Kına ve faziletiyle ilgili hadisler sahih değildir. Bu konuda bir cüz tutacak kadar hadis vardır. Hiçbirisi de sahih değildir. İbnu’l-Kayyım bu konuda en sağlam hadisin Tirmizî’nin naklettiği “Dört şey peygamberlerin sünnetlerindendir: Misvak, güzel koku, kına ve evlenmek.” hadisi olduğunu, ancak buradaki kelimenin el-hinnâ (الحناء: kına) olup olmadığı hususunda ihtilaflar olduğunu söyler. Bazılarının bu kelimenin el-hayâ (الحياء: haya) olduğunu söylediklerini ancak, aslında el-hitân (الختان: sünnet olmak) olması gerektiğini belirtir. Dolayısıyla bu hadis de konuyla ilgili sahih ve somut bir örnek olamamaktadır. Hadis üzerinde kısa bir etüt yaparsak, gerçekten de onun bahsettiği kadar bir tashîfle karşı karşıya kaldığımızı anlıyoruz. Hadis Tirmizî’de şu lafızlarladır: “Dört şey peygamberlerin sünnetlerindendir: Haya (el-hayâ), güzel koku, misvak ve evlenmek.” Görüldüğü gibi İbnu’l-Kayyım’ın Tirmizî’ye atfettiği (ve peşinden bu lafzın el-hitân olmasına işaret ettiği) Ebû Eyyûb hadisi Tirmizî’de el-hayâ şeklindedir. Oysa İbnu’l-Kayyım bu kelimenin Tirmizî‘de el-hinnâ (kına) şeklinde geçtiğini söylemektedir. Munzirî ise Terğîb’te hadisi iki yerde rivayet eder ve Tirmizî’ye nisbet eder. Bunlardan birinde ifade el-hitân şeklindedir. Fakat muhakkikin ifadesine göre, bir nüshada burası el-hinnâ olarak geçmektedir. Aynı hadis bir diğer yerde el-hinnâ diye kayıtlıdır. Muhakkik burada, yazma nüshalardan birisinde farklılık olduğuna dair bir not düşmez. Bu iki durum değerlendirildiğinde ortaya çıkan netice şudur: İbare ikinci hadisin tüm nüshalarında el-hinnâ, birinci hadisin bir nüshasında —aynı şekilde— el-hinnâ diye geçmektedir. Bu durumda Munzirî’nin hadisi el-hinnâ diye naklettiğini, Munzirî’nin istifade ettiği Tirmizî nüshasında da bunun el-hinnâ diye geçtiğini düşünebiliriz. Nitekim başka eserlerde de bu kelimeye el-hinnâ şeklinde rastlamaktayız. Hatîb Tebrîzî ise Tirmizî’ye atfen hadisi rivayet ederken el-hayâ kelimesinden sonra bunun el-hitân (sünnet olmak) şeklinde rivayet edildiğine temas eder. Nitekim bu ifade bazı kaynaklarda el-hitân şeklindedir. Rivayetler arası bu gezinti bizlere, Tirmizî’nin nüshalarında her üç kelimenin (el-hayâ, el-hitân, el-hinnâ) geçtiğini göstermeye kâfi gelmektedir. Elbette burada, aynı sahabiden gelen hadisin yazımında bir tashîf söz konusudur. Hangi kelimenin gerçekte kullanılmış olabileceğini tespit etmek durumundayız. Meseleye metin yönüyle bakmak durumunda kaldığımızda burada el-hayâ kelimesi ile el-hitân kelimesi mümkünlük arz etmektedir. el-Hinnâ kelimesi ise diğer ikisinden kuvvet yönüyle düşüktür. Çünkü Tîbî’nin naklettiği gibi, diğer iki ihtimal mümkündür ancak el-hinnâ rivayeti sahih değildir. Çünkü ellerin ve ayakların kınalanması kadınlara benzemek söz konusu olduğu için erkeklere haramdır. Saçı kınalamak ise Hz. Peygamber’den önceki peygamberlerin yaptığı bir şey değildi. Bu sebeple onlara isnat edilmesi uygun olmamaktadır. el-Hayâ ile el-hitân kelimesine dönecek olursak, bu husustaki en güzel mülâhaza, sanırım Zeynuddîn el-Irâkî’nin değerlendirmesi olacaktır. O bu kelimenin el-hayâ veya el-hinnâ olarak da söylendiğini aktardıktan sonra şöyle demektedir: “Her ikisi de hatadır. Doğrusu el-hitân olmasıdır. Yazılırken el-hitân’ın nun’u hamişe yazılmış ve düşmüş (tam kenara yazıldığı için silinmiş veya da sığdırmak için çok küçük yazıldığından önceki harfe karışmış), bu sebeple de lafzında ihtilaf edilmiştir. Bundan dolayı el-hitân olması diğer ikisinden daha önceliklidir çünkü hayâ huydur=seciyedir. Kınalanmak ise peygamberlerin sünnetlerinden değildir. Hz. Peygamber ise bunları fıtrata (tüm peygamberlerin uyguladığı sünnetlere) dair hasletler arasında zikretmemiştir. Sünnet olmak ise böyle değildir zira Hz. İbrahim bununla emrolunmuş, diğer peygamberler ve onların ümmetlerinde bu fiil devam etmiştir. Hz. İsa’ya kadar durum böyle devam etmiş, o da sünnet olmuştur.” Bununla beraber, bazıları, “cennet ehlinin en güzel bitkisi kınadır” hadisinin bu genelleme dışında kaldığı ve sahih olduğunu söylemiştir (Saçları) kına ve çivitle birlikte boyamaya dair hadis de bu genelleme dışında tutulmakta olup sahihtir.
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
|