Alıntı:
havasyolcusu Nickli Üyeden Alıntı
Bir ara sanırım müslüman kardeşler adında bir islami ezoterik örgüt vardı, dağılmış olabilir.Sizce neden bizim bir ezoterik örgütümüz yok olsaydı daha iyi olmuş olmaz mıydı acaba ? En azından belki ortadoğuda bu kadar kan gövdeyi götürmezdi belki de...
|
7-9. yüzyıllar arasında Irak, İran ve Orta Asya’da Mazdekizm etkili Hurremiyye geleneğinde çoğu İslami görünümlü çok sayıda ezoterik tarikat ortaya çıktı. Hz. Ali’nin imam, peygamber ve tanrı olduğunu ilk defa ilan etmiş ve de aşırı Şiilerin (Gulât) ilk temsilcisi olan Abdullah ibn Sebe’yeye inananlara Sebeiyye denildi. Bu tarikat Kûfe’de ortaya çıktı. 7. yüzyılda yaşamış ve daha önceden Yahudi olan Sebe, sonra Müslümanlığı tercih etti ve Ali’nin destekçisi oldu. Bu tarikat, Hz. İsa gibi Ali’nin göğe yükseldiğini ölmediğine inanırdı. Ölenin Ali benzeri başka biri (şeytan) olduğunu iddia etmişlerdi. Ali’nin dünyaya gelip intikam alacağına, yeryüzüne hâkim olacağına ve adalet sağlayacağına inanırlardı. Onlara göre Ali, bulutların arasında gökte yaşıyordu ve gök gürültüsü onun sesi ve şimşek de onun kamçısıydı (ya da gülüşü). Onun beklenen Mehdi olduğuna inanırlardı. Ali henüz hayattayken, kendisini tanrı ilan ettiği için onlardan bazılarını yaktırdı ve İbn Sebe’yi de Madain’e sürdü. Onlar bu olaydan sonra Ali’nin gerçek bir ilah olduğunu ve ancak bir tanrının ateş ile azap verebileceğini düşünmüşlerdi. Ali’ye geçmiş olan tanrının ruhunun sonradan diğer imamlara geçtiğine inanırlardı. Hz. Ali’yi destekleyen fakat Ali’yi terk ettikleri için sahabeleri ve hakkını korumadığı için de Ali’yi suçlayan Ebû Kâmil’i destekleyen guruba Kâmiliyye denirdi. Ebû Kâmil, imamlığın bir nur (ışık) olduğunu ve bir şahıstan diğerine geçtiğine ve ölüm anında ruhların başka bedene göç ettiğine inanırdı. Ona göre, imamlık bazen peygamberliğe dönüşebilirdi. Bu tarikata göre, her yerde olan ve her dilde konuşabilen tanrı bedenlenerek kendini gösterirdi. Onlar, meleklerin ve peygamberlerin insan bedenine, şeytanların ve cinlerin ise hayvan bedenine göç edebileceğine inanırlardı. Bu tarikat, ateşi çok kutsal saymıştı. Hz. Ali’nin tanrı ve Hz. Muhammed’in ise peygamber olduğunu ileri süren el Albâ bin Zirâ ed Devsî taraftarlarına Albâîyye denirdi. El Albâ’ya göre tanrı olan Ali, Muhammed’i peygamber olarak gönderdi. Aralarında her ikisini de tanrı olarak gören fakat Ali’yi daha öne alan Ayniyye olarak bilinen bir grup vardı. Mimiyye’ler de her ikisini tanrı olarak görmüş ve Hz. Muhammed’i üstün tutmuşlardı. Ashâbul Kisa diye bilinenler ise Muhammed, Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin’i ilah olarak kabul etmişler ve hepsinin tek bir varlık olduğunu, ilahi ruhun hepsinde olduğuna ve hepsinin eşit olduğuna inanırlardı.