Yasin ne anlama geliyor? - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > HavasOkulu Genel Bölüm > Sorularınız

Sorularınız her türlü soruyu buradan sorabilirsiniz.

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 01.02.24, 01:49
Üye
 
Üyelik tarihi: 18.01.24
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 63
Etiketlendiği Mesaj: 6 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Yasin ne anlama geliyor?

Selamün aleyküm cümleten
Kur'an da harflerle başlayan sureler var
Bunların içinde en çok merak ettiğim yasin suresi
Küçükken ezberlemiştim okuyorum bazen ama anlamı hep soru işareti oldu benim için bilen varsa yazabilir mi? Teşekkürler.

Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 01.02.24, 07:51
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,380
Etiketlendiği Mesaj: 269 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
akmera Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Selamün aleyküm cümleten
Kur'an da harflerle başlayan sureler var
Bunların içinde en çok merak ettiğim yasin suresi
Küçükken ezberlemiştim okuyorum bazen ama anlamı hep soru işareti oldu benim için bilen varsa yazabilir mi? Teşekkürler.
Bazıları hurûf-i mukattaanın Allah Teâlâ’nın isimleri olduğunu söylemiştir. Hz. Ali (r.a.)’ın “يَا كٓهٰيٰعٓصٓ يٰا حٰمٓ عٓسٓقٓ” diye duâ etmesi de buna delâlet eder. Bu durumda Yâsîn’e yemîn edilmiş olur. Mânâsı ise ‘Yâsîn’e, yâni Allah Teâlâ’ya yemîn ederim.’ demek olur.Hukemâ-i ilâhiyyeden birisi, bu harflerin on dört meleğin isimleri olduğunu söylemiştir. Nitekim bu konunun açıklaması Şuarâ sûresinin başında geçmişti.İbn Abbâs (r.a.)’dan rivâyet edilir ki: “Yâsîn, Tayy kabilesinin lügatinde ‘Ey İnsan’ demektir. Bu hitap ile kasdedilen de Rasûlullah (s.a.)’dir.” Müfessirlerin çoğunun görüşü de budur. Belki de bunun aslı insan kelimesinin tasğîri ile “يَا أُنَيْسِينُ (Ey insancağız)”dır. Çünkü bazen tasgîr siygası şefkat/sevgi ve tâzimi göstermek için olur. Özellikle de tasgîr siygasıyla konuşan Allah Teâlâ olunca. Çünkü Allah Teâlâ ancak doğru ve hikmet olanı söyler ve yapar. Bu durumda Yâsîn’deki “Yâ” nidâ harfidir. “Sîn” ise “أُنَيْسِينُ (üneysîn)” kelimesinin yarısıdır. Arap dilinde böyle nidâlar çok olunca hafiflik ve kolaylık için bu kelimenin ikinci yarısıyla yetindiler.Bu hitap, Mustafa (a.s.)’ın sûret ve beşeriyetinedir. Bir başka yerde “De ki: Ben, yalnızca sizin gibi bir beşerim.” (Kehf suresi Ayet 110) buyurulması, insanlık ve cinsiyet sebebiyledir. O insanlara benzemektedir. Bu hitap nübüvvet şerefi ve risâletin tahsisi sebebiyle insanadır. Ona olan hitap şöyledir: “يا أَيُّهَا النَّبِيُّ، يا أَيُّهَا الرَّسُولُ (Ey Nebî, Ey Rasûl)” Sûret ve beşeriyet şeklinde olan hitabın sebebi, gayret hicabı olsun da nâ-mahrem olanlar onun hâl ve kemalinden haberdar olmasın diyedir. Bu da şairin söylediği gibi şu şekildedir: Beni arslan olarak çağır da Kim olduğumu kimse bilmesin İbnü’l-Hanefiyye’den nakledildiğine göre “Yâsîn” Yâ Muhammed demektir. Allah Teâlâ’nın bundan sonra “Sen şüphesiz peygamberlerdensin.” (Yâsîn, suresi ayet 3) buyurması buna delildir. Bir hadiste şöyle buyrulmuştur: “Allah beni şu yedi isimle isimlendirdi: Muhammed, Ahmed, Tâhâ, Yâsîn, el-Müzzemmil, el-Müddessir ve Abdullah.” Ehl-i Beyt’e “Âl-i Yâsîn (Yâsîn Âilesi)” denilmesi de bunu te’yid etmektedir. Nitekim şâir şöyle demiştir:لِلّٰهِ دَرُّكُمْ ياَ آلَ ياَسِيناَEy Yâsîn Âilesi, sizin muvaffakiyetiniz Allah’tandır. Fakir (Bursevî) der ki: “Yâsîn Âilesi” ile Allah Teâlâ’nın bu sûrede yücelttiği kimsenin âilesinin kasdedilmiş olması da mümkündür. Bu durumda Ehl-i Beyt’e “Âl-i Yâsîn (Yâsîn Âilesi)” denilmesi bunu te’yid etmez.Kâşifî der ki: “Hakikat şu ki Arap dilinde bir kelimeyi bir harf ile ifâde ederler. Meselâ: “قَدْ قُلْتَ لَهَا قِفِى فَقَالَتْ لىِ قَافْ (ق) (Ben ona ‘dur’ dedim, o da ‘durdum’ dedi)” Buradaki “قٓ” harfi, “وَقَفْتُ (durdum)” demektir. O hâlde “sîn” harfi “يَا سَيِّدُ (Ey efendi), yani “يَا سَيِّدَ الْبَشَرِ (Ey beşerin efendisi)” veya “يَا سَيِّدَ الأَوَّلِينَ وَالْآخِرِينَ (Ey öncekilerin ve sonrakilerin efendisi)” demek oluyor. “Ben Âdemoğullarının efendisiyim” hadisi de bu harfin tefsiridir. Nitekim el-Arâis’te şöyle der: “Hz. Peygamber (a.s.) bu sözüyle kendisini övmemiş, ancak Hak Teâlâ’nın ‘Yâsîn’ buyurarak kendisine hitab etmesinin mânâsını haber vermiştir.”Ayrıca bilmek gerekir ki harfler arasında “sîn”, yazılış ve telâffuz itibariyle uygunluk ve eşitlik sahibi tek harftir, bunun dışında hiçbir harfte bu durum söz konusu değildir. Bu sebeple ister tevhid yolunda ister şerîatin ahkâmında olsun, hakîkî adâletin kendisine mahsus olduğu Hazret-i Peygamber’e mahsustur. Her hâl u kârda itidal mertebesi sana mahsustur. Tevhid faziletine sahip olmakta herkesten daha âdil olan sensin.Cem’ü’l-cem’ makamında temkindesin sen.Böyle bir fazilete sahip olmakla herkesten daha yücesin.Anlatılan kelime ve sözlerden çıkan mânâya göre bahçelerin kokusu, Kur’an’ın kalbi olan Yasîn ile koklanabilir.Nimetullah Nakşibendî (Yâsîn harflerinin mânâsı hakkında) der ki: “Ey yakîn denizinin pınarının hakîkatini bilen, sapma ve telvînden sâlim olarak onda yüzen!”Şeyh Necmeddîn şöyle demiştir: “Yâsîn, Habîbin peygamberliğinin bereketine (yümn) ve O’nun temiz sırrına yemindir.”İnşaallah bu konunun tamamı sûrenin sonunda gelecektir.Baklî der ki: “Allah Teâlâ ezelî kudret eline (yed) ve rubûbiyyetin yüceliğine (senâ) yemîn etmiştir.”Kuşeyrî der ki: “Yâ” harfi misak gününe, “sîn” Allah Teâlâ’nın dostlarıyla olan sırrına işaret etmektedir. Sanki Allah Teâlâ: ‘Misak günü, benim dostlarla olan sırrım ve Kur’an hakkı için/bunlara yemin olsun ki…’ buyurmuştur.” Ulemâdan bir topluluk Allah Teâlâ’nın hiç kimseye bazı sûrelerin başlarında olan hurûf-i mukattaanın mânâlarını idrâke imkan vermediği görüşüne varmış ve “Bunların ilmi sadece Allah’a âiddir. Biz bunların Kur’ân-ı Azîm cümlesinden olduğuna îman ederiz. Bunların ilmini Allah Teâlâ’ya havâle ederiz. Diğer âyetlerden anladığımız mânâları bunlardan anlamasak da ibâdet maksadıyla, Allah’ın emrini yerine getirmek ve O’nun kelâmını ta’zim için bu harfleri okuruz.” demişlerdir.Yenâbî’de şöyle geçer: “Hurûf-i mukattaa’dan her bir harfin gayb hazinesinden bir sırrı vardır ki Hazret-i Hak Teâlâ habibine bunu bildirmiştir. Ondan sonra Cebrâil onun üzerine nâzil olmuş; Allah ve Rasûlü’nden başka kimse ondan haberdar değildir.”Şeyh Nûreddinzâde Vâridât’ında şöyle der: “Rasûlullah (s.a.)’e böyle müteşâbih harflerin esrârını sordum. “Onlar benimle Allah Teâlâ arasındaki muhabbetin sırlarındandır.” buyurdu. Ben: “Bunları kimse bilir mi?” diye sordum. “Bunları ceddim İbrâhim (a.s.) dahi bilmez. Bunlar hiçbir mürsel nebî ve mukarreb meleğin bile muttali olmadığı Allah Teâlâ’nın sırlarındandır.” buyurdu.Şu rivâyet de bunu te’yid eder: Cebrâil (a.s.) “كٓهٰيٰعٓصٓ” kavli ile indiğinde “كاف/kâf” deyince Hz. Peygamber (a.s.) “Bildim” dedi. Cebrail (a.s.) “ها/hâ” deyince yine “Bildim” dedi. Cebrail (a.s.) “يا/yâ” deyince yine “Bildim” dedi. Cebrail (a.s.) عين/ayn deyince yine “Bildim” dedi Cebrail (a.s.) “صاد/sâd” deyince yine “Bildim” dedi. Bunun üzerine Cebrâil (a.s.): “Benim bilmediğimi sen nasıl bildin?” diye sordu.Fakir (Bursevî) der ki: Başkaları şöyle dursun ümmetin kâmil fertlerinden hiçbir kimsenin ulaşamadığı kemal ve olgunluk makamına şüphesiz Peygamberimiz (a.s.) ulaşmıştır. Peygamberimiz (s.a.)’in mi’rac gecesinde bütün mevki ve makamları geçmesi buna delâlet eder. Bundan dolayı ‘İnsanlardan, cinlerden ve meleklerden hiçbir kimse Peygamberimiz (s.a.)’in bildiğini bilememiştir’ denilmesi câizdir. Çünkü hepsinin ilimleri O’nun ilmine nisbetle denizden bir damla gibidir. Beşerin haddine nisbetle daha fazlası olamayacak şekilde harflerin hakikatlerinin ilmi de O’na âiddir. O’nun dışındakiler ise kendi istîdad ve kabiliyetlerine göre bu harflerin gereklerini ve bazı hakîkatlerini bilirler. İşte hâlin verdiği bilgi budur. Gizlilikleri, sırları, Kitabının içinde dürülü olanları ve hitabının ihâta ettiklerini en iyi bilen Allah Teâlâ’dır.
(Ruhul Beyan Tefsiri (16. Cilt) - İsmail Hakkı Bursevi)

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 01.02.24, 08:39
imas - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Bilgili Üye
 
Üyelik tarihi: 18.01.20
Bulunduğu yer: her yer
Mesajlar: 16,687
Etiketlendiği Mesaj: 3569 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
akmera Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Selamün aleyküm cümleten
Kur'an da harflerle başlayan sureler var
Bunların içinde en çok merak ettiğim yasin suresi
Küçükken ezberlemiştim okuyorum bazen ama anlamı hep soru işareti oldu benim için bilen varsa yazabilir mi? Teşekkürler.
kuranda 29 yerde hurufu mukatta harfler gecer, bunlar hakkinda evliyaullah bir cok beyanda bulunmus ictihadlarini soylemislerdir, , bir cok alim bu harflerin sır oldugunu, sırrin Allaha ait oldugunu, bu sirrin büyük bolumunu kullarina aciklamadigini belirtmislerdir
ya sin kelime anlami olarak insan kişi yada seyyid anlami yuklenmişsede onunda sırrı Allah CC ilmindedir,
dinde her seyi sorgulamak dogru degildir, cunku soru soruyu dogurur,cok soru insan mantigina gore ispat ister, fakat islam mantık dini degil teslimiyet dinidir

.
__________________
'Muhammedün Seyyidü’l-Kevneyni; / Ve’l-Ferikayni min Arabi’n ve min Acemi' (Muhammed (s.a.v)
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 01.02.24, 09:24
trhakan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 31.07.23
Bulunduğu yer: Kayseri
Mesajlar: 814
Etiketlendiği Mesaj: 20 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bazıları hurûf-i mukattaanın Allah Teâlâ’nın isimleri olduğunu söylemiştir. Hz. Ali (r.a.)’ın “يَا كٓهٰيٰعٓصٓ يٰا حٰمٓ عٓسٓقٓ” diye duâ etmesi de buna delâlet eder. Bu durumda Yâsîn’e yemîn edilmiş olur. Mânâsı ise ‘Yâsîn’e, yâni Allah Teâlâ’ya yemîn ederim.’ demek olur.Hukemâ-i ilâhiyyeden birisi, bu harflerin on dört meleğin isimleri olduğunu söylemiştir. Nitekim bu konunun açıklaması Şuarâ sûresinin başında geçmişti.İbn Abbâs (r.a.)’dan rivâyet edilir ki: “Yâsîn, Tayy kabilesinin lügatinde ‘Ey İnsan’ demektir. Bu hitap ile kasdedilen de Rasûlullah (s.a.)’dir.” Müfessirlerin çoğunun görüşü de budur. Belki de bunun aslı insan kelimesinin tasğîri ile “يَا أُنَيْسِينُ (Ey insancağız)”dır. Çünkü bazen tasgîr siygası şefkat/sevgi ve tâzimi göstermek için olur. Özellikle de tasgîr siygasıyla konuşan Allah Teâlâ olunca. Çünkü Allah Teâlâ ancak doğru ve hikmet olanı söyler ve yapar. Bu durumda Yâsîn’deki “Yâ” nidâ harfidir. “Sîn” ise “أُنَيْسِينُ (üneysîn)” kelimesinin yarısıdır. Arap dilinde böyle nidâlar çok olunca hafiflik ve kolaylık için bu kelimenin ikinci yarısıyla yetindiler.Bu hitap, Mustafa (a.s.)’ın sûret ve beşeriyetinedir. Bir başka yerde “De ki: Ben, yalnızca sizin gibi bir beşerim.” (Kehf suresi Ayet 110) buyurulması, insanlık ve cinsiyet sebebiyledir. O insanlara benzemektedir. Bu hitap nübüvvet şerefi ve risâletin tahsisi sebebiyle insanadır. Ona olan hitap şöyledir: “يا أَيُّهَا النَّبِيُّ، يا أَيُّهَا الرَّسُولُ (Ey Nebî, Ey Rasûl)” Sûret ve beşeriyet şeklinde olan hitabın sebebi, gayret hicabı olsun da nâ-mahrem olanlar onun hâl ve kemalinden haberdar olmasın diyedir. Bu da şairin söylediği gibi şu şekildedir: Beni arslan olarak çağır da Kim olduğumu kimse bilmesin İbnü’l-Hanefiyye’den nakledildiğine göre “Yâsîn” Yâ Muhammed demektir. Allah Teâlâ’nın bundan sonra “Sen şüphesiz peygamberlerdensin.” (Yâsîn, suresi ayet 3) buyurması buna delildir. Bir hadiste şöyle buyrulmuştur: “Allah beni şu yedi isimle isimlendirdi: Muhammed, Ahmed, Tâhâ, Yâsîn, el-Müzzemmil, el-Müddessir ve Abdullah.” Ehl-i Beyt’e “Âl-i Yâsîn (Yâsîn Âilesi)” denilmesi de bunu te’yid etmektedir. Nitekim şâir şöyle demiştir:لِلّٰهِ دَرُّكُمْ ياَ آلَ ياَسِيناَEy Yâsîn Âilesi, sizin muvaffakiyetiniz Allah’tandır. Fakir (Bursevî) der ki: “Yâsîn Âilesi” ile Allah Teâlâ’nın bu sûrede yücelttiği kimsenin âilesinin kasdedilmiş olması da mümkündür. Bu durumda Ehl-i Beyt’e “Âl-i Yâsîn (Yâsîn Âilesi)” denilmesi bunu te’yid etmez.Kâşifî der ki: “Hakikat şu ki Arap dilinde bir kelimeyi bir harf ile ifâde ederler. Meselâ: “قَدْ قُلْتَ لَهَا قِفِى فَقَالَتْ لىِ قَافْ (ق) (Ben ona ‘dur’ dedim, o da ‘durdum’ dedi)” Buradaki “قٓ” harfi, “وَقَفْتُ (durdum)” demektir. O hâlde “sîn” harfi “يَا سَيِّدُ (Ey efendi), yani “يَا سَيِّدَ الْبَشَرِ (Ey beşerin efendisi)” veya “يَا سَيِّدَ الأَوَّلِينَ وَالْآخِرِينَ (Ey öncekilerin ve sonrakilerin efendisi)” demek oluyor. “Ben Âdemoğullarının efendisiyim” hadisi de bu harfin tefsiridir. Nitekim el-Arâis’te şöyle der: “Hz. Peygamber (a.s.) bu sözüyle kendisini övmemiş, ancak Hak Teâlâ’nın ‘Yâsîn’ buyurarak kendisine hitab etmesinin mânâsını haber vermiştir.”Ayrıca bilmek gerekir ki harfler arasında “sîn”, yazılış ve telâffuz itibariyle uygunluk ve eşitlik sahibi tek harftir, bunun dışında hiçbir harfte bu durum söz konusu değildir. Bu sebeple ister tevhid yolunda ister şerîatin ahkâmında olsun, hakîkî adâletin kendisine mahsus olduğu Hazret-i Peygamber’e mahsustur. Her hâl u kârda itidal mertebesi sana mahsustur. Tevhid faziletine sahip olmakta herkesten daha âdil olan sensin.Cem’ü’l-cem’ makamında temkindesin sen.Böyle bir fazilete sahip olmakla herkesten daha yücesin.Anlatılan kelime ve sözlerden çıkan mânâya göre bahçelerin kokusu, Kur’an’ın kalbi olan Yasîn ile koklanabilir.Nimetullah Nakşibendî (Yâsîn harflerinin mânâsı hakkında) der ki: “Ey yakîn denizinin pınarının hakîkatini bilen, sapma ve telvînden sâlim olarak onda yüzen!”Şeyh Necmeddîn şöyle demiştir: “Yâsîn, Habîbin peygamberliğinin bereketine (yümn) ve O’nun temiz sırrına yemindir.”İnşaallah bu konunun tamamı sûrenin sonunda gelecektir.Baklî der ki: “Allah Teâlâ ezelî kudret eline (yed) ve rubûbiyyetin yüceliğine (senâ) yemîn etmiştir.”Kuşeyrî der ki: “Yâ” harfi misak gününe, “sîn” Allah Teâlâ’nın dostlarıyla olan sırrına işaret etmektedir. Sanki Allah Teâlâ: ‘Misak günü, benim dostlarla olan sırrım ve Kur’an hakkı için/bunlara yemin olsun ki…’ buyurmuştur.” Ulemâdan bir topluluk Allah Teâlâ’nın hiç kimseye bazı sûrelerin başlarında olan hurûf-i mukattaanın mânâlarını idrâke imkan vermediği görüşüne varmış ve “Bunların ilmi sadece Allah’a âiddir. Biz bunların Kur’ân-ı Azîm cümlesinden olduğuna îman ederiz. Bunların ilmini Allah Teâlâ’ya havâle ederiz. Diğer âyetlerden anladığımız mânâları bunlardan anlamasak da ibâdet maksadıyla, Allah’ın emrini yerine getirmek ve O’nun kelâmını ta’zim için bu harfleri okuruz.” demişlerdir.Yenâbî’de şöyle geçer: “Hurûf-i mukattaa’dan her bir harfin gayb hazinesinden bir sırrı vardır ki Hazret-i Hak Teâlâ habibine bunu bildirmiştir. Ondan sonra Cebrâil onun üzerine nâzil olmuş; Allah ve Rasûlü’nden başka kimse ondan haberdar değildir.”Şeyh Nûreddinzâde Vâridât’ında şöyle der: “Rasûlullah (s.a.)’e böyle müteşâbih harflerin esrârını sordum. “Onlar benimle Allah Teâlâ arasındaki muhabbetin sırlarındandır.” buyurdu. Ben: “Bunları kimse bilir mi?” diye sordum. “Bunları ceddim İbrâhim (a.s.) dahi bilmez. Bunlar hiçbir mürsel nebî ve mukarreb meleğin bile muttali olmadığı Allah Teâlâ’nın sırlarındandır.” buyurdu.Şu rivâyet de bunu te’yid eder: Cebrâil (a.s.) “كٓهٰيٰعٓصٓ” kavli ile indiğinde “كاف/kâf” deyince Hz. Peygamber (a.s.) “Bildim” dedi. Cebrail (a.s.) “ها/hâ” deyince yine “Bildim” dedi. Cebrail (a.s.) “يا/yâ” deyince yine “Bildim” dedi. Cebrail (a.s.) عين/ayn deyince yine “Bildim” dedi Cebrail (a.s.) “صاد/sâd” deyince yine “Bildim” dedi. Bunun üzerine Cebrâil (a.s.): “Benim bilmediğimi sen nasıl bildin?” diye sordu.Fakir (Bursevî) der ki: Başkaları şöyle dursun ümmetin kâmil fertlerinden hiçbir kimsenin ulaşamadığı kemal ve olgunluk makamına şüphesiz Peygamberimiz (a.s.) ulaşmıştır. Peygamberimiz (s.a.)’in mi’rac gecesinde bütün mevki ve makamları geçmesi buna delâlet eder. Bundan dolayı ‘İnsanlardan, cinlerden ve meleklerden hiçbir kimse Peygamberimiz (s.a.)’in bildiğini bilememiştir’ denilmesi câizdir. Çünkü hepsinin ilimleri O’nun ilmine nisbetle denizden bir damla gibidir. Beşerin haddine nisbetle daha fazlası olamayacak şekilde harflerin hakikatlerinin ilmi de O’na âiddir. O’nun dışındakiler ise kendi istîdad ve kabiliyetlerine göre bu harflerin gereklerini ve bazı hakîkatlerini bilirler. İşte hâlin verdiği bilgi budur. Gizlilikleri, sırları, Kitabının içinde dürülü olanları ve hitabının ihâta ettiklerini en iyi bilen Allah Teâlâ’dır.
(Ruhul Beyan Tefsiri (16. Cilt) - İsmail Hakkı Bursevi)

Ne güzel delillendirmiş ve sqabırla işlemişsin gönlüne sağlık. Allah imanını daha da güçlendirsin, özlem duyduklarına kavuştursun işallah.

Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 01.02.24, 12:36
La Tahzen12 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Vefalı Üye
 
Üyelik tarihi: 17.01.21
Bulunduğu yer: Yaradanın Rahmetinde
Mesajlar: 3,106
Etiketlendiği Mesaj: 109 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

bakmak gerek Surenin konusuna fakat Çok ihtilaf var bu hususta ben Tefekkür ettim dedim kasemdir (yemindir) dedim fakat bu bile Yetmiyor keza çoğu alim görüşüde Kasem yemin diye nitelenmiş fakat şu var Ben kuranın tılsımı olarak düşünüyorum tılsımlı söz olabilir en doğrusunu Allah bilir

fakat Huruflar Tartışmaya kapalıdır Sadece alimler fikir yürütmüşler bu konıda tam manası bilinmiyor

benim görüşüm yorumum yemin olabilir
tılsımlı söz olduğunu düşünüyorum çünkü hurufların insan üzerinde tesiri çok yani böyle

bunun yanı sıra çok düşünmek gerekmez Allah Ne demiş ne mana vermiş bu onun ilmidir ve Ona bilmediğimiz şeyleri söylemekten Tövbe ederim . sadece mana olarak yeminden önce gelmesi veya


. Tâ Hâ.(1)


2,3. (Ey Muhammed!) Biz, Kur'an'ı sana sıkıntı çekesin diye değil, ancak (Allah'ın azabından) korkacaklara bir öğüt (bir uyarı) olsun diye indirdik.(2)

taha suresi gibi taha burda bi yemin gibi geliyor kasem gibi aynı anlam zaten Bu huruflar ayrıca Kuranın mühürüdür keza (bu kuranın bi eşi benzerini getirin diyor ayette burdaki manada hurufların sırrına işaret ediliyor Yani mühürdür yemindir tılsımlı sözlerdir


bunlar benim görüşümdür Allah tan korkan kendü görüşü gibi sunmasın Ve bu yazdığım her yorumuda videolarında kullanılmasın . çünkü öğrendiğim herşey emekledir aylarca tefekkür sonucudur . Hakkım helal değildir vesselam



. Yâ Sîn.(1)


2,3,4. (Ey Muhammed!) Hikmet dolu Kur'an'a andolsun ki, sen elbette dosdoğru bir yol üzere (peygamber) gönderilenlerdensin.

__________________
Resulullah sav buyurduki 'herkim kendisine fayda veya zarar giderdigine inanarak muska takarsa Allah onun hayatta hiçbir işini tamamlamasın başka bi rivayette ise 'kim muska veya temime takarsa Allah'a şirk koşmuştur . (Ahmed. 17372 ,Ahmed 16781.Elbani 492.)
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 01.02.24, 13:55
Üye
 
Üyelik tarihi: 18.01.24
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 63
Etiketlendiği Mesaj: 6 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Yusufiyeli Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bazıları hurûf-i mukattaanın Allah Teâlâ’nın isimleri olduğunu söylemiştir. Hz. Ali (r.a.)’ın “يَا كٓهٰيٰعٓصٓ يٰا حٰمٓ عٓسٓقٓ” diye duâ etmesi de buna delâlet eder. Bu durumda Yâsîn’e yemîn edilmiş olur. Mânâsı ise ‘Yâsîn’e, yâni Allah Teâlâ’ya yemîn ederim.’ demek olur.Hukemâ-i ilâhiyyeden birisi, bu harflerin on dört meleğin isimleri olduğunu söylemiştir. Nitekim bu konunun açıklaması Şuarâ sûresinin başında geçmişti.İbn Abbâs (r.a.)’dan rivâyet edilir ki: “Yâsîn, Tayy kabilesinin lügatinde ‘Ey İnsan’ demektir. Bu hitap ile kasdedilen de Rasûlullah (s.a.)’dir.” Müfessirlerin çoğunun görüşü de budur. Belki de bunun aslı insan kelimesinin tasğîri ile “يَا أُنَيْسِينُ (Ey insancağız)”dır. Çünkü bazen tasgîr siygası şefkat/sevgi ve tâzimi göstermek için olur. Özellikle de tasgîr siygasıyla konuşan Allah Teâlâ olunca. Çünkü Allah Teâlâ ancak doğru ve hikmet olanı söyler ve yapar. Bu durumda Yâsîn’deki “Yâ” nidâ harfidir. “Sîn” ise “أُنَيْسِينُ (üneysîn)” kelimesinin yarısıdır. Arap dilinde böyle nidâlar çok olunca hafiflik ve kolaylık için bu kelimenin ikinci yarısıyla yetindiler.Bu hitap, Mustafa (a.s.)’ın sûret ve beşeriyetinedir. Bir başka yerde “De ki: Ben, yalnızca sizin gibi bir beşerim.” (Kehf suresi Ayet 110) buyurulması, insanlık ve cinsiyet sebebiyledir. O insanlara benzemektedir. Bu hitap nübüvvet şerefi ve risâletin tahsisi sebebiyle insanadır. Ona olan hitap şöyledir: “يا أَيُّهَا النَّبِيُّ، يا أَيُّهَا الرَّسُولُ (Ey Nebî, Ey Rasûl)” Sûret ve beşeriyet şeklinde olan hitabın sebebi, gayret hicabı olsun da nâ-mahrem olanlar onun hâl ve kemalinden haberdar olmasın diyedir. Bu da şairin söylediği gibi şu şekildedir: Beni arslan olarak çağır da Kim olduğumu kimse bilmesin İbnü’l-Hanefiyye’den nakledildiğine göre “Yâsîn” Yâ Muhammed demektir. Allah Teâlâ’nın bundan sonra “Sen şüphesiz peygamberlerdensin.” (Yâsîn, suresi ayet 3) buyurması buna delildir. Bir hadiste şöyle buyrulmuştur: “Allah beni şu yedi isimle isimlendirdi: Muhammed, Ahmed, Tâhâ, Yâsîn, el-Müzzemmil, el-Müddessir ve Abdullah.” Ehl-i Beyt’e “Âl-i Yâsîn (Yâsîn Âilesi)” denilmesi de bunu te’yid etmektedir. Nitekim şâir şöyle demiştir:لِلّٰهِ دَرُّكُمْ ياَ آلَ ياَسِيناَEy Yâsîn Âilesi, sizin muvaffakiyetiniz Allah’tandır. Fakir (Bursevî) der ki: “Yâsîn Âilesi” ile Allah Teâlâ’nın bu sûrede yücelttiği kimsenin âilesinin kasdedilmiş olması da mümkündür. Bu durumda Ehl-i Beyt’e “Âl-i Yâsîn (Yâsîn Âilesi)” denilmesi bunu te’yid etmez.Kâşifî der ki: “Hakikat şu ki Arap dilinde bir kelimeyi bir harf ile ifâde ederler. Meselâ: “قَدْ قُلْتَ لَهَا قِفِى فَقَالَتْ لىِ قَافْ (ق) (Ben ona ‘dur’ dedim, o da ‘durdum’ dedi)” Buradaki “قٓ” harfi, “وَقَفْتُ (durdum)” demektir. O hâlde “sîn” harfi “يَا سَيِّدُ (Ey efendi), yani “يَا سَيِّدَ الْبَشَرِ (Ey beşerin efendisi)” veya “يَا سَيِّدَ الأَوَّلِينَ وَالْآخِرِينَ (Ey öncekilerin ve sonrakilerin efendisi)” demek oluyor. “Ben Âdemoğullarının efendisiyim” hadisi de bu harfin tefsiridir. Nitekim el-Arâis’te şöyle der: “Hz. Peygamber (a.s.) bu sözüyle kendisini övmemiş, ancak Hak Teâlâ’nın ‘Yâsîn’ buyurarak kendisine hitab etmesinin mânâsını haber vermiştir.”Ayrıca bilmek gerekir ki harfler arasında “sîn”, yazılış ve telâffuz itibariyle uygunluk ve eşitlik sahibi tek harftir, bunun dışında hiçbir harfte bu durum söz konusu değildir. Bu sebeple ister tevhid yolunda ister şerîatin ahkâmında olsun, hakîkî adâletin kendisine mahsus olduğu Hazret-i Peygamber’e mahsustur. Her hâl u kârda itidal mertebesi sana mahsustur. Tevhid faziletine sahip olmakta herkesten daha âdil olan sensin.Cem’ü’l-cem’ makamında temkindesin sen.Böyle bir fazilete sahip olmakla herkesten daha yücesin.Anlatılan kelime ve sözlerden çıkan mânâya göre bahçelerin kokusu, Kur’an’ın kalbi olan Yasîn ile koklanabilir.Nimetullah Nakşibendî (Yâsîn harflerinin mânâsı hakkında) der ki: “Ey yakîn denizinin pınarının hakîkatini bilen, sapma ve telvînden sâlim olarak onda yüzen!”Şeyh Necmeddîn şöyle demiştir: “Yâsîn, Habîbin peygamberliğinin bereketine (yümn) ve O’nun temiz sırrına yemindir.”İnşaallah bu konunun tamamı sûrenin sonunda gelecektir.Baklî der ki: “Allah Teâlâ ezelî kudret eline (yed) ve rubûbiyyetin yüceliğine (senâ) yemîn etmiştir.”Kuşeyrî der ki: “Yâ” harfi misak gününe, “sîn” Allah Teâlâ’nın dostlarıyla olan sırrına işaret etmektedir. Sanki Allah Teâlâ: ‘Misak günü, benim dostlarla olan sırrım ve Kur’an hakkı için/bunlara yemin olsun ki…’ buyurmuştur.” Ulemâdan bir topluluk Allah Teâlâ’nın hiç kimseye bazı sûrelerin başlarında olan hurûf-i mukattaanın mânâlarını idrâke imkan vermediği görüşüne varmış ve “Bunların ilmi sadece Allah’a âiddir. Biz bunların Kur’ân-ı Azîm cümlesinden olduğuna îman ederiz. Bunların ilmini Allah Teâlâ’ya havâle ederiz. Diğer âyetlerden anladığımız mânâları bunlardan anlamasak da ibâdet maksadıyla, Allah’ın emrini yerine getirmek ve O’nun kelâmını ta’zim için bu harfleri okuruz.” demişlerdir.Yenâbî’de şöyle geçer: “Hurûf-i mukattaa’dan her bir harfin gayb hazinesinden bir sırrı vardır ki Hazret-i Hak Teâlâ habibine bunu bildirmiştir. Ondan sonra Cebrâil onun üzerine nâzil olmuş; Allah ve Rasûlü’nden başka kimse ondan haberdar değildir.”Şeyh Nûreddinzâde Vâridât’ında şöyle der: “Rasûlullah (s.a.)’e böyle müteşâbih harflerin esrârını sordum. “Onlar benimle Allah Teâlâ arasındaki muhabbetin sırlarındandır.” buyurdu. Ben: “Bunları kimse bilir mi?” diye sordum. “Bunları ceddim İbrâhim (a.s.) dahi bilmez. Bunlar hiçbir mürsel nebî ve mukarreb meleğin bile muttali olmadığı Allah Teâlâ’nın sırlarındandır.” buyurdu.Şu rivâyet de bunu te’yid eder: Cebrâil (a.s.) “كٓهٰيٰعٓصٓ” kavli ile indiğinde “كاف/kâf” deyince Hz. Peygamber (a.s.) “Bildim” dedi. Cebrail (a.s.) “ها/hâ” deyince yine “Bildim” dedi. Cebrail (a.s.) “يا/yâ” deyince yine “Bildim” dedi. Cebrail (a.s.) عين/ayn deyince yine “Bildim” dedi Cebrail (a.s.) “صاد/sâd” deyince yine “Bildim” dedi. Bunun üzerine Cebrâil (a.s.): “Benim bilmediğimi sen nasıl bildin?” diye sordu.Fakir (Bursevî) der ki: Başkaları şöyle dursun ümmetin kâmil fertlerinden hiçbir kimsenin ulaşamadığı kemal ve olgunluk makamına şüphesiz Peygamberimiz (a.s.) ulaşmıştır. Peygamberimiz (s.a.)’in mi’rac gecesinde bütün mevki ve makamları geçmesi buna delâlet eder. Bundan dolayı ‘İnsanlardan, cinlerden ve meleklerden hiçbir kimse Peygamberimiz (s.a.)’in bildiğini bilememiştir’ denilmesi câizdir. Çünkü hepsinin ilimleri O’nun ilmine nisbetle denizden bir damla gibidir. Beşerin haddine nisbetle daha fazlası olamayacak şekilde harflerin hakikatlerinin ilmi de O’na âiddir. O’nun dışındakiler ise kendi istîdad ve kabiliyetlerine göre bu harflerin gereklerini ve bazı hakîkatlerini bilirler. İşte hâlin verdiği bilgi budur. Gizlilikleri, sırları, Kitabının içinde dürülü olanları ve hitabının ihâta ettiklerini en iyi bilen Allah Teâlâ’dır.
(Ruhul Beyan Tefsiri (16. Cilt) - İsmail Hakkı Bursevi)
Konuya gösterdiğiniz ilgi ve alakadan dolayı Allah hepinizden razı olsun her biri değerli yorumlarınız için teşekkür ederim Allah hepinizi cennetle ödüllendirsin cemaliyle şereflendirsin sağolun.

Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 01.02.24, 14:33
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,380
Etiketlendiği Mesaj: 269 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
akmera Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Konuya gösterdiğiniz ilgi ve alakadan dolayı Allah hepinizden razı olsun her biri değerli yorumlarınız için teşekkür ederim Allah hepinizi cennetle ödüllendirsin cemaliyle şereflendirsin sağolun.
Estağfurullah amin bilmukabele

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 01.02.24, 17:18
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,380
Etiketlendiği Mesaj: 269 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
La Tahzen12 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
bakmak gerek Surenin konusuna fakat Çok ihtilaf var bu hususta ben Tefekkür ettim dedim kasemdir (yemindir) dedim fakat bu bile Yetmiyor keza çoğu alim görüşüde Kasem yemin diye nitelenmiş fakat şu var Ben kuranın tılsımı olarak düşünüyorum tılsımlı söz olabilir en doğrusunu Allah bilir

fakat Huruflar Tartışmaya kapalıdır Sadece alimler fikir yürütmüşler bu konıda tam manası bilinmiyor

benim görüşüm yorumum yemin olabilir
tılsımlı söz olduğunu düşünüyorum çünkü hurufların insan üzerinde tesiri çok yani böyle

bunun yanı sıra çok düşünmek gerekmez Allah Ne demiş ne mana vermiş bu onun ilmidir ve Ona bilmediğimiz şeyleri söylemekten Tövbe ederim . sadece mana olarak yeminden önce gelmesi veya


. Tâ Hâ.(1)


2,3. (Ey Muhammed!) Biz, Kur'an'ı sana sıkıntı çekesin diye değil, ancak (Allah'ın azabından) korkacaklara bir öğüt (bir uyarı) olsun diye indirdik.(2)

taha suresi gibi taha burda bi yemin gibi geliyor kasem gibi aynı anlam zaten Bu huruflar ayrıca Kuranın mühürüdür keza (bu kuranın bi eşi benzerini getirin diyor ayette burdaki manada hurufların sırrına işaret ediliyor Yani mühürdür yemindir tılsımlı sözlerdir


bunlar benim görüşümdür Allah tan korkan kendü görüşü gibi sunmasın Ve bu yazdığım her yorumuda videolarında kullanılmasın . çünkü öğrendiğim herşey emekledir aylarca tefekkür sonucudur . Hakkım helal değildir vesselam



. Yâ Sîn.(1)


2,3,4. (Ey Muhammed!) Hikmet dolu Kur'an'a andolsun ki, sen elbette dosdoğru bir yol üzere (peygamber) gönderilenlerdensin.
Kardeşim yanlış anlama olmasında zaten Huruf-ı mukatta konusunda Ahfeş el-Evsat ve İbn Kayyım el-Cezviyye tarafından dile getirilen görüşte Huruf-ı mukatta’nın kasem (yemin) işlevine sahip olduğu şeklindedir. Bu görüş ayrıca İbn Abbas ve İkrime el-Berberi gibi sahâbî ve tabi müfessirlerden de nakledilmiştir. Huruf-ı mukattaa’dan sonra gelen ayetlerin çoğunda ‘’işte bu mübin/hakim kitabın/vahyin ayetleridir’’ veya ‘’Bu Allah tarafından indirilmiştir.’’ Mealindeki ifadelerle işaret edilen hususu pekiştirme ve muhatabı ikna etmeye yöneliktir ki bu anlamda huruf-ı mukattaa bir nevi kasem/yemin mesabesindedir. Yasin suresinin başındaki pekiştirme hem huruf-ı mukattaa hem de bizzat Kur’an’a kasemle birlikte çift pekiştirme niteliğinde olup, bunun ardından Hz. Muhammed’in gerçek nebi- rasul olduğu belirtilir. Taberi’nin sahabeden naklettiği ilk izaha göre de ‘’yasin’’ harfleri kasemdir. Bu izah ibn Abbas ve Katade b.Diameye izafe edilir. Ferra’nın ‘’Yasin harfleri Arapların ‘Andolsun ki yapmayacağım’ manasında kullandıkları (efal cibri la) ifadesine benzer şeklindeki açıklaması da bu harflerin kasem/yemin olduğu tezini güçlendirir. Kaldı ki Arapçada kasem için (müllahi) gibi lafızlar kullanıldığı da bilinmektedir.

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 01.02.24, 18:27
Gayretli üye
 
Üyelik tarihi: 16.08.19
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 738
Etiketlendiği Mesaj: 54 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
akmera Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Selamün aleyküm cümleten
Kur'an da harflerle başlayan sureler var
Bunların içinde en çok merak ettiğim yasin suresi
Küçükken ezberlemiştim okuyorum bazen ama anlamı hep soru işareti oldu benim için bilen varsa yazabilir mi? Teşekkürler.
yasin ikicihan güneşi olan muhammed mustafa sav efendimizn ismidir..
1 Ya-Sin.2 Hakim Kur'an'a ant olsun. 3 Kuşkusuz sen, gönderilmiş elçilerdensin. 4 Dosdoğru bir yoldasın...bu dört ayetten anlaşılan budur ...kaynak yasinin havas ve esrarı emir sultan ks hz...

Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Kayadaki bu işaret ne anlama geliyor? ebuzer0606 Define Uygulamaları 14 07.10.24 15:13
Bakışma ne anlama geliyor Aysnrakcy Sorularınız 74 03.03.23 18:55
Bu tılsımlar ne anlama geliyor ? Bedevi1 Sorularınız 22 02.03.23 12:44
Bu vefkler/tılsımlar ne anlama geliyor? Bedevi1 Sorularınız 5 26.02.23 13:08
Bu semboller ve sayılar ne anlama geliyor Giray Sorularınız 17 10.02.22 14:57


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 12:53.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147