Sözde keramet gösteren şeyhleriniz nerede? hadi göstersinler hünerlerini...

Nerede, ne için göstersinlersinler kerametleri.

Ne için bu kadar kızdınız, hele bir anlatın

Şeyhlik ulu orta şaklabanlık hokkabazlık yapmak değil sen böyle anlamışsın şeyhler uçmaz yani

Bugün ben şâhımı gördüm

Çeşmi cemâli güldür gül
Gül olanın aslı güldür

Peygamberin nesli gül

Kurusu gül, yaşı güldür

Toprağı gül, taşı güldür
Girdim şahın bahçesine,

Cümlesi aşı güldür gül

Asmasında gül dalları,

Kovanında gül balları
Ağacında gül hâlleri,

Servi pınarı güldür gül

Arkı akar çarkı döner,

Gülden değirmeni döver
Yine gülden gül öğütür,

Bendi ırmağı güldür gül

Gülden terâzi yaparlar,

Gül ile gülü tartarlar
Gül alırlar gül satarlar,

Çarşı pazarı güldür gül

Açıl gel ey gonca gülüm,

Ağlatma şeydâ bülbülün
Bu inleyen garib dilin,

Âh-u efgânı güldür gül

Gel hâ gel ha gül Nesîmi,

Geldi yine gül mevsimi
Bu feryad bülbül sesimi

Sesi feryâdı güldür gül.

Şeyhim diye gösteriş yapanların bir çoğu din tüccarı, gerçek Allah dostlarını tenzih ederim.

Kardes, filistinde yasananlardan dolayimi böyle bir paylasim yaptin?

Hepimiz cok üzülüyoruz, elimiz kolumuz bagli dua ediyoruz ancak. Baska ne gelir elimizden? Bastakiler biseyler yapmasi gerek. Onlara bile kolay degil, bir yanlis adim, hareket, 3.dünya savasi cikar. Rabbim bir yol göstersin insallah

Sinirden devren mi yandi aslan? Allah dostlarina ileri, geri yaparsan senin icin hic hos olmaz! Filistin konusunda devren yandi diye dusunmek istiyorum, konuyu kapatiyorum.

Nerede olacak Herkesin şeyhi ayrı ayrı yerlerde bulunuyorlar.
Nasıl bir hüner göstermelerini istiyorsunuz

Sen onlardan berisin, onlar zaten senden beri. Ne diye hala onları anıyorsun? Onlar yanlış yerde değiller de sen doğru yerde misin acep?

Şeyh keramet gösterecek ne diye ata103 şeyhin hünerini görsün diye. Yazılacak çok şey varda. Neyse.

Alıntıdır

Lâdikli Ahmet Ağa kendisini kış günü ziyarete gelenlere yaz gününün meyvelerini çıkarırdı.
Hatta köylü bu seferlerini bildiği için Lâdikli Ahmet Ağa’ya “Bize dalıyla taze hurma getir, muz getir” gibi ısmarlamalar yapardı.
Bu görevlerinden en çarpıcısı ise Kore’de sıkışan Türk tugayına yardım için gitmesidir.
O, Kunuri çarpışmalarında sıkışan Türk tugayını kurtarır.

1957’lerde patlak veren füze krizi hakkında Cezayir dağlarında konuşan kırklar ile toplantı yapar. Bunlar hep Allâhü Azîmüşşân Hazretlerinin izin, emir ve müsaadesi iledir.
Meleklerden askerleri olduğu gibi insanlardan da kendine yakın kılıp kerametler verdiği kulları vardır.

Birçok kişi sorar Ahmet Ağa’ya:
“Ahmet Ağa, madem bu kadar göreve gidiyorsun, nedir bu İslâm Âleminin hali?”

O da cevap verir:
“İzin yok oğlum, izin yok.
Olsa her şey düzelir.”



Yani arkadasim, hic kuşku yok ki sen de bizler gibi yuregi yanan müslüman dostlarimizdan birisin.
Ama senin istedigin tarz isler hep izne tabi, izin, emir, musaade cikarsa tabi ki onlar devreye girer.
Bizim gibi oradan uzakta olan müslüman kardeşlerimize de; şu anda dua etmek ve yapabilecegimiz baska seyler varsa (oraya insani yardim malzemesi gondermek, sosyal medyada yabanci, hristiyan, yahudi kim varsa onlari bilgilendirmek vb) onlari yapmak düşüyor.