Keşfi açık olanlar Atatürk hakkında bilgi verebilir mi ? - Sayfa 3 - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > HavasOkulu Genel Bölüm > Sorularınız

Sorularınız her türlü soruyu buradan sorabilirsiniz.

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Konu Kapatılmıştır
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #21  
Alt 09.07.24, 12:54
Gayretli üye
 
Üyelik tarihi: 31.03.24
Bulunduğu yer: Bursa
Mesajlar: 378
Etiketlendiği Mesaj: 2 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
1 Taha Parla, Siyasal Kültürün Resmi Kaynakları c. 3, s. 100-105.
2. Söylev ve Demeçleri II, s. 277-278.
3. Daha ayrıntılı bilgi için karş. Sevan Nişanyan, Sözlerin Soyağacı: Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü, İstanbul 2002...2007.
4. Toplumsal Tarih dergisinde yayınlanan “Osmanlı Basınında Yüz Yıl Önce” dizisinden seçmeler, Namık Kemal’in 1868’de Hürriyet’te çıkan makaleleri, İttihat ve Terakki’nin 1916 tarihli Umumi Kongre raporu ve Tanin gazetesinin bu kongreyi izleyen başyazıları esas alındı.
Ben okuma hastalığına tutulmuş bir adamım . Okumadığım kitap yok sayılır.
evet bunlar bu kitapları yazmış ancak bu Osmanlı'nın son döneminde Türkçenin neden arttığını eklememişler algıda seçicilik Anadolu topraklarında Osmanlıya kafa tuttuysan hatırlanmazsın veya nefretle anılırsın

  #22  
Alt 09.07.24, 13:06
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,245
Etiketlendiği Mesaj: 247 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Karamanoglu16 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
evet bunlar bu kitapları yazmış ancak bu Osmanlı'nın son döneminde Türkçenin neden arttığını eklememişler algıda seçicilik Anadolu topraklarında Osmanlıya kafa tuttuysan hatırlanmazsın veya nefretle anılırsın
Ben tarihe toptancı bir bakış açısıyla bakmam Osmanlı döneminin hataları ve sevapları olduğu gibi Cumhuriyet dönemininde aynı şekilde hataları ve sevapları vardır. Mühim olan objektif ve sağlıklı yorumlamak. Türkçe yazı dilinin dil devriminden bu yana katastrofal bir fakirleşme içine girdiği, Osmanlı Türkçesine az çok aşina olan herkesin bildiği bir gerçektir. Fakirleşmenin objektif boyutlarını nasıl saptayabiliriz? Sözlükler bu konuda ipucu sağlayabilir. Örneğin Ferit Develioğlu’nun Osmanlıca-Türkçe Sözlük’ü, yaklaşık 60,000 madde başlığı içermektedir. Bunlar, 20. yüzyıl başlarında kültürlü bir Türkün kelime hazinesine dahil oldukları halde bugünkü Türkçe kullanımdan hemen hemen bütünüyle düşmüş olan sözcük ve terkiplerdir. Daha eski divan edebiyatının uç örneklerine sözlükte genellikle yer verilmemiştir; örneğin Nefi’nin bir kasidesinde, şahsen yabancısı olduğum sekiz deyimden üçünü sözlükte bulmak mümkün olmamıştır. Ayrıca -li, -siz, -lik, -lenmek, -leşmek gibi sontakılı kelimeler ile, bayraktar, emektar gibi, Türkçe köklerden Farsça ve Arapça kurallarla türetilmiş kelimeler de sözlükte yoktur. Arapça ve Farsça dışında, örneğin Türkçe veya Rumca, İtalyanca, Slavca gibi köklerden türeyip, yazı dilinden çok konuşma diline ait olan ve bugün unutulmuş bulunan kelimelere de sözlükte rastlanmamaktadır. Buna karşılık Ali Püsküllüoğlu’nun Öztürk’çe Sözlük ’ünün 1975’te yapılan dördüncü (Türk Dil Kurumu’nun hizmetlerine son verilmesinden önceki son) baskısının içerdiği kelime sayısı 4,600’dür. Bu sayıya, sabuklama, sağgörü, sağgörülü, sağgörüsüz, sağgörüsüzlük, sağın, sağistem ve benzerleri dahildir. Sözlüğün sunuş yazısında TDK başkanı Prof. Dr. Ömer Asım Aksoy, şu hususları, gerçek bir iftihar üslubuyla okurların dikkatine sunmaktadır: dil devrimin başlatıldığı 1932’den 1970’lere kadar 6500 yeni sözcük yaratılmıştır; bunlardan “tutan” ve Türk diline mal olanlar bu sözlükte yer almaktadır. Yeni türetilmiş sözcükler, Prof. Aksoy’a göre, günümüzde Türkçe genel kullanımda bulunan toplam 28,000 sözcüğün sevindirici bir oranını temsil etmektedirler. Devellioğlu ve Aksoy’un verilerini aynen kabul eder ve Püsküllüoğlu’nun toplamından, sözlükte gereksiz bir yer kaplayan 1,500 kadar sontakılı türevi çıkarırsak, dil devriminin sonuçlarını şöyle özetleyebiliriz: Türk dilinden yaklaşık 60,000 kelime atılmış, yerine 3,100 kadar yeni kelime (atılanın % 5’i) konmuştur. Yüzyıl başında kültür dilinde bulunan 83,400 civarında kelime (60,000 atılan artı 23,400 kalan) yerine, bugünkü yazı Türkçesi en çok 26,500 kelimeye sahiptir. Bir başka deyimle, Türkçe yazı dili en az %68.2 oranında fakirleşmiştir. Fakirleşmenin örnekleri, özellikle soyut kavram ve sözcükler alanında son derece belirgindir. Yeni Türkçede kullanılan geniş kapsamlı soyut sözcüklerin hemen hemen her biri için, Osmanlıcada, çoğu eşanlamlı olmayan, yani her biri farklı bir kavramı, nüansı veya mantıksal ilişkiyi ifade eden beş ila yirmi sözcük bulmak mümkündür. İngilizce, Almanca, Latince, Rusça veya benzeri bir kültür dilini tanıyanlar için bu ayrımların değerini kavramak güç değildir; yalnızca yeni Türkçe ile eğitim görmüş bir kimse ise, sanırız, bu konulara yabancı kalmak zorundadır. Gelişigüzel bir kelimeyi, örneğin bir önceki paragrafta geçen çıkarmak sözcüğünü ele alalım. Çıkarmak/çıkartmak/çıkarsamak sözcük grubuna karşılık olan Osmanlıca kelimelerin bazıları, yaklaşık İngilizce karşılıklarıyla birlikte, şunlardır: ihraç (evict), istihraç, istihlas, i’tisar (extract), azl, tard (expel, discharge), istintaç, istidlal (deduce, infer), ıskat (exclude), tarh (deduct, subtract), neşr, ısdar (issue), ifrağ, ifraz (excrete), istifrağ (vomit), istinbat (derive), hazf (delete, elide), hal’ (undress, remove, dismantle), i’la, ref’ (elevate). Bu listeye, daha, diş çıkarmak, hır çıkarmak, şapka çıkarmak, cıcığını çıkarmak gibi deyim şeklindeki kullanımlar dahil değildir. Birbirine iyice yakın anlamdaki karşılıklar arasında bile, türeyişten gelen nüans farkları vardır: istihraç, bir şeyi içeriden dışarı çıkarmayı; istihlas, bağlı olduğu yerden kurtarmayı; i’tisar, suyunu sıkıp çıkarmayı ima eder. İstintaçta neticeye varmak, istidlalde bir delilden yola çıkmak anlamları gizlidir. İfrağ ile istifrağ, ihraç ile istihraç arasındaki çaba ve derece farkını, İngilizce gibi olağanüstü zengin bir dil bile neredeyse ifade etmekten acizdir. Yeni Türkçe’deki saldırı/saldırmak deyimi, Osmanlıca’da birbirinden net bir biçimde ayrılan en az beş kavramın karşılığıdır: hücum (assault, charge), taarruz (offensive), tecavüz (violation, transgression), tasallut (molestation) ve taaddi (aggression). Benzer listeler, sayısız örnekte (amaç/erek, bağlı/bağımlı, belirlemek, dayanmak/dayandırmak, doğurmak, dönüşmek, gerekmek, karşılık, kaynak, sonuç, uyarlamak, uygulamak...) tekrarlanabilir. Soyut kavramlar alanında Arapçanın sağladığı olağanüstü zenginliğe karşılık, insani duyarlıklar ve betimleyici sıfatlar alanında Farsçanın dile getirdiği renkler de (perişan, mendebur, pejmürde...), üzerinde durulması gereken bir başka alandır. Öyle görülüyor ki Türk toplumunun son 60-70 yılda yazı dili alanında yaşadığı gerileme, örneğin müzik, mimari, şehircilik ve yemek alanlarındaki, çok yakından tanıdığımız fakirleşme ve yozlaşmadan daha hafif olmamıştır. Dildeki fakirleşmeyi ötekilerden bir bakıma daha korkunç ve anlaşılmaz kılan şey ise, bunun, devlet eliyle icra edilmiş ve Türk aydınlarının büyük bir kısmının şiddetli coşku ve tezahüratı arasında gerçekleşmiş bulunmasıdır.

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
  #23  
Alt 09.07.24, 13:12
Vefalı Üye
 
Üyelik tarihi: 29.06.23
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 1,702
Etiketlendiği Mesaj: 112 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
JustMention Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Sanırsam bu sorunun cevabı evet,güzel kardeşim.Atatürk müslüman değildi.

1)[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

2) [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Ben şunu anlayamiyorum. Atatürk'ün kendi ağzından bizzat ben müslüman değilim. Diye bir beyanı oldu da mı kişiler Atatürk müslüman değildi diyebiliyorsunuz?

Atatürk yahudi Ermeni hristiyan olsaydı sizce işi gücü o zenginliği mülkü bırakıp Trablusgarp, adana, Muş, Bitlis, İstanbul Ankara koşturup dursun da ömrünü heba etsin.. açardı bir kuyumcu dükkanı, takılırdı boğaza nazır bir yerde..

  #24  
Alt 09.07.24, 13:17
Gayretli üye
 
Üyelik tarihi: 31.03.24
Bulunduğu yer: Bursa
Mesajlar: 378
Etiketlendiği Mesaj: 2 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Ben tarihe toptancı bir bakış açısıyla bakmam Osmanlı döneminin hataları ve sevapları olduğu gibi Cumhuriyet dönemininde aynı şekilde hataları ve sevapları vardır. Mühim olan objektif ve sağlıklı yorumlamak. Türkçe yazı dilinin dil devriminden bu yana katastrofal bir fakirleşme içine girdiği, Osmanlı Türkçesine az çok aşina olan herkesin bildiği bir gerçektir. Fakirleşmenin objektif boyutlarını nasıl saptayabiliriz? Sözlükler bu konuda ipucu sağlayabilir. Örneğin Ferit Develioğlu’nun Osmanlıca-Türkçe Sözlük’ü, yaklaşık 60,000 madde başlığı içermektedir. Bunlar, 20. yüzyıl başlarında kültürlü bir Türkün kelime hazinesine dahil oldukları halde bugünkü Türkçe kullanımdan hemen hemen bütünüyle düşmüş olan sözcük ve terkiplerdir. Daha eski divan edebiyatının uç örneklerine sözlükte genellikle yer verilmemiştir; örneğin Nefi’nin bir kasidesinde, şahsen yabancısı olduğum sekiz deyimden üçünü sözlükte bulmak mümkün olmamıştır. Ayrıca -li, -siz, -lik, -lenmek, -leşmek gibi sontakılı kelimeler ile, bayraktar, emektar gibi, Türkçe köklerden Farsça ve Arapça kurallarla türetilmiş kelimeler de sözlükte yoktur. Arapça ve Farsça dışında, örneğin Türkçe veya Rumca, İtalyanca, Slavca gibi köklerden türeyip, yazı dilinden çok konuşma diline ait olan ve bugün unutulmuş bulunan kelimelere de sözlükte rastlanmamaktadır. Buna karşılık Ali Püsküllüoğlu’nun Öztürk’çe Sözlük ’ünün 1975’te yapılan dördüncü (Türk Dil Kurumu’nun hizmetlerine son verilmesinden önceki son) baskısının içerdiği kelime sayısı 4,600’dür. Bu sayıya, sabuklama, sağgörü, sağgörülü, sağgörüsüz, sağgörüsüzlük, sağın, sağistem ve benzerleri dahildir. Sözlüğün sunuş yazısında TDK başkanı Prof. Dr. Ömer Asım Aksoy, şu hususları, gerçek bir iftihar üslubuyla okurların dikkatine sunmaktadır: dil devrimin başlatıldığı 1932’den 1970’lere kadar 6500 yeni sözcük yaratılmıştır; bunlardan “tutan” ve Türk diline mal olanlar bu sözlükte yer almaktadır. Yeni türetilmiş sözcükler, Prof. Aksoy’a göre, günümüzde Türkçe genel kullanımda bulunan toplam 28,000 sözcüğün sevindirici bir oranını temsil etmektedirler. Devellioğlu ve Aksoy’un verilerini aynen kabul eder ve Püsküllüoğlu’nun toplamından, sözlükte gereksiz bir yer kaplayan 1,500 kadar sontakılı türevi çıkarırsak, dil devriminin sonuçlarını şöyle özetleyebiliriz: Türk dilinden yaklaşık 60,000 kelime atılmış, yerine 3,100 kadar yeni kelime (atılanın % 5’i) konmuştur. Yüzyıl başında kültür dilinde bulunan 83,400 civarında kelime (60,000 atılan artı 23,400 kalan) yerine, bugünkü yazı Türkçesi en çok 26,500 kelimeye sahiptir. Bir başka deyimle, Türkçe yazı dili en az %68.2 oranında fakirleşmiştir. Fakirleşmenin örnekleri, özellikle soyut kavram ve sözcükler alanında son derece belirgindir. Yeni Türkçede kullanılan geniş kapsamlı soyut sözcüklerin hemen hemen her biri için, Osmanlıcada, çoğu eşanlamlı olmayan, yani her biri farklı bir kavramı, nüansı veya mantıksal ilişkiyi ifade eden beş ila yirmi sözcük bulmak mümkündür. İngilizce, Almanca, Latince, Rusça veya benzeri bir kültür dilini tanıyanlar için bu ayrımların değerini kavramak güç değildir; yalnızca yeni Türkçe ile eğitim görmüş bir kimse ise, sanırız, bu konulara yabancı kalmak zorundadır. Gelişigüzel bir kelimeyi, örneğin bir önceki paragrafta geçen çıkarmak sözcüğünü ele alalım. Çıkarmak/çıkartmak/çıkarsamak sözcük grubuna karşılık olan Osmanlıca kelimelerin bazıları, yaklaşık İngilizce karşılıklarıyla birlikte, şunlardır: ihraç (evict), istihraç, istihlas, i’tisar (extract), azl, tard (expel, discharge), istintaç, istidlal (deduce, infer), ıskat (exclude), tarh (deduct, subtract), neşr, ısdar (issue), ifrağ, ifraz (excrete), istifrağ (vomit), istinbat (derive), hazf (delete, elide), hal’ (undress, remove, dismantle), i’la, ref’ (elevate). Bu listeye, daha, diş çıkarmak, hır çıkarmak, şapka çıkarmak, cıcığını çıkarmak gibi deyim şeklindeki kullanımlar dahil değildir. Birbirine iyice yakın anlamdaki karşılıklar arasında bile, türeyişten gelen nüans farkları vardır: istihraç, bir şeyi içeriden dışarı çıkarmayı; istihlas, bağlı olduğu yerden kurtarmayı; i’tisar, suyunu sıkıp çıkarmayı ima eder. İstintaçta neticeye varmak, istidlalde bir delilden yola çıkmak anlamları gizlidir. İfrağ ile istifrağ, ihraç ile istihraç arasındaki çaba ve derece farkını, İngilizce gibi olağanüstü zengin bir dil bile neredeyse ifade etmekten acizdir. Yeni Türkçe’deki saldırı/saldırmak deyimi, Osmanlıca’da birbirinden net bir biçimde ayrılan en az beş kavramın karşılığıdır: hücum (assault, charge), taarruz (offensive), tecavüz (violation, transgression), tasallut (molestation) ve taaddi (aggression). Benzer listeler, sayısız örnekte (amaç/erek, bağlı/bağımlı, belirlemek, dayanmak/dayandırmak, doğurmak, dönüşmek, gerekmek, karşılık, kaynak, sonuç, uyarlamak, uygulamak...) tekrarlanabilir. Soyut kavramlar alanında Arapçanın sağladığı olağanüstü zenginliğe karşılık, insani duyarlıklar ve betimleyici sıfatlar alanında Farsçanın dile getirdiği renkler de (perişan, mendebur, pejmürde...), üzerinde durulması gereken bir başka alandır. Öyle görülüyor ki Türk toplumunun son 60-70 yılda yazı dili alanında yaşadığı gerileme, örneğin müzik, mimari, şehircilik ve yemek alanlarındaki, çok yakından tanıdığımız fakirleşme ve yozlaşmadan daha hafif olmamıştır. Dildeki fakirleşmeyi ötekilerden bir bakıma daha korkunç ve anlaşılmaz kılan şey ise, bunun, devlet eliyle icra edilmiş ve Türk aydınlarının büyük bir kısmının şiddetli coşku ve tezahüratı arasında gerçekleşmiş bulunmasıdır.
böyle bir konu için Geniş bir tarihi ele almak lazım ki Dilden bahsediyorsak mühim bir mesele çünkü şunu sorgulatır bu Türkçe kelimelerin Osmanlı'nın son dönemlerinde artışın sebebi nedir ? Bir Türk Dil ve Tarih kurumu'mu açıldı ? Büyük bir Dil çalışması mı oldu ? tabii ki hayır keza Osmanlı'nın geneline baktığımızda Türklere verilen değer zaten ortada keza Abdulhamid beni indirenlerin arasında 1 tane bile Türk yoktu demiştir fakat kadronun geneline bkatığımızda ilk dikkatimizi çeken Harbiye Nazırı Enver Paşa ve kendisi Kırım Türk'ü ve daihl Şevket Paşa ve niceleri

  #25  
Alt 09.07.24, 13:22
Gayretli üye
 
Üyelik tarihi: 27.02.23
Bulunduğu yer: .
Mesajlar: 2,304
Etiketlendiği Mesaj: 108 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
siruss Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Ben şunu anlayamiyorum. Atatürk'ün kendi ağzından bizzat ben müslüman değilim. Diye bir beyanı oldu da mı kişiler Atatürk müslüman değildi diyebiliyorsunuz?

Atatürk yahudi Ermeni hristiyan olsaydı sizce işi gücü o zenginliği mülkü bırakıp Trablusgarp, adana, Muş, Bitlis, İstanbul Ankara koşturup dursun da ömrünü heba etsin.. açardı bir kuyumcu dükkanı, takılırdı boğaza nazır bir yerde..
Allah razı olsun Sirius kardeşim.
Atatürk kurtuluş savaşı oncesi gece bir camiye gitti sabaha kadar camide kaldı yanınada kimseyi almadi. Ve sabah camiden çıkınca yanındaki askeri dediki hamd olsun Allaha bu savaş kazandık dedi.
Ve savaşa gittiler ve savaşı dediği gibi kazandılar subhanallah. Atatürk aziz sehit ve gazilerle gevurla mücadele verirken. Siyonistlerin kurdugu tarikatlarda ülkeyi icten bozgunculuğa başlamıştı.
Ataturkun şöyle bir duası var : Allah’ım icimizde siyonistler dışarı da düşman askerleri var bu zor durumdan selametle cikmayi nasib eyle Allah’ım diye aglaya ağlaya niyazı var. Bu kitaplarda yazmaz keşif olarak istihare sonucu olan bir durum..

Icteki siyonistlerde kim bozulmuş yahudilere hizmet eden bazı tarikatlar var. Kim olduklarını yapmaya gerek yok bilen biliyor milleti şirk batagina sokuyorlar...

  #26  
Alt 09.07.24, 13:37
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,245
Etiketlendiği Mesaj: 247 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Karamanoglu16 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
böyle bir konu için Geniş bir tarihi ele almak lazım ki Dilden bahsediyorsak mühim bir mesele çünkü şunu sorgulatır bu Türkçe kelimelerin Osmanlı'nın son dönemlerinde artışın sebebi nedir ? Bir Türk Dil ve Tarih kurumu'mu açıldı ? Büyük bir Dil çalışması mı oldu ? tabii ki hayır keza Osmanlı'nın geneline baktığımızda Türklere verilen değer zaten ortada keza Abdulhamid beni indirenlerin arasında 1 tane bile Türk yoktu demiştir fakat kadronun geneline bkatığımızda ilk dikkatimizi çeken Harbiye Nazırı Enver Paşa ve kendisi Kırım Türk'ü ve daihl Şevket Paşa ve niceleri
Başta ifade ettim dikkat etmedin her halde rahmetli Necmettin Hacıeminoğlu tahminim 1978 yılydı Trabzon Ülkü ocaklarında Harf inkılabının yanlışlığından bahsetti ve örneklemeler yaptı ilk zihnime o zaman takıldı ve araştırdım. Ayrıca bugünkü Türk Milliyetçiliği paradigmalarıyla Osmanlıyı sorgulamak bizi hataya sevk eder. Osmanlıda son zamanlarda üç görüş ortaya çıkmıştır. ‘’Osmanlıcılık’’, ‘’İslamcılık ‘’ ve ‘’Türkçülük’’ ‘’Osmanlıcılık’’ görüşü 1912 Balkan savaşı ile pratiğini kaybetti ‘’İslamcılık’’ görüşü ise Arap kıyamı ile pratiğini kay betti geriye pratiğe uygun ‘’milliyetçilik’’ görüşü kuvveden fiiliyata geçti tekrar konumuza gelirsek 1920’lerden bu yana Türkiye’de okuryazarlık oranının artmış olduğu doğrudur. Ancak artışı etkileyen faktörler o kadar çok ve çeşitlidir ki, Latin alfabesinin kabulünün bu sonuçta oynadığı rolü kestiremeyiz. Çeşitli dönemlerde uygulanan okuma-yazma kampanyalarının yanı sıra, örneğin mecburi ilköğretim, mecburi askerlik, köylere yol ve okul yapılması, gelişen para ekonomisi, artan sosyal hareketlilik gibi faktörler bu çerçevede sayılabilir. Milli bir seferberlik olarak benimsenen ve olağanüstü bir ısrarla sürdürülen okuryazarlık kampanyasına rağmen, 1927-35 arasında yeni okuma-yazma öğrenenler resmi rakamlara göre Türkiye nüfusunun sadece % 10.3’ünü (1927’de okuryazar olmayan nüfusun % 11.2’sini) bulmuştur. Oysa, örneğin 1960-70 yılları arasında okuryazar sayısındaki artış, toplam nüfusun %27.2’si ve 1960’ta okuryazar olmayan nüfusun %40.1’idir. Bu rakamlar, okuryazarlık artışında belirleyici olan faktörün harf devrimi olmadığını düşündürmektedir. Harf devrimini izleyen yıllarda gazete satışlarında görülen ve yaklaşık yirmi yıl boyunca telafi edilemeyen düşüş ise, harf devriminin, okuryazarlık oranını artırmak şöyle dursun, azaltmış olabileceği ihtimalini akla getirmektedir.

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
  #27  
Alt 09.07.24, 13:39
Gayretli üye
 
Üyelik tarihi: 13.03.24
Bulunduğu yer: Türkiye
Mesajlar: 658
Etiketlendiği Mesaj: 10 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
siruss Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Ben şunu anlayamiyorum. Atatürk'ün kendi ağzından bizzat ben müslüman değilim. Diye bir beyanı oldu da mı kişiler Atatürk müslüman değildi diyebiliyorsunuz?

Atatürk yahudi Ermeni hristiyan olsaydı sizce işi gücü o zenginliği mülkü bırakıp Trablusgarp, adana, Muş, Bitlis, İstanbul Ankara koşturup dursun da ömrünü heba etsin.. açardı bir kuyumcu dükkanı, takılırdı boğaza nazır bir yerde..
Güzel kardeşim,kuranı kerim için gökten indiği sanılan kitap diyor müslüman olmaması için daha ne demesini bekliyosunuz ki ? Netenyahuda ben müslüman değilim demiyor ama yaptığı işlerden müslüman olmadığı anlaşılıyor.Örneğin Ümit Özdağ bir etki ajanı ülkemizde faaliyet gösteriyor seçime yakın soluğu camide alır abdulhamidin soyundan geldiğini iddia eder.Sonra tekrar laikliği savunur yani sizin sandığınız gibi işler dükkan açmakla falan olmuyor insanlar sizin sandığınız gibi kalbi temiz niyeti iyi değil.Bir milleti asimilasyona uğratıp gerçeklerin üstünü kapatmak için var gücüyle çalışan sufli insanlar çok var.Burada tek tek isim isim sayıp amaçlarının ne olduğunu anlatabilirdim ama o kadar zamanım yok ve çok usandım hatta şeriatçılar olarak çok usandık dilimizde tüy bitti güzel kardeşim durum bu şekilde yani.

  #28  
Alt 09.07.24, 13:57
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,245
Etiketlendiği Mesaj: 247 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
JustMention Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Güzel kardeşim,kuranı kerim için gökten indiği sanılan kitap diyor müslüman olmaması için daha ne demesini bekliyosunuz ki ? Netenyahuda ben müslüman değilim demiyor ama yaptığı işlerden müslüman olmadığı anlaşılıyor.Örneğin Ümit Özdağ bir etki ajanı ülkemizde faaliyet gösteriyor seçime yakın soluğu camide alır abdulhamidin soyundan geldiğini iddia eder.Sonra tekrar laikliği savunur yani sizin sandığınız gibi işler dükkan açmakla falan olmuyor insanlar sizin sandığınız gibi kalbi temiz niyeti iyi değil.Bir milleti asimilasyona uğratıp gerçeklerin üstünü kapatmak için var gücüyle çalışan sufli insanlar çok var.Burada tek tek isim isim sayıp amaçlarının ne olduğunu anlatabilirdim ama o kadar zamanım yok ve çok usandım hatta şeriatçılar olarak çok usandık dilimizde tüy bitti güzel kardeşim durum bu şekilde yani.
Yakup Cemil’in Babiali baskınında öldürdüğü Harbiye Nazırı Nazım paşa Asker kaçaklarının miskinlerin temerküz ettiği medreselerde bulunanlar için bakalım gerçekten dini terakki için mi burada bulunuyorlar diyerek basit bir ilmihal imtihanı yapmak istemiş ona bile karşı çıkmışlar kıyam etmişler ‘’Osmanlı Türklerinde ilim’’ adlı kitabında Adnan Adıvar bir zamanlar Orhun ve İznik medreselerinde zamanın ilminin fevkiinde ilim verildiğini daha sonra medrese mensupları askerlikten muaf tutulduğu için medreselerin nasıl asker kaçaklarının temerküz merkezlerine tebeddül ettiğini çarpıcı bir şekilde anlatır. Medreseler bu halleriyle kapatılmasalar da zaten kendilerini münfesih kılmışlardır. Ümit Özdağ tespitin doğruya yakın İsrail bağlantısını tetkik etmek lazım. Ben Atatürk’ün dinsiz olmadığına inanıyorum. Atatürk’ün inandığı İslam diniyle çağdaşlaşmayı ve modernleşmeyi aynı doğrultuda kabul etmeyenler “ya dinsizlik ya Atatürkçülük” diyerek gereksiz ve saçma bir tercih durumunu ortaya atarlar. Oysa onun, dinden ve peygamberden verdiği örnekler böyle bir zıtlığın olmadığını aksine dine daha fazla sarılarak gelişmenin ve modernleşmenin de mümkün olabileceğini belirtmektedir. “Temeli çok sağlam bir dinimiz var. Malzemesi iyi; fakat bina, yüzyıllardır ihmal edilmiş. Harçlar döküldükçe yeni harç yapıp binayı takviye etmek lüzumu hissedilmemiş. Aksine olarak birçok yabancı unsur (yorumlar, boş inançlar) binayı daha fazla hırpalamış.” Dinin gerekleri içerisinde çalışmanın ve yaşamını bilimin aydınlık yolunda sürdürmenin gerekliliğini bakın nasıl belirtiyor. “Allah’ın emri çok çalışmaktır. Çalışmak demek, boşuna yorulmak, terlemek değildir. Zamanın gereklerine göre ilim ve fende her türlü medeni buluştan azami derecede yararlanmak zorunludur. Bizim dinimiz milletimize hakir (kötü), miskin (zavallı) ve rezil (aşağı) olmayı tavsiye etmez. Aksine Allah da Peygamber de insanların ve milletlerin yücelik ve şerefini muhafaza etmelerini emrediyor.” (Mahmut Esat Bozkurt, Yakınlarından Hatıralar, 1955, s.102.8 Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt:II, Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yay. 1952, s.91.)

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
  #29  
Alt 09.07.24, 14:02
Üye
 
Üyelik tarihi: 09.07.18
Bulunduğu yer: Kırgızistan
Mesajlar: 58
Etiketlendiği Mesaj: 2 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Net olan bir şey var: Yakın tarih diye anlatılan her şey palavradır.

  #30  
Alt 09.07.24, 14:06
imas - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Bilgili Üye
 
Üyelik tarihi: 18.01.20
Bulunduğu yer: her yer
Mesajlar: 16,395
Etiketlendiği Mesaj: 3491 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
siruss Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Ben şunu anlayamiyorum. Atatürk'ün kendi ağzından bizzat ben müslüman değilim. Diye bir beyanı oldu da mı kişiler Atatürk müslüman değildi diyebiliyorsunuz?

Atatürk yahudi Ermeni hristiyan olsaydı sizce işi gücü o zenginliği mülkü bırakıp Trablusgarp, adana, Muş, Bitlis, İstanbul Ankara koşturup dursun da ömrünü heba etsin.. açardı bir kuyumcu dükkanı, takılırdı boğaza nazır bir yerde..
agizdan ben müslum değilum demeye gerek yok, kuranin ahkamini inkar eden dinden çıkar,
gökten indiği varsayilan kitapla ulke yönetilmez, yada arap oglunun getirdigi yaftalar la yönetim olmaz demek, dinden cikmaya yeterlir

__________________
اِذْ قَالَ لَهُ رَبُّهُٓ اَسْلِمْۙ قَالَ اَسْلَمْتُ لِرَبِّ الْعَالَم۪ينَ
_______________________________________________

"Kötü günlerdeyiz.
Şimdi, ne kişinin kendini sorgulaması,
ne de vefa kaldı.
Er kişiler gitti, geride çer çöp kaldı."

Meymun bin Mihran
Konu Kapatılmıştır


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Bir kişi hakkında bilgi almak veya bir konu ile ilgili istihare yapmak Adalet Keşif ve istihare Uygulamaları 34 26.04.24 01:35
kadir gecesini keşfi açık olan biri bilebilirmi? havas22 Sorularınız 46 27.03.23 17:14
Keşfi açık olan birinin keşfini kapatmak Farruk Sorularınız 7 28.12.22 19:08
Yasin suresi faziletleri hakkında bilgi yorgun1500 Havas Dersleri 28 18.05.21 18:00
Cin hakkında geniş bilgi. Evliyanın ruhları Adalet Cin & Şeytan & Melek & Ruh 5 06.05.20 04:44


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 03:29.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147