Keşfi açık olanlar Atatürk hakkında bilgi verebilir mi ? - Sayfa 8 - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > HavasOkulu Genel Bölüm > Sorularınız

Sorularınız her türlü soruyu buradan sorabilirsiniz.

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Konu Kapatılmıştır
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #71  
Alt 10.07.24, 09:20
trhakan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 31.07.23
Bulunduğu yer: Kayseri
Mesajlar: 841
Etiketlendiği Mesaj: 22 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
siruss Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Hocam bu kadar karalama yapılmasına da karşıyım. Cumhurbaşkanına saygısızlıktan da içerde yatan var. Bir de kişi neden korunma ihtiyacı duyar bunu da sorgulamak gerekir.. celal bayar uzatmasinin sebebi de biraz siyasi bir karardır. İsmet İnönüye ve ona oy verenlere bir gönderme niteliğinde alınmış bir karar.
Dostum Kızıl Sultanda, beton kemal de yanlıştır. Bu tepkinin sebebi anlatırken kantar topuzunu kaçırarak ilahlık atfeden tarih suçludur.

Atatürk dikta etmese cumhuriyet kurulamazdı. Bu durum Atatürkü diktatör yapar. Ama Böyle dersen hapis yatarsın.
Hiçbir kahraman korumaya ihtiyaç duymaz.

  #72  
Alt 10.07.24, 09:59
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,421
Etiketlendiği Mesaj: 272 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
imas Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
tarihçi cemal kutay ın damadi m....t c.....lu arkadasimda , o sebeple cemal kutayla bir cok kez gorusmelerim oldu
cemal kutay şöyle derdi
**** Atatürk özel gorevli olarak gönderilmiş son peygamberdi****
derdi
Çerkez Ethem adlı kitabın yazarı Ahmet Efe anlatıyor :Cemal Kutay’ın yazdığı kitapların hemen hiçbirisinde dipnot yoktur. Kutay, ‘’Bilmem kimin hatıratı….’’ Diye alır bir eseri yayınlar, Sorulduğunda da ‘’Aslı bende mevcut’’ der işin işinden çıkar. Kutay’ın ‘’Aslı bende’’ diyerek kaleme aldığı kitapların aslını bir şekilde elde eden namuslu bilim adamları bir de bakarlar ki Kutay, o hatıratın başına, ortasına, sonuna harika eklemeler ve çıkarmalar yapmıştır. Böylece neresi aslı neresi Kutay’ın eklemeleri olduğu çoğu kez anlaşılamayan hatıratın özgünlüğü de kaybolmuştur.
Babiali de Kutay’ın hiç yoktan ‘’hatırat’’ imal ettiği bile konuşulur.
Ahmet Efe diyor ki 1993 sonunda askerden gelmiş Prof.Dr. merhum İsmet Miroğlu ile Tarih ve Medeniyet adlı bir tarih dergisi çıkarma hazırlıklarına girmiştik. Yazı işleri müdürümüzde Sayın Günvar Otmanbölük idi. Bizde derginin yayın Sekreterliğini yapıyorduk.
Tarih ve Medeniyet’in Mart 1994 te çıkan ilk sayısında Cemal Kutay’ın da ‘’Çöküşün Başladığı Gün…’’ başlıklı bir yazısı yer almıştı. Kutay’ın yazısında son Osmanlı Vakanüvisi Abdurrahman Şeref ile Ahmet Refik beylerin birlikte kaleme aldığı ‘’Sultan Abdülhamid Sani’ye dair’’ başlıklı kitapçığın Abdurrahman Şeref Bey’e ait olup 2. Abdülhamit’in tahttan nasıl indirildiğine ilişkin kısmı yer alıyordu.
Kutay derginin Nisan 1994 tarihli 2. Sayısının ise aynı kitapçığın Ahmet Refik’e ait ‘’Abdülhamit’in Naaşı önünde’’ başlıklı bölümünü transkripte ederek yayınlaması için vermişti. Ancak tarih dergiciliği ve Kutay’ın montajcılığı konusunda hayli tecrübeli olan Yazı işleri Müdürümüz Sayın Otmanbölük, yazıyı redakte ederken bize dönerek Kutay’ın araya asıl metinde olmayan bazı eklemeler yaptığını söyledi.
O zamanlar biz bu konularda tecrübesiz sayılırdık ama yine de şaşırdık.
Meğerse ‘’Sultan Abdülhamit Sani’ye Dair’’ adlı kitapçığın Osmanlıca aslı Sayın Otmanbölük’te varmış Çıkardı bizzat bize de gösterdi. Gerçekten Kutay aslında olmayan eklemeler yapmıştı.
Otmanbölük hemen Kutay’ın telefonunu çevirdi. Karşısına çıkan muhatabına gayet nazik ama kararlı bir üslupla mealen Hocam sanırım bir yanlışlık olmuş Metnin aslında olmayan paragraflar yazınıza girmiş. Herhalde dikkatinizden kaçmıştır deyince Kutay hiç beklemeden Aman efendim Çok özür dilerim, gayet tabii bir yanlışlık olmuş. İstirham ederim, aslına göre düzeltiniz dedi.
Osmanbölük’ün Kutay’ın montajladığı yerleri çıkardığı yazısını öyle yayınladık.

Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Çerkez Ethem adlı kitabın yazarı Ahmet Efe anlatıyor :Cemal Kutay’ın yazdığı kitapların hemen hiçbirisinde dipnot yoktur. Kutay, ‘’Bilmem kimin hatıratı….’’ Diye alır bir eseri yayınlar, Sorulduğunda da ‘’Aslı bende mevcut’’ der işin işinden çıkar. Kutay’ın ‘’Aslı bende’’ diyerek kaleme aldığı kitapların aslını bir şekilde elde eden namuslu bilim adamları bir de bakarlar ki Kutay, o hatıratın başına, ortasına, sonuna harika eklemeler ve çıkarmalar yapmıştır. Böylece neresi aslı neresi Kutay’ın eklemeleri olduğu çoğu kez anlaşılamayan hatıratın özgünlüğü de kaybolmuştur.
Babiali de Kutay’ın hiç yoktan ‘’hatırat’’ imal ettiği bile konuşulur.
Ahmet Efe diyor ki 1993 sonunda askerden gelmiş Prof.Dr. merhum İsmet Miroğlu ile Tarih ve Medeniyet adlı bir tarih dergisi çıkarma hazırlıklarına girmiştik. Yazı işleri müdürümüzde Sayın Günvar Otmanbölük idi. Bizde derginin yayın Sekreterliğini yapıyorduk.
Tarih ve Medeniyet’in Mart 1994 te çıkan ilk sayısında Cemal Kutay’ın da ‘’Çöküşün Başladığı Gün…’’ başlıklı bir yazısı yer almıştı. Kutay’ın yazısında son Osmanlı Vakanüvisi Abdurrahman Şeref ile Ahmet Refik beylerin birlikte kaleme aldığı ‘’Sultan Abdülhamid Sani’ye dair’’ başlıklı kitapçığın Abdurrahman Şeref Bey’e ait olup 2. Abdülhamit’in tahttan nasıl indirildiğine ilişkin kısmı yer alıyordu.
Kutay derginin Nisan 1994 tarihli 2. Sayısının ise aynı kitapçığın Ahmet Refik’e ait ‘’Abdülhamit’in Naaşı önünde’’ başlıklı bölümünü transkripte ederek yayınlaması için vermişti. Ancak tarih dergiciliği ve Kutay’ın montajcılığı konusunda hayli tecrübeli olan Yazı işleri Müdürümüz Sayın Otmanbölük, yazıyı redakte ederken bize dönerek Kutay’ın araya asıl metinde olmayan bazı eklemeler yaptığını söyledi.
O zamanlar biz bu konularda tecrübesiz sayılırdık ama yine de şaşırdık.
Meğerse ‘’Sultan Abdülhamit Sani’ye Dair’’ adlı kitapçığın Osmanlıca aslı Sayın Otmanbölük’te varmış Çıkardı bizzat bize de gösterdi. Gerçekten Kutay aslında olmayan eklemeler yapmıştı.
Otmanbölük hemen Kutay’ın telefonunu çevirdi. Karşısına çıkan muhatabına gayet nazik ama kararlı bir üslupla mealen Hocam sanırım bir yanlışlık olmuş Metnin aslında olmayan paragraflar yazınıza girmiş. Herhalde dikkatinizden kaçmıştır deyince Kutay hiç beklemeden Aman efendim Çok özür dilerim, gayet tabii bir yanlışlık olmuş. İstirham ederim, aslına göre düzeltiniz dedi.
Osmanbölük’ün Kutay’ın montajladığı yerleri çıkardığı yazısını öyle yayınladık.
Buna bizzat tanık olduktan ve Ethem’le ilgili iki ciltlik kitabını elden geçirdikten sonra da şunu gördük ki Kutay’ı referans almak bir tarihçi akedemisyen veya araştırmacıyı çamura saplar.
(Kaynak Kitap Çerkez Ethem yazar: Ahmet Efe Bengi yayınları sayfa 35 )

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
  #73  
Alt 10.07.24, 10:06
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,421
Etiketlendiği Mesaj: 272 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
trhakan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Ağızınız bal yesin hocam 90 larda Cemal Kutay günlerce medyada tartışıldı dinledik bunları.
Babiali de Kutay’ın hiç yoktan ‘’hatırat’’ imal ettiği de konuşulur.

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
  #74  
Alt 10.07.24, 10:56
trhakan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 31.07.23
Bulunduğu yer: Kayseri
Mesajlar: 841
Etiketlendiği Mesaj: 22 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Babiali de Kutay’ın hiç yoktan ‘’hatırat’’ imal ettiği de konuşulur.
İşte sorun da budur @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] hocam bunun gibi deliler türetilmiş delillerle inanç sitemi kurup, o sisteme dahil olmayanları yaftalıyorlar. Tarihsel veriler abartılmadan belki biraz abartarak aktarılabilir yada tarihi yazanın dilinden değil yaşayanların dilinden alıntılanarak yazılırsa hedefi doğru vurmaz mı.

Cemal Kutay sadece bir örnekti 90 lı yılları hatırlarsınız. Türkiyenin başından bir Reha Muhtar trajedisi geçti o hep körüklerdi bu olayları. Sokak röpörtajlarında hep duyardık bu tip sözleri.

Bir defasında " Atatürk; Son Peygamberdir" duyduk.
Bir defasında da "Atatürk tanrı olmasa vapuru ingilizler görürdü" sözlerini işittik kulaklarımız kanıya kanıya.

Bu örnekleri arttırmak okadar kolay ki biraz araştıralım yeter. Benim tamda söylediğim abartırken yani yazarken aktarılmak istenen duygu, yazanın hayalinin çok ötesinde sonuçlara sebep olmaktadır.

  #75  
Alt 10.07.24, 11:18
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,421
Etiketlendiği Mesaj: 272 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
trhakan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
İşte sorun da budur @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] hocam bunun gibi deliler türetilmiş delillerle inanç sitemi kurup, o sisteme dahil olmayanları yaftalıyorlar. Tarihsel veriler abartılmadan belki biraz abartarak aktarılabilir yada tarihi yazanın dilinden değil yaşayanların dilinden alıntılanarak yazılırsa hedefi doğru vurmaz mı.

Cemal Kutay sadece bir örnekti 90 lı yılları hatırlarsınız. Türkiyenin başından bir Reha Muhtar trajedisi geçti o hep körüklerdi bu olayları. Sokak röpörtajlarında hep duyardık bu tip sözleri.

Bir defasında " Atatürk; Son Peygamberdir" duyduk.
Bir defasında da "Atatürk tanrı olmasa vapuru ingilizler görürdü" sözlerini işittik kulaklarımız kanıya kanıya.

Bu örnekleri arttırmak okadar kolay ki biraz araştıralım yeter. Benim tamda söylediğim abartırken yani yazarken aktarılmak istenen duygu, yazanın hayalinin çok ötesinde sonuçlara sebep olmaktadır.
Sana Türkiye de İslamcılarla ilgili bir yazı izhar edeyim biraz uzun okursan hayatın akışı içinde nereye savrulduklarını görürsün Erbakan, dergâhın dinsel otoritesine karşı geldi. Gümüşhanevi Dergâhıyla gerginliği sürerken 12 Eylül 1980 askeri darbesi oldu. Tutuklamalar, sorunu geçici olarak unutturdu. Darbeden hemen sonra da Şeyh Zahid Kotku vefat etti. Prof. Coşan yeni şeyh oldu. Erbakan, dergâhta değil akademide yetişen yeni şeyhe “biat” etmedi. Söylenenlere bakılırsa Erbakan Kayseri’nin Yahyalı ilçesindeki Hacı Hasan Dinç’e biat etti. 19 temmuz 1983’te Refah Partisi’ni kurdu.Prof. Esad Coşan ise, RP’nin kuruluşundan bir buçuk ay sonra İslâm dergisini çıkardı.Prof. Esad Coşan, İslâm dergisinde genellikle Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden tanıdığı öğrencileriyle birlikteydi.İslâm dergisinin genel yayın yönetmeni Hasan Hüseyin Ceylan’dı.Yazı işleri müdürü ise Aykut Zahid Akman’dı.Hasan Hüseyin Ceylan ve Aykut Zahid Akman, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden sınıf arkadaşıydılar. Ankara’da yaşıyorlardı. Şeyhleri Esad Coşan’ın dizinin dibinden ayrılmıyorlardı. Dergi çalışmalarından arta kalan zamanlarda, Prof. Coşan’ın Ankara Demetevler Özelif Sitesi’ndeki “hadis sohbetlerini” organize ediyorlardı.İslâm dergisi, Ankara’da bir şirketin mescit olarak kullandığı küçük odasında, bir masa, bir eski daktiloyla yayın hayatına başladı.Darbe günleri nedeniyle yayın çizgileri biraz ürkekti. Dergi içerik olarak, daha çok tasavvuf, geleneksel medrese ile radikal söylemlerin iç içe geçtiği bir politika takip etti.Hasan Hüseyin Ceylan tarafından yazılan “Unutulan Sünnetlerimiz” bölümünde, Hz. Muhammed’in yaşamından örnekler verildi; okurlara günlük yaşama ilişkin tavsiyelerde bulunuldu: “Futbol karşılaşmalarında giyilen şort, erkeğin göbeği ile dizkapağı arasını örtüyorsa caizdir.”Dergi, genellikle yurtdışındaki İslami gelişmeleri haber verdi; Afganistan’ı işgal eden Sovyetler Birliği’ne ateş püskürüyorlardı. İran-Irak Savaşı’nda İran’ı desteklediler. Ama Humeyni’ye mesafeliydiler.Dünyayı ikiye bölmüşlerdi: Müslümanlar ve kâfirler. Avrupa Birliği’ne karşıydılar. Kendilerini, Mısır’daki Müslüman Kardeşler’e yakın görüyorlardı.İslâm dergisinin dış haberler sayfasını kim hazırlıyordu biliyor musunuz: Fehmi Koru! Dergiye, Zahid Akman’ın ağabeyi Turgut Akman’la evli gazeteci Nuriye Akman da gönüllü destek veriyordu.İslâm dergisi, ANAP’a yakındı; çünkü bu partinin kadrosu içinde, başta genel başkanı Turgut Özal olmak üzere, Gümüşhanevi Dergâhı’na bağlı politikacılar vardı. Ancak ANAP’ın serbest piyasacı, AB’ye yakın siyaseti bu yakınlığın daha ileri gitmesine engel oldu.RP’yle arasındaki gerginlik ise her geçen yıl arttı. Parti, İslâm dergisinin parti binalarına girişini yasakladı.1990’lı yıllarda RP yükselişe geçti. Artık büyük şehirlerde yeni bir dönem başlamıştı. İstanbul, Ankara gibi şehirleri RP adayları kazanmıştı. Bu seçim başarısına rağmen İslâm dergisi, Erbakan’a hâlâ soğuktu.Ancak...1984 yılında Şeyh Zahid Kotku’nun adını alacak kadar dergâha bağlı olan Aykut “Zahid” Akman ve Hasan Hüseyin Ceylan gibi isimler, Şeyh Coşan’dan ayrılıp Erbakan’a biat ettiler.O yıllar faaliyete geçmek için hazırlıklar yapan Kanal 7 televizyonunun başına da İslâm dergisinin idari müdürü Zekeriya Karaman getirildi.İslâm dergisinin yazı işleri kadrosundan Ferman Karaçam da Kanal 7 radyosunun başındaydı artık. Fehmi Koru, İslâm dergisinden sonra Erbakan’ın ekibine dahil olarak Milli Gazete’ye geçti; başyazar oldu. Sonrası malum...İslâm dergisinden kopanlar ödüllerini hemen aldılar.Milletvekili oldular. Şirketler kurdular. Belediyelere fuar organizasyonları yaptılar.Yimpaş parasıyla “Politik Araştırmalar Merkezi” kurdular.ABD’ye burslu gönderildiler. Televizyon yöneticisi oldular.Büyüdüler... Ünlendiler...Bu arada, 28 Şubat Kararları, Erbakan’ın yıldızını söndürdü.Ve zamanında Şeyh Esad Coşan’ın dizinin dibinden ayrılıp Erbakan’a biat edenler yine hemen çark ettiler. Recep Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül ikilisinin gölgesine girdiler. “Yola devam” ettiler! Fakat bir fire verdiler: Hasan Hüseyin Ceylan konuşmalarıyla RP’nin kapatılmasına neden olmuş, siyaset yapması beş yıl yasaklanmıştı. Cezası bitince, İslâm dergisinde birlikte çalıştığı bacanağı, AKP Milletvekili, Genel Başkan Yardımcısı Akif Gülle’nin kulisiyle AKP’ye girmeye çalıştı. Olmadı. AKP, Hasan Hüseyin Ceylan’ı kabul etmedi. Diğerlerinin yıldızı parlamaya devam etti. Geçmişte karşı çıktıkları her şeyi bu kez kendileri yapıyordu. Popüler figürlerdiler artık. Her gün televizyon ekranındaydılar.350 milyon dolarlık Armada İş Merkezi’nin sahibi oldular! Diğer şirketlerini, işlerini, yatırımlarını, Deniz Feneri’ni yazmaya gerek var mı? Artık milyon dolarları telaffuz ediyorlardı. Her şey ne kadar kolay ve çabuk oluvermişti! İnsan sormadan edemiyor: “Bir hırka, bir lokma”yı ilke edinen İslâm dergisi günlerini hiç anımsıyorlar mı? O idealist-özverili gençlerin tüm çabaları sadece sınıf atlamak için miydi? Şeriat, tarikat, marifet ve hakikat koca bir yalan mıydı?

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
  #76  
Alt 10.07.24, 11:45
Vefalı Üye
 
Üyelik tarihi: 29.06.23
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 1,709
Etiketlendiği Mesaj: 112 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
trhakan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Dostum bak >Türkçe konuışarak anlaşamıyoruz seninle. Yazılarımı dikkatle okumak yerine yara aldığın cümlelere takılıyorsun. Bende bir Atatürk düşmanlığı yok. İstersen bulurum Tanrılaştıran yada peygamberleştiren söylemleri ben bu kadar abartılınca gerçek başarılarının da şüphe oluşturduğu için dedikodulara sebep oluryor diyorum.

Sorguladığım samsun değil. Samsun çıkartmasındaki zoraki ve süslenmiş kahramanlık destanına dönüştürme çabasından bahsediyorum evet çok önemli bir çıkartmaydı, çok zor oldu ve kelle koltukta gidildi gibi cümleler yerine " gemi bir takaydı, pusulası bile yoktu ya da "Atatürk samsuna ayak bastı"ayak bastı nedir ya neden tüm kaynaklar şiirleştirirken şüphe oluşturuyor insan bunları sorguluyor.

Lütfen anlamaya çalış beni çık önyargından karşında Atatürk düşmanı yok. Yazılı bir metnin insan piskolojisinde oluşturduğu etki kişiyi sorgulamaya zorluyor. İşgal edilmiş bir vatanda denizdeki balık kadar düşman kruvazörü vardır denizde neden denizde çünkü o düzlükte dibine gelemez fark edilir o yüzden korkar ve denizden karaya top ateşi ve asker çıkartması yapılır. Denizde bunca kruvazör varken aralarından nasıl geçmiştir bunu anlat burdan çok güzel ve etkileyici tarihi sahneler canlanır insan zihninde.

Tarihçiler tarifederken herşeyi söylüyor bir tek tanrısal güçleri vardı demiyor. ya tamam abartılır bazı sahneler eğer dozunu kaçırırsan insan mantığı hemen hataları bulur ve tamamı hatalı gibi düşünmeye başlar.

Dostum bak ciddiyim ben bunları tarihsel verilerin güvenilirliğini zedeleyen abartma ile olayı hikayeleştirmelerinden bahsediyorum. Lütfen ön yargından çık ve nedemek istediğimi anlamaya çalış.

Abartılmış bir Cumhuriyet tarihi yerine 10 larca yaşanmış kurtuluş hikayeleri var yada yaşayanlar varken vardı. Onlarla tarih anlatılırsa çok daha tatminkar tarih yazılırdı. Tüm öğretim hayatım boyunca Cumhuriyet tarihi 250 sayfa kitabın tekrar tekrar aynı konularla okutulması yazarının değişerek ( o tarih devlet tarafından yazılmıştır) aynı şeyleri anlatması içinde tutarsızlıklar barındırmasından bahsediyorum. Neden Tüm tarih kitapları " Atatürk; 19 mayıs 1919 da Samsuna ayak bastı" yazar. Oysa şöyle yazılabilirdi: " Atatürk bu mücadelenin fitilini ateşlemek maksadıyla ingiliz gemilerinin arasından kedilerin arasından geçen fgare gibi sessizce ve can siperane ilerlemiş ve sabah 6:00 da samsun limanına yanaşmıştır. Heyecan ile vapurdan inmiş ve kendi ülkesinde mülteci gi yaşamanın verdiği adrenalin patlaması, halkta da aynı duyguların aktarımına sebep olmuştur." gibi bir ders kitabı okumadım ben.

Bilmem benim penceremden olayı görüp sentezleyebildinmi. Biliyorum şimdi geçen yazıda bir yerlere takıldın , takılma örnek sadece bu şekilde yazılabilirdi örneğidir.

Dostum bak samimiyetle bendeki bir Atatürk düşmanlığından ziyade Atatürk sevicileri düşmanlığıdır. Aldım kabul ettim mantığı sorgulamadan İslam dininde olur çünkü tüm hayatın felsefesidir ve anlaşılamayacak bazı konular vardır o yüzden din bazı konularda sorgulamadan kabul edilir. Bu konu din değildir ve benim sorgulama hakkım yada sorgulama zorunluluğu okuduğum metinlerdeki alel acele yazılmış açıklardan oluşmaktadır. Ben samsun çıkartmasını değil onun yazılış tarzındaki hatalardan bahsediyorum.

İnşallah Anlaşılmışımdır. Allaha Emanetsiniz aslında temelde benzer şeylerden bahsedip tuhaf bir biçimde görüş ayrılığı varmış gibi yazıya döküyoruz.
Öncelikle ben on yargılı değilim. O nedenle çıkmam gereken bir ön yargı yok. Yazılarınız üzerinden ancak söylediklerinizi yorumlayabilirim. Kendi soyledikleriniz arasinda sevmediginizi belirtiniz. Saygı duymayi da zorunda olduğunuz için duyuyorsunuz. Yazılarınızdan duymadığınız da anlaşılıyor. Bu da sizin kendi seçiminiz. Şuan yazdığınız yazı ise oncekilerine çok başka bir seyirde. Daha önceki yazılarda Atatürk'ün eksikligini aldığı hatalardan bahsederken şimdi konuyu onu gereksiz yere ovmelerinden olayları abartmalarindan dem vurmussunuz.

Bence konuyu daha fazla uzatmaya gerek yok.

  #77  
Alt 10.07.24, 13:07
trhakan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 31.07.23
Bulunduğu yer: Kayseri
Mesajlar: 841
Etiketlendiği Mesaj: 22 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Sana Türkiye de İslamcılarla ilgili bir yazı izhar edeyim biraz uzun okursan hayatın akışı içinde nereye savrulduklarını görürsün Erbakan, dergâhın dinsel otoritesine karşı geldi. Gümüşhanevi Dergâhıyla gerginliği sürerken 12 Eylül 1980 askeri darbesi oldu. Tutuklamalar, sorunu geçici olarak unutturdu. Darbeden hemen sonra da Şeyh Zahid Kotku vefat etti. Prof. Coşan yeni şeyh oldu. Erbakan, dergâhta değil akademide yetişen yeni şeyhe “biat” etmedi. Söylenenlere bakılırsa Erbakan Kayseri’nin Yahyalı ilçesindeki Hacı Hasan Dinç’e biat etti. 19 temmuz 1983’te Refah Partisi’ni kurdu.Prof. Esad Coşan ise, RP’nin kuruluşundan bir buçuk ay sonra İslâm dergisini çıkardı.Prof. Esad Coşan, İslâm dergisinde genellikle Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden tanıdığı öğrencileriyle birlikteydi.İslâm dergisinin genel yayın yönetmeni Hasan Hüseyin Ceylan’dı.Yazı işleri müdürü ise Aykut Zahid Akman’dı.Hasan Hüseyin Ceylan ve Aykut Zahid Akman, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden sınıf arkadaşıydılar. Ankara’da yaşıyorlardı. Şeyhleri Esad Coşan’ın dizinin dibinden ayrılmıyorlardı. Dergi çalışmalarından arta kalan zamanlarda, Prof. Coşan’ın Ankara Demetevler Özelif Sitesi’ndeki “hadis sohbetlerini” organize ediyorlardı.İslâm dergisi, Ankara’da bir şirketin mescit olarak kullandığı küçük odasında, bir masa, bir eski daktiloyla yayın hayatına başladı.Darbe günleri nedeniyle yayın çizgileri biraz ürkekti. Dergi içerik olarak, daha çok tasavvuf, geleneksel medrese ile radikal söylemlerin iç içe geçtiği bir politika takip etti.Hasan Hüseyin Ceylan tarafından yazılan “Unutulan Sünnetlerimiz” bölümünde, Hz. Muhammed’in yaşamından örnekler verildi; okurlara günlük yaşama ilişkin tavsiyelerde bulunuldu: “Futbol karşılaşmalarında giyilen şort, erkeğin göbeği ile dizkapağı arasını örtüyorsa caizdir.”Dergi, genellikle yurtdışındaki İslami gelişmeleri haber verdi; Afganistan’ı işgal eden Sovyetler Birliği’ne ateş püskürüyorlardı. İran-Irak Savaşı’nda İran’ı desteklediler. Ama Humeyni’ye mesafeliydiler.Dünyayı ikiye bölmüşlerdi: Müslümanlar ve kâfirler. Avrupa Birliği’ne karşıydılar. Kendilerini, Mısır’daki Müslüman Kardeşler’e yakın görüyorlardı.İslâm dergisinin dış haberler sayfasını kim hazırlıyordu biliyor musunuz: Fehmi Koru! Dergiye, Zahid Akman’ın ağabeyi Turgut Akman’la evli gazeteci Nuriye Akman da gönüllü destek veriyordu.İslâm dergisi, ANAP’a yakındı; çünkü bu partinin kadrosu içinde, başta genel başkanı Turgut Özal olmak üzere, Gümüşhanevi Dergâhı’na bağlı politikacılar vardı. Ancak ANAP’ın serbest piyasacı, AB’ye yakın siyaseti bu yakınlığın daha ileri gitmesine engel oldu.RP’yle arasındaki gerginlik ise her geçen yıl arttı. Parti, İslâm dergisinin parti binalarına girişini yasakladı.1990’lı yıllarda RP yükselişe geçti. Artık büyük şehirlerde yeni bir dönem başlamıştı. İstanbul, Ankara gibi şehirleri RP adayları kazanmıştı. Bu seçim başarısına rağmen İslâm dergisi, Erbakan’a hâlâ soğuktu.Ancak...1984 yılında Şeyh Zahid Kotku’nun adını alacak kadar dergâha bağlı olan Aykut “Zahid” Akman ve Hasan Hüseyin Ceylan gibi isimler, Şeyh Coşan’dan ayrılıp Erbakan’a biat ettiler.O yıllar faaliyete geçmek için hazırlıklar yapan Kanal 7 televizyonunun başına da İslâm dergisinin idari müdürü Zekeriya Karaman getirildi.İslâm dergisinin yazı işleri kadrosundan Ferman Karaçam da Kanal 7 radyosunun başındaydı artık. Fehmi Koru, İslâm dergisinden sonra Erbakan’ın ekibine dahil olarak Milli Gazete’ye geçti; başyazar oldu. Sonrası malum...İslâm dergisinden kopanlar ödüllerini hemen aldılar.Milletvekili oldular. Şirketler kurdular. Belediyelere fuar organizasyonları yaptılar.Yimpaş parasıyla “Politik Araştırmalar Merkezi” kurdular.ABD’ye burslu gönderildiler. Televizyon yöneticisi oldular.Büyüdüler... Ünlendiler...Bu arada, 28 Şubat Kararları, Erbakan’ın yıldızını söndürdü.Ve zamanında Şeyh Esad Coşan’ın dizinin dibinden ayrılıp Erbakan’a biat edenler yine hemen çark ettiler. Recep Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül ikilisinin gölgesine girdiler. “Yola devam” ettiler! Fakat bir fire verdiler: Hasan Hüseyin Ceylan konuşmalarıyla RP’nin kapatılmasına neden olmuş, siyaset yapması beş yıl yasaklanmıştı. Cezası bitince, İslâm dergisinde birlikte çalıştığı bacanağı, AKP Milletvekili, Genel Başkan Yardımcısı Akif Gülle’nin kulisiyle AKP’ye girmeye çalıştı. Olmadı. AKP, Hasan Hüseyin Ceylan’ı kabul etmedi. Diğerlerinin yıldızı parlamaya devam etti. Geçmişte karşı çıktıkları her şeyi bu kez kendileri yapıyordu. Popüler figürlerdiler artık. Her gün televizyon ekranındaydılar.350 milyon dolarlık Armada İş Merkezi’nin sahibi oldular! Diğer şirketlerini, işlerini, yatırımlarını, Deniz Feneri’ni yazmaya gerek var mı? Artık milyon dolarları telaffuz ediyorlardı. Her şey ne kadar kolay ve çabuk oluvermişti! İnsan sormadan edemiyor: “Bir hırka, bir lokma”yı ilke edinen İslâm dergisi günlerini hiç anımsıyorlar mı? O idealist-özverili gençlerin tüm çabaları sadece sınıf atlamak için miydi? Şeriat, tarikat, marifet ve hakikat koca bir yalan mıydı?
Yusufiyeli hocam bu uzun yazıdan Atatürk tartışmasını çıkaramadım ben nerede bu konudan ki Refah partisi ve Erbakandan bahseder oldunuz kusurabakmayın bu yazı ile anlatılmak istenen nedir.

Yakın tarih kötüdür mü dediniz.
Erbakan Kötüdür mü dediniz.
Siyaset kirlidir mi dediniz.
Akparti devşirmedir mi dediniz

Mazur görün anlamadım.

Alıntı:
siruss Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Öncelikle ben on yargılı değilim. O nedenle çıkmam gereken bir ön yargı yok. Yazılarınız üzerinden ancak söylediklerinizi yorumlayabilirim. Kendi soyledikleriniz arasinda sevmediginizi belirtiniz. Saygı duymayi da zorunda olduğunuz için duyuyorsunuz. Yazılarınızdan duymadığınız da anlaşılıyor. Bu da sizin kendi seçiminiz. Şuan yazdığınız yazı ise oncekilerine çok başka bir seyirde. Daha önceki yazılarda Atatürk'ün eksikligini aldığı hatalardan bahsederken şimdi konuyu onu gereksiz yere ovmelerinden olayları abartmalarindan dem vurmussunuz.

Bence konuyu daha fazla uzatmaya gerek yok.
Haklısın kardeşim Allaha emanet ol.

  #78  
Alt 10.07.24, 13:12
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,421
Etiketlendiği Mesaj: 272 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
trhakan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Yusufiyeli hocam bu uzun yazıdan Atatürk tartışmasını çıkaramadım ben nerede bu konudan ki Refah partisi ve Erbakandan bahseder oldunuz kusurabakmayın bu yazı ile anlatılmak istenen nedir.

Yakın tarih kötüdür mü dediniz.
Erbakan Kötüdür mü dediniz.
Siyaset kirlidir mi dediniz.
Akparti devşirmedir mi dediniz

Mazur görün anlamadım.



Haklısın kardeşim Allaha emanet ol.
İdealist İslamcı gençlerin para ve makamla imtihanından bahs ettim.

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
  #79  
Alt 10.07.24, 13:18
trhakan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 31.07.23
Bulunduğu yer: Kayseri
Mesajlar: 841
Etiketlendiği Mesaj: 22 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
İdealist İslamcı gençlerin para ve makamla imtihanından bahs ettim.
Allah sizden razı olsun bildik konuları hatırlattınız.
Ben islamcı gençlerden değilim yada para ile bir imtihanım olmadı.
Yinede sağ olun.

  #80  
Alt 10.07.24, 13:18
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,421
Etiketlendiği Mesaj: 272 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
trhakan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Allah sizden razı olsun bildik konuları hatırlattınız.
Ben islamcı gençlerden değilim yada para ile bir imtihanım olmadı.
Yinede sağ olun.
Niye gülme şekli yaptın onu da ben anlamadım. Sıkıntı mı oldu?

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
Konu Kapatılmıştır


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Bir kişi hakkında bilgi almak veya bir konu ile ilgili istihare yapmak Adalet Keşif ve istihare Uygulamaları 34 26.04.24 01:35
kadir gecesini keşfi açık olan biri bilebilirmi? havas22 Sorularınız 46 27.03.23 17:14
Keşfi açık olan birinin keşfini kapatmak Farruk Sorularınız 7 28.12.22 19:08
Yasin suresi faziletleri hakkında bilgi yorgun1500 Havas Dersleri 28 18.05.21 18:00
Cin hakkında geniş bilgi. Evliyanın ruhları Adalet Cin & Şeytan & Melek & Ruh 5 06.05.20 04:44


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 21:34.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147