Burada bir noktaya dikkatlerinizi çekmek isterim. Biliyorsunuz öteden beri Aişe annemizin evlilik yaşı tartışılır durur. Büyük çoğunluğa göre nişanlandığında 6 yaşında, evlendiğinde 9 yaşlarındadır.[ İbn Sa’d, Tabakât, X, 57.] Öncelikle şunu söyleyelim ki eğer böyle olsaydı ve Efendimiz (sas) 5-6 yaşında bir kız ile evlenseydi, biz bir mü’min olarak bunu sorgulamaz, bu konuda şu an modern dünyanın bize telkin ettiği bazı düşüncelerden etkilenerek asla konuşmazdık. Ancak bu konuda yapılan araştırmalara göre Aişe annemiz nişanladığında 15-16 evlendiğinde 18-19 yaşlarındadır. Biraz teknik bir konu olan bu mevzuya, burada fazlaca girmeden, bazı verileri sizlerle paylaşmak istiyorum .Diri diri kız çocuklarını toprağa gömen cahiliye Arapları genel itibari ile kız çocuklarının yaşlarını tutmazlardı. Toplumun tüm kınamasına rağmen kızlarını gömmeyip onları büyütenler, çocukları buluğa erdiklerinde Dâru’n-Nedve’de bir tören düzenler ve kızlarının artık büyüdüğünü halka ilan ederlerdi. Eğer bu uygulamayı esas alırsak, Hz. Aişe’nin 9 yaşında evlendiği iddiasını, “9 yıldır ay hali görüyordu” şeklinde anlamak gerekecektir. 9 yıldır ay hali görmesi ve bir 9 yılda çocukluk dönemini dikkate alınca, Hz. Aişe validemiz evlendiğinde 18 yaşlarında bir genç kız olduğu anlaşılacaktır.[ İbn Hişam, es-Sîre, I, 174]Hz. Aişe validemiz yıllar sonra Mekke’nin ilk dönemlerinde inen bir sûre olan, Kıyamet Sûresi’nin iniş zamanı sorulduğu zaman: “Ben Mekke’de sokaklarda oynayan bir çocuk iken Kıyamet saatinin dehşetini anlatan şu ayetler (Kamer Sûresi, 46. ayet) nazil oldu” [Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân, 6] diye cevap vermesi, onun yaşını tespit etmemiz açısından önemli bir işarettir. Bu sûrenin nübüvvetin 3. ya da 4. yılında nazil olduğunu hatırlarsak, Aişe validemizin de oyun oynayacak ve dile getirilen sûreyi aklında tutacak bir yaşta olması gerektiğini de dikkate alırsak; o günlerde en az 6–7 yaşlarında olması icap edecektir. Hz. Aişe’nin Efendimiz (sas) ile evliliğinin nübüvvetin 13. yılında gerçekleştiğini hatırlarsak, demek ki bu evlilik Kamer Sûresi’nin nazil olmasından yaklaşık 10 yıl sonra olduğunu kabul etmek zorunda kalacağız. Böyle olunca da Aişe validemizin evlendiği zaman yaşının en az 17 ya da 18 olduğu anlaşılacaktır.Birçok tarihi kaynak Aişe validemiz ile ablası Esma arasındaki yaş farkının 10 olduğunu söylerler.[ Nevevî, Tehzîbü’l-Esmâ, II, 597; Hâkim, el-Müstedrek, III, 635] Hicretin 73. yılında 100 yaşında vefat etmiş olan büyük İslâm kadını Hz. Esma hicret sırasında, 27-28 yaşlarında idi. Eğer o bu yaşlarda idiyse ve Aişe validemizden de 10 yaş büyük idiyse, demek ki Hz. Aişe’de hicret sırasında 18 yaşlarında idi.Bugün hadis kitaplarımızda yer alan ve Hz. Aişe validemizin Mekke yıllarıyla ilgili olarak anlattığı bazı rivayetler, onun yaşını tespit edebilmemize yardımcı olacak niteliktedir. Bunlardan birkaçına değinirsek, mesela; Risâlet’ten kırk yıl önce gerçekleşen ve tarih belirlemede bir ölçü olarak kabul gören Fil hadisesinden geriye kalan iki kişiyi Mekke’de dilenirken gördüğünü söylemesi; [İbn Hişam, es-Sîre, I, 176; İbn Kesîr, el-Bidâye, II, 214.] Mekke’nin en sıkıntılı günlerinde Allah Resûlü’nün (sas) sabah-akşam kendi evlerine geldiğini ve bu sıkıntılara dayanamayan babası Hz. Ebû Bekir’in de Nübüvvetin 5. veya 6. yılında Habeşistan’a hicret teşebbüsünde bulunduğunu detaylarıyla birlikte anlatması; [Buhârî, Salât, 70; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, VI, 198.] ilk defa namazın ikişer rekât farz kılındığını, mukim olanlar için daha sonraları onun dört rekâta çıkarıldığını, ancak sefer durumlarında yine iki rekât olarak bırakıldığını ifade etmesi gibi rivayetler [Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, II, 285-286] onun yaşı konusunda bize ipuçları verecek niteliktedir.Hz. Aişe validemizin doğum tarihindeki ihtilafların bir benzeri vefat tarihinde de görülmektedir. Ama biz bazı detayları ve rivayetler arasındaki ilişkileri dikkate alırsak, onun hicrî 58. yılda, 74 yaşlarında vefat ettiğini kabul edebiliriz. Eğer o 74 yaşında vefat etti ise, Efendimiz’den (sas) sonra 48 yıl dul olarak yaşadı ise, Allah Resûlü ile evliliği de 9 yıl sürdü ise; demek ki Aişe validemiz, Efendimiz Daru’l-Bekâ’ya hicret ettiğinde 26, evlendiğinde ise 17–18 yaşlarında idi.İşte burada ancak birkaçına yer verebildiğimiz delilerden anlaşılacağı gibi, bilinenin aksine Hz. Aişe validemizin evlilik yaşı 9 veya 10 değil, 18’dir.

Bu şekilde bir bilgiyi siz nerden duydunuz bilmiyorum hiç bir kaynakta peygamberimiz hakkında böyle bir şey yok.keşke onun tırnağı kadar olabilsek

Öncelikle öyle bir şey yok. Bir konuyu öğreneceksen tamamiyle öğren böyle yarım yamalak öğrenirsen sapıtırsın Allah Celle Celaluhu korusun. Öncelikle cabiliyede Araplar kızların yaşını ergenlikten sonra saymaya başlardım yani Aişe Validemiz 12 yaşında ergenliğe girse 12+6= 18 eder. Bu konuyu tamamiyle araştır iki ilimsizin sözüyle belki bunu duydun ama işin aslı bu.

İslamiyette öyle bir şey yok cahiliye Araplarda vardı.

İslamiyette yok öyle öyle bir şey. Cahiliye Araplarında vardı

Yaş konularıyla ilgili kulaktan dolma bilgilerle dışında benim bildiğim birsey yok ama onlara da inanmiyorum zaten.Bir köylü tarafından kendisine ikram edilen ekşi üzümü kendisi yiyip , yüzlerini ekşitmesinler diye yanındakilere ikram etmeyecek kadar hassas bir peygamber, bir çocuğa nasıl kıysın.Okudugum birsey var beni peygamberimizle ilgili cok etkileyen.Kadınların ayda bir regl olması eskiden pis bir durum olarak görülürken ama aslında bu biyolojik olarak ve Allah tan gelen bir durum, yani kadının iradesinde degil.O dönemde ellerinden yemek yenmez, ayni sofraya oturulmaz, bir nevi ceza verilirmis kadına.Okuduguma gore peygamberimiz bunu tamamen degistirmis, elinden yemekte yemiş, sofraya oturmasına izinde vermiş.Düşününce öyle bir zamanda bu kadar aydin ve insancıl bir yaklaşım onun ne kadar naif, ince bir ruha sahip olduğunu göstermez mi? Keske her erkek onun gibi ve gercekten İslami kuralları gözeterek eşine, kizina davransa, o zaman asla ne bir kırgınlık olur, ne de kötü bir olay.Okudukca, dinledikçe peygamberimizinde, dinimizinde ne kadar detaylı ve guzel olduğunu görüyorum.Kabalıktan, şiddetten, kötülükten eser yok aslında ama insanlar istedikleri gibi yorumluyorlar.

Bu konu ateisler, misyoner hristiyanlar ve yahudiler tarafından çok sevilir. Bizdek, "aydınlar" ayamamış mahlukatlar bu konuyu okumadan sorarak, izleyerek ve duyarak eğitilen ya da eğitilebilen öldüğünde sıfır kilometre beyinle, hiç kullanmadan mezara götürdüğü eskimemiş beyinli insanları negatif yönde etkilemiş ve İslama karşı soğutulmuşlardır. Dönemin arap kültüründe regl oluncaya kadar yaşı sıfır sayılan ve regl olduğu anda yaş almaya başlayan kız çocuklarına evlenme çağına girdi manasında yaşı ile anmalarından kaynaklanmıştır. O dönem Arap kültürünü kını yorsanız bir de Avrupa kültürüne bakalım. Bundan sonra yazacaklarımı lütfen araştırın körü körüne bir daha Peygamberi karalamayın. O dönemin avrupasında tahta kovaya işer büyük çişlerini yapar sokağa dökerlermiş sokakta açıktan giden kanaldan denize taşınırmış. Hastalıklar diz boyu olur aile fertleri hayatını kaybederlermiş. O dönem eşi ölen kadınlar kendi oğulları ile evlenirlermil, Eşi ölen erkekler kendi kızları ile evlenirlermiş. Bazen el emeği ile kurduğum çiftlik miras yolu ile bölünmesin diye bazen de benim kızım çok güzel ondan çocuğum olsun diye evlenirlermiş. O dönemde hem kadınlar hemde erkekler için kendi çocuğu ile evlenme modası varmış ve normal karşılanırmış. Kadınlar evlerinde ev işleri dışında bir işte uğraşmadığı için "yiyecek ziyan eden" olarak anılırmış. Hatta çıtayı yükselteyim; erkek bir sebepten rahatsızlanır yada artık eşinden hoşlanmazsa pazarda satrmış hem köle olarak hemde yatak partneri olarak satar ve karnını doyururmuş.

Artık bunları bildiğimize göre aynı dönemde toprağa gömen ile pazartda satan aynı zamanın insanları. Biri daha iyi değil artık bırakın Avrupanın kokuşmuş tarihini yüceltmeyi ve İslam topraklarını karalamayı. Tamam zamanın Araplarını aklamıyorum ama o zamanın kendi çocuklarını mal gibi satan ve kullanan insanlarla kıyaslayın şimdi ki zamanın insanları ile değil.

Avrupanın karanlık tarihinde ensest ilişkilerden doğmuş anne, baba ve çocukların kurduğu bir "medeniyet" ten bahsediyorum. Gördünüz mü eşcinsellik bile yanında ne kadar masum kaldı. Avrupa kadına saygı mı duyuyordu, insan hakları evrensel beyannamesi yok Magna Carta bunları bırakın da VEDA HUTBESİNE bir göz atın.

Allahın "AŞKIM" , " HABİBİM" Dediği ilk prototip yaradılmışların en güzeli, eksisksizi, hayırlısı, güzeli, akıllısı, bilgilisi, kültürlüsü vs... Meleklerin bile gözünü alamadığı Peygamberimiz H.Z. MUHAMMET MUSTAFA S.A.V. e bırakın çamur atmayı adını bile ağızınıza almayın. Önce okuyun araştırın ama onlardan da önce bu ön yargı kıyafetlerinizi bir çıkarın sonra araştırın.

O konuşunca ağzından sıçan, O konuşunca ağzından ossurup ortalığı kokutan, Tuvaletini ağızından gerçekleştiren, Vücudundaki tüm delikleri amacı dışında kullanan; insan kılıklı " aydın " jargonu ile konuşmadan önce araştırın.

Allaha Emanet olun.

İnsan Duyduğunu unutur, Gördüğünü Hatırlar ve yaptığını bilir. Bu üç duyu kitap okuımakla aktif olur.