Azimetlerde Karşılaşılan Allah'tan Başkasına Yemin ve Yetiş Gibi Sözlerin Hükmü? - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > HavasOkulu Genel Bölüm > Sorularınız

Sorularınız her türlü soruyu buradan sorabilirsiniz.

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 28.07.24, 18:00
 
Üyelik tarihi: 21.12.19
Bulunduğu yer: Bursa
Mesajlar: 161
Etiketlendiği Mesaj: 2 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Azimetlerde Karşılaşılan Allah'tan Başkasına Yemin ve Yetiş Gibi Sözlerin Hükmü?

Bir kaynakta şu sözlere denk geldim ve hakikaten düşündürücü ve bu konu havasın tam da merkezindeki bir konu. Bir yanda aşağıdaki fikir varken diğer yanda şirke düşmesi beklenmeyecek, kitap başında iman dolu metiyeler düzen, iman sahibi veya hatta bazen şeyh olduklarını iddia eden alimlerin, şeyhlerin havas kaynaklarının çoğunda aşağıdaki sözleri içeren azimetler var. Havas konusunda bu duruma açıklama getirebilecek kişilerden fikirlerini rica ederim. Cidden bu işin fıkhi, itikadi boyutu nedir acaba? bu durum şirk tehlikesi değil midir?

Gerçi ona bakarsak kitabı yazan veya terkib sahibinin isme bakıyoruz, şeyh, seyyid, falan hazretleri vesayir ama kitapda bağlama, soğutma, falanlama, filanlama, celb vesayir gibi bir sürü iğrençlik, büyü bataklığının içine kadar girmişler. Bunu da anlamıyorum zaten. Herhangi bir kişiyi hedefleyen aşk, muhabbet adına yapılan "tüm uygulamalar" büyüdür. Çünkü büyü sınırlarının ölçüsü nettir. "Başkasının özgür iradesine kast eden her şey büyüdür" Bitti. Eğip bükülebilecek bir tarafı yok bu konunun. Bu dünyada kendini kandıran kandırır. Gideceği yerde bunun hesabı en ağır şekilde sorulur. Büyü olduğu için de tövbe edip bağışlanmazsa kişinin imanını, imanlı gitmesini dahi büyük tehlikeye soktuğu Yüce Rabbimiz ve Peygamber sav Efendimiz tarafından çok ciddi ihtarlarla buyurulmuştur.

Şimdiden Allah razı olsun, teşekkürler..

"Allahtan başkasına yemin etmek, medet beklemek tanzimde bulunmak dua etmek şeklinde söyleyebiliriz. Mesela ecib ya yayail gibi bir cümle, yetiş ya hadim, meded ya tarmaşirin, Bi hakkı bağdeşilin, Aksemtü aleyküm, üzerinize yemin olsun gibi kelimeler ihtiva eden formüllerden Müslüman kardeşlerimiz kaçınmalıdır."

Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 28.07.24, 18:16
 
Üyelik tarihi: 21.12.19
Bulunduğu yer: Bursa
Mesajlar: 161
Etiketlendiği Mesaj: 2 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Şimdi bu yazı direkt vahhabi kafalı kişilerin ağzını sulandırmasın. Vahhabilik denen şey benim inandığım ingiliz yedirmesi "şeytanın sağdan yaklaşması" bir inanç tuzağıdır. Utanmasalar Peygamber sav efendimizi bile inkar edeceklerine inanıyorum. Kim ne derse desin ben öyle inanıyorum nasıl ki fikirleri onların özgür düşüncesi bu da benim özgür düşüncem. O sebeple vahhabi inançlı olanlar gelip buraya yazmasın onu teperim. Onların ne fikrine ne zikrine ihtiyacım yok. Evliyaullah'a hürmeti ve inancı olmayana benimde zerre hürmetim, hoşgörüm olmaz. İngilizlerin uydurduğu bu inançla maksatları insanları onların himmetinden ve efendimiz sav nin şefaatinden mahrum etmek zaten.

Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 28.07.24, 18:25
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,285
Etiketlendiği Mesaj: 253 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
fth7 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Şimdi bu yazı direkt vahhabi kafalı kişilerin ağzını sulandırmasın. Vahhabilik denen şey benim inandığım ingiliz yedirmesi "şeytanın sağdan yaklaşması" bir inanç tuzağıdır. Utanmasalar Peygamber sav efendimizi bile inkar edeceklerine inanıyorum. Kim ne derse desin ben öyle inanıyorum nasıl ki fikirleri onların özgür düşüncesi bu da benim özgür düşüncem. O sebeple vahhabi inançlı olanlar gelip buraya yazmasın onu teperim. Onların ne fikrine ne zikrine ihtiyacım yok. Evliyaullah'a hürmeti ve inancı olmayana benimde zerre hürmetim, hoşgörüm olmaz. İngilizlerin uydurduğu bu inançla maksatları insanları onların himmetinden ve efendimiz sav nin şefaatinden mahrum etmek zaten.
Ashab_ı Kiram Habib-i Ekrem (s.a.v.) hayatta olduğu gibi vefatından sonra da onunla tevessülde bulunarak Allah’a dua etmiş, geride bıraktığı eşyalarıyla teberrük etmiş (Buhari, ‘’Eşribe’’ 30, Müslim ‘’Eşribe’’ 88 Ahmed İbn Hanbel 4. 138) diğer Müslümanlar buna devam etmiş İslam alimlerinin çoğunluğu da bunda herhangi bir sakınca görmemiştir (Alusi Ebü’s-Sena) Bu konuda karşıt görüşlere yer veren Alusi de vefatından sonra da Allah Resulünü vesile kılmak ve ‘’Allah’ım peygamberinin hatırına, onun yüzü suyu hürmetine şu ihtiyacımı gider; bu ihtiyacımın karşılanması hususunda Senin Habibine olan sevgini vesile eyle’’ demekte bir sakınca olmadığını söyler. Çünkü bu sözün bir kişinin muhtaç olduğu bir konuda ‘’Allahım! Senin rahmetini vesile ederek istiyorum rahmetini bu konuda vesile eyle’’ demek arasında bir fark yoktur. (Alusi Ebü’s-Sena 6. Cilt sayfa 187) Diğer yandan Ashab-ı kiramdan itibaren değişik ekollere mensup fıkıh, kelam ve tasavvuf alanında pek çok alimin Hz. Peygamber’le tevessülde bulunmayı meşru bir uygulama olarak görmesi de bu konuda ayrı bir delildir. ((Kevseri, ‘’Mahkü’t-Tekavvül fi Meseleti’t- Tevessül’’, Makalatü’l-Kevseri sayfa 470) Nitekim İbn Teymiyye dönemine kadar da bu konuda alimler arasında bir ihtilaf yoktur. Dolayısıyla zikredilen manada hayatta iken ve dar-ı bekaya göç etmelerinden sonra Allah Resûlü’nün yanı sıra veliler ve salih kulların zatlarıyla tevessülde bulunmanın şirk kabul edilmesi isabetli değildir. Zira tevessül ve istiğase ölünün bizzat zatıyla değil de Allah katındaki sevgisi v, makamı ve mertebesiyle yapıldığında meşrudur. Zira ölünün hiçbir zaman Allah nezdindeki rütbe ve derecesi değişmez. Şefâat kelimesi, Arapça’daki شفع (şefc) masdarından türetilmiştir. Şef’ ise ‘tek’ anlamındaki (وتر) ‘vetr’ kelimesinin zıddı olup, çift demektir. Araplar bir kişinin yanına bir başkası getirildiğinde bunu شفع الرجل شفعا “Şefea’r- raculu şef’an” diye ifade etmişlerdir. Arap dilinde الشاة الشافع yanında yavrusu olan koyun için söylenir. “Falan adam filan adama şefâat etti” sözüyle de “ona yardım etmek ve onun isteğini elde etmek üzere geldi” demek istenilir. استشفعته الى فلان sözüyle, “ondan benim için şefâatte bulunmasını istedim” anlamı kastedilir.
şefâat, “bir insanın bir başkasından kendisi dışındaki birine faydalı olmak veya ondan bir zararı defetmek istemesi”, dünyevî ve uhrevî hususlarla ilgili olarak suç veya günahının affını taleb etmesi veya kısaca birinin bağışlanmasına delalet etmesi anlamlarına gelir. Şefâatin İngilizce’deki tam karşılığı ise ‘intercession’ kelimesidir ve bu da, bir başkasının yararı için dua etmek, yalvarmak, zorlukta ve sıkıntıda olan birinin gıyabında yakarmak demektir.

.
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 28.07.24, 18:26
 
Üyelik tarihi: 21.12.19
Bulunduğu yer: Bursa
Mesajlar: 161
Etiketlendiği Mesaj: 2 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Ama "yetiş ya hadim" gibi bir söylem anlaşılır. Allah'ın takdiriyle ve kudretiyle vesile olması inancıyla söyleniyor. Nihayetinde her şey vesile ile. Misal evliyaullah'a da bu inançla yetiş, meded nidalarıyla seslenebiliriz.

Yani "ecib ya" ifadesi anlaşılır bir ifade. "Allah hakkı için bana icabet et" manası ve bilinciyle söylendiğinde sorun yok doğru mudur?

Bu durumda aklıma takılan sadece "aksemtü aleyküm" yani üzerinize yemin olsun ifadesi kalıyor geriye. Sizce bunun açıklaması nedir? yani bu söylem masum mudur? masumiyetini nasıl açıklayabiliriz?

Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 28.07.24, 18:28
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,285
Etiketlendiği Mesaj: 253 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
fth7 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Ama "yetiş ya hadim" gibi bir söylem anlaşılır. Allah'ın takdiriyle ve kudretiyle vesile olması inancıyla söyleniyor. Nihayetinde her şey vesile ile. Misal evliyaullah'a da bu inançla yetiş, meded nidalarıyla seslenebiliriz.

Yani "ecib ya" ifadesi anlaşılır bir ifade. "Allah hakkı için bana icabet et" manası ve bilinciyle söylendiğinde sorun yok doğru mudur?

Bu durumda aklıma takılan sadece "aksemtü aleyküm" yani üzerinize yemin olsun ifadesi kalıyor geriye. Sizce bunun açıklaması nedir? yani bu söylem masum mudur? masumiyetini nasıl açıklayabiliriz?
Allah Resûlü’nün yanı sıra veliler ve salih kulların zatlarıyla tevessülde bulunmanın şirk kabul edilmesi isabetli değildir. Zira tevessül ve istiğase ölünün bizzat zatıyla değil de Allah katındaki sevgisi v, makamı ve mertebesiyle yapıldığında meşrudur. Zira ölünün hiçbir zaman Allah nezdindeki rütbe ve derecesi değişmez.

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 28.07.24, 18:28
 
Üyelik tarihi: 21.12.19
Bulunduğu yer: Bursa
Mesajlar: 161
Etiketlendiği Mesaj: 2 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Ashab_ı Kiram Habib-i Ekrem (s.a.v.) hayatta olduğu gibi vefatından sonra da onunla tevessülde bulunarak Allah’a dua etmiş, geride bıraktığı eşyalarıyla teberrük etmiş (Buhari, ‘’Eşribe’’ 30, Müslim ‘’Eşribe’’ 88 Ahmed İbn Hanbel 4. 138) diğer Müslümanlar buna devam etmiş İslam alimlerinin çoğunluğu da bunda herhangi bir sakınca görmemiştir (Alusi Ebü’s-Sena) Bu konuda karşıt görüşlere yer veren Alusi de vefatından sonra da Allah Resulünü vesile kılmak ve ‘’Allah’ım peygamberinin hatırına, onun yüzü suyu hürmetine şu ihtiyacımı gider; bu ihtiyacımın karşılanması hususunda Senin Habibine olan sevgini vesile eyle’’ demekte bir sakınca olmadığını söyler. Çünkü bu sözün bir kişinin muhtaç olduğu bir konuda ‘’Allahım! Senin rahmetini vesile ederek istiyorum rahmetini bu konuda vesile eyle’’ demek arasında bir fark yoktur. (Alusi Ebü’s-Sena 6. Cilt sayfa 187) Diğer yandan Ashab-ı kiramdan itibaren değişik ekollere mensup fıkıh, kelam ve tasavvuf alanında pek çok alimin Hz. Peygamber’le tevessülde bulunmayı meşru bir uygulama olarak görmesi de bu konuda ayrı bir delildir. ((Kevseri, ‘’Mahkü’t-Tekavvül fi Meseleti’t- Tevessül’’, Makalatü’l-Kevseri sayfa 470) Nitekim İbn Teymiyye dönemine kadar da bu konuda alimler arasında bir ihtilaf yoktur. Dolayısıyla zikredilen manada hayatta iken ve dar-ı bekaya göç etmelerinden sonra Allah Resûlü’nün yanı sıra veliler ve salih kulların zatlarıyla tevessülde bulunmanın şirk kabul edilmesi isabetli değildir. Zira tevessül ve istiğase ölünün bizzat zatıyla değil de Allah katındaki sevgisi v, makamı ve mertebesiyle yapıldığında meşrudur. Zira ölünün hiçbir zaman Allah nezdindeki rütbe ve derecesi değişmez. Şefâat kelimesi, Arapça’daki شفع (şefc) masdarından türetilmiştir. Şef’ ise ‘tek’ anlamındaki (وتر) ‘vetr’ kelimesinin zıddı olup, çift demektir. Araplar bir kişinin yanına bir başkası getirildiğinde bunu شفع الرجل شفعا “Şefea’r- raculu şef’an” diye ifade etmişlerdir. Arap dilinde الشاة الشافع yanında yavrusu olan koyun için söylenir. “Falan adam filan adama şefâat etti” sözüyle de “ona yardım etmek ve onun isteğini elde etmek üzere geldi” demek istenilir. استشفعته الى فلان sözüyle, “ondan benim için şefâatte bulunmasını istedim” anlamı kastedilir.
şefâat, “bir insanın bir başkasından kendisi dışındaki birine faydalı olmak veya ondan bir zararı defetmek istemesi”, dünyevî ve uhrevî hususlarla ilgili olarak suç veya günahının affını taleb etmesi veya kısaca birinin bağışlanmasına delalet etmesi anlamlarına gelir. Şefâatin İngilizce’deki tam karşılığı ise ‘intercession’ kelimesidir ve bu da, bir başkasının yararı için dua etmek, yalvarmak, zorlukta ve sıkıntıda olan birinin gıyabında yakarmak demektir.
Allah razı olsun yusufiyeli abim emeğine yüreğine sağlık. Ne kadar da güzel örneklendirdiniz. Çok sağolun.

Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 28.07.24, 18:34
 
Üyelik tarihi: 21.12.19
Bulunduğu yer: Bursa
Mesajlar: 161
Etiketlendiği Mesaj: 2 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Allah Resûlü’nün yanı sıra veliler ve salih kulların zatlarıyla tevessülde bulunmanın şirk kabul edilmesi isabetli değildir. Zira tevessül ve istiğase ölünün bizzat zatıyla değil de Allah katındaki sevgisi v, makamı ve mertebesiyle yapıldığında meşrudur. Zira ölünün hiçbir zaman Allah nezdindeki rütbe ve derecesi değişmez.
Bu izahat de çok güzel oldu. Zaten genel olarak tam bu şekilde inanıyoruz ama bu izahatle daha da güzel ve anlamını bulmuş şekilde kafamıza oturdu abi emeğinize sağlık.

Bu durumda aklıma takılan sadece "aksemtü aleyküm" yani üzerinize yemin olsun ifadesi kalıyor geriye anlamaya çalıştığım

Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 28.07.24, 19:27
imas - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Bilgili Üye
 
Üyelik tarihi: 18.01.20
Bulunduğu yer: her yer
Mesajlar: 16,509
Etiketlendiği Mesaj: 3511 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
fth7 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bu izahat de çok güzel oldu. Zaten genel olarak tam bu şekilde inanıyoruz ama bu izahatle daha da güzel ve anlamını bulmuş şekilde kafamıza oturdu abi emeğinize sağlık.

Bu durumda aklıma takılan sadece "aksemtü aleyküm" yani üzerinize yemin olsun ifadesi kalıyor geriye anlamaya çalıştığım
orada bahsedilen aksemtu aleyküm

Sana allahın izzetiyle,azametiyle, yüceliğiyle,kudretiyle,gücüyle ve allahın güç ve kuvveti ile yemin veriyorum
anlami vardir,
yoksa o kadar alim evliya günaha girecek sözü soyleyip yüzlerce kez kitabina alir mi?

__________________
اِذْ قَالَ لَهُ رَبُّهُٓ اَسْلِمْۙ قَالَ اَسْلَمْتُ لِرَبِّ الْعَالَم۪ينَ
_______________________________________________
Haramın en zoru başıdır,sonra kolaylaşır, sonra sıradanlaşır, sonra alişılir, sonra tatlanır, sonra kalbe yerleşir ve sonra da kalp başka bir haramı arar....
İmamı Şafi ra.
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 28.07.24, 19:29
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,285
Etiketlendiği Mesaj: 253 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
fth7 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bu izahat de çok güzel oldu. Zaten genel olarak tam bu şekilde inanıyoruz ama bu izahatle daha da güzel ve anlamını bulmuş şekilde kafamıza oturdu abi emeğinize sağlık.

Bu durumda aklıma takılan sadece "aksemtü aleyküm" yani üzerinize yemin olsun ifadesi kalıyor geriye anlamaya çalıştığım
Mağfiret ve şafaate erişebilmenin zorunlu şartı Allah’a imandır, ancak bu da tek başına yeterli olmayabilir. Hiç kimse de şefaat ve mağfiretin gerçekleşmesi için gerekli bütün şartları kesin biçimde açıklayamaz. Bunun bilgisi sadece Allah katındadır. ‘’Allah şirkin dışındaki günahları dilediği kimse için bağışlar.’’ (Nisa suresi 116. Ayet) buyrularak bir taraftan müjde verilirken diğer taraftan ‘’ dilediği kimse için ‘’ kaydı da getirilir. Ayrıca ‘’ Onlar Allah’ın hoşnut olduğu kimseden başkasına şefaat edemezler.’’ (Enbiya suresi 28. Ayet) buyruluyor. Denilebilir ki Kur’an şefaatin bütün şartlarını açıkça belirtmeyi münasip görmemiştir. Gönüllerin havf ve reca arasında kalmasını dilemiştir. (Mutahhari, Adl-i İlahi sayfa 308-310)
Bu noktada çoğu kez dile getirilen bir husus vardır: Şefaat bir tür ayrıcalık gözetme, kayırmacılık, torpil ve adaletsizlik demek değil midir? Oysa burada doğru ile batıl olan şefaatin arasını iyi ayırmak gerekir. Gerçek şefaat Allah’tan başlar ve günahkar kişiye ulaşır. Batıl anlamda şefaat anlayışında ise şefaat girişiminin günahkar kişiden başladığı ve aracılar vasıtası ile Allah’a ulaştığı sanılır. Gerçek şefaatte Allah rahmet ve mağfiretini günahkara eriştirebilmek için vesile diğer bir deyişle şefaatçi tayin buyurmaktadır. Batıl şefaatte ise kendisine şefaat edileceği varsayılan kişi, diğer bir deyişle günahkar vesile ve aracıyı tayine kalkışmaktadır. Dünyada örneklerine rastlanan batıl şefaatlerde suçlu kişi şefaatçısını tayin eder. Gerçek şefaatte ise şefaatçı olan nebileri ve diğerlerini vesile kılan tayin eden Allah’tır. Diğer bir ifadeyle batıl şefaat anlayışında şefaat eden günahkarın etkisindedir. Gerçek manası ile şefaatte ise durum aksinedir. Şefaatçi ancak O’nun iradesi ile günahkar üzerinde etkili olur. (Mutahhari Adl-i İlahi sayfa 310)

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 28.07.24, 20:44
 
Üyelik tarihi: 05.05.24
Bulunduğu yer: mersin
Mesajlar: 301
Etiketlendiği Mesaj: 1 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
fth7 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bir kaynakta şu sözlere denk geldim ve hakikaten düşündürücü ve bu konu havasın tam da merkezindeki bir konu. Bir yanda aşağıdaki fikir varken diğer yanda şirke düşmesi beklenmeyecek, kitap başında iman dolu metiyeler düzen, iman sahibi veya hatta bazen şeyh olduklarını iddia eden alimlerin, şeyhlerin havas kaynaklarının çoğunda aşağıdaki sözleri içeren azimetler var. Havas konusunda bu duruma açıklama getirebilecek kişilerden fikirlerini rica ederim. Cidden bu işin fıkhi, itikadi boyutu nedir acaba? bu durum şirk tehlikesi değil midir?

Gerçi ona bakarsak kitabı yazan veya terkib sahibinin isme bakıyoruz, şeyh, seyyid, falan hazretleri vesayir ama kitapda bağlama, soğutma, falanlama, filanlama, celb vesayir gibi bir sürü iğrençlik, büyü bataklığının içine kadar girmişler. Bunu da anlamıyorum zaten. Herhangi bir kişiyi hedefleyen aşk, muhabbet adına yapılan "tüm uygulamalar" büyüdür. Çünkü büyü sınırlarının ölçüsü nettir. "Başkasının özgür iradesine kast eden her şey büyüdür" Bitti. Eğip bükülebilecek bir tarafı yok bu konunun. Bu dünyada kendini kandıran kandırır. Gideceği yerde bunun hesabı en ağır şekilde sorulur. Büyü olduğu için de tövbe edip bağışlanmazsa kişinin imanını, imanlı gitmesini dahi büyük tehlikeye soktuğu Yüce Rabbimiz ve Peygamber sav Efendimiz tarafından çok ciddi ihtarlarla buyurulmuştur.

Şimdiden Allah razı olsun, teşekkürler..

"Allahtan başkasına yemin etmek, medet beklemek tanzimde bulunmak dua etmek şeklinde söyleyebiliriz. Mesela ecib ya yayail gibi bir cümle, yetiş ya hadim, meded ya tarmaşirin, Bi hakkı bağdeşilin, Aksemtü aleyküm, üzerinize yemin olsun gibi kelimeler ihtiva eden formüllerden Müslüman kardeşlerimiz kaçınmalıdır."
Öncelikle sözlerimde yanlışlık var ise büyüklerim düzeltsin şimdi manevi rütbeler var insanların mesulü olan zaatlar var tasavvufta en önemli şeylerden biri manevi terbiyedir mesela bir insan yetiş ya geylani derken şirkemi düşüyor ? yoksa onun manevi rütbesinden onun manevi takvasından yardım bekliyor Allah katında insanlar takva ile ölçülür Hz geylani ks yetiş ya geylani dendiginde yetişmeyecegim müridim yoktur demiştir çöl dede olsa denizin ortasındada olsa Tabiki herşeyin sahibi Allahu tealadır herşeyi yalnız ondan isteriz ama Allah ın sevdigi kuluyla Allaha muracat etmemiz çünkü Allah sevdigi kulunu kırmıyor tasavvufta himmet vardır yani mürşitin duasına başvuruyor insan Peygamberimiz sav bir köre 2rekat namaz kıl sonra Allaha beni aracı kılarak dua et diyor anadan dogma körün gözü açılıyor şüphesiz herşeyi Allahtan isteriz lakin vesilelerede başvurmakta çogu alim bir beis görmemiştir manevi kuvvet sahipleri var mesulu olan zaatlar var görevli olan evliyalar var kimisi kendini belli eder kimisi belli etmez burdaki mesela insandan şahıstan isteme degil yoksa Onlarda Allahın kulu Allah dilemezse yaprak kımıldamaz sadece Allahın sevdigi kulu kırmıycagı düşüncesiyle vesilelerle Alemlerin Rabbine başvuruyoruz selametle

Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Muhyiddin ibn-i Arabiden Tavsiyleler (Mutlaka Okuyun) HeartLess Tasavvuf & Tarikatler 18 18.07.24 11:19
Kader - karma toplumsal ön kabuller ve yargılar Och Metafizik 0 14.09.20 16:24
Duanın fazduanın fazileti ve vaktiileti ve vakti 3 Tuana Dualar & Dua Kardeşliği 7 10.05.18 10:11
Melek Numaraları (Angel Numbers) SiLence Paranormal Varlıklar 1 03.02.17 17:09
islam Alimleri Açısından Ebced ve Cifir ilmi Sin Ebced & Cifir & Remil 0 29.09.15 14:19


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 02:30.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147