Alıntı:
ygt Nickli Üyeden Alıntı
Selamun Aleykum Yiğit Ömer adında 11 aylık evladım var. Maddi olarak zaten iyi bir geleceği olması için çok çalışıyorum. Manevi olarak sizce nasıl davranmalıyım? Nelere dikkat etmeliyim ? Tecrübelerinizi paylaşır mısınız ?
|
Hem kendimiz için hem de çocuklarımız için Salihlerden dua talep etmeli, bu konuda hassas olmalıyız. Peki, salih kimdir? Bunu sorunca aklımıza sadece şu geliyor maalesef: Güzel giyimli, yaşlı, uzunca ve beyazlaşmış bir sakalı olan, başında sarığı, tekkede oturan bir zat. Elbette böyleleri vardır. Bunu -hâşâ- küçümsemek için söylemiyoruz. Sadece bir hakikati nazarlarınıza vermek için tasvir yapıyoruz. Bir insan, evine helal lokma götürmek amacıyla sabahın erken vaktinden akşama kadar ter döküyor, harama ve helale dikkat ediyorsa bu adam, salih bir adamdır. Sokaklar rezil ve kepaze bir hâldeyken üniversitede okuyan bir genç; helale ve harama dikkat ediyor, beş vakit namazını aksatmama adına inanılmaz bir gayret gösteriyorsa neden dua isteyecek birini arıyorsunuz? Alın size dua istenecek birisi! Gidin ve böyle birinden dua alın. Allah’ın izniyle o salih veya safihadır. Öyle birinin yaptığı dua da Allah katında makbuldür. Dolayısıyla salih insan bulmak için dünyayı aramanıza gerek yoktur. Bu noktada bir duyduğum malumatı sizlerle paylaşmak istiyorum. 80 yaşlarında olan bir hocanın yanına bir genç geldi. O genç, hocaya: “Hocam! Bana bir dua et.” dedi. Hoca da: “Kaç yaşındasın?” diye sordu. Genç: “22-23 yaşındayım.” deyince, hoca: “Sen 23 yaşındasın, ben 80 yaşındayım. Allah, sana da bana da bir emanet vermiş. Ben o emaneti 80 yıldır kirletiyorum, sen 23 yıldır kirletiyorsun. Eğer biri birine dua edecekse sen bana et.” dedi. Bu güzel nükteyi beyan etti, sonrasında da güzelce dua etti. Ne olursa olsun derdimiz dua olmalı, birbirimizden dua istemeli, evlatlarımıza da dua ettirmeliyiz. Duasına inandığımız, salih olduğuna güvendiğimiz insanlardan kendimiz ve çocuklarımız için dua almalıyız.
Babaların nasıl bir vazifeyle karşı karşıya olduğunu bir hadis üzerinden anlamaya çalışalım. Câbir b. Semüre’nin rivayet ettiğine göre Efendimiz (sas) şöyle buyurmuştur: “Kişinin evinde oturup çocuklarına terbiye vermesi, bir sâ’ (yaklaşık 2 kg) sadaka vermesinden daha hayırlıdır.” [Tirmizî, “Birr”, “33”; Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 96, 102] Efendimiz (sas) böyle demekle aslında çocuk terbiyesinin ne kadar önemli olduğunu da beyan etmiş olmaktadır. Allah Resulü (sas), çocuk terbiyesinin değer ve kıymetini beyan ettiği gibi usul ve üslubunu da gösterdi. Fiili olarak da çok önemli örneklikler ortaya koydu. Bundan dolayı çocuk terbiyesi konusunun perdesini aralar aralamaz, karşımıza ilk çıkan husus, temsiliyettir. Efendimiz (sas), çocuk terbiyesinin temsiliyet ile başladığını ve bununla devam ettiğini bizlere beyan etmiştir. Temsiliyet, sözden daha tesirlidir. Bu çağın insanları olarak en fazla ihmal ettiğimiz alan da budur maalesef. Sözlerimiz; çocuklarımıza, evimize, hanemize ne kadar sirayet ediyor? Bu, üzerinde durup düşünmemiz gereken önemli bir husustur. Efendimiz ’in (sas) terbiyesinde yetişen çocuklar, onun (sas) sözlerinden ziyade bizzat hayatıyla terbiye olmuşlardır. Buna en önemli örnek de Efendimiz ‘in (sas) hanesindeki kızların nasıl iman ettiğidir. Bu konuda bir bilgi ya da rivayet yoktur. Ancak bildiğimiz bir hakikat vardır ki o da şudur: O kızlar nübüvvetin ilk günlerinde Müslüman olmuş, namaz kılmış ve babalarının getirdiği her şeyi tasdik etmişlerdir. Buradan çok önemli bir bilgi çıkarıyoruz. Allah Resûlü’nün (sas) kırk yıllık nübüvvet öncesi hayatında ortaya koyduğu ahlâk ve fiili örneklik, onlara tebliğ eden en önemli vesile olmuş, sonrasında söze gerek kalmamıştır.