Haberci cinlerin bir insanı raporlamaması için ne yapılmalı ? - Sayfa 4 - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > HavasOkulu Genel Bölüm > Sorularınız

Sorularınız her türlü soruyu buradan sorabilirsiniz.

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #31  
Alt 27.06.24, 00:51
 
Üyelik tarihi: 18.08.21
Bulunduğu yer: izmit
Mesajlar: 182
Etiketlendiği Mesaj: 1 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bu husus da bazı İslam alimlerinin karşı beyanları da mevcut. mesela büyük alim İbnu Hacer bu noktada biraz farklı olarak şöyle der: ‘’Cinlerin bu istihbaratlarından, en üsttekinin, kendisine Şihab (göktaşı9 gelmezden önce hırsızlayıp alttakine gönderebileceği yarım yamalak mesmuatın kahinlere ulaştırılma imkânı baki kalmıştır. Nitekim buna şu ayet işaret etmektedir: اِلَّا مَنْ خَطِفَ الْخَطْفَةَ فَاَتْبَعَهُ شِهَابٌ ثَاقِبٌ ‘’Meğer ki(içlerinden) bir çalıp çarpanı olsun. Fakat onu da delip geçen bir alev takip etmiştir’’ (Saffat suresi 10. Ayet)
İslam’dan önce kahinlerin isabetli ihbarları gerçekten fazla idi. Nitekim Şıkk ve Satih (ismindeki iki meşhur) ve diğer kahinlerle ilgili haberler bunu teyit eder. Ancak İslam’dan sonra isabetli haberleri pek nadir denecek kadar azaldı, hatta neredeyse tamamen müzmahil oldu diyebileceğimiz bir hale düştü, doğruyu Allah bilir.
Görüldüğü üzere İbnu Hacer, cinlerin hala semaya çıkıp haber çalma gayretine düştükleri, nadirattan da olsa, isabetli haberler verebildikleri kanaatindedir, tamamen ortadan kalktığı kanaatinde değil; üstelik buna ayetten de delil göstermektedir.
(Kaynak: Hadis Ansiklopedisi KÜTÜB-İ SİTTE Prof. Dr. İbrahim Canan 7. Cilt sayfa 190)



Bu husus da bazı İslam alimlerinin karşı beyanları da mevcut. mesela büyük alim İbnu Hacer bu noktada biraz farklı olarak şöyle der: ‘’Cinlerin bu istihbaratlarından, en üsttekinin, kendisine Şihab (göktaşı9 gelmezden önce hırsızlayıp alttakine gönderebileceği yarım yamalak mesmuatın kahinlere ulaştırılma imkânı baki kalmıştır. Nitekim buna şu ayet işaret etmektedir: اِلَّا مَنْ خَطِفَ الْخَطْفَةَ فَاَتْبَعَهُ شِهَابٌ ثَاقِبٌ ‘’Meğer ki(içlerinden) bir çalıp çarpanı olsun. Fakat onu da delip geçen bir alev takip etmiştir’’ (Saffat suresi 10. Ayet)
İslam’dan önce kahinlerin isabetli ihbarları gerçekten fazla idi. Nitekim Şıkk ve Satih (ismindeki iki meşhur) ve diğer kahinlerle ilgili haberler bunu teyit eder. Ancak İslam’dan sonra isabetli haberleri pek nadir denecek kadar azaldı, hatta neredeyse tamamen müzmahil oldu diyebileceğimiz bir hale düştü, doğruyu Allah bilir.
Görüldüğü üzere İbnu Hacer, cinlerin hala semaya çıkıp haber çalma gayretine düştükleri, nadirattan da olsa, isabetli haberler verebildikleri kanaatindedir, tamamen ortadan kalktığı kanaatinde değil; üstelik buna ayetten de delil göstermektedir.
(Kaynak: Hadis Ansiklopedisi KÜTÜB-İ SİTTE Prof. Dr. İbrahim Canan 7. Cilt sayfa 190)
Hocam benim burdan anladığım : Hırsız olan cin bilgiyi çalıyo şihab gelmeden önce alltakine söylüyo....

Şihabın gelip onu öldüreceğini biliyo yani...

Bile bile neden hırsızlık/azgınlık uğruna ölüme gidiyolar ...?

Alıntı ile Cevapla
  #32  
Alt 27.06.24, 00:55
 
Üyelik tarihi: 18.08.21
Bulunduğu yer: izmit
Mesajlar: 182
Etiketlendiği Mesaj: 1 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
hilalsu Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
onlar cin olmadan adam çarpmaya kalktıkları için çarpıldılar
cidden acaba fetöcüler faaliyetlerinde cinleri kullanıyorlar mıydı
Ya da cinler mi onları kullanıyodu....?

Bu konuda birçok rivayet var , büyü , cin vs. kullandıklarına dair hatta mahkeme tutanaklarında bile var....

Alıntı ile Cevapla
  #33  
Alt 27.06.24, 01:13
Awzer - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Vefali
 
Üyelik tarihi: 12.05.24
Bulunduğu yer: Ev'de
Mesajlar: 486
Etiketlendiği Mesaj: 94 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
JustMention Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Haberci cinlerin insanları raporlamaması veya bir insan hakkında haber getirerememesi için herhangi bir korunma uygulaması veya engellemek için herhangi bir uygulama var mı ?
Haberci cin dedigin istihbarat cininden mi bahsediyorsun
Her cin haber verebilir bazı konularda

Alıntı ile Cevapla
  #34  
Alt 27.06.24, 04:46
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 2,997
Etiketlendiği Mesaj: 234 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
harun41 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Hocam benim burdan anladığım : Hırsız olan cin bilgiyi çalıyo şihab gelmeden önce alltakine söylüyo....

Şihabın gelip onu öldüreceğini biliyo yani...

Bile bile neden hırsızlık/azgınlık uğruna ölüme gidiyolar ...?
Bu husus İslam alimleri arasında tartışılmıştır ve tartışılmaktadır. Şöyle ki Hicr Suresi 16-18. Ayet-i kerimelerde şöyle buyuruluyor: ‘’Andolsun biz gökte birtakım burçları yarattık ve bakıp temaşa edenler için onu süsledik. Onları, taşlanmış her şeytandan koruduk,. Ancak kulak hırsızlığı eden müstesnadır. Onun da peşine açık bir taş alevi düşmüştür.’’ Malumun aynı konuda Saffat 8-10 ayetleri de mevcuttur. İlgili hadisler bu ayetlerin tefsiri, açılımı gibi görünüyor. Ayette peşlerine ateş alevi düşen, gaybi haberleri çalan cin şeytanlarının yanıp kül olduklarına dair bir sarahat mevcut değildir. Hadisler de zaten bu noktadan sonraki durumu açığa kavuşturuyor. O halde temel mesele şu: Bu haberlerle gaybı sadece Allah’ın bileceğine dair ayetler birbirini nakzediyor mu? Aradaki bu çelişki gibi görünen problemi nasıl çözeceğiz ? Gaybi bilgileri kategorize etmemiz mi gerekecek? Bildiğim kadarıyla mutlak gayb-nisbî gayb diye bir ayrımdan söz ediliyor.
Araştırmam şu şekilde Meleklerin bulunduğu ve bu bilgilerin alıp verildiği sema melekler alemi (alem-i meleküt) yıldızlar gibi maddi varlıkların bulunduğu sema (maddi evren) değildir. Maddenin bittiği arş ile ayrılan (arşın sınır olduğu) ruhani (fizik ötesi evren) değildir. Maddenin bittiği arş ile ayrılan (arşın sınır olduğu) ruhani (fizikötesi semadır). Cin şeytanlar, bu ruhani gayr-i maddi semaya sokulmazlar. Sonra yaklaşarak girmek istediklerinde ateş topuna benzer bir silahla ateş edilerek uzaklaştırılırlar. Ancak yaratılışları icabı sınıra kadar yaklaşınca bazı bilgi kırıntılarını kulak hırsızlığı yoluyla elde ederler. Elde ettikleri bilgi az eksik ve yetersizdir bu sebeple onların gaybı öğrendikleri ve bildikleri söylenemez. Bu eksik bilgilerin yanına birçok yalanı hurafeyi batıl inanca esas teşkil eden bilgiyi katarak insan şeytanlarına bildirirler. Falcı, kâhin, cinci…v.s) İşte insan şeytanlarının söylediklerinin bir kısmının doğru çıkmasının sebebi budur. ‘’Onları taşlanmış her şeytandan koruduk’’ şeklindeki çeviri bazı alimlere göre isabetli değil. Zamiri semaya ait kılarak ‘’Onu…koruduk’’ şeklinde çevrilmesi gerektiği ifade ediliyor. Korunan maddi yıldızlar değil semadır yani meleklerin yeri olan ve şeytanların sokulmadığı madde ötesi alemdir. Yıldız kayması göktaşları gökte yanıp parlayan ve sönen gazlar…ile ‘’Cin şeytanlarının madde ötesi semadan kovulması için kullanılan ve mahiyeti de (ne olduğu da) bizce bilinmeyen silahı birbirine karıştırmak doğru değildir. Peygamberimiz (s.a.v) yıldız kayması ile ilgili bir Cahiliye inancını reddederken ‘’şeytanlara karşı kullanılan ateş topu misali silah’’ tan da söz ettiği için bu ikisi birbirine karıştırılmış olmalıdır. Ayetlerde ‘’şeytanlara karşı kullanılan silahın yıldız veya yıldız kayması olduğu söylenmiyor. Hadislerde böyle ifadeler veya imalar var ancak mütevâtir olmayan hadisler sende iyi bilirsin ki itikat ve kesin bilgi için yeterli değildir.

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
Alıntı ile Cevapla
  #35  
Alt 27.06.24, 09:19
trhakan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 31.07.23
Bulunduğu yer: Kayseri
Mesajlar: 709
Etiketlendiği Mesaj: 17 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

“Benim şeytanım bana teslim oldu.” (Tirmizi, Rada 17; Müsned, III/309)

Erkek olsun kadın olsun her insanın bir şeytanı ve meleği vardır.
Resulullah (asm) şöyle buyurmuştur:
“ Sizlerden her bir kimsenin yanına, cinlerden bir karin ve meleklerden bir karin tevkil edilmiştir. Sahabeler: “Sana da mı ey Allah’ın Resulü?” dediler. Resulullah: “Bana da. Ancak Allah onun hakkında bana yardım etti ve Müslüman oldu. Bana hayırdan başka bir şey emretmiyor.” (Müslim, Ahmed)

Sanırım karinden bahsediyorsun. Buna şeytanların sorularını cevaplama görevi verilmiştir. Yanından ayrılmaz sen ölene kadar rapor verir. Bunla ilgili kıssalar mevcuttur. Elindeki taş sayısını karinden öğrenerek insanlara sihir yaptığını söyleyen o adam gibi. Sanırsam ondan saklanılamıyordu.

Alıntı ile Cevapla
  #36  
Alt 27.06.24, 15:04
 
Üyelik tarihi: 18.08.21
Bulunduğu yer: izmit
Mesajlar: 182
Etiketlendiği Mesaj: 1 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bu husus İslam alimleri arasında tartışılmıştır ve tartışılmaktadır. Şöyle ki Hicr Suresi 16-18. Ayet-i kerimelerde şöyle buyuruluyor: ‘’Andolsun biz gökte birtakım burçları yarattık ve bakıp temaşa edenler için onu süsledik. Onları, taşlanmış her şeytandan koruduk,. Ancak kulak hırsızlığı eden müstesnadır. Onun da peşine açık bir taş alevi düşmüştür.’’ Malumun aynı konuda Saffat 8-10 ayetleri de mevcuttur. İlgili hadisler bu ayetlerin tefsiri, açılımı gibi görünüyor. Ayette peşlerine ateş alevi düşen, gaybi haberleri çalan cin şeytanlarının yanıp kül olduklarına dair bir sarahat mevcut değildir. Hadisler de zaten bu noktadan sonraki durumu açığa kavuşturuyor. O halde temel mesele şu: Bu haberlerle gaybı sadece Allah’ın bileceğine dair ayetler birbirini nakzediyor mu? Aradaki bu çelişki gibi görünen problemi nasıl çözeceğiz ? Gaybi bilgileri kategorize etmemiz mi gerekecek? Bildiğim kadarıyla mutlak gayb-nisbî gayb diye bir ayrımdan söz ediliyor.
Araştırmam şu şekilde Meleklerin bulunduğu ve bu bilgilerin alıp verildiği sema melekler alemi (alem-i meleküt) yıldızlar gibi maddi varlıkların bulunduğu sema (maddi evren) değildir. Maddenin bittiği arş ile ayrılan (arşın sınır olduğu) ruhani (fizik ötesi evren) değildir. Maddenin bittiği arş ile ayrılan (arşın sınır olduğu) ruhani (fizikötesi semadır). Cin şeytanlar, bu ruhani gayr-i maddi semaya sokulmazlar. Sonra yaklaşarak girmek istediklerinde ateş topuna benzer bir silahla ateş edilerek uzaklaştırılırlar. Ancak yaratılışları icabı sınıra kadar yaklaşınca bazı bilgi kırıntılarını kulak hırsızlığı yoluyla elde ederler. Elde ettikleri bilgi az eksik ve yetersizdir bu sebeple onların gaybı öğrendikleri ve bildikleri söylenemez. Bu eksik bilgilerin yanına birçok yalanı hurafeyi batıl inanca esas teşkil eden bilgiyi katarak insan şeytanlarına bildirirler. Falcı, kâhin, cinci…v.s) İşte insan şeytanlarının söylediklerinin bir kısmının doğru çıkmasının sebebi budur. ‘’Onları taşlanmış her şeytandan koruduk’’ şeklindeki çeviri bazı alimlere göre isabetli değil. Zamiri semaya ait kılarak ‘’Onu…koruduk’’ şeklinde çevrilmesi gerektiği ifade ediliyor. Korunan maddi yıldızlar değil semadır yani meleklerin yeri olan ve şeytanların sokulmadığı madde ötesi alemdir. Yıldız kayması göktaşları gökte yanıp parlayan ve sönen gazlar…ile ‘’Cin şeytanlarının madde ötesi semadan kovulması için kullanılan ve mahiyeti de (ne olduğu da) bizce bilinmeyen silahı birbirine karıştırmak doğru değildir. Peygamberimiz (s.a.v) yıldız kayması ile ilgili bir Cahiliye inancını reddederken ‘’şeytanlara karşı kullanılan ateş topu misali silah’’ tan da söz ettiği için bu ikisi birbirine karıştırılmış olmalıdır. Ayetlerde ‘’şeytanlara karşı kullanılan silahın yıldız veya yıldız kayması olduğu söylenmiyor. Hadislerde böyle ifadeler veya imalar var ancak mütevâtir olmayan hadisler sende iyi bilirsin ki itikat ve kesin bilgi için yeterli değildir.
Detaylı açıklama için çok teşekkür ederim hocam

Affınıza sığınarak bir şey daha sormak istiyorum:
Madde âlemi ile Ruhani âlemin sınırı olan arş dediğinizde aklıma geldi !

Rahman Suresi 33. ayette "Büyük bir güç olmadıkça göğün sınırlarını geçemezsiniz." deniyor. Burda göğün sınırları dediği Madde âlemi ile Ruhani âlemin sınırları olabilir mi?

Alıntı ile Cevapla
  #37  
Alt 27.06.24, 15:30
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 2,997
Etiketlendiği Mesaj: 234 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
harun41 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Detaylı açıklama için çok teşekkür ederim hocam

Affınıza sığınarak bir şey daha sormak istiyorum:
Madde âlemi ile Ruhani âlemin sınırı olan arş dediğinizde aklıma geldi !

Rahman Suresi 33. ayette "Büyük bir güç olmadıkça göğün sınırlarını geçemezsiniz." deniyor. Burda göğün sınırları dediği Madde âlemi ile Ruhani âlemin sınırları olabilir mi?
Dünyanın etrafında da aktar-ı semavat vardır. Dünyanın etrafında bizi kozmik ışınlardan koruyan bir enerji tabakası vardır. Yer, güçlü bir manyetik alana ve bu alanın etkisi ile şekillenen önemli bir manyetosfere sahiptir. Artık bilim de bunu ispatlamış vaziyettedir. Eskiden ehli tasavvuf o enerjiye bir mana veremediği için ona ‘’Kaf Dağı’’ diyordu. Her şeyi zahir anlayan insanlar dağ dağ diye anlayanlar yeryüzündeki dağları da Kaf Dağı diye aradılar. Ağrı Dağı’na da Everest Tepesine’de Kaf dağı dediler. Ayetteki ‘’dağ’’dan maksat yükseklerde olan demektir. Dolaysıyla tarif edilen de Dünya’nı n etrafındaki enerji tabakasıdır. Bu enerji tabakasını da normal bedenle geçmek mümkün değildir. Burayı geçmek için de size süper bir güç gereklidir. Allahu Teala o süper gücü de kendi isim ve sıfatlarının güç ve kudretinden insana yerleştirmiştir.
Rahman suresinin 33 ayetinde Allahu Teala bize tavsiye etmiyor emrediyor: ‘’ O çerçeveyi aşın, o bedenden artık çıkın. Ordaki aktarı yani sınırları parçalayın, kırın, geçin.. Bunun için size benim ilahi kudretlerimden güç ve kudretler lazım. Onuda zaten size vermişim’’ diyor. Halef konumuna gelmiş bir insanda da muhakkak bunların geneli vardır, onlar o haldedirler.
‘’Fenfuzu’’ bütün fen ilimlerini, kainat içerisinde matematikten fiziğe gözle görüleninden görülmeyenine nano teknoloji ve altına kadar tüm ilimleri ihtiva eder. İnsanlık nano teknolojiye kadar geldi, molekül seviyesinden aşağılara hatta atomlara bile indi ve artık o seviyelerde nano teknolojik üretimler başladı. Fakat buna mukabil henüz elektrona, protona ve nötrona direkt müdahale yapamamaktalar. Geldikleri seviye de Hadron çarpıştırıcısı diye bir sistem hazırladılar bu aslında İlahi bir emri yerine getirmektir! Bu da bin manada aktar-ı semavattır.

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
Alıntı ile Cevapla
  #38  
Alt 29.06.24, 11:33
 
Üyelik tarihi: 18.08.21
Bulunduğu yer: izmit
Mesajlar: 182
Etiketlendiği Mesaj: 1 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Dünyanın etrafında da aktar-ı semavat vardır. Dünyanın etrafında bizi kozmik ışınlardan koruyan bir enerji tabakası vardır. Yer, güçlü bir manyetik alana ve bu alanın etkisi ile şekillenen önemli bir manyetosfere sahiptir. Artık bilim de bunu ispatlamış vaziyettedir. Eskiden ehli tasavvuf o enerjiye bir mana veremediği için ona ‘’Kaf Dağı’’ diyordu. Her şeyi zahir anlayan insanlar dağ dağ diye anlayanlar yeryüzündeki dağları da Kaf Dağı diye aradılar. Ağrı Dağı’na da Everest Tepesine’de Kaf dağı dediler. Ayetteki ‘’dağ’’dan maksat yükseklerde olan demektir. Dolaysıyla tarif edilen de Dünya’nı n etrafındaki enerji tabakasıdır. Bu enerji tabakasını da normal bedenle geçmek mümkün değildir. Burayı geçmek için de size süper bir güç gereklidir. Allahu Teala o süper gücü de kendi isim ve sıfatlarının güç ve kudretinden insana yerleştirmiştir.
Rahman suresinin 33 ayetinde Allahu Teala bize tavsiye etmiyor emrediyor: ‘’ O çerçeveyi aşın, o bedenden artık çıkın. Ordaki aktarı yani sınırları parçalayın, kırın, geçin.. Bunun için size benim ilahi kudretlerimden güç ve kudretler lazım. Onuda zaten size vermişim’’ diyor. Halef konumuna gelmiş bir insanda da muhakkak bunların geneli vardır, onlar o haldedirler.
‘’Fenfuzu’’ bütün fen ilimlerini, kainat içerisinde matematikten fiziğe gözle görüleninden görülmeyenine nano teknoloji ve altına kadar tüm ilimleri ihtiva eder. İnsanlık nano teknolojiye kadar geldi, molekül seviyesinden aşağılara hatta atomlara bile indi ve artık o seviyelerde nano teknolojik üretimler başladı. Fakat buna mukabil henüz elektrona, protona ve nötrona direkt müdahale yapamamaktalar. Geldikleri seviye de Hadron çarpıştırıcısı diye bir sistem hazırladılar bu aslında İlahi bir emri yerine getirmektir! Bu da bin manada aktar-ı semavattır.
Ben hiç bu pencereden bakmamıştım hocam!

Ufkumu genişlettiğiniz için teşekkür ederim

Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Peygamberler tarihi Adem a.s Cazgircinx Peygamberler 13 13.02.24 19:49
Hamileler doğum yapacaklar için Hatunkisi Diğer Havas Konuları 3 06.03.23 14:53
Hangi esma hangi rahatsızlık için çekilmeli? hallaci Sorularınız 22 27.07.19 15:27
Halk ilaçları tecrübeleri Sin Alternatif Tıp ve Bitkiler 5 25.02.19 20:19
Dua ve Sağlık HavasHoca Dualar & Dua Kardeşliği 3 06.09.17 17:29


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 04:57.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147