|
Sorularınız her türlü soruyu buradan sorabilirsiniz. |
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
|||
|
|||
Evlilik kader mi? Kişi duayla Değişir mi?
Arkadaşlar merhaba,
Sizin fikirlerinizi merak ediyorum Benim sorduğum bir kişi bana şöyle dedi; kader 2 ye ayrılır, ihtiyari kader (annemiz babamız dünyaya geleceğimiz yer vs) yani değişmeyen, ikincisi ise ihtiyari kader yani eş iş seçimi gibi. Eğer kader duayla değişmese Peygamber efendimiz eş seçimini iyi yapın diye tavsiyede bulunmazdı, sadaka ve duanın kadere etkisi vardır dedi. Sizce ? |
#2
|
||||
|
||||
Peki evlilik irade midir yoksa kader midir? Evlenene kadar iradedir, evlendikten sonra kaderdir; aslında hepsi de kaderdir. Sen iradeni harekete geçir, ondan mesulsün. Bu konuda Efendimiz (sas) ne söylemişse onların hepsine dikkat ederek hareket et ve bu neticede evliliği iyi bir sonuçla nihayete erdirme gayreti içerisinde ol ama kaderden öte bir şey yoktur. Yaptığın şey kaderin, yaptığın şey senin iraden. Kaderi; ızdırârî kader (Allah’ın bize sormadıkları) ve ihtiyarı kader (irademizle alakalı olan) diye ikiye ayırmak mümkündür. Şunu bilelim ki, biz ihtiyari kaderden mesulüz. Burayı da iyi anlayalım. Bu söylediklerimin hepsinin üzerinden size birkaç tane söz söyleyerek sözümü bitireyim: “Kadere iman eden, kederden emin olur.” Eğer evlilik noktasında şu sözü doğru anlasak yanlış yerlerde yanlış şeyleri aramayız. Şunu da unutma! “Nar tanelerini tek tek kabuğuna yerleştiren Kudret (c.c), seni de hangi gönle yerleştireceğini bilir.” Allah hiç kimseyi unutmaz. Kimi unuttu ki seni unutsun? Nar tanelerini bile unutmadı. Sen buna iman et ki her türlü kederden emin olasın. “Beşer zulmeder, ama kader adalet eder.” Zulmeden beşerdir. Ondan dolayı zelleye düşen peygamberler, zelle başlarından geçtikten sonra; “Ben nefsime zulmettim.” dediler. Bugün de karşılaştığımız bazı şeylerde eğer biz zulmettiysek bilin ki; ahkamu’l-hâkimin olan ve kader kalemini elinde tutan Allah işin neticesinde hesaba geldiği zaman adalet ortaya çıkacak. Bu dünyada bazı şeyleri kaybetmişsin ne yazar! “Eğer Allah seni ona yazmışsa, ondan kaçışın yok! Lakin kader onu senden almışsa, ağlamaya lüzum yok.” Ne kadar güzel bir söz! Şems-i Tebrizi’ye ait bir söz olarak notlarım arasında yer alıyor. Kaderi çok iyi anlayan Sezai Karakoç da şöyle diyor: “Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır. Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar vardır. ”Son söz: “Kula bela gelmez Hak yazmadıkça, Hak bela yazmaz kul azmadıkça.” Allah kadere iman edenlerden etsin. Allah kadere isyan edenlerden etmesin. Bizi “Olanda hayır vardır” diyerek teslim olanlardan etsin .
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır... |
#3
|
|||
|
|||
Edeceğin dua ve sadaka da kaderdir. Önceden senin dua edeceğin bilindiği için ona göre yazıldı. Çok ayrıntılı ve karmaşık bir konu ama kişinin dua etme isteği bile kaderdir özetle her şey Allahtandır.
. |
#4
|
||||
|
||||
Tabiîn neslinin önemli simalarından Abdullah b. Deylemî anlatıyor: “Übey b. Kâ’b’ın yanma varmıştım. Kendisine: ‘İçimde kaderle alakalı bazı şüpheler belirdi. Bana (bu mevzuda) bir şeyler anlatır mısın? Umulur ki Allah bu sayede kalbimde oluşan şüpheyi giderir.’ dedim. Benim bu sözlerime karşılık Übey b. Kâ’b da: ‘Eğer Allah semasında ve arzında bulunan halka, azap etseydi onlara zulmetmiş sayılmazdı. Eğer onlara rahmetle muamele etseydi bu (onlar için) amellerinin karşılığından daha hayırlı olurdu. Eğer sen Allah yolunda Uhud dağı kadar altın harcasan, kadere iman etmedikçe, kaderde sana isabet eden şeyin sana mutlaka erişeceğini, kaderde sana isabet etmeyen şeyin de sana erişemeyeceğini bilmedikçe, Allah bunu senden kabul etmez. Eğer bundan başka bir inanç üzerinde ölürsen cehenneme girersin.’ dedi. Onun yanından ayrıldıktan sonra Abdullah b. Mes’ûd’un yanına vardım. O da bana buna benzer sözler söyledi. Sonra Huzeyfe b. Yemân’ın yanına vardım. O da aynı şeyleri söyledi. Sonra Zeyd b. Sâbit’e vardım. Ondan sonra kalbim mutmain oldu.” (Ebû Dâvûd, Bab fi’l-Kader, 4699) Hz. Ömer bir yolculuktayken, gitmek üzere oldukları Şam’da salgın hastalığın zuhûr ettiğini haber alınca, gerekli istişareler neticesinde Şam’a gitmekten vazgeçmiştir. Aslında Cenâb-ı Hakk’ın ve Efendimizin (sas) emrine daha muvâfık olan bu ihtiyat ve tedbir karşısında Sahâbeden Ebû Ubeyde b. Cerrâh (ra), Hz. Ömer’e; “Allah’ın kaderinden mi kaçıyorsun?” diye sormuş, Hz. Ömer ise şöyle cevap vermiştir: “Ey Ebû Ubeyde! Ben Allah’ın kaderinden, yine Allah’ın bir başka kaderine kaçıyorum. Ne dersin, senin develerin olsa da bir tarafı verimli, diğer tarafı çorak bir vadiye inseler ve sen verimli yerde otlatsan Allah’ın kaderiyle otlatmış; çorak yerde otlatsan yine Allah’ın kaderiyle otlatmış olmaz mıydın?” Allah Resûlü’nün (sas) o mübarek ellerinde yetişen sahabe efendilerimizin kadere karşı yaklaşımı böyledir.
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır... |
#5
|
|||
|
|||
Alıntı:
|
#6
|
||||
|
||||
Alıntı:
__________________
'Muhammedün Seyyidü’l-Kevneyni; / Ve’l-Ferikayni min Arabi’n ve min Acemi' (Muhammed (s.a.v) |
#7
|
|||
|
|||
Kişinin evleneceği kişi hiç bir şekilde değiştirilemez. Bu hususta hadis var.
__________________
Biz bir ülkeyi yok etmek istediğimiz zaman, şımarık varlıklılarına emrederiz, onlar itaat etmeyip orada kötülük işlerler. Böylece, o ülke helaka müstahak olur, biz de onu yerle bir ederiz. |
#8
|
|||
|
|||
Sanırım ilkinde ızdırari kader yazacaktin yanlış yazmışsın. Külli irade kimden dogacagimiz şeklimiz vs. Gibi konularda mudahilimiz olamaz kısmı, bu durumda biz dünyaya gelen kadar anne babamızın evlenmesi ve evli kalması gerek bu durumda onlar için evlilik ızdırari kader olmuş oluyor.
|
#9
|
|||
|
|||
Alıntı:
Bilmediğim için soruyorum hangihadis |
#10
|
||||
|
||||
Alıntı:
Bu durum kader konusunda ‘’mahv ve ispat’’ dairesi diye bilinen şeydir. Bunun en makul ve makbul izahı şöyledir. Olup biten her şey kader açısından ikiye ayrılır: İnsan iradesiyle ilişkili olmayan alan ki, genellikle olan da budur. İnsan iradesiyle ilişkili olan alan. İşte bu ikincisinde Allah insana bir ölçüde seçme ve müdahale etme hakkı ve yetkisi vermiştir. Ama bu yetki de yine sınırsız değildir. Yani bir noktada insanın önünde mesela beş tercih var da o onlardan birisini seçerse onun iradesine bağlı olarak Allah da onu yaratır. Ve bu beş ihtimal içerisinden seçtiği ispat edilmiş sabitlenmiş diğer dördü ise mahvedilmiş silinmiş olur. İnsanın hangi ihtimali seçeceğini bildiği halde Allah ona böyle bir seçenek yetkisi vermiştir. O da bu alanda bu yetkisi sebebiyle sorumludur. Onun için Hz. Peygamber’e ‘’Mademki Allah’ın bir takdiri var, artık biz neden çaba gösterelim ki?’’ diye soranlara: ’Siz çalışın çünkü herkes ne için yaratılmış ise onu yapmaya muktedirdir’’(Buhari) buyurmuştur. İlginçtir ki, bizzat bu ‘’mahv ve ispat’’ ayetinin bulunduğu sürede bunu açıklar gibi duran şu ayette mevcuttur: ‘’ Onu her şeyi ile izleyenler vardır. Allah'ın işinden olarak onu gözetirler. Kuşkusuz bir halk kendi durumunu değiştirmedikçe, Allah onların durumunu değiştirmez. Ve Allah, kötü bir halka ceza vermeyi istediğinde hiçbir güç bunu engelleyemez. Onlar için O'ndan başka bir veli yoktur.’’(Rad suresi 11.ayet) yani insan için potansiyel bir hareket alanı vardır ve o alandaki ihtimallerden birini seçmesi onun iradesiyledir. Seçince diğer ihtimaller silinmiş seçtiği de ispat edilmiş olur. Şu hadis şerifler de bunu anlatıyor olmalıdır: ‘’Kaderi ancak dua değiştirebilir, ömrü de ancak iyilikler uzatabilir’’ (İmam Ahmed, Tirmizi ve İbn Mace) ‘’Akraba ile ilgilenmek /sıla-ı rahim, ömrü uzatır, sadakalar da Allah’ın gazabını söndürür (Taberani) yani insan için dua etmesine ve etmemesine iyilikler yapmasına ve yapmamasına göre potansiyel ve geniş bir kader çizilmiştir. Onun bu ihtimallerden birini seçmesiyle diğer ihtimaller silinir ve onun sabitlenmiş kaderi bu olmuş olur. Duanın varlığı başlı başına mahv ve ispatın delilidir. Bu noktada karşımıza bir de Kaza kavramı çıkar. Aslında Kaza ve Kader denmiş olması bile bu iki alana işaret eder. Kaza hükmetme ve uygulama demektir Dolayısıyla Allah’ın takdir ettiği şeye en baştan hükmünü vermesi Kaza olabileceği gibi sonunda onu takdir etmesi gibi uygulamasıda Kaza olabilir. Onun için Kaza ve Kader kavramları birbiri yerine kullanılır. Bu durum bile işin başının da sonunun da Allah için aynı olduğunu gösterir. Bu bilgilerle sanırım evlilik bir kader midir? Sorusu da cevaplanmış olur. Evet olmuş ve olacak olan her şey bir kaza ve kaderin sonucudur. Bir insanın Ali, Hasan, Kenan, Sami gibi pek çok kişiden biriyle evlenmeyi seçme iradesi ve gücü vardır. Bu irade ve gücü bütün olarak potansiyel kader dairesi diyebiliriz. Sadece Kenan’ı seçmiş olması ile kaderini kendi belirlemiş böylece diğer ihtimaller silinmiş Kenan ile evlenmesi ispat edilmiş kişi sorumluluğu da kendi üzerine almış olur. Allah onun bu tercihini biliyordu ve onu kaydetmişti ama kul bu bilgiden ve kayıttan habersizdi ve buna rağmen seçme iradesi ve gücü vardı. İşte bazılarının anlayamadığı ya da anlamak istemediği nokta burasıdır.
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır... |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Kader değişir mi? | ebu ubeyde bin cerrah | ALLAH (c.c) | 26 | 20.10.24 20:13 |
Evlilik kader mi değil mi? | Tuheymefyail33 | Sorularınız | 24 | 11.11.23 13:15 |
Kader Ve işleyişi (Kader Değişir mi Değişmez mi?) | Selamet | ALLAH (c.c) | 1 | 13.06.23 16:44 |
Kader nedir değişir mi, herkes bildiğini söyleyebilir mi ? | mekan58 | Sorularınız | 50 | 21.05.22 12:56 |
Evlilik ve Kader, insan dua ile evleneceği kişiyi seçebilir mi ? | Neslihanot | Sorularınız | 79 | 25.02.22 12:45 |