Havass ve Kabala ilmi arasındaki fark - Sayfa 16 - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > HavasOkulu Genel Bölüm > Sorularınız

Sorularınız her türlü soruyu buradan sorabilirsiniz.

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #151  
Alt 25.02.24, 16:51
Üye
 
Üyelik tarihi: 21.02.24
Bulunduğu yer: İNGİLTERE
Mesajlar: 82
Etiketlendiği Mesaj: 2 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Günümüzdeki Tevrat, gerçekten Yüce Allah tarafından in*dirilmiş orijinal metinlerle aynı metinlerden mi oluşuyor yoksa orijinalliği bozulmuş, dolayısıyla ilahi niteliği kaybolmuş bir kitap mıdır?Bu sorunun cevabı bizzat Tevrat’ın ciddiyetle araştırıldığında rahatlıkla bulunabiliyor. Tevrat, Kitab-ı Mukaddes adı verilen iki kitaptan oluşan külliyatın ilk kısmım oluşturur ki; ikinci kısmı İncil (Ahdı Cedid)dir. Tevrat, otuz dokuz kitaptan meydana gelmiştir ve bu otuz dokuz kitabın yalnızca ilk beş tanesi Hz. Musa’ya verilen bölümlerdir. Beşinci bölüm olan Tesniye’de Hz. Musa’nın ölümünün anlatılması, bundan sonraki bölümlerin başkaları tarafından yazıldığını ortaya koymaktadır.“Rabbin sözüne göre, Rabbin kulu Musa orada, Moab diya*rında öldü ve Moab diyarında Beytpeor karşısındaki derede onu gömdü...” (Tensiye Bölümü, 34/5-8).Tevraf ı takip ettiğimizde kalan bölümlerin Musa’nın ölü*münden sonra Yahudilerin başına geçen kişilerin hayatlarını ve verdikleri emirleri kapsadığını görürüz. Bundan dolayı, Tevrat, yüzlerce yıl boyunca değişik kişiler tarafından yazılarak üzerinde oynanılmış, neticede ilahi niteliğini yitirerek kutsallığını kaybetmiş bir kitaptır. Tevrat’ın değiştirildiği, içerdiği çelişkili ifadelerden rahatlıkla anlaşılmaktadır. Bu çelişkilerin Musa’nın beş kitabında dahi var olması, bu bölümlerin de hahamlar tarafından tahrifata uğradığını göstermektedir.Türkiye’de bir dönem Mason Üstad-ı Azamlarından Hayrullah Örs, Tevrat’ın zaman içinde tahrif edildiğini şu şekilde anlatmak*tadır:“Eski Ahid, özellikle Tevrat (Musa’nın 5 kitabı; Tekvin, Çıkış, Leviler, Sayılar ve Tensiye) Yahudiler ve Hıristiyanlarca yakın zamana kadar Tanrı’nın Musa’ya doğrudan doğruya yazdırdığı kitap olarak kabul edilmekte idi. Ama ‘iki yüzyıldan beri’ yapılan incelemeler, bunların çok ‘yeni diyebileceğimiz’ zamanlarda yazıl*dığını ve çeşitli maksatlarla tarih boyunca değişikliğe uğratıldığını ispatlamıştır.” (Musa ve Yahudilik, Hayrullah Örs, s.34-35). Tevrat’ın büyük bir kısmını değiştirerek “kirli ruhlarla trans” halindeyken kendi dogmalarını yazanlar; Yahudilerin üzerinde tarih boyunca kontrollerini sürdürmüş hahamlardır.Yahudilerin sapkın görüş ve geleneklerine sıkı sıkı bağlı ha*hamlar, orijinal Tevrat’ın getirdiği gerçek dini arzularına uygun bulmamış, kendi zevkleri ve hırsları doğrultusunda değiştirmiş*lerdir. Mason Üstadı Hayrullah Örs bu konuda da şunları ifade etmiştir: “Kahinler yazısı denen kısımlarda, Yahudi şeriatı artık son ve kesin şeklini alır. Bunların bir hahamlar topluluğunun eseri olduğu anlaşılmaktadır. Bu topluluğun da bütün Musa kitaplarını (Tevrat’ı) yemden elden geçirmiş oldukları bellidir. Ama kendi koydukları kuralları, hep Musa’nınmış gibi göstermişlerdir.” (Musa ve Yahudilik, Hayrulah Örs, s. 36-37).Hahamlar, Tevrat’ı kendi inançları doğrultusunda bozarken, kendi otoritelerini de kuvvetlendirecek kendilerine “peygamber” hatta “Tanrı” gibi uluhiyet verecek metinleri eklemeyi unutma*mışlardır. Tevrat’ta hahamlara kayıtsız şartsız itaat edilmesine dair pek çok ayet vardır. Tevrat’ın çoğu yerinde kahin olarak hahamlar şu şekilde anlatılmaktadır: “Levi oğullarına kahinler yaklaşacaklar, Rabb’in onları seçti ve her dava da, her dövüş de onların sözlerine göre olacaktır.” (Tesniye Bölümü, 22/5) “Ve her kim, Allah’ın Rabb’e hizmet etmek üzere orada duran kahini ve hakimi dinlemeyerek küstahlıkta davranırsa, o adam ölecektir.” (Tensiye Bölümü, 17/2).Bu şekilde Tevrat’ı kendi inanç ve çıkarları doğrultusunda değiştiren hahamlar, tarih boyunca Yahudi toplumunu idare etmişlerdir. Bugün hâlâ İsrail Devleti’nde her iş hahamların emirlerine göre yapılmaktadır.Hahamların Tevrat üzerinde yaptıkları ekleme ve değiştir*meler, tek değiştirilmemiş ilahi kitap olan Kur’an da şu şekilde ifade edilmektedir: “Oysa onlardan (Yahudilerden) bir bölümü Allah’ın sözünü işitiyor, akıl erdirdikten sonra (dahi bile) bile değiştiriyorlardı.” (Bakara Suresi Ayet 75).“Artık vay hallerine! Kitabı kendi elleriyle yazıp sonra az bir değer karşılığında satmak için: Bu Allah katandandır diyenlere artık yazıklar olsun, elleriyle yazdıklarından dolayı onlara, yazıklar olsun kazandıklarına.” (Bakara suresi Ayet 79).Netice olarak Muharref Tevrat; hahamların kin ve hırsları ne*ticesinde Şeytan’ın kontrolüne girerek ırkçı düşüncelerle ördükleri “sapkın ve dogmatik” bir ideoloji kitabıdır. Fanatik hahamlar eski dinlerdeki bu sapkın inançları Tevrat’a bir “fikir mimarı ustalı*ğıyla” ustaca yerleştirip, bu ideolojiye “din” görüntüsü ve işlevi vererek hem insanlığa hem de kendilerine Kuran’da uyarıldığı gibi “yazık” etmişlerdir.

Verdiğiniz yanıtı çok ama çok tebrik ediyorum bilgileriniz çok güzel şu an işteyim bunun yanıtı uzun olduğu için daha sonra yanıtlayacağım

Alıntı ile Cevapla
  #152  
Alt 25.02.24, 16:57
Üye
 
Üyelik tarihi: 21.02.24
Bulunduğu yer: İNGİLTERE
Mesajlar: 82
Etiketlendiği Mesaj: 2 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Mrcngr Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Ben sorulan sorulardan bağımsız şunu sormak istiyorum:
Qabbalah eğitiminin size kattığı faydalar nelerdir ve bu eğitimle insanlara yardım edilebilir mi?
İnsanlara öğrendiğim günden beri yardım ediyorum musallat karı koca arasının düzeltilmesi kötü alışkanlıklardan kurtarma büyü bozumu rızık açımı gibi bir sürü konuda yardımcı oluyorum maddi kaygılar gözetmiyoruz ve kapımızı çalanlara yardımcı oluyoruz ilimlerde maddi kaygı gözetilmesini doğru bulmuyorum Allah'ın göndediği ilimi satma cürretine kimse sahip olmamalı bana kattığı faydalar vicdanen kendi adıma çok rahatım Yahudiye yardım ediyorsam Yahudi şeriatına göre Müslümana yardım ediyorsam bizim şeriatımıza göre yardım ediyorum yüküm ağır olduğu için her şeyi düşünmek zorunda kalıyorum bu nedenle günlük hayatımda eskiye nazaran daha ince düşünen her Adımını allah rızası için atan birisi oldum faydaları manevi oldu maddi hiçbir fayda görmedim

Alıntı ile Cevapla
  #153  
Alt 25.02.24, 17:49
imas - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Bilgili Üye
 
Üyelik tarihi: 18.01.20
Bulunduğu yer: her yer
Mesajlar: 16,689
Etiketlendiği Mesaj: 3573 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
QABBALAH Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
10 emiri okumanızı önerdim büyük günahlar için aynı soruları defalarca tekrar etmenize gerek yok ayrıca gönderdiğiniz ayeti direkt cümle anlamından bakarsak Tevrat ve İncil gökten indirilmemiş Yahudi ve Hristiyanlarca yazılmuştır madem bu kitap kesin hükümle değiştirilmiş yahudi ve hristiyanlara neden defaatle kendi kitaplarına uymaları gerektiği söylenmiştir 99 tane daha ayet hakkınız kaldı bir diğer ayeti de yazın ve sorumun izahını verin Qabbalah hakkında ne biliyorsunuz da meleklerle çalışma olayına yalan diyorsunuz onu da anlamış değilim diğer sorularınıza cevap vermeyeceğim çünkü sizin söyledğiniz bu Tekvin vs de kendi uydurmalarınız olduğu için onlar da kendi uydurmalarınız öyle bir durum yok en yakın zamanda bence diğer kitapları da okuyun Kuranı Kerim bize okumamızı emrediyor hoca efendi ilk emri uygulayın sonra konuşalım
ben tebligci degilim dedim, senide bir seye inadirmak gibi davet gibi bir durumumda yok zaten, neye inansan inan herkes sirtinda odunuyls cehememe kosar sen kütükle kosuyorsun banane koş,
ayrica meslegim icabi cok yahudi tanirim cok yakin sohbette olduklarımda vardir, o yuzden oyle soyunu sopunu ailesini cok iyi tanimadan bilmeden hic kimseye kabala ögretmezler, çunku hiç kimse sonradan yahudi olamaz doğuştan yahudi olunur,kabala sır ögretisidir çocukluktan yetistirirler, kabala onlar icin yani yahudiler icin bile sırdir,hiç kimse ortalik yerde ben kabalaciyim demez, o yüzden senin kabalaciligini yutmadim, simdiye kadarda ben kabalaciyim diyen kimseyede rastlamadim,yarin ilk işim arkadaşim olan haham nisim ......ile bu konuyu konuşacagim, eminim cok igisini çekecek
son olarak ben hoca degilim havas ilminde talebeyim
sayin kabalada ustad olmuş kabalaci efendi

__________________
'Muhammedün Seyyidü’l-Kevneyni; / Ve’l-Ferikayni min Arabi’n ve min Acemi' (Muhammed (s.a.v)
Alıntı ile Cevapla
  #154  
Alt 25.02.24, 18:25
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,385
Etiketlendiği Mesaj: 269 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
QABBALAH Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Hocanız 10 emiri okuyabilir
On emir konusuna da ayrıca değinmek isterim. On emir İbrancada ‘’on söz’’ anlamında ‘’aseret ha-dibberot’’ diye ifade edilir. (Çıkış (Mısır’dan Çıkış) 34/28; Tesniye 8Yasanın Tekrarı) 4/13;10/4) Tevrata göre on emir Hz. Musa önderliğindeki İsrailoğulları’nın Mısır’dan çıkışlarından yedi hafta sonra Sina Dağı’nın zirvesinde bizzat Tanrı tarafından Musa’ya önce sözlü olarak bildirilen, ardından iki taş levha üzerine yazılıp verilen emirlerdir. (Çıkış (Mısır’dan Çıkış) 19-20; 24/12-18; 31/18) Musa dağdan indiğinde kavminin buzağıya taptığını görünce öfkesinden levhaları kırmış, bunun üzerine kendisinden iki taş levha daha yontması istenmiş, kırk günlük ikinci buluşma nihayetinde Musa bu defa Tanrı’nın yazdırmasıyla bizzat kendisinin yazdığı on emir ihtiva eden yeni levhalarla geri dönmüştür. Kısacası Tevrat’taki anlatıma göre on emir Musa’ya iki kez verilmiştir. (Çıkış (Mısır’dan Çıkış) 34/27-29) Çıkış ile (20/2-17) Tesniye’de (5/6-21) yer alan on emir, metinsel olarak farklılık arz etmektedir. Bu vaziyet söz konusu metinlerin zamanla birtakım değişikliklere maruz kaldığını göstermektedir. Meselenin bu boyutu bir tarafa on emrin Cumartesi yasağıyla ilgili kısmı hariç, başta tek tanrı inancı olmak üzere anne babaya itaat, hırsızlık yapmamak, insan canına kıymamak, zina etmemek gibi diğer bütün emirler evrensel niteliklidir. Nitekim dinler tarihi ve etnoloji araştırmaları da bunu teyit etmektedir. Mesela Eski Mısır’ın Ölüler Kitabı’ndaki günahlar listesi on emirle hemen hemen aynı mahiyettedir. Ayrıca Eski Mısır’da ölen kişinin Tanrı Osiris’in huzurundaki mahkemede, ‘’Adaletsizlik yapmadım, yağmalamadım, çalmadım, öldürmedim, öldürtmedim…’’ gibi sözler söylediği nakledilir.( Mısır'ın Ölüler Kitabı Albert Crampdor RUH ve MADDE YAYINLARI Sayfa: 46-47)

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
Alıntı ile Cevapla
  #155  
Alt 25.02.24, 18:54
Dasiva - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 15.09.22
Bulunduğu yer: Dünya
Mesajlar: 251
Etiketlendiği Mesaj: 6 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
QABBALAH Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
10 emiri okumanızı önerdim büyük günahlar için aynı soruları defalarca tekrar etmenize gerek yok ayrıca gönderdiğiniz ayeti direkt cümle anlamından bakarsak Tevrat ve İncil gökten indirilmemiş Yahudi ve Hristiyanlarca yazılmuştır madem bu kitap kesin hükümle değiştirilmiş yahudi ve hristiyanlara neden defaatle kendi kitaplarına uymaları gerektiği söylenmiştir 99 tane daha ayet hakkınız kaldı bir diğer ayeti de yazın ve sorumun izahını verin Qabbalah hakkında ne biliyorsunuz da meleklerle çalışma olayına yalan diyorsunuz onu da anlamış değilim diğer sorularınıza cevap vermeyeceğim çünkü sizin söyledğiniz bu Tekvin vs de kendi uydurmalarınız olduğu için onlar da kendi uydurmalarınız öyle bir durum yok en yakın zamanda bence diğer kitapları da okuyun Kuranı Kerim bize okumamızı emrediyor hoca efendi ilk emri uygulayın sonra konuşalım
Melek olduklarına eminsiniz yani...

SEBE 40. Ayet.

Ve o gün onların hepsini bir araya toplayacak. Sonra meleklere: "Şunlar, size mi kulluk ediyorlardı?" diye
soracak.
وَيَوْمَ يَحْشُرُهُمْ جَمِيعًا ثُمَّ يَقُولُ لِلْمَلَائِكَةِ أَهَؤُلَاء إِيَّاكُمْ كَانُوا يَعْبُدُونَ
Ve yevme yahşuruhum cemian summe yekulu lil melaiketi e haulai iyyakum kanu ya'budun

SEBE 41.Ayet

Onlar: "Seni tenzih ederiz. Bizim velimiz onlar değil, Sen'sin. Bilakis, onlar, cinlere kulluk ediyorlardı. Çoğu onlara inanıyorlardı." derler.
قَالُوا سُبْحَانَكَ أَنتَ وَلِيُّنَا مِن دُونِهِم بَلْ كَانُوا يَعْبُدُونَ الْجِنَّ أَكْثَرُهُم بِهِم مُّؤْمِنُونَ
Kalu subhaneke ente veliyyuna min dunihim, bel kanu ya'budunel cinn, ekseruhum bihim mu'minun

Alıntı ile Cevapla
  #156  
Alt 25.02.24, 19:48
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,385
Etiketlendiği Mesaj: 269 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
QABBALAH Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Verdiğiniz yanıtı çok ama çok tebrik ediyorum bilgileriniz çok güzel şu an işteyim bunun yanıtı uzun olduğu için daha sonra yanıtlayacağım
Bakara 79. Ayetiyle birlikte bu konu ile alakalı gördüğüm bakara 75. Ayetidir. Ayetin başındaki ilk ifadede Müslümanlara ‘’Siz şimdi adeta yana yakıla bu Yahudilerin size inanmaları mı arzu ediyorsunuz?’’ mealinde bir hitapta bulunulduktan sonra bunu takip eden ‘’ وَقَدْ كَانَ فَرِيقٌ مِّنْهُمْ يَسْمَعُونَ كَلاَمَ اللّهِ ثُمَّ يُحَرِّفُونَهُ مِن بَعْدِ مَا عَقَلُوهُ وَهُمْ يَعْلَمُونَ’’ ifadesinde onların inanmama 8icabet ve tasdik etmeme) gerekçelerinden söz edilir. Bu ifadede, Yahudilerden bir grubun Allah’ın kelamını dinledikleri, fakat daha sonra, onu bile bile tahrif ettikleri bildirilir. Mezkur ifadede geçen (ferik) lafzı ‘’ayrılma, bölünme, parçalanma’’ manasındaki (frk, fark) kökünden türemiş bir sıfat-ı müşebbehe olup ‘’ toplumun ana gövdesi içinde ayrı bir grup, topluluk, taife’’ gibi bir anlam ihtiva eder. Kendi lafzından tekil formu bulunmayan ‘’ferik’’ kelimesi bu ayet bağlamında Medine Yahudilerinin özellikle ulema sınıfına karşılık gelir. (Taberi, Camiu’l-Beyan 2.cilt sayfa 140)
Yahudilerin inanmaya yanaşmadıkları şey, Hz. Peygamber’in nübüvveti ve Kur’an vahyidir. Dolayısyla müslümanların Yahudilere yönelik ümit ve beklentileri, Hz. Peygamber’in nübüvvetini tasdik ve onun davetine icabettir. (Taberi Camiu’l-Beyan cilt 2 sayfa 139) Ancak ‘’ أَفَتَطْمَعُونَ’’ lafzının başındaki inkari ve/veya taaccübi istifham, müslümanların bu konudaki ümit ve beklentilerinin gerçekleşmeyeceğini belirtir. Daha açıkçası ‘’ أَفَتَطْمَعُونَ أَن يُؤْمِنُواْ لَكُمْ’’ ifadesi ‘’Ey Müslümanlar! Bu Yahudiler size asla inanmayacak, İslam davetinize icabette bulunmayacaklardır. Dolayısıyla onların size inanmalarını beklemeniz hayreti mucip bir husustur’’ şeklinde bir manaya gelir. (İbn Aşur, et-Tahrir ve’t-Tenvir cilt 1 sayfa 566)
Ayetin başındaki istifham edatından hareketle denilebilir ki Yahudilerin Hz. Peygamber’in davet ve tebliğine inanmalarını beklemek bir bakıma ham hayalden ibarettir.
Ayetteki ‘’ وَقَدْ كَانَ فَرِيقٌ مِّنْهُمْ يَسْمَعُونَ كَلاَمَ اللّهِ ثُمَّ يُحَرِّفُونَهُ’’ ifadesi Mücahid, Süddi, İbn Zeyd gibi müfessirler tarafından ‘’Onlardan bir grup Tevrat’ı dinler; fakat daha sonra onu tahrif ederler’’ şeklinde izah edilmiştir. (Taberi, Camiu’l-Beyan 2.cilt sayfa 141) Bu izahtan anlaşıldığı kadarıyla Tevrat’ı dinleyip tahrif edenler, Hz. Peygamber devrindeki Yahudi din alimleridir. Ancak Taberi’ye göre ‘’tahrif’’ eyleminin öznesi olan kişilerin elinde bulunan yazılı bir metin için ‘’dinleme’’ fiilinin kullanılması söz konusu izahı tutarsız hale getirir. Ayette söz konusu edilen zümre Hz. Musa devrindeki İsrailoğulları’dır. Nitekim onlar Hz. Musa’nın dilinden Allah’ın kelamını dinlemişler ve fakat ilahi kelamın manasını/maksadını bile bile çarpıtmışlardır, yani kasten yanlış anlamış ve yorumlamışlardır. (Taberi, Camiu’l-Beyan 2. Cilt sayfa 143) Tabi alim A’meş’in yorumuna göre ayetteki ‘’kelamellah’’ lafzı Kur’an’a da hamledilebilir. Bu takdirde ‘’ وَقَدْ كَانَ فَرِيقٌ مِّنْهُمْ يَسْمَعُونَ كَلاَمَ اللّهِ ثُمَّ يُحَرِّفُونَهُ’’ ifadesi Yahudilerin Kur’an’ı dinleyip manasını/maksadını kasıtlı olarak çarpıttıklarına delalet eder. (Ebu Hayyan, el-Bahru’l-Muhit cilt 1 sayfa 439)
Ayetteki (Allah’ın kelamı) lafzı A’meş tarafından (Allah’ın kelimeleri/sözleri) şeklinde okunmuştur. Ebu Hayyan ‘’kelam’’ ve ‘’kelim’’in aynı manaya geldiğini vurgulamıştır.( Ebu Hayyan, el-Bahru’l-Muhit cilt 1 sayfa 439) ‘’Kelam’’ sözlükte ‘’yaralamak’’ ve ‘’açıklayıcı ve anlam ifade edici tarzda konuşmak’’ manalarına gelen (klm, kelm) kökünden türemiş bir mastar/isimdir. Hem bir söz öbeğini oluşturan lafızları hem de bu lafızların taşıdığı anlamları ifade eden ‘’kelam’’ kelimesi örfte ‘’ağızdan çıkan anlaşılır ve anlamlı sese verilen ad’’ diye tarif edilir. Kur’an’da mastar isim ve fiil türevleriyle 75 kez geçen ‘’kelm’’ kökünün ‘’tekellüm’’ şeklindeki türevi ‘’konuşmak’’, ‘’tiklam’’ ve ‘’tiklame’’ şeklindeki türevleri ise ‘’güzel, fasih sçz’’ veya ‘’konuşmak’’ manasına gelir. (İbn Manzur, Lisanü’l-Arab 12. Cilt sayfa 522-524)
Söz konusu ifadede geçen (yüharrifunehü) lafzı ‘’bir şeyin tarafı, kenarı, ucu’’ manasına gelen (hrf, harf) kökünden türemiş bir fiildir. Bu kökten türeyen ‘’inhiraf’’ sapmak/ayrılmak manasına gelir. (İbn Side el-Muhkem 3. Cilt sayfa 306-307) Kökün tef’il babındaki mastarı ‘’tahrif’’ şeklinde olup iki manaya muhtemil bir sözü tek manaya hamletmeyi veya sözün manasını benzer manalarla değiştirmeyi (tebdil) belirtir. (Rağıp el-İsfehani, el-Mufredat sayfa 114) Yahudilere izafe edilen tahrif, genellikle kendi kutsal kitaplarındaki metinleri değiştirmek ve bazı hükümleri tağyir etmek. (Sa’lebi, el-Keşf ve el-Beyan cilt 1 sayfa 222) şeklinde değerlendirilir.
Bakara suresi 75. Ayetteki ‘’ وَهُمْ يَعْلَمُونَ’’ ifadesinin başında yer alan ‘’Vav’’ harfi hal/durum bildirir. Buna göre Yahudiler Allah’ın kelamını bilerek isteyerek tahrif etmişlerdir. Müfessirler ‘’bilme’’nin neye taalluk etmiş olduğu hususunda öncelikli olarak iki ihtimalden söz etmişlerdir. Birincisi ilahi kelamdaki maksat ve muradı gayet iyi anlamalarına rağmen onu çarpıttıklarını bilmek, ikincisi ise tahrifin ilahi cezayı/azabı mucip bir günah olduğunu bilmek şeklindedir. ((İbnü’l-Cevzi, Zadu’l-Mesir 1.cilt sayfa 104 Tabersi, Mecmuau’l-Beyan 1.cilt sayfa 194) Bu iki ihtimal haricinde tahrife kalkışarak hak ve hakikatten saptıklarını veya kendilerinin ne durumda olduklarını veyahut ilahi murada aykırı iş yaptıklarını bildiklerinden söz edilebilir. (Cüşemi, et-Tehzib cilt1 sayfa 444¸bn Adil, el-Lübab cilt2 sayfa 197)

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
Alıntı ile Cevapla
  #157  
Alt 25.02.24, 21:04
Üye
 
Üyelik tarihi: 21.02.24
Bulunduğu yer: İNGİLTERE
Mesajlar: 82
Etiketlendiği Mesaj: 2 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
imas Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
ben tebligci degilim dedim, senide bir seye inadirmak gibi davet gibi bir durumumda yok zaten, neye inansan inan herkes sirtinda odunuyls cehememe kosar sen kütükle kosuyorsun banane koş,
ayrica meslegim icabi cok yahudi tanirim cok yakin sohbette olduklarımda vardir, o yuzden oyle soyunu sopunu ailesini cok iyi tanimadan bilmeden hic kimseye kabala ögretmezler, çunku hiç kimse sonradan yahudi olamaz doğuştan yahudi olunur,kabala sır ögretisidir çocukluktan yetistirirler, kabala onlar icin yani yahudiler icin bile sırdir,hiç kimse ortalik yerde ben kabalaciyim demez, o yüzden senin kabalaciligini yutmadim, simdiye kadarda ben kabalaciyim diyen kimseyede rastlamadim,yarin ilk işim arkadaşim olan haham nisim ......ile bu konuyu konuşacagim, eminim cok igisini çekecek
son olarak ben hoca degilim havas ilminde talebeyim
sayin kabalada ustad olmuş kabalaci efendi

Birincisi sen haşa Allah mısın da benim ahiretim hakkında hüküm veriyorsun
ikincisi arkadaşın olan Haham efendiye selamlarımı iletebilirsin bir Havas talebesi ile kesinlikle Haham konuşmaz dostluk etmez
üçüncüsü her Haham Qabbalah hakkında bilgi sahibi değildir çoğunluğu ilgilenmekten imtiyaz eder
dördüncüsü seninle havas talebesi olmasan bile hiçbir haham arkadaşlık etmez dindar bir Yahudi bile etmez sebebi adamların dinini bilmeden kitapları okumadan öğrenmek için değil yargılamak ve kendi yanlışlarını doğruymuş gibi kanıtlamak için konuşup adamların dinlerine saygısızlık ediyorsun
dördüncüsü sana haham arkadaşın mı söyledi sonradan yahudi olunmayacağını söyle o arkadaşına üzerindeki haham lafzını kaldırsın bunu dediyse Hz İbrahim yani ibranicede Avram Avinu anadan doğma yahudi olduğu için mi Atalarıymış?
Beşincisi sonradan Yahudi olunur Hz İbrahim'in uyguladığı Allah'ın emirlerini gerçekleştiren ve anadan doğma bir Yahudi kadar Torah bilen ve Yahudiliği seçmek isteyenler Haham heyeti önünde sınava tabi tutulur ve geçerse Yahudiliğe geçiş için işlemler başlanır. Kişi işlem bitişinde anadan doğma bir yahudi kadar yahudi olur yahudiliğe geçmek istemeyip HaShem'e inanlarda Nuhilik (Noahidlik) yolunu tercih eder.
Madem haham arkadaşın var bana sorduğun şeyleri ona da sormuş olman ve biliyor olman lazım
İnsanlar size Hocam diyor diye siz nefsani davranmaya başlamışsınız Allah siz nefsinizi teskiye etmeden sizi Havas'a ulaştırmasın yoksa hem kendinizi hem insanları zarara sokabilirsiniz. Size vereceğim yanıt burada bitmiştir.
Sağlıcakla İmanla Dinimiz İslam'la kalın.
Allah imanlı yaşamayı imanlı ölmeyi bizlere nasip eylesin

Alıntı ile Cevapla
  #158  
Alt 25.02.24, 21:09
Üye
 
Üyelik tarihi: 21.02.24
Bulunduğu yer: İNGİLTERE
Mesajlar: 82
Etiketlendiği Mesaj: 2 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bakara 79. Ayetiyle birlikte bu konu ile alakalı gördüğüm bakara 75. Ayetidir. Ayetin başındaki ilk ifadede Müslümanlara ‘’Siz şimdi adeta yana yakıla bu Yahudilerin size inanmaları mı arzu ediyorsunuz?’’ mealinde bir hitapta bulunulduktan sonra bunu takip eden ‘’ وَقَدْ كَانَ فَرِيقٌ مِّنْهُمْ يَسْمَعُونَ كَلاَمَ اللّهِ ثُمَّ يُحَرِّفُونَهُ مِن بَعْدِ مَا عَقَلُوهُ وَهُمْ يَعْلَمُونَ’’ ifadesinde onların inanmama 8icabet ve tasdik etmeme) gerekçelerinden söz edilir. Bu ifadede, Yahudilerden bir grubun Allah’ın kelamını dinledikleri, fakat daha sonra, onu bile bile tahrif ettikleri bildirilir. Mezkur ifadede geçen (ferik) lafzı ‘’ayrılma, bölünme, parçalanma’’ manasındaki (frk, fark) kökünden türemiş bir sıfat-ı müşebbehe olup ‘’ toplumun ana gövdesi içinde ayrı bir grup, topluluk, taife’’ gibi bir anlam ihtiva eder. Kendi lafzından tekil formu bulunmayan ‘’ferik’’ kelimesi bu ayet bağlamında Medine Yahudilerinin özellikle ulema sınıfına karşılık gelir. (Taberi, Camiu’l-Beyan 2.cilt sayfa 140)
Yahudilerin inanmaya yanaşmadıkları şey, Hz. Peygamber’in nübüvveti ve Kur’an vahyidir. Dolayısyla müslümanların Yahudilere yönelik ümit ve beklentileri, Hz. Peygamber’in nübüvvetini tasdik ve onun davetine icabettir. (Taberi Camiu’l-Beyan cilt 2 sayfa 139) Ancak ‘’ أَفَتَطْمَعُونَ’’ lafzının başındaki inkari ve/veya taaccübi istifham, müslümanların bu konudaki ümit ve beklentilerinin gerçekleşmeyeceğini belirtir. Daha açıkçası ‘’ أَفَتَطْمَعُونَ أَن يُؤْمِنُواْ لَكُمْ’’ ifadesi ‘’Ey Müslümanlar! Bu Yahudiler size asla inanmayacak, İslam davetinize icabette bulunmayacaklardır. Dolayısıyla onların size inanmalarını beklemeniz hayreti mucip bir husustur’’ şeklinde bir manaya gelir. (İbn Aşur, et-Tahrir ve’t-Tenvir cilt 1 sayfa 566)
Ayetin başındaki istifham edatından hareketle denilebilir ki Yahudilerin Hz. Peygamber’in davet ve tebliğine inanmalarını beklemek bir bakıma ham hayalden ibarettir.
Ayetteki ‘’ وَقَدْ كَانَ فَرِيقٌ مِّنْهُمْ يَسْمَعُونَ كَلاَمَ اللّهِ ثُمَّ يُحَرِّفُونَهُ’’ ifadesi Mücahid, Süddi, İbn Zeyd gibi müfessirler tarafından ‘’Onlardan bir grup Tevrat’ı dinler; fakat daha sonra onu tahrif ederler’’ şeklinde izah edilmiştir. (Taberi, Camiu’l-Beyan 2.cilt sayfa 141) Bu izahtan anlaşıldığı kadarıyla Tevrat’ı dinleyip tahrif edenler, Hz. Peygamber devrindeki Yahudi din alimleridir. Ancak Taberi’ye göre ‘’tahrif’’ eyleminin öznesi olan kişilerin elinde bulunan yazılı bir metin için ‘’dinleme’’ fiilinin kullanılması söz konusu izahı tutarsız hale getirir. Ayette söz konusu edilen zümre Hz. Musa devrindeki İsrailoğulları’dır. Nitekim onlar Hz. Musa’nın dilinden Allah’ın kelamını dinlemişler ve fakat ilahi kelamın manasını/maksadını bile bile çarpıtmışlardır, yani kasten yanlış anlamış ve yorumlamışlardır. (Taberi, Camiu’l-Beyan 2. Cilt sayfa 143) Tabi alim A’meş’in yorumuna göre ayetteki ‘’kelamellah’’ lafzı Kur’an’a da hamledilebilir. Bu takdirde ‘’ وَقَدْ كَانَ فَرِيقٌ مِّنْهُمْ يَسْمَعُونَ كَلاَمَ اللّهِ ثُمَّ يُحَرِّفُونَهُ’’ ifadesi Yahudilerin Kur’an’ı dinleyip manasını/maksadını kasıtlı olarak çarpıttıklarına delalet eder. (Ebu Hayyan, el-Bahru’l-Muhit cilt 1 sayfa 439)
Ayetteki (Allah’ın kelamı) lafzı A’meş tarafından (Allah’ın kelimeleri/sözleri) şeklinde okunmuştur. Ebu Hayyan ‘’kelam’’ ve ‘’kelim’’in aynı manaya geldiğini vurgulamıştır.( Ebu Hayyan, el-Bahru’l-Muhit cilt 1 sayfa 439) ‘’Kelam’’ sözlükte ‘’yaralamak’’ ve ‘’açıklayıcı ve anlam ifade edici tarzda konuşmak’’ manalarına gelen (klm, kelm) kökünden türemiş bir mastar/isimdir. Hem bir söz öbeğini oluşturan lafızları hem de bu lafızların taşıdığı anlamları ifade eden ‘’kelam’’ kelimesi örfte ‘’ağızdan çıkan anlaşılır ve anlamlı sese verilen ad’’ diye tarif edilir. Kur’an’da mastar isim ve fiil türevleriyle 75 kez geçen ‘’kelm’’ kökünün ‘’tekellüm’’ şeklindeki türevi ‘’konuşmak’’, ‘’tiklam’’ ve ‘’tiklame’’ şeklindeki türevleri ise ‘’güzel, fasih sçz’’ veya ‘’konuşmak’’ manasına gelir. (İbn Manzur, Lisanü’l-Arab 12. Cilt sayfa 522-524)
Söz konusu ifadede geçen (yüharrifunehü) lafzı ‘’bir şeyin tarafı, kenarı, ucu’’ manasına gelen (hrf, harf) kökünden türemiş bir fiildir. Bu kökten türeyen ‘’inhiraf’’ sapmak/ayrılmak manasına gelir. (İbn Side el-Muhkem 3. Cilt sayfa 306-307) Kökün tef’il babındaki mastarı ‘’tahrif’’ şeklinde olup iki manaya muhtemil bir sözü tek manaya hamletmeyi veya sözün manasını benzer manalarla değiştirmeyi (tebdil) belirtir. (Rağıp el-İsfehani, el-Mufredat sayfa 114) Yahudilere izafe edilen tahrif, genellikle kendi kutsal kitaplarındaki metinleri değiştirmek ve bazı hükümleri tağyir etmek. (Sa’lebi, el-Keşf ve el-Beyan cilt 1 sayfa 222) şeklinde değerlendirilir.
Bakara suresi 75. Ayetteki ‘’ وَهُمْ يَعْلَمُونَ’’ ifadesinin başında yer alan ‘’Vav’’ harfi hal/durum bildirir. Buna göre Yahudiler Allah’ın kelamını bilerek isteyerek tahrif etmişlerdir. Müfessirler ‘’bilme’’nin neye taalluk etmiş olduğu hususunda öncelikli olarak iki ihtimalden söz etmişlerdir. Birincisi ilahi kelamdaki maksat ve muradı gayet iyi anlamalarına rağmen onu çarpıttıklarını bilmek, ikincisi ise tahrifin ilahi cezayı/azabı mucip bir günah olduğunu bilmek şeklindedir. ((İbnü’l-Cevzi, Zadu’l-Mesir 1.cilt sayfa 104 Tabersi, Mecmuau’l-Beyan 1.cilt sayfa 194) Bu iki ihtimal haricinde tahrife kalkışarak hak ve hakikatten saptıklarını veya kendilerinin ne durumda olduklarını veyahut ilahi murada aykırı iş yaptıklarını bildiklerinden söz edilebilir. (Cüşemi, et-Tehzib cilt1 sayfa 444¸bn Adil, el-Lübab cilt2 sayfa 197)
Emeğinize sağlık Yahudilerin HZ Muhammed (s.a.v.) inanmamalarının sebeplerinden birincsi Peygamberimizin Yahudi olmamasıdır. Diğer sebebi ise Ruhban kesiminin zamanında Tevratı halka açmamaları ve kendi kendilerine Ahkam vermeleridir. Kitapta bir değişiklik söz konusu olabilir de olmayabilir de lakin fetvada devşirme ve tahrifler geçmişte mevcuttur.

Alıntı ile Cevapla
  #159  
Alt 25.02.24, 21:14
Üye
 
Üyelik tarihi: 21.02.24
Bulunduğu yer: İNGİLTERE
Mesajlar: 82
Etiketlendiği Mesaj: 2 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Dasiva Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Melek olduklarına eminsiniz yani...

SEBE 40. Ayet.

Ve o gün onların hepsini bir araya toplayacak. Sonra meleklere: "Şunlar, size mi kulluk ediyorlardı?" diye
soracak.
وَيَوْمَ يَحْشُرُهُمْ جَمِيعًا ثُمَّ يَقُولُ لِلْمَلَائِكَةِ أَهَؤُلَاء إِيَّاكُمْ كَانُوا يَعْبُدُونَ
Ve yevme yahşuruhum cemian summe yekulu lil melaiketi e haulai iyyakum kanu ya'budun

SEBE 41.Ayet

Onlar: "Seni tenzih ederiz. Bizim velimiz onlar değil, Sen'sin. Bilakis, onlar, cinlere kulluk ediyorlardı. Çoğu onlara inanıyorlardı." derler.
قَالُوا سُبْحَانَكَ أَنتَ وَلِيُّنَا مِن دُونِهِم بَلْ كَانُوا يَعْبُدُونَ الْجِنَّ أَكْثَرُهُم بِهِم مُّؤْمِنُونَ
Kalu subhaneke ente veliyyuna min dunihim, bel kanu ya'budunel cinn, ekseruhum bihim mu'minun
Qabbalah rahmeni ve şeytani olarak kullanılmıştır zamanında Qabbalah daha yaygın ve bilinen bir şeydi şeytani olarak kullanılmasına en büyük örnek Hz Muhammed (sav) e hurma çekirdeğinden bir yahudi tarafından yapılan ölüm büyüsüdür. bu durumlar nedeniyle Qabbalah yasaklanmış ve büyük dini otoritelerce saklanmıştır bilenler öldürülmüş ve yazdıkları kitaplar ya saklanmış ya da yakılmıştır haklılık payınız vardır lakin günümüzde böyle bir durum söz konusu değildir hiçbir kimse Qabbalaha kitaplar aracılığıyla bazı yalancı hahamlar aracılığıyla ulaşamaz Benim ulaşmış olmam bile bir nevi mucizedir ki Tamamı bana öğretilmemiş ve bazı koşullar koşulmuştur

Alıntı ile Cevapla
  #160  
Alt 25.02.24, 21:29
Üye
 
Üyelik tarihi: 21.02.24
Bulunduğu yer: İNGİLTERE
Mesajlar: 82
Etiketlendiği Mesaj: 2 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
On emir konusuna da ayrıca değinmek isterim. On emir İbrancada ‘’on söz’’ anlamında ‘’aseret ha-dibberot’’ diye ifade edilir. (Çıkış (Mısır’dan Çıkış) 34/28; Tesniye 8Yasanın Tekrarı) 4/13;10/4) Tevrata göre on emir Hz. Musa önderliğindeki İsrailoğulları’nın Mısır’dan çıkışlarından yedi hafta sonra Sina Dağı’nın zirvesinde bizzat Tanrı tarafından Musa’ya önce sözlü olarak bildirilen, ardından iki taş levha üzerine yazılıp verilen emirlerdir. (Çıkış (Mısır’dan Çıkış) 19-20; 24/12-18; 31/18) Musa dağdan indiğinde kavminin buzağıya taptığını görünce öfkesinden levhaları kırmış, bunun üzerine kendisinden iki taş levha daha yontması istenmiş, kırk günlük ikinci buluşma nihayetinde Musa bu defa Tanrı’nın yazdırmasıyla bizzat kendisinin yazdığı on emir ihtiva eden yeni levhalarla geri dönmüştür. Kısacası Tevrat’taki anlatıma göre on emir Musa’ya iki kez verilmiştir. (Çıkış (Mısır’dan Çıkış) 34/27-29) Çıkış ile (20/2-17) Tesniye’de (5/6-21) yer alan on emir, metinsel olarak farklılık arz etmektedir. Bu vaziyet söz konusu metinlerin zamanla birtakım değişikliklere maruz kaldığını göstermektedir. Meselenin bu boyutu bir tarafa on emrin Cumartesi yasağıyla ilgili kısmı hariç, başta tek tanrı inancı olmak üzere anne babaya itaat, hırsızlık yapmamak, insan canına kıymamak, zina etmemek gibi diğer bütün emirler evrensel niteliklidir. Nitekim dinler tarihi ve etnoloji araştırmaları da bunu teyit etmektedir. Mesela Eski Mısır’ın Ölüler Kitabı’ndaki günahlar listesi on emirle hemen hemen aynı mahiyettedir. Ayrıca Eski Mısır’da ölen kişinin Tanrı Osiris’in huzurundaki mahkemede, ‘’Adaletsizlik yapmadım, yağmalamadım, çalmadım, öldürmedim, öldürtmedim…’’ gibi sözler söylediği nakledilir.( Mısır'ın Ölüler Kitabı Albert Crampdor RUH ve MADDE YAYINLARI Sayfa: 46-47)
Taş levhalar 2 kez yazılmıştır ikisini de Hz Musa Allahın söylediklerine uygun işlemiştir Allah ilkinde ne söylediyse aynısını ikincisind de söylemiştir anlam ve cümle farklılıkları yoktur aynı mahiyette olması bir şey ifade etmez çünkü yasalar evrenseldir

Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bakara 79. Ayetiyle birlikte bu konu ile alakalı gördüğüm bakara 75. Ayetidir. Ayetin başındaki ilk ifadede Müslümanlara ‘’Siz şimdi adeta yana yakıla bu Yahudilerin size inanmaları mı arzu ediyorsunuz?’’ mealinde bir hitapta bulunulduktan sonra bunu takip eden ‘’ وَقَدْ كَانَ فَرِيقٌ مِّنْهُمْ يَسْمَعُونَ كَلاَمَ اللّهِ ثُمَّ يُحَرِّفُونَهُ مِن بَعْدِ مَا عَقَلُوهُ وَهُمْ يَعْلَمُونَ’’ ifadesinde onların inanmama 8icabet ve tasdik etmeme) gerekçelerinden söz edilir. Bu ifadede, Yahudilerden bir grubun Allah’ın kelamını dinledikleri, fakat daha sonra, onu bile bile tahrif ettikleri bildirilir. Mezkur ifadede geçen (ferik) lafzı ‘’ayrılma, bölünme, parçalanma’’ manasındaki (frk, fark) kökünden türemiş bir sıfat-ı müşebbehe olup ‘’ toplumun ana gövdesi içinde ayrı bir grup, topluluk, taife’’ gibi bir anlam ihtiva eder. Kendi lafzından tekil formu bulunmayan ‘’ferik’’ kelimesi bu ayet bağlamında Medine Yahudilerinin özellikle ulema sınıfına karşılık gelir. (Taberi, Camiu’l-Beyan 2.cilt sayfa 140)
Yahudilerin inanmaya yanaşmadıkları şey, Hz. Peygamber’in nübüvveti ve Kur’an vahyidir. Dolayısyla müslümanların Yahudilere yönelik ümit ve beklentileri, Hz. Peygamber’in nübüvvetini tasdik ve onun davetine icabettir. (Taberi Camiu’l-Beyan cilt 2 sayfa 139) Ancak ‘’ أَفَتَطْمَعُونَ’’ lafzının başındaki inkari ve/veya taaccübi istifham, müslümanların bu konudaki ümit ve beklentilerinin gerçekleşmeyeceğini belirtir. Daha açıkçası ‘’ أَفَتَطْمَعُونَ أَن يُؤْمِنُواْ لَكُمْ’’ ifadesi ‘’Ey Müslümanlar! Bu Yahudiler size asla inanmayacak, İslam davetinize icabette bulunmayacaklardır. Dolayısıyla onların size inanmalarını beklemeniz hayreti mucip bir husustur’’ şeklinde bir manaya gelir. (İbn Aşur, et-Tahrir ve’t-Tenvir cilt 1 sayfa 566)
Ayetin başındaki istifham edatından hareketle denilebilir ki Yahudilerin Hz. Peygamber’in davet ve tebliğine inanmalarını beklemek bir bakıma ham hayalden ibarettir.
Ayetteki ‘’ وَقَدْ كَانَ فَرِيقٌ مِّنْهُمْ يَسْمَعُونَ كَلاَمَ اللّهِ ثُمَّ يُحَرِّفُونَهُ’’ ifadesi Mücahid, Süddi, İbn Zeyd gibi müfessirler tarafından ‘’Onlardan bir grup Tevrat’ı dinler; fakat daha sonra onu tahrif ederler’’ şeklinde izah edilmiştir. (Taberi, Camiu’l-Beyan 2.cilt sayfa 141) Bu izahtan anlaşıldığı kadarıyla Tevrat’ı dinleyip tahrif edenler, Hz. Peygamber devrindeki Yahudi din alimleridir. Ancak Taberi’ye göre ‘’tahrif’’ eyleminin öznesi olan kişilerin elinde bulunan yazılı bir metin için ‘’dinleme’’ fiilinin kullanılması söz konusu izahı tutarsız hale getirir. Ayette söz konusu edilen zümre Hz. Musa devrindeki İsrailoğulları’dır. Nitekim onlar Hz. Musa’nın dilinden Allah’ın kelamını dinlemişler ve fakat ilahi kelamın manasını/maksadını bile bile çarpıtmışlardır, yani kasten yanlış anlamış ve yorumlamışlardır. (Taberi, Camiu’l-Beyan 2. Cilt sayfa 143) Tabi alim A’meş’in yorumuna göre ayetteki ‘’kelamellah’’ lafzı Kur’an’a da hamledilebilir. Bu takdirde ‘’ وَقَدْ كَانَ فَرِيقٌ مِّنْهُمْ يَسْمَعُونَ كَلاَمَ اللّهِ ثُمَّ يُحَرِّفُونَهُ’’ ifadesi Yahudilerin Kur’an’ı dinleyip manasını/maksadını kasıtlı olarak çarpıttıklarına delalet eder. (Ebu Hayyan, el-Bahru’l-Muhit cilt 1 sayfa 439)
Ayetteki (Allah’ın kelamı) lafzı A’meş tarafından (Allah’ın kelimeleri/sözleri) şeklinde okunmuştur. Ebu Hayyan ‘’kelam’’ ve ‘’kelim’’in aynı manaya geldiğini vurgulamıştır.( Ebu Hayyan, el-Bahru’l-Muhit cilt 1 sayfa 439) ‘’Kelam’’ sözlükte ‘’yaralamak’’ ve ‘’açıklayıcı ve anlam ifade edici tarzda konuşmak’’ manalarına gelen (klm, kelm) kökünden türemiş bir mastar/isimdir. Hem bir söz öbeğini oluşturan lafızları hem de bu lafızların taşıdığı anlamları ifade eden ‘’kelam’’ kelimesi örfte ‘’ağızdan çıkan anlaşılır ve anlamlı sese verilen ad’’ diye tarif edilir. Kur’an’da mastar isim ve fiil türevleriyle 75 kez geçen ‘’kelm’’ kökünün ‘’tekellüm’’ şeklindeki türevi ‘’konuşmak’’, ‘’tiklam’’ ve ‘’tiklame’’ şeklindeki türevleri ise ‘’güzel, fasih sçz’’ veya ‘’konuşmak’’ manasına gelir. (İbn Manzur, Lisanü’l-Arab 12. Cilt sayfa 522-524)
Söz konusu ifadede geçen (yüharrifunehü) lafzı ‘’bir şeyin tarafı, kenarı, ucu’’ manasına gelen (hrf, harf) kökünden türemiş bir fiildir. Bu kökten türeyen ‘’inhiraf’’ sapmak/ayrılmak manasına gelir. (İbn Side el-Muhkem 3. Cilt sayfa 306-307) Kökün tef’il babındaki mastarı ‘’tahrif’’ şeklinde olup iki manaya muhtemil bir sözü tek manaya hamletmeyi veya sözün manasını benzer manalarla değiştirmeyi (tebdil) belirtir. (Rağıp el-İsfehani, el-Mufredat sayfa 114) Yahudilere izafe edilen tahrif, genellikle kendi kutsal kitaplarındaki metinleri değiştirmek ve bazı hükümleri tağyir etmek. (Sa’lebi, el-Keşf ve el-Beyan cilt 1 sayfa 222) şeklinde değerlendirilir.
Bakara suresi 75. Ayetteki ‘’ وَهُمْ يَعْلَمُونَ’’ ifadesinin başında yer alan ‘’Vav’’ harfi hal/durum bildirir. Buna göre Yahudiler Allah’ın kelamını bilerek isteyerek tahrif etmişlerdir. Müfessirler ‘’bilme’’nin neye taalluk etmiş olduğu hususunda öncelikli olarak iki ihtimalden söz etmişlerdir. Birincisi ilahi kelamdaki maksat ve muradı gayet iyi anlamalarına rağmen onu çarpıttıklarını bilmek, ikincisi ise tahrifin ilahi cezayı/azabı mucip bir günah olduğunu bilmek şeklindedir. ((İbnü’l-Cevzi, Zadu’l-Mesir 1.cilt sayfa 104 Tabersi, Mecmuau’l-Beyan 1.cilt sayfa 194) Bu iki ihtimal haricinde tahrife kalkışarak hak ve hakikatten saptıklarını veya kendilerinin ne durumda olduklarını veyahut ilahi murada aykırı iş yaptıklarını bildiklerinden söz edilebilir. (Cüşemi, et-Tehzib cilt1 sayfa 444¸bn Adil, el-Lübab cilt2 sayfa 197)
seninle çok geniş bir zamanda farklı bir konu balığı altında sadece bu konuları konuşmalıyız Yusuf'um bilgin bol ben bu aralar çok zaman bulamıyorum sana mutlaka haber edeceğim

Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
varlıklar hakkında bir kaç soru samyeli Sorularınız 34 15.12.23 16:51
Yakazada gezenler hakkında bir soru sern Sorularınız 9 22.04.22 00:17
hadim daveti hakkında sorular ahmetkardeş Sorularınız 5 14.11.21 11:00
Kısmet açılması hakkında soru sanem Sorularınız 13 15.11.20 23:12
Kilo hakkında 10 soru aşk Sağlık 1 06.05.17 11:09


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 00:42.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147