Kaderin alt katmanları olduğu ve onların dua yada bir amel ile değişebileceği - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > HavasOkulu Genel Bölüm > Sorularınız

Sorularınız her türlü soruyu buradan sorabilirsiniz.

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 09.04.24, 11:16
Vefalı Üye
 
Üyelik tarihi: 29.06.23
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 1,709
Etiketlendiği Mesaj: 112 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Kaderin alt katmanları olduğu ve onların dua yada bir amel ile değişebileceği

Merhaba, bu ayeti nasıl yorumlayabilir? Kaderin alt katmanları olduğu ve onların dua yada bir amel ile değişebileceği (Allah müsade verirse) biliniyor. Bu ayetikerime bu şekilde yorumlanabilir mi? Ya da direkt Allah kişinin kaderini istediği vakit sabitler ya da değiştirir mi?

39. Allah dilediğini imha eder, dilediğini de yerinde bırakır. Ana kitap O'nun katındadır.

Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 09.04.24, 12:07
imas - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Bilgili Üye
 
Üyelik tarihi: 18.01.20
Bulunduğu yer: her yer
Mesajlar: 16,687
Etiketlendiği Mesaj: 3569 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
siruss Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Merhaba, bu ayeti nasıl yorumlayabilir? Kaderin alt katmanları olduğu ve onların dua yada bir amel ile değişebileceği (Allah müsade verirse) biliniyor. Bu ayetikerime bu şekilde yorumlanabilir mi? Ya da direkt Allah kişinin kaderini istediği vakit sabitler ya da değiştirir mi?

39. Allah dilediğini imha eder, dilediğini de yerinde bırakır. Ana kitap O'nun katındadır.
bu konudan daha once bahsetmistim
değismeyen sabit kader
levhi mahv azam
kişinin ne zaman doğacagi
mesela ölümun zamani

degişen kader
levhi mahv isbat
mesela ameliyat olursa yasayacak olmazsa ölecek


mesela filan kadini veys filan erkegi görürse evlenecek gormezse evlenmeyecek gibi

__________________
'Muhammedün Seyyidü’l-Kevneyni; / Ve’l-Ferikayni min Arabi’n ve min Acemi' (Muhammed (s.a.v)
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 09.04.24, 20:49
Vefalı Üye
 
Üyelik tarihi: 29.06.23
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 1,709
Etiketlendiği Mesaj: 112 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
imas Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
bu konudan daha once bahsetmistim
değismeyen sabit kader
levhi mahv azam
kişinin ne zaman doğacagi
mesela ölümun zamani

degişen kader
levhi mahv isbat
mesela ameliyat olursa yasayacak olmazsa ölecek


mesela filan kadini veys filan erkegi görürse evlenecek gormezse evlenmeyecek gibi
Bu konu daha önce bir konu altında konuşulmuştu. Ben ayetin tefsirinde doğru mu bir yol mu çizdim? Ya da bu ayetin tefsiri nasıl olmalıdır? İkinci sorum sanırım konuyla daha alakalı olacak.

.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 09.04.24, 21:17
imas - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Bilgili Üye
 
Üyelik tarihi: 18.01.20
Bulunduğu yer: her yer
Mesajlar: 16,687
Etiketlendiği Mesaj: 3569 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
siruss Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bu konu daha önce bir konu altında konuşulmuştu. Ben ayetin tefsirinde doğru mu bir yol mu çizdim? Ya da bu ayetin tefsiri nasıl olmalıdır? İkinci sorum sanırım konuyla daha alakalı olacak.
cok aciklayici bir tefsir var kopyala yapistir yaptim

Menü
Feyyaz Medresem
Arama yap ...

Anasayfa/Akaid/Kaderi İnkar Edenler
Kaderi İnkar Edenler
17. “Kur’an’da kadere iman yoktur” diyenlere Rad Suresi’nin 39. ayeti cevap veriyor
Admin fotoğrafı AdminOcak 12, 20190 119

Sevgili kardeşlerim, kader hakkındaki eserimizin bu On Yedinci dersinde, “Kur’an’da kader yok.” diyen Mustafa İslamoğlu, Abdülaziz Bayındır ve Mehmet Okuyan’a cevap vermeye devam ediyoruz. Şu meseleyi hatırlatarak dersimize başlamak istiyorum:

Kader, Allah’ın ezeli ilmiyle, istikbalde olacak şeyleri bilmesi ve bu bilgiyi bir defterde kaydetmesidir. “Kader yoktur.” demek, “Allah geleceği bilemez.” demektir. “Kur’an’da kader yoktur.” demek de “Kur’an’da Allah’ın geleceği bildiğiyle ilgili hiç bir ayet yoktur.” demektir.

Bundan önceki derslerde, dokuz ayetin tahlilini yapmıştık. Bu dersimizde, kaderin varlığına dair Onuncu ayeti tahlil edeceğiz. Tahlil edeceğimiz ayet-i kerime, Rad suresinin 39. ayetidir. Bu ayette şöyle buyrulmuştur:

“Her vadenin bir yazısı vardır. Allah dilediğini siler, dilediğini de sabit bırakır. Ana kitap O’nun yanındadır.”

Ayet-i kerimede geçen, “Her vadenin bir yazısı vardır.” hükmü hakkında Fahreddin-i Razi Hazretleri şöyle demektedir:

“Her şeyin takdir edilmiş bir vakti vardır. Bu takdir levh-i mahfuzda yazılmıştır. Hayat, ölüm, zenginlik, fakirlik, saadet ve mutsuzluk gibi her hadisenin belli bir vakti vardır. Allah Teala, onun o zaman meydana gelmesine hükmetmiştir. Bu zaman değişmez. Bu ayet, Hz. Peygamber (asm)’ın şu hadisinin bir benzeridir: ‘Kader kalemi kıyamete kadar olacak şeyleri yazıp bitirmiştir.’” (Tefsir-i Kebir)

Ayetin devamındaki, “Allah dilediğini siler, dilediğini de sabit bırakır.” ifadesini İmam-ı Rabbani Hazretleri şöyle izah eder:

“Kaza (yani Allah Teala’nın yaratacağı şeyler) levh-i mahfuzda iki kısımdır: 1. Kaza-i muallak 2. Kaza-i mübrem. Birincisi, şarta bağlı olarak yaratılacak şeyler demektir ki, bunların yaratılma şekli değişebilir veya hiç yaratılmaz. İkincisi ise; şartsız, muhakkak yaratılacak demek olup, hiçbir suretle değişmez ve muhakkak yaratılır. Kaf suresinin 29. ayetinde: “Sözümüz değiştirilmez.” buyrulmuştur. Bu ayet-i kerime, kaza-i mübremi bildirmektedir. Kaza-i muallak için de Rad suresinde, “Allah dilediğini siler, dilediğini de sabit bırakır.” mealindeki 29. ayet-i kerime vardır. (Mektubat-ı Rabbani, 217. Mektup)

Burada Fahreddin-i Razi Hazretlerinden şu nakli de yapmak istiyoruz. O diyor ki:

“Şayet birisi derse: ‘Sizler kaderin daha önceden tayin edildiğini, kader kaleminin bunları yazıp bitirdiğini, işlerin yeni meydana gelmediğini iddia etmiyor muydunuz? Bu iddiaya göre “silmek” ve “sabit bırakmak” hususu nasıl doğru olabilir?’ Biz onun bu sözüne karşılık deriz ki: ‘O silme ve sabit bırakma da kalemin yazdığı şeylerdendir. Allah, kaderinde ve kazasında silinmesini ezelde takdir ettiği şeyleri siler, diğerlerini ise sabit bırakır.’”

Ayetin son kısmında geçen “Ana kitap O’nun yanındadır.” ifadesiyle de levh-i mahfuz kastedilmiştir. Levh-i mahfuz, olmuş ve olacak her şeyin yazıldığı kader kitabıdır. Bahsettiğimiz konularda onlarca alimin aynı görüşünü nakledebiliriz. Ancak meseleyi uzatmamak için bu kadarla yetiniyoruz.

Şimdi dilerseniz, buraya kadar yaptığımız izahları maddeleyerek konuyu daha iyi anlamaya çalışalım:

1. Allah’ın, levh-i mahfuz isminde bir kader kitabı vardır ki, olmuş ve olacak her şey bu kitapta yazılmıştır.

2. Levh-i mahfuzda da iki çeşit kader yazısı vardır: 1. Kader-i muallak, 2. Kader-i mübrem.

3. Kader-i muallaktaki yazılar değişebilmektedir. Yani bu yazılar, “Eğer falanca şu sebebe yapışırsa böyle olacak, yapışmazsa böyle olacak.” şeklindedir. Kaderin bu yazısı, kulları tembellikten kurtarmak ve sebeplere yapışmasını sağlamak içindir.

4. Kader-i mübremdeki yazılar ise, Allah’ın ezeli ilminin bir tecellisidir ve değişmemektedir. Eğer bu yazının değiştiğini kabul edecek olursak, Allah’ın ilminde olacağı bilinen bir şeyin olmayacağını veya olmayacağı bilinen bir şeyin de olabileceğini kabul etmek gerekir. Bu durumda da Cenab-ı Hakk’a cehalet isnadı yapılmış olur. Bu ise muhaldir.

__________________
'Muhammedün Seyyidü’l-Kevneyni; / Ve’l-Ferikayni min Arabi’n ve min Acemi' (Muhammed (s.a.v)
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 09.04.24, 21:37
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,380
Etiketlendiği Mesaj: 269 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
siruss Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Merhaba, bu ayeti nasıl yorumlayabilir? Kaderin alt katmanları olduğu ve onların dua yada bir amel ile değişebileceği (Allah müsade verirse) biliniyor. Bu ayetikerime bu şekilde yorumlanabilir mi? Ya da direkt Allah kişinin kaderini istediği vakit sabitler ya da değiştirir mi?

39. Allah dilediğini imha eder, dilediğini de yerinde bırakır. Ana kitap O'nun katındadır.
“Allah dilediğini siler, dilediğini de yerinde bırakır; ana kitap onun katındadır. ”Allah dilediğini siler, dilediğini de yerinde bırakır. Bazıları şöyle dedi: Allah dilediğini siler anlamına gelen cümledeki silmek fiili, başlangıçta her şeyi silinmiş olarak yarattı, önce orada bir şey tespit edilmiş de sonra silinmiş değildir. Aksine her şeyi böyle silinmiş bir şekilde yarattı. Bu, “Biz gecenin nişanını sileriz”[ “Biz geceyi ve gündüzü birer nişan olarak yarattık. Nitekim Rabbinizin nimetlerini arayasınız, ayrıca yılların sayısını ve hesabını bilesiniz diye gecenin nişanını siler, aydınlatıcı olarak gündüzün nişanını getiririz. İşte biz her şeyi açık açık anlattık” (İsra suresi 12. ayet).] manasındaki âyet gibidir. Yani gece önce farklı tespit edilmiş de sonra silinmiş değildir, aksine başlangıçta öyle silinmiş olarak yaratmıştır. “Gökleri bir direk olmaksızın yükselten Allah’tır”[ “Gökleri görebileceğiniz bir direk olmaksızın yükselten, Allah’tır” (Rad suresi ayet 2)] mealindeki âyet de böyledir; yani önce aşağıya koymuş da sonra yükseltmiş değildir, olduğu gibi yüksek yaratmıştır. Açıklamaya çalıştığımız âyet de böyledir. Sonra Allah katında bağışlanmış olan amellerin, küçük çocukların yaptıkları ile cezası olmayan ameller olması muhtemeldir. Bazıları şöyle söyledi: Âyet, silmeyi yaratmaya hamledilir. Bu da çeşitli şekillerde açıklanabilir. Bir ihtimal, hükümlerin neshedilmesidir, âyet bizatihi kendisini değil, hükmünü ve onunla amel etmeyi silmek anlamına gelir. Dilediğini de yerinde bırakır; yani neshedilmez, onunla amel etmek terkedilmez ve hüküm yerinde kalır. Diğer bir ihtimal, ahvâlin silinmesi anlamına gelmesidir, ondan maksat da bir halden başka bir hale intikal etmek ve dönüşmektir. Meselâ ceninin nutfeden alakaya, alakadan mudğaya dönüşmesi[1858] gibi. Cenâb-ı Hak onu bir halden başka bir hale naklediyor, bir durumdan başka bir duruma dönüştürüyor. İşte silmekten maksat budur. Başka bir ihtimal de, silmekten maksadın, insan hayatının mutluluk (saâdet) veya bahtsızlıkla (şekavetle) bitirilmesidir; insan önce kâfir iken bilâhare hayatının sonuna doğru Müslüman olur, küfür halinde iken yaptığı amelleri silinip hasenata dönüştürülür veya Müslüman iken ömrünün sonuna doğru küfre girer, bütün salih amelleri silinir ve onlardan hiç fayda görmez. Diğer bir ihtimal da şudur: Silmek ve yerinde bırakmaktan maksat, hafaza meleklerinin yazdıkları amellerdir, onlardan cezası ve sevabı olmayanlar silinir, cezası ve sevabı olanlar yerinde kalır, aynen yazıldığı gibi bırakılır. Yahut maksat, insanların yapmış oldukları şeylerdeki niyetleridir, hafaza melekleri insanların niyetlerine muttali olmadıkları için hakikatte ve insanın niyetinde sevap (hasene) olan bir işi, zâhir durumuna göre günah (seyyie) diye, yahut hakikatte günah olan bir şeyi zahirde sevap diye yazarlar. Cenâb-ı Hak işte bunu değiştirir; yani insanın niyeti kötülük olan fakat zahirde hayır görünen bir şeyi hakikatte kötü diye, zahirde kötü olan ama hakikatte hayır olan bir şeyi de hayır diye yazar. Veyahut da bu durum hafaza meleklerinin yazmalarında başka bir açıdan ortaya çıkar, o da şudur: Hafaza melekleri amelleri yazarlar, sonra bu yazdıkları levh-i mahfûzda yazılanlarla karşılaştırılır, hafaza meleklerinin fazla yazdıkları silinir, eksik yazdıkları da ilâve edilir. En doğrusunu Allah bilir. Ana kitap onun katındadır. Bu cümle de farklı anlamlara gelebilir. Meleklerin yazdıklarının karşılaştırıldığı kitap O’nun katındadır anlamına gelebilir. Nebîlere ve resullere gönderilen kitapların istinsah edildiği ana kitap O’nun yanındadır, yani levh-i mahfuzdadır anlamına gelebilir. Burada dillerin değişmesinin mananın değişmesini gerektirmediğine delil vardır. Çünkü o kitapların yazıldığı levh-i mahfuzdaki ana kitabın hangi dilde olduğu bilinmemekte, ancak her kitap gönderildiği peygamberin diliyle indirilmektedir. Aynı şekilde melekler de âdemoğlunun amellerini yazıyorlar, onu yaratılanların diliyle yazmış olmaları ihtimali yoktur; çünkü onların konuştukları dille yazmış olsalardı zâhir olurdu[1859], bu durum onların ancak kendi dilleriyle yazdıklarına delâlet eder. Bütün bunlar, dillerin farklı olmasının mananın farklı olmasını gerektirmediğini gösterir. En doğrusunu Allah bilir. (Te'vilatü'l Kur'an Tercümesi 4 İmam Rabbani)

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 10.04.24, 07:23
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,380
Etiketlendiği Mesaj: 269 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
“Allah dilediğini siler, dilediğini de yerinde bırakır; ana kitap onun katındadır. ”Allah dilediğini siler, dilediğini de yerinde bırakır. Bazıları şöyle dedi: Allah dilediğini siler anlamına gelen cümledeki silmek fiili, başlangıçta her şeyi silinmiş olarak yarattı, önce orada bir şey tespit edilmiş de sonra silinmiş değildir. Aksine her şeyi böyle silinmiş bir şekilde yarattı. Bu, “Biz gecenin nişanını sileriz”[ “Biz geceyi ve gündüzü birer nişan olarak yarattık. Nitekim Rabbinizin nimetlerini arayasınız, ayrıca yılların sayısını ve hesabını bilesiniz diye gecenin nişanını siler, aydınlatıcı olarak gündüzün nişanını getiririz. İşte biz her şeyi açık açık anlattık” (İsra suresi 12. ayet).] manasındaki âyet gibidir. Yani gece önce farklı tespit edilmiş de sonra silinmiş değildir, aksine başlangıçta öyle silinmiş olarak yaratmıştır. “Gökleri bir direk olmaksızın yükselten Allah’tır”[ “Gökleri görebileceğiniz bir direk olmaksızın yükselten, Allah’tır” (Rad suresi ayet 2)] mealindeki âyet de böyledir; yani önce aşağıya koymuş da sonra yükseltmiş değildir, olduğu gibi yüksek yaratmıştır. Açıklamaya çalıştığımız âyet de böyledir. Sonra Allah katında bağışlanmış olan amellerin, küçük çocukların yaptıkları ile cezası olmayan ameller olması muhtemeldir. Bazıları şöyle söyledi: Âyet, silmeyi yaratmaya hamledilir. Bu da çeşitli şekillerde açıklanabilir. Bir ihtimal, hükümlerin neshedilmesidir, âyet bizatihi kendisini değil, hükmünü ve onunla amel etmeyi silmek anlamına gelir. Dilediğini de yerinde bırakır; yani neshedilmez, onunla amel etmek terkedilmez ve hüküm yerinde kalır. Diğer bir ihtimal, ahvâlin silinmesi anlamına gelmesidir, ondan maksat da bir halden başka bir hale intikal etmek ve dönüşmektir. Meselâ ceninin nutfeden alakaya, alakadan mudğaya dönüşmesi[1858] gibi. Cenâb-ı Hak onu bir halden başka bir hale naklediyor, bir durumdan başka bir duruma dönüştürüyor. İşte silmekten maksat budur. Başka bir ihtimal de, silmekten maksadın, insan hayatının mutluluk (saâdet) veya bahtsızlıkla (şekavetle) bitirilmesidir; insan önce kâfir iken bilâhare hayatının sonuna doğru Müslüman olur, küfür halinde iken yaptığı amelleri silinip hasenata dönüştürülür veya Müslüman iken ömrünün sonuna doğru küfre girer, bütün salih amelleri silinir ve onlardan hiç fayda görmez. Diğer bir ihtimal da şudur: Silmek ve yerinde bırakmaktan maksat, hafaza meleklerinin yazdıkları amellerdir, onlardan cezası ve sevabı olmayanlar silinir, cezası ve sevabı olanlar yerinde kalır, aynen yazıldığı gibi bırakılır. Yahut maksat, insanların yapmış oldukları şeylerdeki niyetleridir, hafaza melekleri insanların niyetlerine muttali olmadıkları için hakikatte ve insanın niyetinde sevap (hasene) olan bir işi, zâhir durumuna göre günah (seyyie) diye, yahut hakikatte günah olan bir şeyi zahirde sevap diye yazarlar. Cenâb-ı Hak işte bunu değiştirir; yani insanın niyeti kötülük olan fakat zahirde hayır görünen bir şeyi hakikatte kötü diye, zahirde kötü olan ama hakikatte hayır olan bir şeyi de hayır diye yazar. Veyahut da bu durum hafaza meleklerinin yazmalarında başka bir açıdan ortaya çıkar, o da şudur: Hafaza melekleri amelleri yazarlar, sonra bu yazdıkları levh-i mahfûzda yazılanlarla karşılaştırılır, hafaza meleklerinin fazla yazdıkları silinir, eksik yazdıkları da ilâve edilir. En doğrusunu Allah bilir. Ana kitap onun katındadır. Bu cümle de farklı anlamlara gelebilir. Meleklerin yazdıklarının karşılaştırıldığı kitap O’nun katındadır anlamına gelebilir. Nebîlere ve resullere gönderilen kitapların istinsah edildiği ana kitap O’nun yanındadır, yani levh-i mahfuzdadır anlamına gelebilir. Burada dillerin değişmesinin mananın değişmesini gerektirmediğine delil vardır. Çünkü o kitapların yazıldığı levh-i mahfuzdaki ana kitabın hangi dilde olduğu bilinmemekte, ancak her kitap gönderildiği peygamberin diliyle indirilmektedir. Aynı şekilde melekler de âdemoğlunun amellerini yazıyorlar, onu yaratılanların diliyle yazmış olmaları ihtimali yoktur; çünkü onların konuştukları dille yazmış olsalardı zâhir olurdu[1859], bu durum onların ancak kendi dilleriyle yazdıklarına delâlet eder. Bütün bunlar, dillerin farklı olmasının mananın farklı olmasını gerektirmediğini gösterir. En doğrusunu Allah bilir. (Te'vilatü'l Kur'an Tercümesi 4 İmam Rabbani)
(Te'vilatü'l Kur'an Tercümesi 4 İmam Maturidi) İmam Maturidi olacaktı sehven İmam Rabbani yazmışım.

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 11.04.24, 18:31
Vefalı Üye
 
Üyelik tarihi: 29.06.23
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 1,709
Etiketlendiği Mesaj: 112 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Sorumu yanitlayan hocalarıma çok teşekkür ederim. Allah razı olsun.

Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Münacatü-l Kur-an Havasokulu Kuran-ı Kerim 12 12.04.24 10:22
Kuran-ı Kerim de geçen amel ayetleri... ayhan571 Kuran-ı Kerim 0 14.04.21 11:47
Nefis ile ilgili Ayetler... ayhan571 Tövbeler & Uyarılar 7 06.04.21 06:43
Yusuf suresine farklı bir bakış Coliseum Sure ve Ayet Havasları 1 08.06.20 22:28
Sûreler de kelime ve harf sayısı Sugarman Kuran-ı Kerim 3 24.04.20 18:00


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 12:31.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147