Herkese Hayırlı akşamlar."Allah'ın Sıfatları" konusuna çalışıyordum.Fakat karşıma bir sorun çıktı.Ömer Nasuhi Bilmen'in Büyük İslam İlmihali kitabını okurken Allahın sıfatlarını zati ve subuti olmak üzere iki ana kısma ayırmış.Fiili ve haberi sıfatlarına hiç yer vermemiş.Okuldaki eğitim müfredatında da sanırım böyle...Fakat İnternette araştırma yaptığım vakit Allah'ın sıfatlarını 3,4 hatta 5 kısma ayrıldığını gördüm.Ekran Görüntülerini aşağıya bıraktım.Sanırım felsefenin konusu haline gelmiş.
Allah'ın sıfatlarını kaça ayırmamız gerekiyor ?

Allah Teâlâ’nın sıfatları sayısızdır. Hepsini bilmek ve kavramak bizim için mümkün değildir. Lâkin Kur’ân-ı Kerîm’de bir insanın Allah’a imanını sağlayacak kadar bildirilen sıfatlar vardır ki bunlar, O’nun kemâlini ifade eder. Lütuf ve inayetlerini, kuvvet ve kudretini, büyüklük ve yüceliğini gösterir. Allah Teâlâ’nın sıfatlarının bir kısmı zatına mahsustur. Bu bakımdan, bu sıfatlara Zatî sıfatlar adı verilir. Zatî sıfatlara, sıfat-ı selbiyye, tenzihiyye, nefsiyye ve vücudiyye adları da verilir. Selbi ve tenzihi denmesinin sebebi: Bu sıfatların zıtlarını Allah Teâlâ’dan kaldırdığımız ve O’nu, öyle noksanlıklardan tenzih ve takdis ettiğimiz içindir. Nefsi ve vücudî denmesinin sebebi ise Allah Teâlâ’nın nefsine ve hakiki varlığına ait oluşundan dolayıdır. Bir de Allah Teâlâ’nın kâinatla alâkalı, Allah’a ispat ve isnat olunan sıfatları vardır ki, bunlara Subutî sıfatlar adı verilir. Subutî sıfatlara, Allah Teâlâ’da sabit olan manalar ve hakikatlerden dolayı manevî sıfatlar adı da verilir. Buna göre, bu sıfatlar Allah Teâlâ’nın zatiyle alâkalı olarak düşünülürse manevî, kâinatla alâkalı olarak düşünülürse Subutî olur.[ Din Dersleri, A. Şeref Güzelyazıcı, s: 108.]Allah Teâlâ’nın sıfatlarını Selbi ve Subutî olarak ayırmak, öğretme ve öğrenme kolaylığı dolayısıyla sonradan meydana çıkmıştır. Bundan önce, sıfatlar, mezhep münakaşalarından dolayı Zât ve Fiil sıfatları adı altında inceleniyordu.[ Kur’ân-ı Kerîm’den âyetler (İslâm Esasları), Y. Ziya Yörükân, s: 9 dipnotu.]Öğretmek ve öğrenmek bakımından Selbi (Zatî) ve Subutî sıfatlar diye ikiye ayırdığımız Allah Teâlâ’nın sıfatlarını şimdi teker teker sayalım. Zatî Sıfatlar Allah Teâlâ’nın zatına mahsus sıfatları altı tanedir. Bunlar: Vücud, Kıdem, Bekâ, Vahdâniyyet, Muhâlefetü’n-lil-Havâdis ve Kıyâm bi-nefsihidir. Allah Teâlâ’nın Subutî sıfatları sekiz tanedir. Bunlar: Hayy (Hayat), İlim, Semi’, Basar, Kelâm, Kudret, İrade ve Tekvin’dir.

Allah razı olsun kardeşim peki bir sorum var o zaman fiili sıfatları zati sıfatların içine mi yerleştirmemiz lazımdır yoksa subuti sıfatların içerisinde mi ele almamız lazımdır.

Senden büyük oğullarım var ama neyse kardeşim muhabbeti iyi oluyor kendimi genç hissediyorum.
O zaman şöyle değerlendirebiliriz Allah (cc)’in sıfatları üç çeşittir:
(a) Zati sıfatları
(b) Subuti sıfatları
(c) Fiili Sıfatlar:
İstiva, nüzul (inme) gelme, hayret etme gülme razı olma sevme kerih görme kızma sevinme gazap etme, maiyyet (beraberlik) vb. sıfatlardır. Bunlar görüldüğü gibi Allah’ın iradesi ve kudreti ile alakalı sıfatlardır. Bu çeşit sıfatlarda bize gerekli olan, Allah’ın kemaline layık mana üzere onları Allah’a isbat edip belirlemektir.

Kuran'da Allah'ın 99 TS neden daha fazla sıfatı vardır, birisi tutturmuş 99 diye öyle kalmış, oysaki daha fazla ismi var

Allah razı olsun hocam kusuruma bakmayın kime hocam yazdıysam bana hoca yazma kardeşim diye hitap et yazdıkları için alışkanlık oldu herkese güzel kardeşim yazıyorum saygıda kusur ettiysem tekrardan affola sizi seviyorum

Kusurluk bir durum yok da yol var yordam var Töre var usul var gelenek var. Asıl yaşım 66 olmasına mukabil tashihli 64 senin yaşına göre oldukça fazla sayılır hatırlatmak istedim.

Hakkınızı helal edin abim 🙏🤚

Helal olsun

Esma-i Hüsna hadisi sadece Ebu Hüreyre’den nakledilmiştir. Rivayetlere baktığımızda iki tür metinle karşılaşırız:
1. 99 ismin zikredilmediği rivayet. Bunu Buhari ve Müslim nakletmiştir. Bu rivayet sahihtir.
2. 99 ismin zikredildiği rivayet Bunu da Tirmizi, İbn Mace, Beyhaki ve hakim nakletmiştir. İbn Mace, Beyhaki ve hakim rivayeti zayıftır. Tirmizi rivayetine gelince onda Velid b. Müslim vardır. Tedlis sahibidir. Ancak bununla birlikte Velid b. Müslim’den nakledilen başka tariklerde isimler zikredilmemiştir bu durumda idrac ihtimali ( Sözlükte “eklemek, ilâve etmek” anlamındaki derc kökünden türeyen müdrec kelimesi “kendisine ekleme yapılan şey” demektir. Terim olarak senedinde veya metninde bir fazlalık bulunan hadisi ifade eder. Böyle bir ilâveye idrac denir.) kuvvet kazanmaktadır. Metinde ızdırab (Metinden dolayı muztarıb sayılan hadise, Fatıma
binti Kays’ın şu hadisi örnek gösterilmektedir:
“Hz. Peygamber (s.a.s)’e zekât hakkında
sorulduğu zaman o, “Malda zekâttan başka bir hak vardır” dedi.

İbn Mace’de ise yine Fatıma binti Kays’dan şöyle
rivayet edilmektedir. “Malda zekâttan başka bir hak yoktur”
Görüldüğü gibi bu iki metin arasında hem lafzen
hem de manâ itibariyle ıztırab vardır ve bu rivayetler te’vil kabul etmediği
gibi birbiriyle te’lif edilmesi de mümkün değildir.
Eğer bu mümkün olsaydı, hadis üzerinden ızdırab kalkardı.)
İsimlerin sayısı problemlidir. İsimlerin müdrec (Müdrec kelimesi, bir şeyi bir şeye eklemek veya içine sokup yerleştirmek manasına gelen idrac'dan ism-i mef'uldiir.) olma sebepleri ise şunlardır.
1. Halid Velid b. Müslim’den isimler olmaksızın nakledilmiştir.
2. Hadis, başka tariklerden de isimler olmaksızın rivayet edilmiştir.
3. Bazı selef alimlerinin isimleri Kur’an’dan çıkarmaya çalışması çalışması da idrac ihtimalini güçlendirmektedir. Hadis, sabit olsaydı buna gerek duymazlardı.
4. Pek çok münekkid alim isimlerin Hz. Peygamber’in kelamı olmayıp müdrec olduğunu beyan etmiştir. Bu alimler şunlardır: Davudi, Beyhaki, İbn Teymiye, İbn Kesir, İbn Hacer, İbnu’l-Vezir ve San’ani
Sonuç olarak isimler sahih olarak Hz. Peygamber’den sabit olmamıştır. Bu konuda nakleden rivayet ya senet ya metin ya da her iki cihetten zayıftır