarihi: 03.08.24
Bulunduğu yer: İzmir
Mesajlar: 53
Etiketlendiği Mesaj: 2 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
BirKul41 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Ya Allah sorarsa neden duandan vazgeçtin diye? O her şeye kadirdir. Hayırsızı hayırlıya çevirmeye de gücü yeter. O zaman sonsuza kadar aynı şeyi istemek mi gereklidir? Bu bir paradoksa çıkıyor sanırım.
Israrcı ya da kararlı olmakta bu yüzden önemlidir. Ne istediğini bilmen gerekir. Ve olmuyorsa vazgeçmeyi bilmek gerekir.

Alıntı ile Cevapla
  #12  
Alt 22.10.24, 13:57
Üye
 
Üyelik tarihi: 03.08.24
Bulunduğu yer: İzmir
Mesajlar: 53
Etiketlendiği Mesaj: 2 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
BirKul41 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Saygıdeğer büyüklerim, hocalarım mesajlarınız için teşekkür ederim. Ben bir aşk acısına tutuldum. Uzun zamandır çekiyorum. İçimde korku, anksiyete, kuruntu yapma, kendine acıma duygusu, her zaman kötüyü düşünme gibi psikolojik sorunlar yaşıyorum. Psikoloğa da gittim, antidepresan da kullandım. Antidepresanı bıraktım. İçimde hep bir umut vardı. Ben yaptım siz yapmayın belki örnek olur; fal baktırdım. Ve falcı bana hep olumlu şeyler söyledi. Umut aslında burdan kaynaklanıyordu umudumu hep pozitif tuttum çünkü falcı her zaman güzel şeyler söyledi. Aman ha gidip de acınızı ertelemeyin. 9 ay geçti ben daha acımı taze taze yaşıyorum. Karşı taraf unuttu hayatına döndü bense bu süreçte hep falcının dediklerine inandım. Geleceği söylemesine inanmadım ama genelde anlık bilgiler alıyordum (Hala seni seviyor, senden vazgeçmez vb. gibi) Bunlara inandım ve bu güne kadar geldim. Aşk acısı şimdi başlıyor.
NGB hocamızın dediği gibi bu sevgililik haram olduğu için kendim ettim kendim buldum. Bu konudaki araştırmalarımdan şunu çıkarttım;

İnsan başına bir musibet geldiği zaman Allah'ı suçlamamalı. Çünkü ne yaparsa kendine yapar. Yunus A.S balığın karnına girdi ve "la ilahe illa ente subhaneke inni küntü minezzalimin" dedi. Yani " ben kendine zulmedenlerden oldum" diye de belirtti. Ben de kendine zulmedenlerden oldum.

Dua ederken tabii ki bu bilinçte olmalıyız. Biz bir hata yaptık ve ya bizim bir hacetimiz var ve bunu boynumuzu büküp Allah'tan istemeliyiz. Allah bizim dilediğimizi vermek zorunda değildir elbet. Yalnızca dilerse bize mağfiret eder ve kabul eder. Bunun bilincine varabildim.

Lakin emin olmak istiyorum. Bu kadar farklı dua var, bu kadar farklı yöntem uygulama var, bu kadar çeşit varken bunların hangisinin sahih hangisinin sahih olmadığını nasıl bileceğiz? Ve ya bunlara gerek olmadan yalnızca ellerimizi kaldırıp dua etsek bunların yerine geçer mi? Bunların bizim duamız ile farkı nedir? Ayet görevlilerinden istemek günah olmaz mı? Herkes farklı bir şey söylüyor. Gerçekten sahih olan gerçek olan hacet namazlarına, dualara gerek var mıdır bunlar nerede bulunur? Umarım kafamdakileri dile dökmeyi başarabilmişimdir.

Hayırlıyı ve hayırsızı elbet Allah bilir. Hayırsızsa da hayırlı bir şekilde nasip et yarabbi demek günah mıdır? Allah'ın iradesini aradan çıkartmak mıdır? Bu gayri meşru bir hayırsızlık değil. Kız arkadaşım beni terk etti ve onu geri istiyorum. Helal çerçevede istiyorum. Yani mesafeli ve sonu evliliğe giden bir arkadaşlık.

Allahım hayırsızsa benim için hayırlı et ve onu bana nasip et demek günah mı?



Örneğin bu nasip etme etmeme süresi ne kadar sürecek ben ne kadar bekleyeceğim? Yani bir gün duayı bırakacak mıyım? O zaman da duaya inancın kaybolur ve duan kabul olmaz. Kimi yerlerde rüyanda müşkilinin çözümünü bulma uygulaması var bunları da deniyorum. Bunları kim yazıyor? Bu uygulamaların kaynakları neler oluyor? Gerçekten kafam karıştı işin içinden çıkamıyorum.
Nasip edip etmeyeceğini ve süresini de bilemeyiz bilmemiz mümkün değil Allah bilir..
Falcı adı üzerinde bu iş üzerinden para kazanıyor. Hep olumlu şeyler söylerler ve buna inanmak isteğin için inanıyorsun. Allah sana bu durumu yaşatıyorsa ders alman gerekir tek söyleyeceğim bu senin için. Kimse vazgeçilmez değildir.
Bu durum belki seni başka bir kötülükten koruyor haberin yok olmadığı için sorguluyorsun.
Falcı konusunda günahı sorgulamıyorsun ama hayırsızsa hayırlı et diye dua etmeyi sorguluyorsun!.. Bak bugün değil ama yıllar sonra anlayacaksın hayırlısını istemeyi. Biraz zaman geçtikten sonra mutlaka birini seveceksin olmaz diye düşünme mutlaka olur. Allah “Kimi benden çok seversen onu senden alırım.
“Onsuz yaşayamam” deme,seni onsuz da yaşatırım. Diye bir söz var.

Alıntı ile Cevapla
  #13  
Alt 22.10.24, 14:03
trhakan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 31.07.23
Bulunduğu yer: Kayseri
Mesajlar: 814
Etiketlendiği Mesaj: 20 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
BirKul41 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Ya Allah sorarsa neden duandan vazgeçtin diye? O her şeye kadirdir. Hayırsızı hayırlıya çevirmeye de gücü yeter. O zaman sonsuza kadar aynı şeyi istemek mi gereklidir? Bu bir paradoksa çıkıyor sanırım.

"Hayırsızsa hayıra çevir" sözü bana çok doğru gelmedi. Taktir Allahındır. Kişi en sevdiği ile sınanır eğer bu ayrılık sınavınsa manen yara alırsın. Allah herşeyi hakkıyla bilendir. Belki seni çok sevdiğinden onunla aranıza engeller koyuyor. Belki bir araya geldiğiniz anda bir felç geçirip ayrılmanız gerekecek. Bu belkiler o kadar çok ki.

Müminer yakışan şudur.
İster cefa ister vefa,
Kahrın da hoş lütfunda hoş.
Bir dert gönder yahut deva!
Kahrın da hoş lütfunda hoş.

Hoştur bana senden gelen,
İster hırka, ister kefen,
Ya taze gül yahut diken,
Kahrın da hoş lütfunda hoş.

Unutmamalı ki yaradanın ol demesi yeterli iken oldurmuyorsa bu senin için hayırlı olandır ya da ileride olacak bir şey ise acele etmeninde bir manası olmaz. Düşünki sizi ayrılığa düşüren bir akrabasının vefatı söz konusudur, ya da ruhen bir olgunluk safhasındadır. Vakit Allahın tayin ettiği bir vakit olacaktır sen umudunu kaybetmeden istemeye devam etmelisin. İsteme o hayırsızsa hayırlı yap şeklinde olması bana doğru gelmiyor.

Aksi halde isyan boyutuna sürüklenirsin. Allah erkeğin kadına kadının erkeğe aşkını yasaklamamıştır ( helal çerçevesinde) Her aşk yunus gibi olmalı aşık olduğun kişide rahmanı bulmalısın aksi halde bu da Rahmana dokunabilir.

Düşün ki Ey rabbim o sevdiğime verdiğin güzellikler senin deryanda damla bile olamaz, o bu kadar güzelken kim bilir sen nekadar güzelsindir. Gibi bir yaklaşım seni Allaha yaklaştırır. Aksi davranışlar her zaman uzaklaştırır mazallah.

Allaha emanet ol. Hakkında Hayırlısını versin Yaradan.

Not: Bir ressama dahi o yeteneği veren Allahtır. Onun dilemesi, ilhamı ve dahi verdiği akılla yapılan bir sanat çalışmasında Allah varsa Kimbilir kendisi nasıl bir güzelliğin merkezidir.

__________________
Ahlaksız Alimin Alameti Kibirdir.

Ahlâksız kalmış güç insanı Firavunlaştırır.
Yarım ahlâklı iktidar insanı Yezidleştirir.
Terbiyeden yoksun bir servet insanı Karunlaştırır.
Ahlâksız ilim insanı Bellamlaştırır…
Güç zehirlenmesine müptela olmuş lâ dini düzen dünyaya bir yüktür.

“Kibirlenenler için cehennemde bir yer mi yok?” (Zümer Suresi 39:60 ).

Belam= terbiyesiz, aç gözlü, pisboğaz, obur
2. Bel'am din pazarlamacısıdır
Alıntı ile Cevapla
  #14  
Alt 22.10.24, 15:07
Acemi
 
Üyelik tarihi: 17.08.24
Bulunduğu yer: Türkiye
Mesajlar: 24
Etiketlendiği Mesaj: 0 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Dua edemediğim zaman (çalışırken vs) çok rahatsız oluyorum. Kendimi Allah'a bırakmak istiyorum artık. Çok yoruldum. Ama ben iki gün onunla iki gün bununla gezeyim diyebileceğim bir insan değilim. Bir insan sevdim onu da çok istiyorum. Tekrar geri kazanmak istiyorum. Ben Allah'a yalvarmayayım da ne yapayım? Herkes bırak diyor herkes önüne bak diyor. Ben nasıl bakayım önüme de onu bırakayım? Dua etmekten nasıl vazgeçeyim? Olmaz denir mi? Kabul olmadı duam der miyim? Dememem gerek. Sürekli dua ediyorum kendimi insanlardan soyutladım. Sürekli ibadet ve Allah'a yalvarmak istiyorum. Bu sebeple de araştırarak farklı dualar buldum. Boğulmuş hissediyorum. Israr etme gibi cümleler duyunca çaresizliğe kapılıyorum. Allah'tan başka kimsenin bana yardım edemeyeceğine inanıyorum. Günlerdir evimde değil arabada arka koltukta uyuyorum. Eve giremiyorum. Yalnız durmak Allah ile baş başa kalmak istiyorum. Ne yapacağım bu aşk nasıl bir şeymiş böyle? Siz takvada üstte olabilirsiniz size basit gelebilir, ben ise cahil bir gencim. Yukarıdan aşağıya bakıp iyi dileklerde bulunuyorsunuz Allah razı olsun. Ama buradan bakınca öyle olmuyor ki. Allah ile konuşmak istiyorum sürekli konuşuyorum. Ama bir taraftan da ısrar etme gibi şeyler duyunca acaba diyorum ki Allah bana kızıyor mudur? Acaba insanlar ile bana mesaj mı vermeye çalışıyor. İkilemde kalıyorum. Ama bilemem ki ben neyin hayırlı olup neyin hayırsız olduğunu ben bir kulum. Bu yüzden falcıya gittim hocalara gittim. İnsanım ben kulum hatalar elbette yaptım. Ama kurtulamıyorum büyüklerim içime bir sıkıntı dumanı basıyor ki anlatamam. Diyorum ki sonra benden kötü halde olan insanlar muhakkak var. Benim dert diye düşündüğüm şeyi tercih edecek insanlar var. O zaman da diyorum ki bu kadar kendimi harab etmeyeyim. Ama kendimi harab etmezsem de Allah'a nasıl yakaracağım? Titreyen bir kalple dua etmem için benim sürekli bu mevzuyu düşünüp Allah'a yalvarmam gerek. İnsanlara tahammülüm azaldı uzaklaşıyorum insanlardan. Arkadaşlarımla bir kahve bir çay içemez duruma geldim. Sürekli Allah'ın huzurunda olup ona yalvarmak istiyorum. Keşke Allah'a sarılabilsem de bütün gözümdeki yaşları onun önünde akıtabilsem bu konuyla ilgili. Aynı zamanda hamdolsun ki sağlığım yerinde ve ailem yanımda. İnsan nasıl bir canlı sahip olduklarını biliyor ama daha fazlasını istiyor. Ama istemek, dua etmek Allah'ın büyüklüğünü kabul etmektir. Burada bir yanlış yok. Bu durumun geçeceğini biliyorum ama kuruntu yapıp şu an birisiyle mi birlikte, şu an ne yapıyor vs diye şeyler aklıma geliyor. O duman yine içimi kaplıyor. Ben kabul ediyorum kendi kendime yaptım ve bu ayrılık beni buldu. Harama bulaştım ve cezasını çekiyorum. La ilahe illa ente subhaneke inni küntü minezzalimin. Yarabbi ben kendine zulmedenlerden oldum beni bağışla. Anladım ki hiç bir insan, hiç bir canlı bana yardımcı olmayacak. Sadece Allah bana dilediğimi verir isterse. Ben istesin diye çabalamak istiyorum. Ben eğer gönlümdeki hayırsızsa onu hayırlı etsin sonra da bana nasip etsin diye dua ediyorum. Belki hayırsız bir insanın düzelmesine vesile olacak bu dua. Neden ısrar etmemem gerekiyor anlayamıyorum. Ve istediğim olması mümkün olmayan bir şey değil. Öyle olsa bile Allah için imkansız yoktur. Tek güvenmemiz gereken bu değil midir? Yapmam gereken tek şey Allah'a yalvarmak. Ben yoksa bu işin içinden çıkamıyorum saygıdeğer büyüklerim.
Bir çok uygulama gördüm. Gece yatmadan okuyunca istediğin bir şeylerin cevabını alabiliyormuşsun. Bunları denemeye çalışıyorum. Geri çevrilmeyen dualar diye Cübbeli Ahmet hocanın videoları var onları izliyorum. Bir tanesinde diyor ki gök yere insin dese inermiş. Çok fazla dua var. Çok fazla uygulama var. Ama ben tedirgin oluyorum dua ederken Allah bana kızıyor mu diye. Hem diyorum sana şükretmen gereken bir sürü şey verdim neden hala bu kızı istiyorsun diye kızar diye, hem diyorum bunlar şeytanın bir vesvesesi mi acaba, dua etmeye ve onu ısrarla istemeye devam etmeliyim. Ben işin içinden çıkamadım büyüklerim.

Dua kapısını asla terk etmeyeceğim. Israrla onu isteyeceğim. Allah'tan beni olmayacak bir şeye umut besletmemesini isteyeceğim. Rüyalarımda belli şeyleri görebilmeyi isteyeceğim. Allah günahlarımızı affetsin. Bu dua etmedeki güçlük şeytanın bir oyunu mu? Yoksa Allah bana bu konuda dua etme mi diyordur bilmiyorum.

Alıntı ile Cevapla
  #15  
Alt 22.10.24, 15:13
Acemi
 
Üyelik tarihi: 17.08.24
Bulunduğu yer: Türkiye
Mesajlar: 24
Etiketlendiği Mesaj: 0 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Panik yapıyorum, bazen aceleci davranıyorum, içim titriyor sıkışmış hissediyorum. 8 ayı geçti. Ben hala bu durumdayım. Allah'ın bu hallerimi isyan olarak algılamasından korkuyorum. Allah'ım gerçekten bu isyan değildir. Ben kulum benim görevim dua etmektir, kabul edip etmemek senin elindedir. Vermiş olduklarına hamdolsun. Sen alemlerin rabbisin. Lutfedip gönlümdekini benim için hayırlı kıl ve onu bana nasip et. Senin bahçen geniştir, senin hazinen sonsuzdur. Senin olanakların sonsuzdur. Sen ol dersin ve olur. Sen istersen her şey olur, lütfedip iste, gönlümdekini ver yarabbim. Amin.

Alıntı ile Cevapla
  #16  
Alt 22.10.24, 15:18
Üye
 
Üyelik tarihi: 03.08.24
Bulunduğu yer: İzmir
Mesajlar: 53
Etiketlendiği Mesaj: 2 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
BirKul41 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Panik yapıyorum, bazen aceleci davranıyorum, içim titriyor sıkışmış hissediyorum. 8 ayı geçti. Ben hala bu durumdayım. Allah'ın bu hallerimi isyan olarak algılamasından korkuyorum. Allah'ım gerçekten bu isyan değildir. Ben kulum benim görevim dua etmektir, kabul edip etmemek senin elindedir. Vermiş olduklarına hamdolsun. Sen alemlerin rabbisin. Lutfedip gönlümdekini benim için hayırlı kıl ve onu bana nasip et. Senin bahçen geniştir, senin hazinen sonsuzdur. Senin olanakların sonsuzdur. Sen ol dersin ve olur. Sen istersen her şey olur, lütfedip iste, gönlümdekini ver yarabbim. Amin.
Kısa bir zaman ve bu durumu zamana bırakmalısın. Senin için hayırlı olan neyse o nasip olsun.

Alıntı ile Cevapla
  #17  
Alt 22.10.24, 15:19
Acemi
 
Üyelik tarihi: 17.08.24
Bulunduğu yer: Türkiye
Mesajlar: 24
Etiketlendiği Mesaj: 0 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Peygamberimiz bunalınca dağa çıkardı, ben de insanlardan uzaklaşmaya çalışıyorum. Öyle Allah'a yakın olmaya çalışıyorum. Seccadede kıvrılıp uyuyorum. Şimdi desem ki bu nasıl bir histir; sanki bu bir isyan olacakmış gibi, ama rahatsızlık verdiği doğru. Korkuyorum Allah başıma büyük bir musibet verir diye. Sizce öyle midir? Kul olarak görevim hislerimi Allah'a samimiyetle bildirmek değil midir?
Bu çok ince bir çizgi midir Allah'a yakarıp içini dökmek ve isyan arasında olan?
Allah'ım şüphesiz verdiklerin çok kıymetlidir. Olanaklarım ve sağlığım için, beni seven insanlar için sana hamdolsun. Yalvarırım bana kızıp gazap etme. Yüreğimde bir üzüntü var. Sen bunu onar ve bana gönlümdekini hayırlısıyla nasip et.

Yüreğimde üzüntü var demek Allah'ın gücüne gider mi? Bana der mi ben sana sağlık verdim, aile verdim, iş verdim rızık verdim. Daha ne üzüntüsünden bahsediyorsun diye?

Alıntı ile Cevapla
  #18  
Alt 22.10.24, 15:32
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,385
Etiketlendiği Mesaj: 269 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
BirKul41 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Peygamberimiz bunalınca dağa çıkardı, ben de insanlardan uzaklaşmaya çalışıyorum. Öyle Allah'a yakın olmaya çalışıyorum. Seccadede kıvrılıp uyuyorum. Şimdi desem ki bu nasıl bir histir; sanki bu bir isyan olacakmış gibi, ama rahatsızlık verdiği doğru. Korkuyorum Allah başıma büyük bir musibet verir diye. Sizce öyle midir? Kul olarak görevim hislerimi Allah'a samimiyetle bildirmek değil midir?
Bu çok ince bir çizgi midir Allah'a yakarıp içini dökmek ve isyan arasında olan?
Allah'ım şüphesiz verdiklerin çok kıymetlidir. Olanaklarım ve sağlığım için, beni seven insanlar için sana hamdolsun. Yalvarırım bana kızıp gazap etme. Yüreğimde bir üzüntü var. Sen bunu onar ve bana gönlümdekini hayırlısıyla nasip et.

Yüreğimde üzüntü var demek Allah'ın gücüne gider mi? Bana der mi ben sana sağlık verdim, aile verdim, iş verdim rızık verdim. Daha ne üzüntüsünden bahsediyorsun diye?
Dua, kulluğun gereğidir. Yoksa dua, Allah’ın meydana geleceğini ezelde takdir ettiği şeyin gerçekleşmesini önlemesi, takdir etmediği şeyin meydana gelmesini sağlaması için yapılan bir amel değildir. Ayrıca duadan maksat Allah’ın bilmediği şeyi ona hatırlatma manasını asla taşımaz. Dua kişinin kulluğunu göstermesi, aczini ve ihtiyacını Allah’a arz etmesidir.
Bakara suresi 186. Ayet lafzı anlamıyla her duanın Allah tarafından karşılık bulacağını düşündürür. Fakat ayetin dil yapısı ve derin anlamı böyle bir düşüncenin isabetli olmadığını gösterir. Daha açıkçası ayet, duaya icabetin kullara yönelik bir ilahi lütuf ve inayet olduğuna dolayısıyla her duaya her zaman ve zeminde icabet edilmesi gibi bir mecburiyet bulunmadığına işaret etmektedir. Bu noktada ‘’Ayetteki ifade yapısı Her kim dua ederse Allah da o kimsenin duasına icabet eder’’ şeklinde bir şart-cevap kurgusuna sahiptir. Böyle bir ifade telazüm, yani iki şeyin karşılıklı olarak birbirini gerektirmesi sonucunu verir’’ şeklinde bir argüman ileri sürülemez. Çünkü burada söz konusu olan şart duayı icabete bağlamaya değil, soruyu cevaba bağlamaya yöneliktir. Bunun içindir ki ayette (Dua ettiğiniz takdirde bende icabet ederim) denilmemiş bilakis ‘’ وَاِذَا سَاَلَكَ عِبَاد۪ي عَنّ۪ي فَاِنّ۪ي قَر۪يبٌۜ اُج۪يبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ اِذَا دَعَانِۙ’
Şeklinde bir ifadeye yer verilmiştir. (İbn Aşur, et_Tahrir ve’t-Tenvir ikinci cilt sayfa 179)

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
Alıntı ile Cevapla
  #19  
Alt 22.10.24, 16:03
Acemi
 
Üyelik tarihi: 17.08.24
Bulunduğu yer: Türkiye
Mesajlar: 24
Etiketlendiği Mesaj: 0 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Dua, kulluğun gereğidir. Yoksa dua, Allah’ın meydana geleceğini ezelde takdir ettiği şeyin gerçekleşmesini önlemesi, takdir etmediği şeyin meydana gelmesini sağlaması için yapılan bir amel değildir. Ayrıca duadan maksat Allah’ın bilmediği şeyi ona hatırlatma manasını asla taşımaz. Dua kişinin kulluğunu göstermesi, aczini ve ihtiyacını Allah’a arz etmesidir.
Bakara suresi 186. Ayet lafzı anlamıyla her duanın Allah tarafından karşılık bulacağını düşündürür. Fakat ayetin dil yapısı ve derin anlamı böyle bir düşüncenin isabetli olmadığını gösterir. Daha açıkçası ayet, duaya icabetin kullara yönelik bir ilahi lütuf ve inayet olduğuna dolayısıyla her duaya her zaman ve zeminde icabet edilmesi gibi bir mecburiyet bulunmadığına işaret etmektedir. Bu noktada ‘’Ayetteki ifade yapısı Her kim dua ederse Allah da o kimsenin duasına icabet eder’’ şeklinde bir şart-cevap kurgusuna sahiptir. Böyle bir ifade telazüm, yani iki şeyin karşılıklı olarak birbirini gerektirmesi sonucunu verir’’ şeklinde bir argüman ileri sürülemez. Çünkü burada söz konusu olan şart duayı icabete bağlamaya değil, soruyu cevaba bağlamaya yöneliktir. Bunun içindir ki ayette (Dua ettiğiniz takdirde bende icabet ederim) denilmemiş bilakis ‘’ وَاِذَا سَاَلَكَ عِبَاد۪ي عَنّ۪ي فَاِنّ۪ي قَر۪يبٌۜ اُج۪يبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ اِذَا دَعَانِۙ’
Şeklinde bir ifadeye yer verilmiştir. (İbn Aşur, et_Tahrir ve’t-Tenvir ikinci cilt sayfa 179)
Evet icabet ve kabul farklı şeylerdir demek istiyorsunuz hocam. Allah'ın icabet ettiği şüphesiz ayetle sabit, bizi duyduğu gördüğü şüphesiz doğru. Ama kabul olacaksa da bunun şartı duanın olacağına kabul olacağına inanmak değil midir?

Alıntı ile Cevapla
  #20  
Alt 22.10.24, 18:01
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,385
Etiketlendiği Mesaj: 269 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
BirKul41 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Evet icabet ve kabul farklı şeylerdir demek istiyorsunuz hocam. Allah'ın icabet ettiği şüphesiz ayetle sabit, bizi duyduğu gördüğü şüphesiz doğru. Ama kabul olacaksa da bunun şartı duanın olacağına kabul olacağına inanmak değil midir?
Değerli kardeşim duadan maksat, kulun kalben Allah’a yönelişi, kendi aczini ve eksikliğini hissedip O’nun lütuf ve inayetine ihtiyaç hissedişidir. Ancak bu hissiyat da esasen rıza ve teslimiyet haliyle izhar edilir. Bir rivayete göre Hz. İbrahim ateşe atılmadan evvel, Cebrail gelip, ‘’Bir isteğin var mı? İstekre bulun’’ demiş, İbrahim de ‘’Allah’ın halimi bilmesi benim O’ndan istekte bulunmama ihtiyaç bırakmaz’’ manasına gelecek şekilde ‘’hasbiyellah’’ diye karşılık vermiştir. (Gazali İhyau Ulumi’d-Din, 4.cilt sayfa 171, 244)
Bu rivayet her ne kadar menkıbe tarzında olsa da dua konusuna dair ihtiva ettiği mesaj en azından bizim için çok önemlidir. Dille duanın Allah’la irtibatı sağlamlaştırmak, dini-ahlaki bilinci canlı tutmak, manevi arınmayı artırmak, iç huzuru sağlamak gibi birçok işlevinin bulunduğu şüphesiz olmakla birlikte, Ehl-i Sünnet alimlerine göre gerçek dua rıza ve teslimiyet halinde fiili olarak edilen duadır. Daha açıkçası, İnsan (kul) Allah’tan bir istek ve dilekte bulunacaksa, evvel emirde bu isteğin gerçekleşmesine yönelik sebeplere tevessül babında azami gayretle fiili gayret sergilemeli ve bu süreçte Allah’tan inayet, Nusret ve tevfikini esirgememesi yönünde moral destek talep etmelidir. Bu anlamda dille dua ancak manevi destek ve motivasyondan ibarettir; gerçek dua ise her şeye rağmen rıza halinde fiili çaba göstermektir.

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Elimi neye atsam kuruyor elbeyli Sorularınız 11 07.09.21 11:50
Zikir sayıları neye göre belirleniyor? Roxes Sorularınız 10 28.09.20 12:22
Neye aşık ve neye meftun isek sohbetimizin konusu odur Hal Tasavvuf Sohbetleri 0 03.05.19 11:30
Doğru parmağı 20 saniye boyunca sıkmak bakın neye yarıyor RvP ilginç konular & Teoriler 5 29.12.17 00:13
Allah ım. Neye ihtiyacım olduğunu Sen biliyorsun. Bêkes Hayat Dersleri & Hikayeler 6 06.11.17 11:52


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 02:15.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147