Aslında çok sabırlıyım dır bazı şeylere o kadar sabrettik ki derece de arttı ama bir yıldır çık zo bir seyler yaşıyorum kurtulamıyorum her yönden tıkanmış konumdayim Rabbım razı olsun senden Rabbım tüm ihtiyaçlarını gidersin

Olaylara şöyle bak

burada ki sıkıntılar sorunlar belki ahirete hesabı kalmasın diye Burada yaşıyorsun senin vereceğin verdiğin mucadele belki hesap günü geldiğinde senin karşına iyilik olarak çıkacak

Tabi ki yaşamayan bilemez hepimizin sorunları sıkıntıları var unutma ki onlar olmasa cennet cehenneme kim nasıl bilet alacak

kalbimizi yumuşatmak lazım öfke nefret küfür olan kalpte nasıl olurda iman yeşerir vesveseyi kalbe inmeden bitirmek lazım bir şekilde

kalbe indikten sonra sıkıntılar başlar sonra imanımızı zedeler sıkıntı yaşarız Allah korusun

Allah korusun sevgili din kardeşim zaten Rabbım masa o kalpte hersey çok tehlikeli insnin gozu öyle bir donerki ama çok şükür ku Rab var Allah korkusu var öyle olunca sabrediyorum öyle olunca şükrediyorsunuz ama tavizler devam ettik ce üzülüyorsun tabiki yine Allah koşuyorsun onun için sizlerden dua istiyorum onun için sizlerden belki benim bilmediğim bir dua vardır bilmediği bir yön vardır misal duaya 3 kere aminler başlamayı ve 3 kere aminler bitirmeyi yeni öğrendim okuyorum soruyorum. Öğrenmeye çalışıyorum sizlerin varlığı ile kuvvet buluyorum Rabbım razı olsun

Sen temiz bir kardeşimizsin. Az çok insan sarrafı sayılırız. Kardeşim Hud suresi 7. Ayet ve Mülk suresi 2. Ayet ve bu ayetler muvacehesinde Allah (ccI gökleri ve yeryüzünü ölümü ve hayatı insanoğlunun güzel amel yönünden nasıl bir performans sergileyeceğini test etmekle eşdeğer olan bir imtihan sebebiyle yaratmıştır. Dünyevi düzlemde imtihana tabi tutulmanın Kur’andaki karşılığı ‘’bela’’ ve ‘’ibtila’’ dır. Bu kelimenin sözlük manaları tetkik edildiğinde insanoğlunun bu dünyada yıpranma ve hırpalanmasının mukadder olduğu söylenebilir. Dahası bakara suresi 155. Ayet okunduğunda insanın dünyadaki imtihanının pek kolay olmadığı görülmektedir.
İslami kaynaklarda ‘’imanın yarısı sabır, yarısı şükürdür’’ şeklinde güzel bir ifadeye yer verilir. Bu sözü İhyau Ulumi’d-Din adlı eserinde aktaran Gazali’ye göre meşakkatlere tahammülün farklı dereceleri vardır. Tahammülün zor olduğu başlangıç derecesine ‘’tesabbur’’ tahammülün kolaylaştığı orta derecesine ‘’sabır’’ nefsani arzuların tam olarak baskı altına alındığı en yüksek derecesine ‘’rıza’’ denir. Sabrın fazilet bakımından en alt derecesi içinde bulunulan güç durumdan memnun olunmasa da şikayet etmemek bundan daha faziletlisi içinde bulunulan duruma rıza göstermek en faziletlisi ise belaya şükretmektir.

Hiç nedensiz olur mu?.

Allah Kuran da ideal kulu tarif etmiş bununla da yetinmeyip bir prototip göndermiş. Bu prototip ulaşılabilecek en üst nokta sizin bu kriterlere yaklaşmanız yeterli demiş.

Bizler hep istemişiz. Hiç vermemişiz. Oysa ki ve dahi bizim Allaha verebileceğğimiz hiç bir şey yok. Tek ve en güçlü olduğumuz ve varlığımızı borçlu olduğumuz dua mız var.

Namaz tek başına bir dua konsantresidir. Sadece dil ile değil beden ile de yakarır ve gurur, kibirden uzaklaştığını alnını secdeye koyarak ta yüce yaradana gösterir.

Peki namaz sadece bu mu dur. değildir. Allah heryerde daima ama biz Allaha 5 vakitte yaklaşıyoruz yada dua ettikçe yaklaşıyoruz. Karşısında durduğumuz yaratıcının utanmadan karşısına çıktığımızda geride ne hatalar ne yanlışlarla utanmadan çıkıyoruz.

Oysa kalpten tövbe etmiş ve günahsız çıkmış olsak dualarımız daa ışık hızında gerçekleşmez miydi. Bakınız hz İbrahim ve ateş ilişkisine ya da hz Yusuf ve kuyu ilişkisine. Hz Yusufa kabulu geç mi tecelli etti. yoksa sınavı bu muydu.

Yaradan kaç defa habibim diyor Peygamberimize, biz bir kere sevgili olabildikmi. Bir kere özlemle herşey pahasına görmek istedik mi. Sevebildik mi Mecnunun Leylası kadar.

Sevgiyi aşka dönüştüren Allahın sevgili kulları var. Kıssaları dillerden dillere dolaşır. Daha dua etmeden karşılığını bulan, en ince karşılaşma ya da intikamlarla dolu kıssalar.

Einsteini, da vinciyi, picassoyu yaratan kim di ki eserleri onlara atfettiler. Da vinciyi "ben yarattım hiç o benden güzel yaratabilirmi" deyip etrafa gazabının en acı yüzünü göstermeyen yüce yaradandaki ince düşüncenin yüzde kaçı bizde var.

Akşama kadar izlediğiniz o komik kedi videolarındaki şirinliği, Kainat güzeli seçilen kızdaki proporsiyonu, Annenin evladına olan merhameti. babanın adanmışlığını vs... Bunları yaratan kendinden birşeyler katarak yaratmamışmıdır.

O kızı, o adamı yaratan onlardan daha çirkin olabilirmi. Biz aşkı cisimlerde aradığımız için sicimle bağlıyız dünyaya. Oyasa asıl gerçeklik geçip gidiyor yanımızdan.

O kedideki şirinliği yaratanda kim bilir ne şirinlik, o leyladaki güzelliği yaratanda ne güzellik vardır.

Biz tabloya aşığız yapana değil. Yapan alınmaz mı bize.

Heyecanla koşa koşa Namaza gidip Şu an Allaha hitap ediyorum duygusu ile kalbi duracak gibi olmayan insanın yaradandan ne istemeye yüzü olur ki.

Ama Anneye o şefkat duygusunu aşılayan yaradıcıda hiç şefkat olmaz mı. yinede bizi affetmek için türlü türlü bahaneler üretip affetmiyormu.

Vel hasılı. Tuz dağı yalayıp yatan nasıl rüyasında su görürse. Peygambere susayan da rüyasında Onu nsanların en güzelini görür. Sonra Allahta sevgilisini seveni sevmez mi, her istediğini yapmaz mı.

O Allah ta, biz kul muyuz. ?
ya da neye kuluz?

Hocam yazınızı okudukça içime kocaman bir ferahlık düştü ne güzel yazmışsınız rıza mertebesine geçme zamanı geldi öyleyse Rabbım sizden razi olsun...Bu site gerçekten bir okul ve sizler bizim için nimetini hocam canı gönülden diyorum Rabbım sizden ve ailenizden razı olsun ...Ne guz3l yazmışsınız Rabbım rıza göstermeyi o makama ulaş ayı nasip etsin

Haklısın çok guzel yazmışsın hem kulluğu hem insanligi unuttuk hatta aile olayı unuttuk yarış atı gibi oku oku çalış calis bu olsun şu olsun 36 olduk 2 üni okuyup 18 yaşımdan beri çalışıyorum Rabbım şükür iki evlat verdi onlara koşuyorum derken bi bakıyorsun bir cok şey yarım kalmış oysa hersey geçici kalıcı olan tek rabbimiz ondan geldik ona gideceğiz ÖSS kpss aile kur derken asil amacimuzi kul olmayı insan olmayı merhameti unuttuk ayağımız taşa değdi değince ben ne yaptım. Diyoruz...dikkat eden bir kulum çoğu şeye ama yeter mi yetmez seven sevdiğini tümüyle ister biz geçici dünya telaşına kaptırdık gidiyoruz cevap için Rabbım sende razı olsun belki yarın bile yok kimin selasi okunacak kimbilir dünya da dünya diye koşar dururuz hakkı ile kul olmak o mertebeye ulaşmak da zor ...Rabbım nasip etsin der ilk taş da da oturur qglariz...ağlarım sevgi saygı dua ile

Dualarım kabul olmasa da olur artık dedirten bir müjdeyi yazayım.
Size ilginç bir hadis-i şerifte, bir sevinç vesilesi olacak bir hadis yazayım. Hadiste neler var bakın, belki benim gibi düşünenler çıkar da kabul edilmemiş veya beklemeye alınmış duaları için artık üzülmez ve içi rahatlar diye, sizlerle de paylaşmak istedim. Bir mümin Allah’a dua edince, Allah-ü Teala Cibril’e emir verir, onun duasına cevap verme, çünkü ben onun sesini işitmeyi çok seviyorum der. Bir günahkâr, kâfir veya münafık dua edince de Ya Cibril, onun istediği şeyi hemen ver, çünkü ben onun sesini duymak istemiyorum buyurur.
Sizce de ilginç değil mi? Yüce Allah’ın, kullarının bütün istek ve ihtiyaçlarını bildiği halde: Dua edin ki kabul edeyim, isteyin ki vereyim, buyurmasının sebep ve hikmetleri vardır. Bunlardan biri de bizde kulluk bilincini yerleştirmektir. Çünkü biz kuluz ve Aciziz, muhtacız. Allah ise Samet’tir, hiçbir şeye muhtaç olmayan ve her şeyin, herkesin kendisine muhtaç olduğu, her şeye gücü yeten mutlak güç ve irade sahibi, mutlak zenginlik sahibidir. Her şeyin gerçek sahibi ve
yaratıcısıdır. Kul, bu büyük makama karşı saygılı olmalı, haddini bile bilerek, gurur ve kibri atıp boyun eğmelidir. Bence müthiş bir lütuf.

Teşekkür ederim bu güzel bilgi için haklısın Rabbım bizimle beraberdir çok şükür...daha öncede takildigim bir durumda destek vermiştin Rabbım iki cihandada karşına getirsin...

Kendini bilen Rabbini bilir Rabbini bilen tüm sırları bilir önce kendimiz olalım sonra saf tutalım. Kul ister ister ama nasıl ister ağa gjbi ister paşa gibi ister hiç aklına naiflik gelmez mahçupluk gelmez kimden istediği gelmez sadece ne istediğini bilir. İstemeden önce kimden istedimizi bilelim istemeden önce biz o isteğe layikmiyiz hak ediyor muyuz diye sorgulamamiz lazım