Selamunaleyküm şimdi 70000 tevhid zikri başlığını okurken altında "bi rivayetle şunu şunu zikredersen sabahtan akşama kadar çektiğin zikre bedeldir" demiş peygamber efendimiz vs gibi yorumlar atılmış. verilen zikir örneğinde de işte rabbim ben seni kelimelerin adedince zikrederim, arşının ağırlığınca zikrederim vs gibi anlamlar var iyi tamam süper kolaylık ama benim mantığımın almadığı şey şu; abi ederim diyoruz ama o kadar zikretmiyoruz ki? yani ben yazsam çok fena roman yazarım ama neyse demek gibi bir şey bu... ben seni kainattaki zerreler adedince zikrederim dedik şimdi ahirette sen böyle böyle demiştin hadi zikret diye zerrelerin başına bekçi dikerlerse ne olacak (tabi bu işin şakası) ama ne demek istediğimi anlatabilmişimdir umarım bunun esrarını anlatabilecek bir müslüman cevap verebilirse sevinirim. bana sanki "yani ederim ama vakit yok" demektense elimizdeki vakti net bir şekilde tak tak tak rakamı sevabı ortada zikirle meşgul olmak cebren daha mantıklı geliyor.

O konuda şunu gördum hadisdeki zikirdeki faziletler en üstün seviyededirki Peygamberimiz Hz Muhammed Sallallâhu aleyhi vesselam sahabelere aktarıyor ki bu da zaten o zikrin kimin ağzından kalbinden çıktığı görunce anlıyorsun ki gerçekten o zikirdeki fazilete o ulaşabilir biznillah ama işte ihlas az bizde Allah kolaylık versin iman versin cümlemize amin

Bu tür zikirleri neden böyle demelerinin sebebi içinde zerre, adet gibi kavramlardır ama dediğin gibi bu zikirleri çekmek basit değildir benim düşüncem böyle bir zikir çekildiğinde sürekli devam edilmesi gerekir ama bence bunada gerek yoktur çünkü bir defa kalben çekilmiş tevhid zikri bu zikirlerlerden 70.000 kat daha üstündür nede olsa zikrin en üstünü devhid zikridir.

Söylediğin gibi daha saf bir imana has sanırım bu zikirler bizim ulaşmamız bugünden yarına olacak şey değil. biri demiş ki işte şu zikir 10000 tevhide denk ben 7 kere bunu çeksem 70000 tevhid hatmi yapmış olur muyum... ne güzel matematik.

cübbeli de her sohbetinde kısa kestirmeden cennet tarifi veriyor böyle zikirlerle bence yanlış beleşçiliğe alıştırıyor. cübbeli dediği için millet sanıyor ki onu 15 snde bir kere söyleyince günlerce zikirle meşk etmiş adamı üçle çarpacak.

Onun amacıda maksat millet zikir az çekiyor bunu vereyimde zikirlerini biraz arttırsınlar da olabilir senin dediğin gibi beleşçiliğede alıştırıyor olabilir Allah onun niyetini biliyor ve o niyete görede hesap verecek.

doğru dedin niyeti senin dediğin gibidir muhakkak ama ben sohbetlerinde yoruluyorum kolaycılıktan ve matematik hesaplarından yok kendi kitlesi için doğru bir yaklaşım olabilir söylediğin gibi

Külli ve cami ifadelerle sevap ve faziletin katlanması kişinin ma'rifetullahdaki derecesine ihlasına takvasına Allah-u tealaya yakınlığına göre değişir . Günahkar avamdan biri bir zikirden sinek kanadı kadar feyiz alırken salih müttaki bir kul semavat ve arz kadar kadar alabilir , birinin ruh aynası damladır diğerinin derya ruhunun inbisatına göre fazilet kazanır.
Konuyla alakalı Risale-i Nurdan alıntı yapayım mevzu daha net anlaşılır :

Eğer desen: “Şu küllî hadsiz nimetlere karşı nasıl şu mahdud ve cüz’î şükrümle mukabele edebilirim?”

Elcevab: Küllî bir niyetle, hadsiz bir itikad ile… Meselâ: Nasılki bir adam beş kuruş kıymetinde bir hediye ile, bir padişahın huzuruna girer ve görür ki, herbiri milyonlara değer hediyeler, makbul adamlardan gelmiş, orada dizilmiş. Onun kalbine gelir: “Benim hediyem hiçtir, ne yapayım?” Birden der: “Ey seyyidim! Bütün şu kıymetdar hediyeleri kendi namıma sana takdim ediyorum. Çünki sen onlara lâyıksın. Eğer benim iktidarım olsaydı, bunların bir mislini sana hediye ederdim.” İşte hiç ihtiyacı olmayan ve raiyetinin derece-i sadakat ve hürmetlerine alâmet olarak hediyelerini kabul eden o padişah, o bîçarenin o büyük ve küllî niyetini ve arzusunu ve o güzel ve yüksek itikad liyakatını, en büyük bir hediye gibi kabul eder. Aynen öyle de: Âciz bir abd, namazında “Ettahiyyatü lillah” der. Yani: Bütün mahlukatın hayatlarıyla sana takdim ettikleri hediye-i ubudiyetlerini, ben kendi hesabıma, umumunu sana takdim ediyorum. Eğer elimden gelseydi, onlar kadar tahiyyeler sana takdim edecektim. Hem sen onlara, hem daha fazlasına lâyıksın. İşte şu niyet ve itikad, pek geniş bir şükr-ü küllîdir. Nebatatın tohumları ve çekirdekleri, onların niyetleridir.

Hem meselâ: Kavun, kalbinde nüveler suretinde bin niyet eder ki, “Ya Hâlıkım! Senin esma-i hüsnanın nakışlarını yerin bir çok yerlerinde ilân etmek isterim.” Cenab-ı Hak gelecek şeylerin nasıl geleceklerini bildiği için, onların niyetlerini bilfiil ibadet gibi kabul eder. “Mü’minin niyeti, amelinden hayırlıdır.” Şu sırra işaret eder.

Yani “Sübhaneke ve bihamdike adede halkıke ve rıdae nefsike ve zineti arşike ve midadi kelimatike ve tüsebbihuke ve cemii tesbihati enbiyaike ve evliyaike ve melaiketike” gibi hadsiz adedle tesbih etmenin hikmeti şu sırdan anlaşılır. Hem nasıl bir zabit, bütün neferatının yekûn hizmetlerini kendi namına padişaha takdim eder. Öyle de: Mahlukata zabitlik eden ve hayvanat ve nebatata kumandanlık yapan ve mevcudat-ı arziyeye halifelik etmeye kabil olan ve kendi hususî âleminde kendini herkese vekil telakki eden insan, Yani “İyyake neağbüdü veiyyake nesteıin” der. Bütün halkın ibadetlerini ve istianelerini, kendi namına Mabud-u Zülcelal’e takdim eder.

Yani “Sübhaneke bicemiı tesbihati cemiı mahlukatike ve bielsineti cemiı masnuatik” der. Bütün mevcudatı kendi hesabına söylettirir. Yani “Allahümme salli ala muhammedin biadedi zerratil kainati ve mürekkebatiha” der. Herşey namına bir salavat getirir. Çünki herşey, Nur-u Ahmedî (A.S.M.) ile alâkadardır. İşte tesbihatta, salavatlarda hadsiz adedlerin hikmetini anla.

Çok teşekkür ederim hocam konu benim için açıklığa kavuştu Allah sizden razı olsun. Hadsiz sorularım oluyorsa da affedin henüz emeklemeye bile başlayamadım.

Estağfirullah kardeşim hoca değilim Allah sizden de razı olsun Cenab-ı Hak istifadenizi artırsın