#21
|
|||
|
|||
Alıntı:
|
#22
|
||||
|
||||
Ben tarihe toptancı bir bakış açısıyla bakmam Osmanlı döneminin hataları ve sevapları olduğu gibi Cumhuriyet dönemininde aynı şekilde hataları ve sevapları vardır. Mühim olan objektif ve sağlıklı yorumlamak. Türkçe yazı dilinin dil devriminden bu yana katastrofal bir fakirleşme içine girdiği, Osmanlı Türkçesine az çok aşina olan herkesin bildiği bir gerçektir. Fakirleşmenin objektif boyutlarını nasıl saptayabiliriz? Sözlükler bu konuda ipucu sağlayabilir. Örneğin Ferit Develioğlu’nun Osmanlıca-Türkçe Sözlük’ü, yaklaşık 60,000 madde başlığı içermektedir. Bunlar, 20. yüzyıl başlarında kültürlü bir Türkün kelime hazinesine dahil oldukları halde bugünkü Türkçe kullanımdan hemen hemen bütünüyle düşmüş olan sözcük ve terkiplerdir. Daha eski divan edebiyatının uç örneklerine sözlükte genellikle yer verilmemiştir; örneğin Nefi’nin bir kasidesinde, şahsen yabancısı olduğum sekiz deyimden üçünü sözlükte bulmak mümkün olmamıştır. Ayrıca -li, -siz, -lik, -lenmek, -leşmek gibi sontakılı kelimeler ile, bayraktar, emektar gibi, Türkçe köklerden Farsça ve Arapça kurallarla türetilmiş kelimeler de sözlükte yoktur. Arapça ve Farsça dışında, örneğin Türkçe veya Rumca, İtalyanca, Slavca gibi köklerden türeyip, yazı dilinden çok konuşma diline ait olan ve bugün unutulmuş bulunan kelimelere de sözlükte rastlanmamaktadır. Buna karşılık Ali Püsküllüoğlu’nun Öztürk’çe Sözlük ’ünün 1975’te yapılan dördüncü (Türk Dil Kurumu’nun hizmetlerine son verilmesinden önceki son) baskısının içerdiği kelime sayısı 4,600’dür. Bu sayıya, sabuklama, sağgörü, sağgörülü, sağgörüsüz, sağgörüsüzlük, sağın, sağistem ve benzerleri dahildir. Sözlüğün sunuş yazısında TDK başkanı Prof. Dr. Ömer Asım Aksoy, şu hususları, gerçek bir iftihar üslubuyla okurların dikkatine sunmaktadır: dil devrimin başlatıldığı 1932’den 1970’lere kadar 6500 yeni sözcük yaratılmıştır; bunlardan “tutan” ve Türk diline mal olanlar bu sözlükte yer almaktadır. Yeni türetilmiş sözcükler, Prof. Aksoy’a göre, günümüzde Türkçe genel kullanımda bulunan toplam 28,000 sözcüğün sevindirici bir oranını temsil etmektedirler. Devellioğlu ve Aksoy’un verilerini aynen kabul eder ve Püsküllüoğlu’nun toplamından, sözlükte gereksiz bir yer kaplayan 1,500 kadar sontakılı türevi çıkarırsak, dil devriminin sonuçlarını şöyle özetleyebiliriz: Türk dilinden yaklaşık 60,000 kelime atılmış, yerine 3,100 kadar yeni kelime (atılanın % 5’i) konmuştur. Yüzyıl başında kültür dilinde bulunan 83,400 civarında kelime (60,000 atılan artı 23,400 kalan) yerine, bugünkü yazı Türkçesi en çok 26,500 kelimeye sahiptir. Bir başka deyimle, Türkçe yazı dili en az %68.2 oranında fakirleşmiştir. Fakirleşmenin örnekleri, özellikle soyut kavram ve sözcükler alanında son derece belirgindir. Yeni Türkçede kullanılan geniş kapsamlı soyut sözcüklerin hemen hemen her biri için, Osmanlıcada, çoğu eşanlamlı olmayan, yani her biri farklı bir kavramı, nüansı veya mantıksal ilişkiyi ifade eden beş ila yirmi sözcük bulmak mümkündür. İngilizce, Almanca, Latince, Rusça veya benzeri bir kültür dilini tanıyanlar için bu ayrımların değerini kavramak güç değildir; yalnızca yeni Türkçe ile eğitim görmüş bir kimse ise, sanırız, bu konulara yabancı kalmak zorundadır. Gelişigüzel bir kelimeyi, örneğin bir önceki paragrafta geçen çıkarmak sözcüğünü ele alalım. Çıkarmak/çıkartmak/çıkarsamak sözcük grubuna karşılık olan Osmanlıca kelimelerin bazıları, yaklaşık İngilizce karşılıklarıyla birlikte, şunlardır: ihraç (evict), istihraç, istihlas, i’tisar (extract), azl, tard (expel, discharge), istintaç, istidlal (deduce, infer), ıskat (exclude), tarh (deduct, subtract), neşr, ısdar (issue), ifrağ, ifraz (excrete), istifrağ (vomit), istinbat (derive), hazf (delete, elide), hal’ (undress, remove, dismantle), i’la, ref’ (elevate). Bu listeye, daha, diş çıkarmak, hır çıkarmak, şapka çıkarmak, cıcığını çıkarmak gibi deyim şeklindeki kullanımlar dahil değildir. Birbirine iyice yakın anlamdaki karşılıklar arasında bile, türeyişten gelen nüans farkları vardır: istihraç, bir şeyi içeriden dışarı çıkarmayı; istihlas, bağlı olduğu yerden kurtarmayı; i’tisar, suyunu sıkıp çıkarmayı ima eder. İstintaçta neticeye varmak, istidlalde bir delilden yola çıkmak anlamları gizlidir. İfrağ ile istifrağ, ihraç ile istihraç arasındaki çaba ve derece farkını, İngilizce gibi olağanüstü zengin bir dil bile neredeyse ifade etmekten acizdir. Yeni Türkçe’deki saldırı/saldırmak deyimi, Osmanlıca’da birbirinden net bir biçimde ayrılan en az beş kavramın karşılığıdır: hücum (assault, charge), taarruz (offensive), tecavüz (violation, transgression), tasallut (molestation) ve taaddi (aggression). Benzer listeler, sayısız örnekte (amaç/erek, bağlı/bağımlı, belirlemek, dayanmak/dayandırmak, doğurmak, dönüşmek, gerekmek, karşılık, kaynak, sonuç, uyarlamak, uygulamak...) tekrarlanabilir. Soyut kavramlar alanında Arapçanın sağladığı olağanüstü zenginliğe karşılık, insani duyarlıklar ve betimleyici sıfatlar alanında Farsçanın dile getirdiği renkler de (perişan, mendebur, pejmürde...), üzerinde durulması gereken bir başka alandır. Öyle görülüyor ki Türk toplumunun son 60-70 yılda yazı dili alanında yaşadığı gerileme, örneğin müzik, mimari, şehircilik ve yemek alanlarındaki, çok yakından tanıdığımız fakirleşme ve yozlaşmadan daha hafif olmamıştır. Dildeki fakirleşmeyi ötekilerden bir bakıma daha korkunç ve anlaşılmaz kılan şey ise, bunun, devlet eliyle icra edilmiş ve Türk aydınlarının büyük bir kısmının şiddetli coşku ve tezahüratı arasında gerçekleşmiş bulunmasıdır.
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır... |
#23
|
|||
|
|||
Alıntı:
Atatürk yahudi Ermeni hristiyan olsaydı sizce işi gücü o zenginliği mülkü bırakıp Trablusgarp, adana, Muş, Bitlis, İstanbul Ankara koşturup dursun da ömrünü heba etsin.. açardı bir kuyumcu dükkanı, takılırdı boğaza nazır bir yerde.. |
#24
|
|||
|
|||
Alıntı:
|
#25
|
|||
|
|||
Alıntı:
Atatürk kurtuluş savaşı oncesi gece bir camiye gitti sabaha kadar camide kaldı yanınada kimseyi almadi. Ve sabah camiden çıkınca yanındaki askeri dediki hamd olsun Allaha bu savaş kazandık dedi. Ve savaşa gittiler ve savaşı dediği gibi kazandılar subhanallah. Atatürk aziz sehit ve gazilerle gevurla mücadele verirken. Siyonistlerin kurdugu tarikatlarda ülkeyi icten bozgunculuğa başlamıştı. Ataturkun şöyle bir duası var : Allah’ım icimizde siyonistler dışarı da düşman askerleri var bu zor durumdan selametle cikmayi nasib eyle Allah’ım diye aglaya ağlaya niyazı var. Bu kitaplarda yazmaz keşif olarak istihare sonucu olan bir durum.. Icteki siyonistlerde kim bozulmuş yahudilere hizmet eden bazı tarikatlar var. Kim olduklarını yapmaya gerek yok bilen biliyor milleti şirk batagina sokuyorlar... |
#26
|
||||
|
||||
Alıntı:
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır... |
#27
|
|||
|
|||
Alıntı:
|
#28
|
||||
|
||||
Alıntı:
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır... |
#29
|
|||
|
|||
Net olan bir şey var: Yakın tarih diye anlatılan her şey palavradır.
|
#30
|
||||
|
||||
Alıntı:
gökten indiği varsayilan kitapla ulke yönetilmez, yada arap oglunun getirdigi yaftalar la yönetim olmaz demek, dinden cikmaya yeterlir
__________________
'Muhammedün Seyyidü’l-Kevneyni; / Ve’l-Ferikayni min Arabi’n ve min Acemi' (Muhammed (s.a.v) |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Bir kişi hakkında bilgi almak veya bir konu ile ilgili istihare yapmak | Adalet | Keşif ve istihare Uygulamaları | 34 | 26.04.24 01:35 |
kadir gecesini keşfi açık olan biri bilebilirmi? | havas22 | Sorularınız | 46 | 27.03.23 17:14 |
Keşfi açık olan birinin keşfini kapatmak | Farruk | Sorularınız | 7 | 28.12.22 19:08 |
Yasin suresi faziletleri hakkında bilgi | yorgun1500 | Havas Dersleri | 28 | 18.05.21 18:00 |
Cin hakkında geniş bilgi. Evliyanın ruhları | Adalet | Cin & Şeytan & Melek & Ruh | 5 | 06.05.20 04:44 |