#151
|
|||
|
|||
Alıntı:
Verdiğiniz yanıtı çok ama çok tebrik ediyorum bilgileriniz çok güzel şu an işteyim bunun yanıtı uzun olduğu için daha sonra yanıtlayacağım |
#152
|
|||
|
|||
İnsanlara öğrendiğim günden beri yardım ediyorum musallat karı koca arasının düzeltilmesi kötü alışkanlıklardan kurtarma büyü bozumu rızık açımı gibi bir sürü konuda yardımcı oluyorum maddi kaygılar gözetmiyoruz ve kapımızı çalanlara yardımcı oluyoruz ilimlerde maddi kaygı gözetilmesini doğru bulmuyorum Allah'ın göndediği ilimi satma cürretine kimse sahip olmamalı bana kattığı faydalar vicdanen kendi adıma çok rahatım Yahudiye yardım ediyorsam Yahudi şeriatına göre Müslümana yardım ediyorsam bizim şeriatımıza göre yardım ediyorum yüküm ağır olduğu için her şeyi düşünmek zorunda kalıyorum bu nedenle günlük hayatımda eskiye nazaran daha ince düşünen her Adımını allah rızası için atan birisi oldum faydaları manevi oldu maddi hiçbir fayda görmedim
|
#153
|
||||
|
||||
Alıntı:
ayrica meslegim icabi cok yahudi tanirim cok yakin sohbette olduklarımda vardir, o yuzden oyle soyunu sopunu ailesini cok iyi tanimadan bilmeden hic kimseye kabala ögretmezler, çunku hiç kimse sonradan yahudi olamaz doğuştan yahudi olunur,kabala sır ögretisidir çocukluktan yetistirirler, kabala onlar icin yani yahudiler icin bile sırdir,hiç kimse ortalik yerde ben kabalaciyim demez, o yüzden senin kabalaciligini yutmadim, simdiye kadarda ben kabalaciyim diyen kimseyede rastlamadim,yarin ilk işim arkadaşim olan haham nisim ......ile bu konuyu konuşacagim, eminim cok igisini çekecek son olarak ben hoca degilim havas ilminde talebeyim sayin kabalada ustad olmuş kabalaci efendi
__________________
'Muhammedün Seyyidü’l-Kevneyni; / Ve’l-Ferikayni min Arabi’n ve min Acemi' (Muhammed (s.a.v) |
#154
|
||||
|
||||
On emir konusuna da ayrıca değinmek isterim. On emir İbrancada ‘’on söz’’ anlamında ‘’aseret ha-dibberot’’ diye ifade edilir. (Çıkış (Mısır’dan Çıkış) 34/28; Tesniye 8Yasanın Tekrarı) 4/13;10/4) Tevrata göre on emir Hz. Musa önderliğindeki İsrailoğulları’nın Mısır’dan çıkışlarından yedi hafta sonra Sina Dağı’nın zirvesinde bizzat Tanrı tarafından Musa’ya önce sözlü olarak bildirilen, ardından iki taş levha üzerine yazılıp verilen emirlerdir. (Çıkış (Mısır’dan Çıkış) 19-20; 24/12-18; 31/18) Musa dağdan indiğinde kavminin buzağıya taptığını görünce öfkesinden levhaları kırmış, bunun üzerine kendisinden iki taş levha daha yontması istenmiş, kırk günlük ikinci buluşma nihayetinde Musa bu defa Tanrı’nın yazdırmasıyla bizzat kendisinin yazdığı on emir ihtiva eden yeni levhalarla geri dönmüştür. Kısacası Tevrat’taki anlatıma göre on emir Musa’ya iki kez verilmiştir. (Çıkış (Mısır’dan Çıkış) 34/27-29) Çıkış ile (20/2-17) Tesniye’de (5/6-21) yer alan on emir, metinsel olarak farklılık arz etmektedir. Bu vaziyet söz konusu metinlerin zamanla birtakım değişikliklere maruz kaldığını göstermektedir. Meselenin bu boyutu bir tarafa on emrin Cumartesi yasağıyla ilgili kısmı hariç, başta tek tanrı inancı olmak üzere anne babaya itaat, hırsızlık yapmamak, insan canına kıymamak, zina etmemek gibi diğer bütün emirler evrensel niteliklidir. Nitekim dinler tarihi ve etnoloji araştırmaları da bunu teyit etmektedir. Mesela Eski Mısır’ın Ölüler Kitabı’ndaki günahlar listesi on emirle hemen hemen aynı mahiyettedir. Ayrıca Eski Mısır’da ölen kişinin Tanrı Osiris’in huzurundaki mahkemede, ‘’Adaletsizlik yapmadım, yağmalamadım, çalmadım, öldürmedim, öldürtmedim…’’ gibi sözler söylediği nakledilir.( Mısır'ın Ölüler Kitabı Albert Crampdor RUH ve MADDE YAYINLARI Sayfa: 46-47)
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır... |
#155
|
||||
|
||||
Alıntı:
SEBE 40. Ayet. Ve o gün onların hepsini bir araya toplayacak. Sonra meleklere: "Şunlar, size mi kulluk ediyorlardı?" diye soracak. وَيَوْمَ يَحْشُرُهُمْ جَمِيعًا ثُمَّ يَقُولُ لِلْمَلَائِكَةِ أَهَؤُلَاء إِيَّاكُمْ كَانُوا يَعْبُدُونَ Ve yevme yahşuruhum cemian summe yekulu lil melaiketi e haulai iyyakum kanu ya'budun SEBE 41.Ayet Onlar: "Seni tenzih ederiz. Bizim velimiz onlar değil, Sen'sin. Bilakis, onlar, cinlere kulluk ediyorlardı. Çoğu onlara inanıyorlardı." derler. قَالُوا سُبْحَانَكَ أَنتَ وَلِيُّنَا مِن دُونِهِم بَلْ كَانُوا يَعْبُدُونَ الْجِنَّ أَكْثَرُهُم بِهِم مُّؤْمِنُونَ Kalu subhaneke ente veliyyuna min dunihim, bel kanu ya'budunel cinn, ekseruhum bihim mu'minun |
#156
|
||||
|
||||
Alıntı:
Yahudilerin inanmaya yanaşmadıkları şey, Hz. Peygamber’in nübüvveti ve Kur’an vahyidir. Dolayısyla müslümanların Yahudilere yönelik ümit ve beklentileri, Hz. Peygamber’in nübüvvetini tasdik ve onun davetine icabettir. (Taberi Camiu’l-Beyan cilt 2 sayfa 139) Ancak ‘’ أَفَتَطْمَعُونَ’’ lafzının başındaki inkari ve/veya taaccübi istifham, müslümanların bu konudaki ümit ve beklentilerinin gerçekleşmeyeceğini belirtir. Daha açıkçası ‘’ أَفَتَطْمَعُونَ أَن يُؤْمِنُواْ لَكُمْ’’ ifadesi ‘’Ey Müslümanlar! Bu Yahudiler size asla inanmayacak, İslam davetinize icabette bulunmayacaklardır. Dolayısıyla onların size inanmalarını beklemeniz hayreti mucip bir husustur’’ şeklinde bir manaya gelir. (İbn Aşur, et-Tahrir ve’t-Tenvir cilt 1 sayfa 566) Ayetin başındaki istifham edatından hareketle denilebilir ki Yahudilerin Hz. Peygamber’in davet ve tebliğine inanmalarını beklemek bir bakıma ham hayalden ibarettir. Ayetteki ‘’ وَقَدْ كَانَ فَرِيقٌ مِّنْهُمْ يَسْمَعُونَ كَلاَمَ اللّهِ ثُمَّ يُحَرِّفُونَهُ’’ ifadesi Mücahid, Süddi, İbn Zeyd gibi müfessirler tarafından ‘’Onlardan bir grup Tevrat’ı dinler; fakat daha sonra onu tahrif ederler’’ şeklinde izah edilmiştir. (Taberi, Camiu’l-Beyan 2.cilt sayfa 141) Bu izahtan anlaşıldığı kadarıyla Tevrat’ı dinleyip tahrif edenler, Hz. Peygamber devrindeki Yahudi din alimleridir. Ancak Taberi’ye göre ‘’tahrif’’ eyleminin öznesi olan kişilerin elinde bulunan yazılı bir metin için ‘’dinleme’’ fiilinin kullanılması söz konusu izahı tutarsız hale getirir. Ayette söz konusu edilen zümre Hz. Musa devrindeki İsrailoğulları’dır. Nitekim onlar Hz. Musa’nın dilinden Allah’ın kelamını dinlemişler ve fakat ilahi kelamın manasını/maksadını bile bile çarpıtmışlardır, yani kasten yanlış anlamış ve yorumlamışlardır. (Taberi, Camiu’l-Beyan 2. Cilt sayfa 143) Tabi alim A’meş’in yorumuna göre ayetteki ‘’kelamellah’’ lafzı Kur’an’a da hamledilebilir. Bu takdirde ‘’ وَقَدْ كَانَ فَرِيقٌ مِّنْهُمْ يَسْمَعُونَ كَلاَمَ اللّهِ ثُمَّ يُحَرِّفُونَهُ’’ ifadesi Yahudilerin Kur’an’ı dinleyip manasını/maksadını kasıtlı olarak çarpıttıklarına delalet eder. (Ebu Hayyan, el-Bahru’l-Muhit cilt 1 sayfa 439) Ayetteki (Allah’ın kelamı) lafzı A’meş tarafından (Allah’ın kelimeleri/sözleri) şeklinde okunmuştur. Ebu Hayyan ‘’kelam’’ ve ‘’kelim’’in aynı manaya geldiğini vurgulamıştır.( Ebu Hayyan, el-Bahru’l-Muhit cilt 1 sayfa 439) ‘’Kelam’’ sözlükte ‘’yaralamak’’ ve ‘’açıklayıcı ve anlam ifade edici tarzda konuşmak’’ manalarına gelen (klm, kelm) kökünden türemiş bir mastar/isimdir. Hem bir söz öbeğini oluşturan lafızları hem de bu lafızların taşıdığı anlamları ifade eden ‘’kelam’’ kelimesi örfte ‘’ağızdan çıkan anlaşılır ve anlamlı sese verilen ad’’ diye tarif edilir. Kur’an’da mastar isim ve fiil türevleriyle 75 kez geçen ‘’kelm’’ kökünün ‘’tekellüm’’ şeklindeki türevi ‘’konuşmak’’, ‘’tiklam’’ ve ‘’tiklame’’ şeklindeki türevleri ise ‘’güzel, fasih sçz’’ veya ‘’konuşmak’’ manasına gelir. (İbn Manzur, Lisanü’l-Arab 12. Cilt sayfa 522-524) Söz konusu ifadede geçen (yüharrifunehü) lafzı ‘’bir şeyin tarafı, kenarı, ucu’’ manasına gelen (hrf, harf) kökünden türemiş bir fiildir. Bu kökten türeyen ‘’inhiraf’’ sapmak/ayrılmak manasına gelir. (İbn Side el-Muhkem 3. Cilt sayfa 306-307) Kökün tef’il babındaki mastarı ‘’tahrif’’ şeklinde olup iki manaya muhtemil bir sözü tek manaya hamletmeyi veya sözün manasını benzer manalarla değiştirmeyi (tebdil) belirtir. (Rağıp el-İsfehani, el-Mufredat sayfa 114) Yahudilere izafe edilen tahrif, genellikle kendi kutsal kitaplarındaki metinleri değiştirmek ve bazı hükümleri tağyir etmek. (Sa’lebi, el-Keşf ve el-Beyan cilt 1 sayfa 222) şeklinde değerlendirilir. Bakara suresi 75. Ayetteki ‘’ وَهُمْ يَعْلَمُونَ’’ ifadesinin başında yer alan ‘’Vav’’ harfi hal/durum bildirir. Buna göre Yahudiler Allah’ın kelamını bilerek isteyerek tahrif etmişlerdir. Müfessirler ‘’bilme’’nin neye taalluk etmiş olduğu hususunda öncelikli olarak iki ihtimalden söz etmişlerdir. Birincisi ilahi kelamdaki maksat ve muradı gayet iyi anlamalarına rağmen onu çarpıttıklarını bilmek, ikincisi ise tahrifin ilahi cezayı/azabı mucip bir günah olduğunu bilmek şeklindedir. ((İbnü’l-Cevzi, Zadu’l-Mesir 1.cilt sayfa 104 Tabersi, Mecmuau’l-Beyan 1.cilt sayfa 194) Bu iki ihtimal haricinde tahrife kalkışarak hak ve hakikatten saptıklarını veya kendilerinin ne durumda olduklarını veyahut ilahi murada aykırı iş yaptıklarını bildiklerinden söz edilebilir. (Cüşemi, et-Tehzib cilt1 sayfa 444¸bn Adil, el-Lübab cilt2 sayfa 197)
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır... |
#157
|
|||
|
|||
Alıntı:
Birincisi sen haşa Allah mısın da benim ahiretim hakkında hüküm veriyorsun ikincisi arkadaşın olan Haham efendiye selamlarımı iletebilirsin bir Havas talebesi ile kesinlikle Haham konuşmaz dostluk etmez üçüncüsü her Haham Qabbalah hakkında bilgi sahibi değildir çoğunluğu ilgilenmekten imtiyaz eder dördüncüsü seninle havas talebesi olmasan bile hiçbir haham arkadaşlık etmez dindar bir Yahudi bile etmez sebebi adamların dinini bilmeden kitapları okumadan öğrenmek için değil yargılamak ve kendi yanlışlarını doğruymuş gibi kanıtlamak için konuşup adamların dinlerine saygısızlık ediyorsun dördüncüsü sana haham arkadaşın mı söyledi sonradan yahudi olunmayacağını söyle o arkadaşına üzerindeki haham lafzını kaldırsın bunu dediyse Hz İbrahim yani ibranicede Avram Avinu anadan doğma yahudi olduğu için mi Atalarıymış? Beşincisi sonradan Yahudi olunur Hz İbrahim'in uyguladığı Allah'ın emirlerini gerçekleştiren ve anadan doğma bir Yahudi kadar Torah bilen ve Yahudiliği seçmek isteyenler Haham heyeti önünde sınava tabi tutulur ve geçerse Yahudiliğe geçiş için işlemler başlanır. Kişi işlem bitişinde anadan doğma bir yahudi kadar yahudi olur yahudiliğe geçmek istemeyip HaShem'e inanlarda Nuhilik (Noahidlik) yolunu tercih eder. Madem haham arkadaşın var bana sorduğun şeyleri ona da sormuş olman ve biliyor olman lazım İnsanlar size Hocam diyor diye siz nefsani davranmaya başlamışsınız Allah siz nefsinizi teskiye etmeden sizi Havas'a ulaştırmasın yoksa hem kendinizi hem insanları zarara sokabilirsiniz. Size vereceğim yanıt burada bitmiştir. Sağlıcakla İmanla Dinimiz İslam'la kalın. Allah imanlı yaşamayı imanlı ölmeyi bizlere nasip eylesin |
#158
|
|||
|
|||
Alıntı:
|
#159
|
|||
|
|||
Alıntı:
|
#160
|
|||
|
|||
Alıntı:
Alıntı:
|
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
varlıklar hakkında bir kaç soru | samyeli | Sorularınız | 34 | 15.12.23 16:51 |
Yakazada gezenler hakkında bir soru | sern | Sorularınız | 9 | 22.04.22 00:17 |
hadim daveti hakkında sorular | ahmetkardeş | Sorularınız | 5 | 14.11.21 11:00 |
Kısmet açılması hakkında soru | sanem | Sorularınız | 13 | 15.11.20 23:12 |
Kilo hakkında 10 soru | aşk | Sağlık | 1 | 06.05.17 11:09 |