Kuranı kerimde nesh olunmuş ayetler var mıdır ? - Sayfa 7 - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > HavasOkulu Genel Bölüm > Sorularınız

Sorularınız her türlü soruyu buradan sorabilirsiniz.

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #61  
Alt 20.02.24, 14:17
Gayretli üye
 
Üyelik tarihi: 09.11.23
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 356
Etiketlendiği Mesaj: 1 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
trhakan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
İmamlara vahiy geliyor konusuna inanmaktan bile Allaha sığınırım. Bu şudur bazı konularda Peygamberimiz bazı zamanlarda farklı farklı şekillerde ibadet etmiş amacı her ikiside doğrudur anlamındaydı. Dinimizi kolaylaştıran da oydu zorlaştırma dini değil kolaylaştırma dinidir bizim ki.

Nasıl namazda uydum hazır olan imama diyoruz ve vebali onun sırtına yüklüyoruz. bu konularda da öyle. Mezhebin imamı ilmi ile amal etmiş ve ikilemde kalmayacağımız şekilde fikir yürütmüş seçtiği yol yanlış değil diğerinin her ikiside sünnete uygun. Hatta her 4dü de sünnete uygun. Basit bir örnek sen Allahın karşısında olma bilinciyle ve korkusuyla ve coşkusuyla ve utancıyla kiii ve leri arttırmak mümkün namaza durmuşsunelini bağlasan ne kolunu bağlasan ne gibi basit bir fazlaca basitbir örnekle bu iş olur.

Sonra Kuranın meallerinde bi sanmıyorum ki Allah kuluna bıraksın eminim melekleri aracılığıyla ilham ediyordur doğruyu gösteriyordur. Ama ilhama vahiy diyebilirmiyiz?
İlham demiyelim de şu ayetle örnek vereyim sana sorunu açıklamak için .
Sana kitabı indiren O’dur. Onun (Kur’an) bir kısım âyetleri muhkemdir, ki bunlar kitabın esasıdır, diğerleri ise müteşâbihtir. Kalplerinde sapma meyli bulunanlar, fitne çıkarmak ve onu (kişisel arzularına göre) te’vil etmek için ondaki müteşâbihlerin peşine düşerler. Hâlbuki onun te’vilini ancak Allah bilir; bir de ilimde yüksek pâyeye erişenler. Derler ki: Ona inandık, hepsi rabbimiz katındandır. (Bu inceliği) yalnız aklıselim sahipleri düşünüp anlar.
Yani alimler ancak tevilini anlayabilir.ilham dediğin budur.yani gaybı falan Allah hiçkimseye bildirmez.peygamberler hariç

Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Değerli kardeşim soruna açıklık getirmeye çalışayım. Selefiyye’nin önde gelen alimlerinden kabul edilen Ahmed İbn hanbel’e göre iman, kalp ile tasdik dil ile ikrar ve uzuvlar ile amelden ibarettir. Onun ameli imanın bir cüzü olarak kabul ettiği halde büyük ve küçük günah işleyen kimseyi kafir saymayıp imanı eksik mümin olarak nitelendirmesinden salih ameli kamil bir mümin olmanın şartı olarak gördüğü anlaşılmaktadır. Ona göre tevbe etmeden ölen günahkâr kimsenin akıbeti Allah’ın meşietine bağlıdır. Dilerse azab eder dilerse affeder. Nitekim Allah Teala Kur’an’da şirk dışındaki günahları dilediği kimseler için affedeceğini bildirmiştir. (Nisa süresi 48. Ayet)
Ehl-i sünnet alimlerinden Ebu’ı-Hasen el-Eşari’ye göre iman, kalp ile tasdiktir. Dil ile ikrar ve uzuvlarla amelde bulunma ise imanın tali (füru) unsurudur. Kalp ile tasdik eden yani Allah Teala’nın birliğini ikrar edip peygamberleri ve onların Allah Teala’dan vahiy yoluyla getirdiklerini kabul eden kimsenin imanı sahihtir. Bu hal üzere ölürse, kurtuluşa ermiş bir mümin olarak ölmüş olur. İmandan ancak bunlardan birini inkâr etmekle çıkar. Büyük günah işleyen kimse, tevbe etmeden öldüğünde onun hükmü Allah Tealaya kalır. Dilerse rahmetiyle azap etmeden bağışlar veya Hz. Peygamber’in (S.) onun hakkındaki şefaatiyle affeder ya da işlediği suçla orantılı biçimde cezalandırıldıktan sonra yine Cehennem ’den çıkarıp Cennet’e koyar. Fakat onun kafirlerle birlikte ebedi olarak Cehennemde kalması caiz değildir.
İmam Maturidi’ye göre büyük günah işleyen kimse, günahından tevbe etmeden ölse bile mümindir. Ve Cehennemde ebedi olarak kalmayacaktır Çünkü Allah Teala işlenen kötülüklere misli kadar ceza verileceğini açıklamıştır. (Enam suresi 160. Ayet) Hiç şüphesiz Allah’ı inkâr etmeyen ve ona şirk koşmayan kimsenin günahı, kafir ve müşriklerin günahından daha azdır. Cehennem ’de ebedi kalma cezası, inkâr ve şirkin karşılığı olduğuna göre Allah’a iman eden büyük günah sahibine verilecek cezanın daha az olması gerekir. Aksi takdirde bu adaletsizlik olur. Dolayısyla iman etmekle en büyük hayrı işleyen günahkar mümin ile kafirin eşit cezaya çarptırılması söz konusu değildir. (Maturidi, Kitabu’t-Tevhid, Sayfa 596-598 )
Değerli abim Allah senden razı olsun.sorumu güzelce açıklamışsın ameli konularda imamlar arası görüş ayrılığını anlıyoruz (peygamberimiz bazen farklı amel etmesinden dolayı abdest mevzusu mesela)peki itikadi olarak ayrılıkları nasıl anlamalıyız?

Alıntı ile Cevapla
  #62  
Alt 20.02.24, 14:39
Acemi
 
Üyelik tarihi: 20.02.24
Bulunduğu yer: india
Mesajlar: 1
Etiketlendiği Mesaj: 0 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

assalamu alaikum ,sevgili kardeşlerim eşimin bana doğru düzgün cevap vermemesi ve benimle konuşamaması gibi bir problemin içindeyim bu konuda moralim bozuluyor bana yardımcı olabilecek birinin yardımına ihtiyacım var eşimin bana daha şefkatli olmasını sağlayabileceğim bir sure var mı

Alıntı ile Cevapla
  #63  
Alt 20.02.24, 14:59
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,385
Etiketlendiği Mesaj: 269 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Sadik36 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
İlham demiyelim de şu ayetle örnek vereyim sana sorunu açıklamak için .
Sana kitabı indiren O’dur. Onun (Kur’an) bir kısım âyetleri muhkemdir, ki bunlar kitabın esasıdır, diğerleri ise müteşâbihtir. Kalplerinde sapma meyli bulunanlar, fitne çıkarmak ve onu (kişisel arzularına göre) te’vil etmek için ondaki müteşâbihlerin peşine düşerler. Hâlbuki onun te’vilini ancak Allah bilir; bir de ilimde yüksek pâyeye erişenler. Derler ki: Ona inandık, hepsi rabbimiz katındandır. (Bu inceliği) yalnız aklıselim sahipleri düşünüp anlar.
Yani alimler ancak tevilini anlayabilir.ilham dediğin budur.yani gaybı falan Allah hiçkimseye bildirmez.peygamberler hariç


Değerli abim Allah senden razı olsun.sorumu güzelce açıklamışsın ameli konularda imamlar arası görüş ayrılığını anlıyoruz (peygamberimiz bazen farklı amel etmesinden dolayı abdest mevzusu mesela)peki itikadi olarak ayrılıkları nasıl anlamalıyız?
Değerli kardeşim bu oldukça uzun ve izaha muhtaç bir konu şu eseri hassaten tavsiye ederim.( İslam'da İnanç Konuları ve İtikadi Mezhepler Prof. Dr. Süleyman Uludağ DERGAH YAYINLARI)

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
Alıntı ile Cevapla
  #64  
Alt 20.02.24, 15:01
trhakan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 31.07.23
Bulunduğu yer: Kayseri
Mesajlar: 814
Etiketlendiği Mesaj: 20 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Sadik36 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
İlham demiyelim de şu ayetle örnek vereyim sana sorunu açıklamak için .
Sana kitabı indiren O’dur. Onun (Kur’an) bir kısım âyetleri muhkemdir, ki bunlar kitabın esasıdır, diğerleri ise müteşâbihtir. Kalplerinde sapma meyli bulunanlar, fitne çıkarmak ve onu (kişisel arzularına göre) te’vil etmek için ondaki müteşâbihlerin peşine düşerler. Hâlbuki onun te’vilini ancak Allah bilir; bir de ilimde yüksek pâyeye erişenler. Derler ki: Ona inandık, hepsi rabbimiz katındandır. (Bu inceliği) yalnız aklıselim sahipleri düşünüp anlar.
Yani alimler ancak tevilini anlayabilir.ilham dediğin budur.yani gaybı falan Allah hiçkimseye bildirmez.peygamberler hariç


Gaybı Allah bilir amma ve lakin istediğine verir Netekim bazı evliyaların bazı konularda ileri tarihli açıklamaları mevcuttur.



Değerli abim Allah senden razı olsun.sorumu güzelce açıklamışsın ameli konularda imamlar arası görüş ayrılığını anlıyoruz (peygamberimiz bazen farklı amel etmesinden dolayı abdest mevzusu mesela)peki itikadi olarak ayrılıkları nasıl anlamalıyız?


Vahiy sadece peygambere gönderilir ve görevli meleği vardır. Kalbinde zerre kadar şüphe olan bi imama da Allah melekleri vasıtası ile ilham etmişse buna vahiy diyemeyiz.
Allah bilmiyormuydu bir gün görüş ayrılığına düşüleceğini.

Allah bilmiyormuydu kurana dil uzatılacağını

neyse bu konuda kitaplar yazsak bitmez aynı fikirdeyiz Allah razı olsun tahammül ettin.

Alıntı ile Cevapla
  #65  
Alt 20.02.24, 15:43
imas - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Bilgili Üye
 
Üyelik tarihi: 18.01.20
Bulunduğu yer: her yer
Mesajlar: 16,689
Etiketlendiği Mesaj: 3571 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Sadik36 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Sanirim imamı azamı eleştiriyor diye bana yazıyorsun.Büyük alimlerin mesela buharı tenkitleri var.tekfir ettiğini söyleyen bile var.
ben sadece rey konusunu anlamaya çalıştım,doğrusunu öğrendim imam bakır bile ilk başta imamı azamın hadisleri kıyasla değistiridiğini düşünmüş ben de araştırmadan kendi görüşunu nasıl koyar diye düşündüm .ben sadece
Ahmet bin hanbel in dediğini uygulamaya çalışıyorum
Dini onların aldığı yerden kuranı kerim ve hadislerden almaya çalışıyorum.
Mesela4 mezhep hak derler imami azam ile Ahmet bin hanbel arasında amel imandan cuzdur konusunda ayrım vardır bunu bize açıklar mısınız
imami azama gore iman dil ile ikrar kalp ile tadtiktir
hanbeli, şafi ve malikiye gore iman. Dil ile ikrar, kalp ile tasdik ve organlarla amel etmektir.
fakat bu 3 imama gorede amel etmeyen kafir olmaz

yani bir fark bir ayrim yok

__________________
'Muhammedün Seyyidü’l-Kevneyni; / Ve’l-Ferikayni min Arabi’n ve min Acemi' (Muhammed (s.a.v)
Alıntı ile Cevapla
  #66  
Alt 20.02.24, 15:46
 
Üyelik tarihi: 09.03.21
Bulunduğu yer: Türkiye
Mesajlar: 129
Etiketlendiği Mesaj: 3 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

İmas Utanmaz mısın be sen adam?!
El cebel camiinde Ömer Radıyallahu anh hakkında çok hata yapmış dediğini diyorsun fakat bu kitap ibni teymiyye'ye AİT DEĞİL.
İbni Teymiyyenin değil o kitap fakat o kitapta böyle demiş diyorsun gerçekten kendini bu kadar düşürme insanda az utanma olur...
İlmin adabına uymuyorsun daha ama bir Âlim kulu eleştirme cürretinde bulunuyorsun hele birde eleştirinde ona ait olmayan kitapta böyle demiş diyip iftira atıyorsun.
Oradan buradan duyduğun şeyler ile zanda bulunuyorsun. İftira atmadan önce aç adamın kitaplarını görüşlerini oku.
Âlimler çok zulüm ve iftiralara maruz kalmıştır hele ki onlara iftira eden müfteri insanlar tarafından...

Birde diyorsun sonradan bu ilme ihtiyaç doğdu.
Ben sana bunun çevirisini yapayim hiç bir bidate sonradan ihtiyaç duyulmaz Resulullah buyurmuş;
İşlerin en şerlisi muhdes (dinden olmayıp sonradan dine sokulmaya çalışılan) olanlardır! Dine sonradan sokulan her şey bid'attır. Her bid'at dalalettir ve her dalalet ateştedir!”
Resulullah'ın ve sahabelerin yapmadığı şeye buna sonradan ihtiyaç duyuldu diyemezsin anladın mı bidatçi. Benim yolum Peygamber ve sahabe'nin yolu daha fazla kendini rezil etme zaten üslubundan hakaretlerden kendi seviyeni belli ediyorsun.

Alıntı ile Cevapla
  #67  
Alt 20.02.24, 15:57
Gayretli üye
 
Üyelik tarihi: 09.11.23
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 356
Etiketlendiği Mesaj: 1 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
imas Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
imami azama gore iman dil ile ikrar kalp ile tadtiktir
hanbeli, şafi ve malikiye gore iman. Dil ile ikrar, kalp ile tasdik ve organlarla amel etmektir.
fakat bu 3 imama gorede amel etmeyen kafir olmaz

yani bir fark bir ayrim yok
Abi hanbelilere göre imanla küfür arasında bir yerde olur diye biliyorum mesela namaz kılmayan

Alıntı ile Cevapla
  #68  
Alt 20.02.24, 16:17
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,385
Etiketlendiği Mesaj: 269 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Sadik36 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
İlham demiyelim de şu ayetle örnek vereyim sana sorunu açıklamak için .
Sana kitabı indiren O’dur. Onun (Kur’an) bir kısım âyetleri muhkemdir, ki bunlar kitabın esasıdır, diğerleri ise müteşâbihtir. Kalplerinde sapma meyli bulunanlar, fitne çıkarmak ve onu (kişisel arzularına göre) te’vil etmek için ondaki müteşâbihlerin peşine düşerler. Hâlbuki onun te’vilini ancak Allah bilir; bir de ilimde yüksek pâyeye erişenler. Derler ki: Ona inandık, hepsi rabbimiz katındandır. (Bu inceliği) yalnız aklıselim sahipleri düşünüp anlar.
Yani alimler ancak tevilini anlayabilir.ilham dediğin budur.yani gaybı falan Allah hiçkimseye bildirmez.peygamberler hariç


Değerli abim Allah senden razı olsun.sorumu güzelce açıklamışsın ameli konularda imamlar arası görüş ayrılığını anlıyoruz (peygamberimiz bazen farklı amel etmesinden dolayı abdest mevzusu mesela)peki itikadi olarak ayrılıkları nasıl anlamalıyız?
Değerli kardeşim bu oldukça uzun ve izaha muhtaç bir konu kısaltıp bazı malumatlar aktarmaya çalışacağım. 1) ÎMÂNDA KALBİN YERİ:Kur’ân-ı Kerîm’in bazı âyetlerinde îmân, kalbe nisbet edilmektedir. Şu âyetlerde olduğu gibi:
“Allah, îmânı, onların kalplerine yazdı.” (Mücâdele Süresi ayet 22)“Fakat Allah size îmânı sevdirdi ve onu kalplerinizde süsledi.” (Hucurât, süresi ayet 7)“Îmân, henüz kalplerinize girmedi.” (Hucurât,süresi ayet 14)“Kalbi îmân ile mutmain olduğu hâlde (dinden dönmeye) zorlanan hâriç, kim, îmândan sonra Allah’ı inkâr ederse (ona Allah’ın gazâbı vardır).” (Nahl, süresi ayet 106) “Ey Peygamber! Kalpleri îmân etmediği hâlde ağızlarıyla “İnandık!” diyen kimselerden küfür içinde koşuşanlar(ın hâli) seni üzmesin!” (Mâide, süresi ayet 41)Hz. Peygamber (s.a.v.):“Yâ Rabbi! Kalbimi dininde ve Sana itaatta sâbit kıl!” diye dua ederdi.[ Müslim, Îmân, 1; Ebû Dâvûd, Sünnet, 15; Tirmizî, Îmân, 4; İbn] Hz. Peygamber (s.a.v.), “Lâ ilâhe illallah” deyip de kalbinde arpa miktârı, buğday miktârı, hattâ zerre miktârı îmânı olan kimsenin cezası kadar cehennemde kaldıktan sonra çıkıp cennete gireceğini müjdelemiştir.[ Buhârî, Tevhid, 19; Müslim, Îmân, 316, 325; Nesâî, Îmân, 18; Tirmizî, Birr, 61.] Ashâb-ı Kirâmdan Üsâme b. Zeyd (r.a.), düşmanla harp ederken düşmanlardan birisini, “Lâ ilâhe illallah, Muhammedür Rasûlullah” demesine rağmen öldürmüştü. Bunu Hz. Peygamber (s.a.v.) duyunca çok kızmış ve Üsâme (r.a.)’a: “Kelime-i tevhid getiren birini niçin öldürdün?” diye sormuş, o da: “Yâ Rasûlallah! O, canını kurtarmak için bunu söyledi” deyince, Hz. Peygamber (s.a.v.): “Ölüm korkusundan söylediğini nereden biliyorsun, kalbini yarıp baktın mı?” diyerek Üsâme (r.a.)’ın yaptığının doğru olmadığını bildirmiştir.[ Müslim, Îmân, 158, 159; Ebû Dâvûd, Cihâd, 95; İbn Mâce, Fiten, 1; Ahmed b. Hanbel, IV, 439.]Bütün bu âyet ve hadisler, îmânın yerinin kalp olduğuna ve îmânın esas rüknünün kalp ile tasdik olduğuna açıkca delâlet etmektedir.[ Mâtürîdî, Kitâbu’t-Tevhid, Thk. Fethullah Huleyf, s. 373; Taftâzânî, Şerhu’l-Akâid, s. 153] Bundan dolayı Ehl-i Sünnet âlimlerinin muhakkikleri, îmânın, inanılacak hususları kalp ile tasdik olduğunda ittifak etmişlerdir.[ Mâtürîdî, Tevhîd, s. 373; Cüveynî, İrşâd, s. 397; Şehristânî, Nihâyetü’l-ikdâm, s. 471; Sâbûnî, Bidâye, sayfa 85]Mü’min olabilmek için kalp ile tasdik yeterli olmakla beraber bu kişi (puta tapmak; Peygamber’i, Kur’ân’ı, Kâbe’yi hafife almak; zarûrât-ı dîniyye dediğimiz dînî emir ve yasakları inkâr etmek vb.) küfür alâmeti olan hususlardan uzak durmalıdır. 2) ÎMÂNDA KALBİN ve DİLİN VAZİFESİ:Başta Ebû Hanîfe ve tâbileri olmak üzere bazı Ehl-i Sünnet âlimleri ise îmânın kalp ile tasdik ve dil ile ikrâr olmak üzere iki rüknü olduğu görüşündedirler.[ Ebû Hanîfe, el-Fıkhu’l-ekber, s. 6; Tahâvî, el-Akîdetü’t-Tahâviyye, s. 42; Pezdevî, Usûlu’d-dîn, s. 146; Ömer Nesefî, Akâid, s. 109; Sâbûnî, Bidâye, s. 85; Taftâzânî, Şerhu’l-Akâid, s. 153] Bu görüşte olanlara göre dilsizlik ve küfre zorlanma gibi âcizlik ve zarûret hâllerinde dil ile ikrâr rüknü düşebilir. Ama böyle bir zarûret olmadığı sürece kişi îmânını gizlememelidir. Tasdik bir bâtın (kalp) işi olduğundan, dil ile ikrâr olmadan bir kimsenin mü’min olduğu bilinemez ve dolayısıyla ona mü’min muâmelesi yapılamaz. (Arkasında namaz kılmak, kestiğini yemek, müslüman kadınla evlenmesine izin vermek, ölünce cenâze namazını kılmak, müslüman kabristanına defnetmek, zekât ve öşür gibi dînî vergilerle yükümlü tutmak vb.) müslümanlık hükümlerinin uygulanması için kişinin müslüman olduğunun bilinmesi gereklidir.“Îmânın kalp ile tasdik ve dil ile ikrâr olmak üzere iki rüknü vardır” görüşünde olanlar Hz. Peygamber (s.a.v.)’in şu hadîsini delil getirirler: “İnsanlar, «Allah’tan başka ilâh yoktur, Muhammed, O’nun elçisidir» diye şâhitlik edip, namazlarını kılıp, zekâtlarını verinceye kadar onlarla savaşmakla emrolundum. Bunu yaptıkları zaman mal ve canlarını benden korurlar (kurtarırlar). Ancak, İslâm hakkı müstesnâdır. İç yüzlerinin muhâsebesi ise Allah’a aittir.”[ Buhârî, Cihâd, 102; Müslim, Îmân, 32-38; Ebû Dâvûd, Cihâd, 104.] Bu hadîs-i şerif, dil ile ikrârın, îmânın bir rüknü olduğunu bildirmekle beraber, esasen, kelime-i tevhid ve şehâdet getiren herkesin mü’min sayılacağına ve öldürülemeyeceğine delâlet etmektedir. Bu durumda şu üç sebebin dışında hiçbir mü’min öldürülemez: 1) Evli iken zinâ etmek, 2) Müslüman olduktan sonra irtidâd etmek, 3) İnsan öldürmek (kısasen).[ Buhârî, Diyât, 66; Müslim, Kasâme, 25]Müslümanlıkta hüküm, zâhire göre verilir. Bir kimse diliyle îmânını ikrâr ediyorsa -kendisinden küfür alâmetlerinden biri sâdır olmadıkça- onu mü’min saymak gerekir; küfrüne hükmedilemez. Bu durumda, münâfıklar da dünyada mü’min sayılır, mü’min muâmelesine tâbi olur. Onların münâfık olup olmadıklarının hesâbı bize değil, Allah’a âittir.Bir kimsenin mü’min sayılması için ömründe bir kere kelime-i şehâdeti getirmiş olması yeterlidir. O takdirde canı ve malı güvendedir. Îmânda, kalp ile tasdik esas rükün olup hiçbir şekilde düşmesi söz konusu değildir. Dil ile ikrâr ise, îmânın asıl rüknü olmayıp mecbûriyet hâlinde, yani canı ve malı tehlikeye düştüğü zaman düşen bir şartıdır.[ Taftâzânî, Şerhu’l-Akâid, s. 153; Ali el-Kârî, Şerhu’l-Fıkhi’l-ekber, s. 156] “Kalbi îmân üzere mutmain (îmânla dolu) olduğu hâlde (dinden dönmeye) zorlanan hâriç, kim, îmân ettikten sonra Allah’ı tanımaz, fakat küfre göğüs açarsa, Allah’ın gazâbı onların üzerinedir. Onlar için büyük bir azap vardır” (Nahl, suresi ayet 106) âyeti; canı, malı, ırzı, namusu vb. tehlikeye düştüğü zamanlarda kişinin diliyle küfür izhâr etmesinin câiz olduğuna ve bunun, kalbindeki îmânına zarar vermeyeceğine delildir.Kalbiyle îmân esaslarına inandığı hâlde bir zarûretten dolayı îmânını gizleyen kişi Allah nazarında mü’mindir. İnsanlar onun îmânını bilemedikleri için insanlar nazarında kâfir sayılır. Diliyle inandığını söylediği hâlde kalben inanmayan ise, münâfıktır. Kalpte tasdik olmadan sadece dille ikrâr, îmân olmaz.3) ÎMÂNDA TASDÎK, İKRÂR VE AMEL:Mûtezile, Hâricîler ve Ehl-i Sünet’ten bazı selef âlimleri ise, “kalp ile tasdik, dil ile ikrâr ve rükünlerle amel” olmak üzere îmânın üç rüknü olduğu görüşündedirler. Mûtezile’ye göre, büyük günah işleyen îmândan çıkar, ama küfre girmez. Çünkü kendisinde şehâdet bâkidir. O hâlde îmânla küfür arasında bir yerdedir (el-menzile beynel menzileteyn). Hâricîlerin bir kısmına göre, büyük günah işleyen, küfre girer. Bir kısmına göre ise küçük günah işlemek bile kişinin küfre girmesine sebep olur (Şehristânî, Nihâyetü’l-ikdâm, s. 471; Bağdâdî, Usûlu’d-dîn, s. 249.) İmâm Mâlik, İmâm Şâfî, İmâm Ahmed b. Hanbel, İmâm Evzâî vb. bazı selef âlimlerinin, “îmân, kalp ile tasdik, dil ile ikrâr ve rükünlerle ameldir” tarzındaki târifleri, Mûtezile ve Hâricîlerin târiflerine benziyor ise de arasında fark vardır. Zira, bunlara göre, büyük günah işleyen kâfir olmaz.[ Pezdevî, Usûlu’d-dîn, s. 146.] Şu halde bunlara göre, amel, kâmil îmânın bir rüknüdür.

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
Alıntı ile Cevapla
  #69  
Alt 20.02.24, 16:26
Gayretli üye
 
Üyelik tarihi: 09.11.23
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 356
Etiketlendiği Mesaj: 1 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Değerli kardeşim bu oldukça uzun ve izaha muhtaç bir konu kısaltıp bazı malumatlar aktarmaya çalışacağım. 1) ÎMÂNDA KALBİN YERİ:Kur’ân-ı Kerîm’in bazı âyetlerinde îmân, kalbe nisbet edilmektedir. Şu âyetlerde olduğu gibi:
“Allah, îmânı, onların kalplerine yazdı.” (Mücâdele Süresi ayet 22)“Fakat Allah size îmânı sevdirdi ve onu kalplerinizde süsledi.” (Hucurât, süresi ayet 7)“Îmân, henüz kalplerinize girmedi.” (Hucurât,süresi ayet 14)“Kalbi îmân ile mutmain olduğu hâlde (dinden dönmeye) zorlanan hâriç, kim, îmândan sonra Allah’ı inkâr ederse (ona Allah’ın gazâbı vardır).” (Nahl, süresi ayet 106) “Ey Peygamber! Kalpleri îmân etmediği hâlde ağızlarıyla “İnandık!” diyen kimselerden küfür içinde koşuşanlar(ın hâli) seni üzmesin!” (Mâide, süresi ayet 41)Hz. Peygamber (s.a.v.):“Yâ Rabbi! Kalbimi dininde ve Sana itaatta sâbit kıl!” diye dua ederdi.[ Müslim, Îmân, 1; Ebû Dâvûd, Sünnet, 15; Tirmizî, Îmân, 4; İbn] Hz. Peygamber (s.a.v.), “Lâ ilâhe illallah” deyip de kalbinde arpa miktârı, buğday miktârı, hattâ zerre miktârı îmânı olan kimsenin cezası kadar cehennemde kaldıktan sonra çıkıp cennete gireceğini müjdelemiştir.[ Buhârî, Tevhid, 19; Müslim, Îmân, 316, 325; Nesâî, Îmân, 18; Tirmizî, Birr, 61.] Ashâb-ı Kirâmdan Üsâme b. Zeyd (r.a.), düşmanla harp ederken düşmanlardan birisini, “Lâ ilâhe illallah, Muhammedür Rasûlullah” demesine rağmen öldürmüştü. Bunu Hz. Peygamber (s.a.v.) duyunca çok kızmış ve Üsâme (r.a.)’a: “Kelime-i tevhid getiren birini niçin öldürdün?” diye sormuş, o da: “Yâ Rasûlallah! O, canını kurtarmak için bunu söyledi” deyince, Hz. Peygamber (s.a.v.): “Ölüm korkusundan söylediğini nereden biliyorsun, kalbini yarıp baktın mı?” diyerek Üsâme (r.a.)’ın yaptığının doğru olmadığını bildirmiştir.[ Müslim, Îmân, 158, 159; Ebû Dâvûd, Cihâd, 95; İbn Mâce, Fiten, 1; Ahmed b. Hanbel, IV, 439.]Bütün bu âyet ve hadisler, îmânın yerinin kalp olduğuna ve îmânın esas rüknünün kalp ile tasdik olduğuna açıkca delâlet etmektedir.[ Mâtürîdî, Kitâbu’t-Tevhid, Thk. Fethullah Huleyf, s. 373; Taftâzânî, Şerhu’l-Akâid, s. 153] Bundan dolayı Ehl-i Sünnet âlimlerinin muhakkikleri, îmânın, inanılacak hususları kalp ile tasdik olduğunda ittifak etmişlerdir.[ Mâtürîdî, Tevhîd, s. 373; Cüveynî, İrşâd, s. 397; Şehristânî, Nihâyetü’l-ikdâm, s. 471; Sâbûnî, Bidâye, sayfa 85]Mü’min olabilmek için kalp ile tasdik yeterli olmakla beraber bu kişi (puta tapmak; Peygamber’i, Kur’ân’ı, Kâbe’yi hafife almak; zarûrât-ı dîniyye dediğimiz dînî emir ve yasakları inkâr etmek vb.) küfür alâmeti olan hususlardan uzak durmalıdır. 2) ÎMÂNDA KALBİN ve DİLİN VAZİFESİ:Başta Ebû Hanîfe ve tâbileri olmak üzere bazı Ehl-i Sünnet âlimleri ise îmânın kalp ile tasdik ve dil ile ikrâr olmak üzere iki rüknü olduğu görüşündedirler.[ Ebû Hanîfe, el-Fıkhu’l-ekber, s. 6; Tahâvî, el-Akîdetü’t-Tahâviyye, s. 42; Pezdevî, Usûlu’d-dîn, s. 146; Ömer Nesefî, Akâid, s. 109; Sâbûnî, Bidâye, s. 85; Taftâzânî, Şerhu’l-Akâid, s. 153] Bu görüşte olanlara göre dilsizlik ve küfre zorlanma gibi âcizlik ve zarûret hâllerinde dil ile ikrâr rüknü düşebilir. Ama böyle bir zarûret olmadığı sürece kişi îmânını gizlememelidir. Tasdik bir bâtın (kalp) işi olduğundan, dil ile ikrâr olmadan bir kimsenin mü’min olduğu bilinemez ve dolayısıyla ona mü’min muâmelesi yapılamaz. (Arkasında namaz kılmak, kestiğini yemek, müslüman kadınla evlenmesine izin vermek, ölünce cenâze namazını kılmak, müslüman kabristanına defnetmek, zekât ve öşür gibi dînî vergilerle yükümlü tutmak vb.) müslümanlık hükümlerinin uygulanması için kişinin müslüman olduğunun bilinmesi gereklidir.“Îmânın kalp ile tasdik ve dil ile ikrâr olmak üzere iki rüknü vardır” görüşünde olanlar Hz. Peygamber (s.a.v.)’in şu hadîsini delil getirirler: “İnsanlar, «Allah’tan başka ilâh yoktur, Muhammed, O’nun elçisidir» diye şâhitlik edip, namazlarını kılıp, zekâtlarını verinceye kadar onlarla savaşmakla emrolundum. Bunu yaptıkları zaman mal ve canlarını benden korurlar (kurtarırlar). Ancak, İslâm hakkı müstesnâdır. İç yüzlerinin muhâsebesi ise Allah’a aittir.”[ Buhârî, Cihâd, 102; Müslim, Îmân, 32-38; Ebû Dâvûd, Cihâd, 104.] Bu hadîs-i şerif, dil ile ikrârın, îmânın bir rüknü olduğunu bildirmekle beraber, esasen, kelime-i tevhid ve şehâdet getiren herkesin mü’min sayılacağına ve öldürülemeyeceğine delâlet etmektedir. Bu durumda şu üç sebebin dışında hiçbir mü’min öldürülemez: 1) Evli iken zinâ etmek, 2) Müslüman olduktan sonra irtidâd etmek, 3) İnsan öldürmek (kısasen).[ Buhârî, Diyât, 66; Müslim, Kasâme, 25]Müslümanlıkta hüküm, zâhire göre verilir. Bir kimse diliyle îmânını ikrâr ediyorsa -kendisinden küfür alâmetlerinden biri sâdır olmadıkça- onu mü’min saymak gerekir; küfrüne hükmedilemez. Bu durumda, münâfıklar da dünyada mü’min sayılır, mü’min muâmelesine tâbi olur. Onların münâfık olup olmadıklarının hesâbı bize değil, Allah’a âittir.Bir kimsenin mü’min sayılması için ömründe bir kere kelime-i şehâdeti getirmiş olması yeterlidir. O takdirde canı ve malı güvendedir. Îmânda, kalp ile tasdik esas rükün olup hiçbir şekilde düşmesi söz konusu değildir. Dil ile ikrâr ise, îmânın asıl rüknü olmayıp mecbûriyet hâlinde, yani canı ve malı tehlikeye düştüğü zaman düşen bir şartıdır.[ Taftâzânî, Şerhu’l-Akâid, s. 153; Ali el-Kârî, Şerhu’l-Fıkhi’l-ekber, s. 156] “Kalbi îmân üzere mutmain (îmânla dolu) olduğu hâlde (dinden dönmeye) zorlanan hâriç, kim, îmân ettikten sonra Allah’ı tanımaz, fakat küfre göğüs açarsa, Allah’ın gazâbı onların üzerinedir. Onlar için büyük bir azap vardır” (Nahl, suresi ayet 106) âyeti; canı, malı, ırzı, namusu vb. tehlikeye düştüğü zamanlarda kişinin diliyle küfür izhâr etmesinin câiz olduğuna ve bunun, kalbindeki îmânına zarar vermeyeceğine delildir.Kalbiyle îmân esaslarına inandığı hâlde bir zarûretten dolayı îmânını gizleyen kişi Allah nazarında mü’mindir. İnsanlar onun îmânını bilemedikleri için insanlar nazarında kâfir sayılır. Diliyle inandığını söylediği hâlde kalben inanmayan ise, münâfıktır. Kalpte tasdik olmadan sadece dille ikrâr, îmân olmaz.3) ÎMÂNDA TASDÎK, İKRÂR VE AMEL:Mûtezile, Hâricîler ve Ehl-i Sünet’ten bazı selef âlimleri ise, “kalp ile tasdik, dil ile ikrâr ve rükünlerle amel” olmak üzere îmânın üç rüknü olduğu görüşündedirler. Mûtezile’ye göre, büyük günah işleyen îmândan çıkar, ama küfre girmez. Çünkü kendisinde şehâdet bâkidir. O hâlde îmânla küfür arasında bir yerdedir (el-menzile beynel menzileteyn). Hâricîlerin bir kısmına göre, büyük günah işleyen, küfre girer. Bir kısmına göre ise küçük günah işlemek bile kişinin küfre girmesine sebep olur (Şehristânî, Nihâyetü’l-ikdâm, s. 471; Bağdâdî, Usûlu’d-dîn, s. 249.) İmâm Mâlik, İmâm Şâfî, İmâm Ahmed b. Hanbel, İmâm Evzâî vb. bazı selef âlimlerinin, “îmân, kalp ile tasdik, dil ile ikrâr ve rükünlerle ameldir” tarzındaki târifleri, Mûtezile ve Hâricîlerin târiflerine benziyor ise de arasında fark vardır. Zira, bunlara göre, büyük günah işleyen kâfir olmaz.[ Pezdevî, Usûlu’d-dîn, s. 146.] Şu halde bunlara göre, amel, kâmil îmânın bir rüknüdür.
Abi kısa değil gayet açıklayı yı 1.numaraya bende ayetle örnek vereyim dil ile ikrarın yeterli olmadığına dair.
Bedevîler, “İman ettik” dediler. Şunu söyle: “Henüz iman gönüllerinize yerleşmediğine göre, sadece boyun eğdiniz. Bununla beraber Allah’a ve resulüne itaat ederseniz yaptığınız hiçbir şeyi boşa çıkarmaz; Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.”(Hucurat 14)

2 ve 3 .konu için ise ulema amel imandan ayrıdır demiş ama abi sihr de bi ameldir sihr yapan Ebu Hanife ye göre durumu nedir kâfir olurmu?(mesela varlıkların adına kurban kesse)

Alıntı ile Cevapla
  #70  
Alt 20.02.24, 17:06
imas - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Bilgili Üye
 
Üyelik tarihi: 18.01.20
Bulunduğu yer: her yer
Mesajlar: 16,689
Etiketlendiği Mesaj: 3571 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Sadik36 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Abi hanbelilere göre imanla küfür arasında bir yerde olur diye biliyorum mesela namaz kılmayan
hanbeliye gore namaz kilmayan

__________________
'Muhammedün Seyyidü’l-Kevneyni; / Ve’l-Ferikayni min Arabi’n ve min Acemi' (Muhammed (s.a.v)
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Kabul olunmuş tövbenin de alâmetiymiş günahı unutmak.. Gercek Sizden Gelenler 4 05.03.24 22:04
Kuranı Kerimin Meali Kur'an mıdır? Meal okumak asıl anlamı bozar mı? Bro Sorularınız 11 18.02.24 13:58
Hz.Adem A.S ile Hz.Muhammed S.A.V Arasında Kuranı Kerimde geçen tüm peygamberler Skoda Peygamberler 1 06.02.24 21:05
Kuranı Kerimde Bazı Ayetler Neden KUL - de ki Kelamullahıyla Başlar? Havasokulu Diğer Havas Konuları 10 14.05.20 11:44
Kuranı Kerimde yer alan belli başlı konulara ulaşabileceğiniz liste desperado Kuran-ı Kerim 9 17.05.18 01:42


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 19:22.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147