Bu keşf ehli kimseler, varlığın hakikati hakkında başkalarının idrak edemediği nice sırlara vâkıf olurlar ve çoğu zaman gelecekteki halleri vuku bulmadan önce idrak ederler. Ayrıca, kalbî himmet ve nefsanî kuvvetleri ile maddiyât âleminde tasarruf sahibi olurlar. Fakat büyük mutasavvıflar bu keşiflere itibar etmezler, tasarrufta bulunma yollarına gitmezler ve memur olmadıkları şeyin hakikatinden haber vermezler. Bilâkis, kendilerinde vaki olan keşfi bir imtihan kabul ederler ve keşf hali vaki olduğunda ondan Hakk’a sığınırlar. İşte, Ashâb-ı Kirâm bu şekilde mücadele üzere lup, bu tür kerametlere herkesten çok onlar sahip idiler. Fakat bu kerametlere ve keşiflere itibar etmezlerdi. Hulefâ-i Raşidîn’in bu tür kerametleri çoktur. Kuşeyrî Risalesi’nde yer alan tarikat büyükleri ile daha sonra onların yolundan gidenler de bu hususta Ashâb’a tabi olmuşlardır. Sonraki mutasavvıflardan bir kısmı bu tür keşf ve keramete ve gayb âlemlerine muttali olmaya önem vererek, bunun için çalışmışlar ve bunu sülûklerinin nihâî gayesi saymışlardır. Ruhlarını inkişâf ettirip duyularını zayıflatma hususundaki metodları farklı olduğu için riyâzet yolları da muhtelif şekillerdedir. Bunlar, zikredilen keşf halini hâsıl ettiklerinde, varlığın bütün sırlarını idrâk ettiklerini ve hakikatlere sahip olduklarını zannederler.” İbn Haldûn, bu veciz izahından sonra İmam-ı Gazâlî’nin İhyâ’sında bu şekilde gayesi keşf ve keramet olan sûfîleri tasvip etmediğini, nitekim riyâzet ve halvet sonucu bir takım gayri Müslim kimselerde de bu hallerin meydana gelebileceğini, itibar edilmesi gereken keşfin, şeriatta istikamet üzere olmaktan doğan keşf olduğunu haber verdiğini söyler. Bütün bu izahlardan anlaşıldığına göre, tasavvuf ilmi, gerek konuları, gerek gayesi ve gerekse metodu bakımından diğer şer’î ilimlerden oldukça farklı bir özellik arz etmektedir.

kalp gözu okumayla acilmaz , Allah vergisidir ayrica kalp gozü acilmasi salih kul olmanin 2. basamagi sayilir, cok özelligi vardir, mesela insanlari nefsinin hayvani goruntusu ile gormek gibi ve kaldirmadi tasimasi cok zor bir haldir

ayrica bu mış muş la olmaz, bizde efsane üretmek cok fazladir , asagi mahallede yalan söyledim yukarıdaki mahallede o yalana bende inandim misali
veya şeyh uçmaz mürid uçurur misali
diyorsun ki

1000Ayetel Kürsi 1000İhlas 1000Fatiha okumus
bunlari ve diger ibadetleri yapacak kisinin hic gecim derdi olmayacak, hic problemi olmayacak, hic bir sıkıntisi olmayacak ki bunlari yapabilsin,

ladikli ahmet ağa nin kalp gözü acikti ummü idi
birde şu var niyeyse bu tür adamlar hep tarikstta oluyor niyeyse

hocam haklisiniz zaten o kazanmis ama onun arkadaslarina nasip olmamis bir tanesi hatda halvetde yapmis yinede nasip olmamis.Tarikat konusunda bende dusuncelerinize katiliyorum ama zanlimca rahmetli said nursinin kalp gozu acikti tam olarak tassafuvi yasamasada ona benzer hayati vardi

peki hocam sizce insan bela musibet ile sinan nispeten ibadete az zaman ayiran calisan bir insanin 7/24 ibadet eden birine denk olabilirmi ya da ayni sekilde acilimlar olabilirmi?

kiminki acikti bilemiyoruz, bildiklerimizin haricinde benim kalp gözum acik diye kimse demez o bir ilimdir...

Ben cevabını bilemem ama!
Yinede düşündüm ve paylaşayım dedim.

Musallat bela ile sınanan olsada,
7/24 ibadette olsada,
bir önemli husus var.
Yani şayet o gözünü açmaya zorladı kendini, ama nefsi ve letaifleri (hazr değil se)!
Yani bu insanın üzerinde,henüz mürşidi kamili mükemmil olan şeyhi (illada olacakki ve dersleride olcak) hiç yahut henüz tam tasarruf edmediyse(bu dersler yıllar sürebilir), ozaman o göz açılmaz...

Çünkü kalbgözü hazır değilki nasl gorebilsin. nasıl baş gözüyle görmek için beyin bebeklikten başlayarak alıştırmalardan sonra tam algı yapabiliyorsa,
aynen o senin mübarek-kalbgözünü açana dek Nefs ve letaifleri o ana dek yetiştirtmis olman lazm. (Yani gördüğünü algilayabilecek, algıladığına anlam kavram getirecek, o hazr kıvama gelmiş Kalb ortada yok idir).

Göz var, vede göz kapakları var misali.
İkisinide kullanmayı bilecen/öğrenecenki algı edmeye başlıcan. ve algılar anlam bulabilecen.

Kalbininde aynen görebilmesi için (kalbin uzerinde gözkapagi gibi duran ) letaif ve nefsin var.
zikrin verdiği nur ışığında egiticen bunları ve sonuçta kalbgözün acilacak ve görecen.

Öyle birkaç uygulamayla olacak birşey değil.
Bu bahsettiğim vird dersleri duyduğuma göre en az 3 sene( Kalb ile başlangıç), sonra onyıllarca 4-5letaifleri çalıştırarak , iki kaş ın ortasındaki nefse dek varıyor.
Buda Kamili Mükemmeli olan şeyhinin tasarrufu ilen anca oluyor.

Kendi başına ugrastinmi cinler senin nurani enerjine hücum ederler ve senin o nurunu hazm ederek çarparlar seni cinler.(bunu mübarek şeyh bize uyarı olarak kendi söyledi, çarpılır sin dedi)

En sevdiğim konu kalp gözü yazarım yazarım gene yazarım.Millet okur okur okur arada unutulur.
Aradan zaman geçer gene aynısı olur gene yaza babam yaz. resmen havanda su dövüyoruz.

Bu sefer yazmayım direkt eskiden açılan bir konu verelim.
Konu İbnül Arabi KS bir eserini çeviri yapmışlar.aynı konuya benzer konu gene açılmış sitede devrimci olması lazım.Aynı konu aynı mesaj yani tahminim bunlarda bir yerden almışlar.eser az çevrilmiş ama gerisi yok.
Konusu kalp gözü nasıl açılır.

Hatta keşf yerine bende konu açtım okuyan okumuştur.Ondada gene ARABİ KS den alıntılar var.


[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Hocam bu gün ilk kez virdime hu zikrini verdiler 700kez her tesbihde Hu hu ya hu yani toplam 2100 inanılmaz bir enerji var ama sanki 3harflilee geldi çok fazla negatif enerji hissediyorum

bunu daha once defalarca anlattım, tarikat zukri ceken yeni ehli tariklerin büyük çogunlugu musallat alirlar, onlara zikir veren temsilcilerin geneli havas ilmini,koruma yapmayi,yuksek sayida zikrin neye sebep verecegini bilmez, verir zikri, bu isin sonunda zikri ceken genelde musallat alir...

Haklısınız hocam yani peki sizce sadece forumda ki 7Ayetel Kürsi cemberi koruma icim yeter mi?

okumaya bagli okunanana bagli okuyana bagli, yeterliligi etkiler...